Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/773 E. 2020/756 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/773
KARAR NO : 2020/756

DAVA : Alacak (Vade Farkından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2016
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Vade Farkından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatif yöneticisi …….’ın davacı müvekkiline kızı aracılığıyla ulaştığını, 15.388,00 TL kooperatif aidatı borcu ve faizi bulunduğunu, hatta tebligatın yapıldığını ve işlemlerin tamamlandığını, derhal borcu ödememeleri halinde evlerinin satılacağını söylediğini, davalının beyan ettiği kooperatif aidatının 2006-2011 yılları arasında 30,00 TL, 2012-2015 yılları arasında 50,00 TL olduğunu, müvekkilinin kızı ve oğlu aracılığıyla faizin bu kadar tutmayacağını iddia etmiş olduğunu, evlerinden çıkarılma ve evlerinin satılma yoluyla kaybetme korkusu yaşatıldığından 15.388,00 TL ödemek zorunda bırakıldığını, borcun ödenen kadar olmayacağının ortada olduğunu, müvekkilinin zararına aktifinde azalma meydana geldiğini ileri sürerek, 9.683,48TL alacağın dava tarihi itibari ile ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, tasfiyenin ertelenmek üzere tedbir konulmasına, yargılama giderleri, ücreti vekaletin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve eklerinin davalıya tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı fakat vekili aracılığıyla duruşmalara katılarak davanın reddini savunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı ortak tarafından kooperatif aidat borç ve faiz kooperatife yatırılan fazla paranın faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler …… ve ……. tarafından düzenlenen kök ve ek bilirkişi raporlarında; davalının ticari defterlerine göre; dava tarihi (28/08/2016) itibariyle davalının davacıdan 2.880,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davacının davalıya 05/08/2016 tarihli tahsilat makbuzu ile 15.388,00 TL ödeme yaptığının mübrez makbuzdan anlaşıldığını, davalının ticari defterlerine göre, dava tarihi (28/08/2016) itibariyle davalının davacıdan 2.880,00 TL alacaklı olduğu ancak davacının 05/08/2016 tarihli ödemesinin davalı ticari defterlerinde yer almadığından bu ödemenin tenzili neticesinde davacının 12.508,00 TL fazla ödeme yapmış olduğunun kabulünün gerekeceğini bildirmişlerdir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77. Maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeden söz edebilmek için öncelikle bir kimsenin malvarlığında bir çoğalmanın (bir zenginleşmenin) meydana gelmesi diğer taraftan bir başka kimsenin malvarlığı azalmalı (fakirleşme) ve zenginleşme ile fakirlenme arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Bir kimsenin malvarlığında bir başkası zararına meydana gelen zenginleşme, arada illiyet bağı bulunsa dahi her zaman iade borcunu doğurmaz. Sebepsiz zenginleşme, nedeniyle iade borcunun doğabilmesi için, malvarlığnıdaki zenginleşmenin “haklı bir sebep olmaksızın” gerçekleşmesi gerekir. Yine anılan yasanın 78 maddesinde “Borçlanılmamış edimin ifası” madde uyarınca borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir. Buna göre, borç olmayan şeyin ödenmesi halinde sebepsiz zenginleşmeye dayanılarak talepte bulunabilmesi için ya borcun ifası amacıyla ödeme yapılması veya ödenmesi gereken bir borcun mevcut olmaması, veyahut ödemede bulunanın yanılarak (hataen) kendisini borçlu zannetmesi şartlarının gerçekleşmesi aranır.
Somut olayda; davacının, davalı kooperatifin üyesi olup bu yönünde taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Genel kurul kararları ile üyeler arasında yapılmış bir sözleşme gibidir.
Somut olayda, davalı kooperatif tarafından talep ve tahsil olunan fazla kooperatif aidat ve faizini BK 77 maddesi kapsamında iadesi gerekmekte olup, toplanan deliler ve yapılan açıklamalar gözetildiğinde; davacının davasının kabulüne, HMK 26 maddesi uyarınca taleple bağlılık ilkesi gereğince 9.683,48 TL fazla olarak ödenen miktarın, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
9.683,48 TL fazla olarak ödenen miktarın, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 661.47 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 165,37 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 496,10 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafından ödenen 165,37 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı, 391,40 TL posta gideri, 221,80 TL keşif harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.607,77 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza