Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/780 E. 2023/29 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/780 Esas
KARAR NO : 2023/29 Karar

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 01/09/2016
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı şirketin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun …. sicil numârasına kayıtlı olduğunu, şirketin ticari merkezinin de İstanbul, Bahçelievler, … Mah.. … Sok. N:…. D:1 adresinde olduğunu, Halen söz konusu şirketin % 33 hissesi davacı müvekkiline ait olduğunu, diğer ortağın ise eşi … olup % 67 hisse sahibi olduğunu, davacı müvekkili şirkete 06.12.2011 tarihli Bakırköy …. Noterliğinin … evmiiye nolu tasdikli hisse devir sözleşmesi ile ortak olup bu hisse devri ticaret sicile tdsdik ve tescil ettirildiğini, (ticaret sicil gazetesi) Aradan geçen 5 yıla yakın zaman içerisinde davalı şirketin hissedarı ve müdürü olan … 01.12.2011 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle şirkete münferiden imza yetkisiyle müdür olarak seçildiğini, Türk Ticaret Kanununun amir hükümlerine rağmen şirketin işleyişi hakkında, mali durumu hakkında, gelir-gider durumu hakkında, şirketin yaptığı işler ve ihaleler hakkında hiçbir bilgi verilmediğini, şirketin ticari merkezine girmesine bile izin vermemekte olduğunu, ayrıca şirketin defterlerinin ve kayıtlarının incelenmesine izin verilmediği gibi bilgi istemlerinin de şiddetler reddedildiğini, aradan geçem uzun zaman zarfında kar dağıtımı yapılmadığını, geçen süre zarfında da davacı müvekkiline şirketten hiçbir ödeme yapılmadığını, en son olarak davacı müvekkili tarafından gönderilen …bank …. şulbbesinin ve …Bankası AŞ … şubesinin ihbarnamelerinden davalı şirketin trilyonluk krediler çektiğini öğrendiğini, yine şirket aleyhine ve de davacının adına bu defa İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasından 1.200.000,00-TL ‘lik icra takibi yapıldığını, ayrıca şirketin aleyhine yapılmış icra takipleri olduğu bilgisine ulaşıldığını, tüm bu olaylardan sonra davacı davalı şirkete 04.05.2016 tarihinde Bakırköy …. Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesini çektiğini, bu ihtarnamede şirketin müvekkilinin şirkete ortak olduğu 06.12.2011 tarihinden itibaren tüm gelir-gider durumu, yaptığı işler, aldığı ihaleler, yıllık gelir vergisi beyannameleri, şirketin borçları, alınmış olan krediler, vergi ve SSK borçları vs hakkında tarafına ihtarnamenin tebliğinden itibaren 15 gün içinde bilgi verilmesini istemiş ve bu ihtarname 13.05.2016 tarihinde tebliğ edilmiş fakat bu tarihe kadar müvekkiline hiçbir bilgi verilmediğini, Davalı şirket için vergi levhasından, sadece 2014 yılı kurumlar vergisi beyannamesinden şirketin çok büyük işler yaptığı ve trilyonluk ihaleler aldığının anlaşıldığını, davacı şirketin sadece 2014 yılı ihalelerden aldığı parasal miktar 5.781.329,52-TL gözüktüğünü, tüm bu gelirlere rağmen şirketin aldığı krediler için ihtarnameler gönderilmesi ve icra takipleri yapılması şirketin zarar ettirilmesi şirketin özensiz ve öngörüsüz bir şekilde yönetildiğinin anlaşıldığını, (zira 2014 yılı istihkaklarına rağmen bilançoda 8.253,32-TL ticari bilanço zararı gösterildiğini,) nitekim bu durum mahkemenizce şirket envanteri ve diğer tüm kayıtlar üzerinde yaptırılacak kapsamlı bilirkişi incelemesinin sonunda açığa kavuşacağını, neticede davacı müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesine, davacının payına düşen ayrılma iradının ve ortaklığa giriş tarihinden ayrılma tarihine kadar tüm hak ve alacaklarının hesaplanarak payına düşen miktarının tahsiline, şirketin borçlarından davacının payına düşen miktarının