Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/806 E. 2019/380 K. 22.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/806
KARAR NO : 2019/380

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/02/2015
KARAR TARİHİ : 22/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının …. ünvanlı şirkete 12/09/2011 tarihli sözleşme gereğince ortak olduğunu, tarafların şirketteki hisselerinin %25’er olduğunu, ayrıca dava dışı ….ve ….’ın aynı oranlarda ortak olduklarını, davalının şirket müdürü olarak seçildiğini, ancak haksız menfaat temin etme amacıyla iş ve işlemlerde bulunması nedeniyle Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında verilen karar ile şirket yönetiminden el çektirildiğini, şirkete kayyum atandığını, kayyum tarafından şirkete ait iş ve işlemlerin yerine getirildiğini, masrafların ise doğrudan doğruya müvekkili tarafından karşılandığını, davalının bu masraflara katılması gerekirken ihtara rağmen katılmadığını, bu nedenle hakkında Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ortakların şirketin borcundan sorumlu olmadıklarını, taahhüt ettikleri sermaye ile sorumlu olduklarını, bu nedenle davacının alacağını şirketten talep etmesi gerektiğini, davacının şirketten alacaklı olmayıp borçlu durumunda bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin sorumlu olduğu kabul edilse bile şirketin müvekkiline daha fazla kira borcu bulunduğunu belirterek davanın reddi ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu ….hakkında 18.003,63 TL alacağın tahsili istemiyle ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2016 tarihli ilamı ile davacı vekilinin kamusal olmayan borç ödemelerine yönelik temyiz itirazının reddine, SSK ve vergi borcu niteliğindeki kamusal borç yönünden şirket ortaklarının şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından hisseleri oranında doğrudan d oğruya sorumlu oldukları gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm deliller toplandıktna sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi tarafından düzenlenen 17/04/2018 tarihli raporda; dava dışı şirketin 2013 ve 2014 yıllarına ait cari oranlarının kabul edilebilir seviyede olduğu, şirketin bu yıllarda kısa vadeli borçlarını ödeyebilecek mali gücünün bulunduğu, şirketin aktif varlıkları mevcut olup aktiflerini tüketmediği belirtilmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamına göre; tarafların dava dışı ….Ltd. Şti.’nin ortakları olduğu, davalının şirket müdürü olarak görev yaptığı dönemdeki eylemleri nedeniyle şirkete kayyum atanarak şirketin iş ve işlemlerinin kayyum tarafından gerçekleştirildiği, bu kapsamda yapılan masrafların davacı tarafından karşılandığı, limited şirket ortağının asli borcunun taahhüt ettiği sermayeyi ödemekten ibaret olduğu, ortakların limited şirketin borçlarından dolayı sorumlu olmadıkları, ancak 6183 sayılı yasanın 35. maddesine göre, limited şirket ortaklarının şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermayeleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları anlaşılmaktadır. Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda dava dışı şirketin mali durumu itibariyle kamusal borçları ödeme gücünün bulunduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle kamusal borçlar yönünden davalı ortağa müracaat imkanı bulunmamaktadır. Kamusal olmayan borçlar yönünden ise, yukarıda belirtildiği üzere esasen davalının sorumluluğu yoktur. Bu itibarla davanın reddine karar vermek gerekmiş, davacının takipte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalının tazminat isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalının tazminat isteminin reddine,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 34,40 TL harcın peşin alınan 307,46 TL harçtan mahsubu ile bakiye 263,06 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından harcanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince takdiren 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı karar verildi.22/03/2019

Katip …

Hakim …