dondurulmasına, şirketin tüm varlıklarını üzerine başkasına devir ve ferağının önlenmesi babında teminatsız olarak tedbir konulmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinde davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı şirketin aile şirketi olduğunu, ortaklarının davacı ve … olduğunu, şirketin 7-8 yıldır hissedar eşler arasındaki şiddetli geçimsizlik ve ayrı yaşamala sebğbiyle iyi yönetilmemekte ve zarar etmekte olduğunu, Bu kusur tek başına davacıya ait olmadığı gibi şirket temsilcisi …’e de ait olmadığını, hissedarlar arasındaki anlayışsızlık gayrimenkul varlığı olan şirketi şu an hacizlerle uğraşan şirket haline getirdiğini, davalı şirket müdürü …’in 7-8 yıldır Rize’de davacıdan ayrı yaşadığını ve işleri oradan yürütmeye çalıştığını, şirket yaptığı işleri takip ve kontrol edemediğini Şirket yönetimi ve yardımı için hissedarların çocuklarına bırakılmışsa da bu çocuklarda işleri yürütemediği gibi babası ve şirket aleyhine icra takibi yapılmış sonuçta bankalar bu icra işlemlerini görünce kredileri geri çağırmışlar ve şirketin tüm mal varlığına haciz konulduğunu, şirketin malları hacizli olduğu için satıldığı iddiasının gerçekçi olmadığını, diğer taraftan şirket mallarının satılmaz diye yaklaşmak ticari hayatın gerçekliğine aykırı olduğunu, şirket malları alabileceği gibi gerektiğinde satıla bilineceğini ve borçlarına da ödeyebileceğin Davacının halen Mülkiyeti şirkete ait taşınmazda ikamet ettiğini, şirket merkezinin ‘de aynı binada olduğunu, Bu yönden bakıldığında davacının şirket ile ilgili bilgi veya hesap almadığını yönündeki iddianın dayanaksız kaldığını, ticaret sicil kayıtları bu hususta yeterli olmadığını, davacının her zaman şirkete hakim olabilecek kişi olduğunu, şirket kayıtlarının davacırlın iddialarını doğrulamadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı Tanığı …’ın 19/09/2017 tarihli 3. Celsesinde alınan beyanında:” Davacı benm kızkardeşim olur, şirketin diğer ortağı ile evlidirler, ancak 3 yıldır ayrı yaşıyorlar, ben davalı şirketin kurucularındanım, daha sonra ortaklıktan ayrıldım, davacı 2012 yılında şirkete ortak oldu, biz şirketi … ile birlikte kurmuştuk, davacı şirkete ortak olduğundan beri diğer ortak olan eşi tarafından şirkete girmesine izin verilmediği gibi şirket faaliyetleri ile ilgili kendisine bilgi verilmiyordu, halende bu şekildedir, bildiğim kadarıyla kız kardeşime şirketten hiçbir kâr payı verilmemiştir, hatta kendi çocuklarının yurt dışına çıkış evraklarını tammalamak için şirket muhasebecisine davacı ile gittiğimizde muhasebeci …’in izni olmadığından bize herhangi bir belge gösteremeyeceğini ve veremeyeceğini beyan etmiştir, davacı şirkette resmi ortaktır ancak ortakm olduğundan beri hiçbir şekilde şirketin faaliyetlerine dahil edilmemiştir, benim bilgim görgüm bundan ibarettir, tanıklık ücreti istemiyorum,” beyanda bulunmuştur.
Bilirkişi … ve … tarafından düzenlenen 02/01/2020 tarihli raporda; “Şirket kayıtlarında demirbaşlar hesabı tutarları aşağıdaki şekilde olup, en son 101.796,96-TL 2015 yılı mali tabloların demirbaş kayıtlı olduğu mevcuttur, ancak bu demirbaşın içeriğinde bulunan cins ve tutarı mali tablolarda total tutarın alt açılımı olarak bulunmamaktadır. Şirkete ait mizanlarda ve demirbaş hesaplarında 101.796,96 TL tutarı oluşturan demirbaşların açılımını görülecek şekilde sunulması halinde içeriği tespit edilebilecektir. Şirketin mali tablolarında en son 2016 yılı itibariyle kayıtlı olarak 362.860,90 TL bina, 628.581,11 TL Tesis Makine ve Cihaz ile 494.678,37 TL tutarında Taşıt tutarı mevcuttur. Tesis Makine ve Cihaz içeriğinde bulunan cins ve tutarı mali tablolarda totâdl tutarın alt açılımı olarak bulunmamaktadır. İlgili hesabın açılımı kebir bazında ve ahut mizan açılımında sunulması halinde tespiti mümkün olacaktır. Bina ve taşıtlar ile ilgili kayıtlarda açıklama bulunmamakla birlikte, Sayın mahkemenize gelen müzekkere cevaplarında şirket adına kayıtlı gayrimenkullerin listesi mevcut cevap içeriğinde aşağıdaki şekildedir: Başkaca kayıtlı gayrimenkul olup olmadığının, şirket kayıtlarında binalar hesabı açılırğıı ve ya mizanda görülecek şekilde detay mizanın sunulması halinde belirlenebileceği ahlaşılmıştır. Taşıtlara ilişkin, bilançolarda en son 2015 yılında 494.678,37 TL tutarın açılımı mali tablolarda bulunmadığını, Davacının ortaklıktan ayrılması, ayrılma akçesi talep etmesi için gerekli olân koşulların mevcut olup olmadığı ve eğer mevcutsa miktarının tespiti, davacının ortaklığa giriş tarihinden ayrılış tarihine kadar dönem için talep edebileceği kâr payı ve diğer alacak miktarının tespiti, davacının ortaklıktan ayrılması için gerekli olan koşulların oluşup oluşmadığı, TTK.md.638/2 hükmüne göre, her ortak haklı sebeplerin varlığı halinde ortaklıktan çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Bu davanın kural olarak ortaklığı Karşı açılması gerekir. Nitekim incelediğimiz dava da ortaklığı karşı açılmıştır. Davacının bu davadaki çıkma talebinin haklı görülebilmesi için, haklı sebeplerin varlığı gerekir. Haklı sebepler öyle sebeplerdir ki, artık ortağın ortaklıkta (şirkette) kalması kendisinden beklenememelidir. Çıkma için haklı sebep teşkil eden durumlar, ortaklıktan kaynaklanabileceği gibi, ortakların birbirleriyle ilişkilerinden de kaynaklanabilir. Dava konusu olayda, davacının davalı şirkete ortak olduğu 06.12.2011 tarihinden, davacının davalı şirkete ihtar çektiği 04.05.2016 tarihine kadar, şirketin mali durumu faaliyetleri hakkında bilgi verildiği anlaşılmadığı gibi, davacıya kar payı ödemesi yapıldığı da anlaşılmamaktadır. Davalı şirket bu hususları ispata ilişkin herhangi bir delil sunmamıştır. Davalı şirket, davacının 04.05.2016 tarihli ihtarnamesine icabet etmediği gibi, cevap dahi vermemiştir. Ayrıca davalı tanığının ifadelerine göre de, davalı şirket davacıyı, ortaklığa girdiği tarihten itibaren şirketin mali durumu ve faaliyetleri ite ilgili olarak bilgilendirmediği gibi, kar payı da ödememiştir. Bu nedenlerle, davacı ortağın davalı şirketten kalmasının kendisinden beklenemeyeceği, bu nedenle de haklı sebeple ortaklıktan ayrılma hakkına sahip olduğu kanaatine varılmaktadır. Davacının ayrılma akçesi ve kar payı talebine hak kazanması için gerekli olan koşulların oluşup oluşmadığı: TTK.md.641/1 hükmüne göre; ortak şirketten (ortaklıktan) ayrıldığı takdirde, payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini isteme hakkına sahiptir. Pek tabi davacı, kendisine ödenmemiş olan kar payı alacaklarının da ödenmesini isteme hakkına sahiptir. Ayrılma akçesi, kayıtlı değerler üzerinden davacının öz varlık payı olarak davadının kar payı alacağı dahil 1.045.296,66 TL hesaplanmıştır. Kaydi Değerlere göre hesaplama yapılmış olmakla birlikte, bilindiği üzere gerçek değerin (ayrılma payının) şirket öz varlığının hüküm tarihine en yakın tarihteki rayiç değeri üzerinden hesaplanması da gerekir (TTK. m. 493/5). ” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizin 26/01/2021 tarihli duruşmasında dosyanın bilirkişi heyetine tevdi ile ve heyete makina mühendisi … ile İnşaat Mühendisi …’ın eklenmesine, yeni eklenen bilirkişiler tarafından daha önce rapor sunan heyetin diğer üyelerinin raporu irdelenerek şirketin mal varlığının gerçek değerin hüküm tarihine en yakın rayiç değeri üzerinden hesaplanmasına karar verilmiştir.

Bilirkişi Heyeti tarafından düzenlenen 04/04/2022 havale tarihli raporda;” Şirketin banka kredilerinin kat edildiği daha önceki raporumuzda tespit edilmiş olup, güncel banka kredisi borcunun değişimi konusunda dosyada bilgi bulunmadığını, takdirinin mahkemeye ait olmak üzere dosya mevcudu uyarınca kayıtlı tutarın esası alındığını, Şirketin borç senetleri hesabında mevcut kayıtlı tutarın 1.200,00-TL’lik kısmının icra takip dosyasına ilişkin tespitlerin kök raporda mevcut olduğunu, ancak kök rapordan sonra iş bu ek rapor tarihi itibariyle rayiç değerin belirlenebileceği yeni veri bulunmadığından gerek söz konusu icra takibinin akıbeti gerekse diğer borç senetlerinin akıbeti dosyada mevcut olmamakla takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere dosya mevcudu uyarınca kayıtlı tutar esas alındığını, şirketin vergi ve SGK borçlarına ilişkin güncel durumu hakkında dosyada kayıt ve benzeri bilgi bulunmamakla mevcut 2015 yılı bilançosunda kayıtlı olduğu şekilde esas alındığını, Kök Raporda ödenmemiş 860.705,51 TL sermaye borcu ile ilgili her bir ortağın sorumlu olduğu tutarlar ile ilgili detay bilançolarda yer almadığına ilişkin tespitimizden sonra sermaye borcunun yerine getirilip getirilmediğine ilişkin yeni veri dosyada bulunmamaktadır. Kök raporda “Davacının ödenmemiş sermaye borcunun olup olmadığı, kıst belgelerden tespit edilememiş olup, kayıtlarda sermaye borcu ödenmesi halinde çıkma payından mahsup edilmesi gerekecektir.” Dolayısıyla davacının sermaye borcunun yapılan hesaplamadan düşümü yapılması gerekmekle birlikte belirttikleri eksiklikten kaynaklı düşüm yapılmasının mümkün olmadığını, Şirketin haciz işlemi yapılan dosyaların akıbeti dosyada mevcut olmadığını, takdiri mahkemeye ait olmak üzere şirketin rayiç değerlere göre özvarlığı 2.594.141,28 TL olarak hesaplanmış olup, davacı …’in payı 832.286,99 TL olarak hesaplandığı, daha önce mahkeme dosyasına sunulan vergi dairesinden gelen şirketin 2015 yılı bilanço kayıtları kapsamında şirket kayıtlarında görülen taşıtların ve gayrimenkullerin rayiç değerine ilişkin yapılan hesaplamalar bilanço kalemlerinde ilgili kalemde yer verilerek ve çekinceler ile rayiç hesaplaması takdiri mahkemeye ait olmak üzere yapıldığını” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, şirketten çıkma ve ayrılma akçesi istemine ilişkindir.
Dava konusu, davacının ortaklıktan çıkma talebinin TTK’nın 638/2 maddesi kapsamında kabul edilebilir olup olmadığı, eğer ortaklıktan çıkma şartları mevcut ise ayrılma akcesi talep etme hakkının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarı, davacının ortaklığa giriş tarihinden itibaren şirketten talep edilebilir hak ve alacağının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarı noktalarında toplandığının tespiti mahiyetinde olduğu görüldü.

6102 sayılı TTK’ nın 638/2. Maddesi ” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. ” şeklindedir.
Haklı sebebin ispat yükü, çıkma talebinde bulunan tarafa aittir.
Yargılamaya konu dosyada, davacının davalı şirkete ortak olduğu 06.12.2011 tarihinden, davacının davalı şirkete ihtar çektiği 04.05.2016 tarihine kadar, şirketin mali durumu faaliyetleri hakkında bilgi verildiğine ve yine davacıya kar payı ödemesi yapıldığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Davalı şirket tarafından, bu hususları ispata ilişkin herhangi bir delil sunulmamıştır. Davalı şirket, davacının 04.05.2016 tarihli ihtarnamesine icabet etmediği gibi, cevap dahi vermemiştir. Ayrıca davacı tanığı da, davacıya bilgi verilmediğini ve kar payı ödemesi yapılmadığını da beyan etmiştir. Bu nedenlerle, davacı ortağın davalı şirkette kalmasının kendisinden beklenemeyeceği ve haklı sebeple ortaklıktan ayrılma hakkına sahip olduğu kanaatine mahkememizce varılmış ve talebin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafından, duruşma sırasında ayrılma akçesi talebi yönünden feragat edilmiştir.
Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur. Somut olayda, davacının feragat beyanı nedeniyle ayrılma akçesi talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının Davalı … sicil numaralı … SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ortaklığından ayrılmasına İZİN VERİLMESİNE,
2-Davacının çıkma payına ilişkin talebinin feragat nedeniyle REDDİNE,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 29,20-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 150,70-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
-Davacı tarafça sarf edilen toplam 62,70-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 4.765,45-TL yargılama giderinin takdiren % 50’si olan 2.382,72-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı asilin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır