Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/734 E. 2018/42 K. 01.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/734
KARAR NO : 2018/42

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 09/08/2016
KARAR TARİHİ : 01/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/02/2018
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan genel kurul kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacıların davalı şirketin ortağı olduklarını, şirketin 2015 yılı olağan genel kurul toplantısının 10/05/2016 tarihinde saat 15:00’da yapılması kararı alındığını, taraflarınca saat 14:06 itibariyle şirket web sayfasında ilan yapılmadığının Beyoğlu …. Noterliği kanalıyla tespit ettirildiğini, aynı şekilde davalı şirketin web sayfası üzerinde Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Değişik İş dosyası ile 11/05/2016 tarihinde bir tespit daha yaptırıldığını, davalının TTK m. 1524’de yer alan emredici kanun maddesine uymadığı ve web sayfası üzerinden zorunlu ilanları yapmadığının tespit edildiğini, bilirkişi raporunun davalı şirkete tebliğ olunmasından sonra davalının ilgili ilanları web sayfasında yayınlamaya başladığını, TTK.nun 1524/2 maddesi uyarınca 10/05/2016 tarihinde yapılan genel kurulun yasanın emredici kurallarına aykırı olması nedeniyle tamamen iptal edilmesi gerektiğini, davalı şirket yönetim kurulu üyeleri hakkında Bakırköy C.Başsavcılığına …. soruşturma sayılı dosya ile suç duyurusunda bulunulduğunu, mahkemece genel kurul yasanın emredici kurallarına aykırı olması nedeniyle tamamen iptal edilmesi gerektiğini, mahkemece genel kurul tamamen iptal edilmez ise söz konusu genel kurulda alınan 8 nolu kârın dağıtılmamasına ilişkin kararı azınlık olan müvekkillerinin kanundan kaynaklanan % 5’lik zorunlu kâr dağılmasına ilişkin TTK m. 519/2-c’de yer alan düzenlemeye açıkça aykırı olması ve 10.maddede alınan yönetim kurulu üyelerine TTK m. 395 ve 396 uyarınca verilen izinlerin, daha önce benzer konularda davalı hakkında verilen ve kesinleşen mahkeme kararına aykırı olması, genel kurula noter tespiti yaptırmak için geç kalınması nedeniyle geç katılıma rağmen, noter onaylı vekaletnamede davacı …’ın imza sirküsü olmadığından bahisle vekillerinin alınmamasının, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeniyle gündemin 8, 9 ve 10.maddeleriyle ilgili alınan kararların iptaline, iptali istenen kararların icrasının tedbiren geri bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; genel kurulun tamamen iptalinin istenemeyeceğini, 10/05/2016 tarihli genel kurul çağrısının yasaya uygun olarak davacılara iadeli taahhütlü posta ile tebliğ edildiğini, ticaret sicil gazetesinde ve internet sitesinde yayınlandığını, davacılar tarafından genel kurul toplantısına katılmakla görevlendirilen 4 avukatın toplantı gün ve saatini bildikleri halde genel kurul gündeminin ilk 8 maddesi görüşülüp karara bağlandıktan sonra toplantı salonuna geldiklerini, usulüne uygun vekaletname ibraz etmediklerinden davacıların genel kurul toplantısına katılıp alınan kararlara muhalefet etmediklerini ve muhalefet şerhini tutanağa yazdırmamış olduklarından davacıların dava açma hakkınının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere çağrıda usulsüzlüğün toplantıda alınan kararlarda etkili olmadığından haksız davanın tümüyle reddinin gerektiğini, davacı küçüklerin şirkette bulunan hisselerinin temsili için Bakırköy …. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasından kayyım atandığını, davacının bir kısım avukatlarının ….örgütü üyesi olmak suçlaması ile 27/08/2016 tarihinde yakalandıklarını ve 28/08/2016 tarihinde tutuklandıklarını, davacı vekillerinden Av. …. hakkında ise yakalama kararı çıkarıldığını, kayyım tayini davasında verilen kararın bozulduğunu, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacı …’ın eşinin ölümünden sonra şirketi çalışamaz hale getirebilmek için kendi lehine bile olsa müvekkili şirket tarafından alınan her genel kurul kararına muhalefet ederek bu kararlar aleyhinde davalar açtığını, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında şirketin feshini talep ettiğini, davacıların TTK.nun 446/1 maddesi gereğince dava açma hakkının bulunmadığını, ibraz edilen vekaletnameleri Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin 21.maddesinde vekaletnamenin unsurları ve geçerlilik süresi başlığı altında etraflıca düzenlenmiş olan ek 3 olarak yönetmelik ekinde örneği bulunan vekaletname özelliklerini taşımadığını, bu nedenle avukatların toplantıya vekaleten katılmalarının mümkün olmadığını, davacıların toplantıda temsil edilmemiş olmasının tamamen kendi kusurlarından kaynaklandığını, davacıların çağrıda usulsüzlüğün alınan kararların alınmasına etkili olduğunu iddia ve ispat etmediklerinden dava açma haklarının bulunmadığını, sırf çağrıda usulsüzlüğün tek başına genel kurul toplantısında alınan kararların iptali sebebi olmadığını, hakkın kötüye kullanılmasının söz konusu olduğunu, finansal tabloların internet sitesinde yayınlanmasını zorunlu kılan bir yasal düzenlemenin bulunmadığını, genel kurul toplantısında alınan kararların tamamının yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına uygun olduğunu, davacı ile avukatları hakkında müvekkili şirket yönetim kurulu başkanının suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturmaların Bakırköy C. Başsavcılığının …. ve …. BM sayılı dosyalardan devam ettiğini belirterek öncelikle TTK 448/3 maddesi gereğince davacıların şirketteki sermayelerinin nominal değeri kadar teminat yatırmasına, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına, kayyım atanması talepli davanın sonucunun beklenilmesine, mahkemece davacı …’ın velayeti altındaki çocukların müvekkili şirkette bulunan hisselerinin idaresi için kayyım atanmasına, davacının alınan kararların icrasının geriye bırakılmasına ilişkin tedbir talebinin reddine, haksız ve yersiz davanın tümüyle reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket yönetim kurulu üyeleri tedbir talebi yönünden ibraz ettikleri 16/09/2016 tarihli yazılı görüşlerinde özetle; genel kurul toplantısında alınan kararların icrasının geriye bırakılmasını gerektirecek yasal ve maddi bir gerekçenin bulunmadığını, dava dilekçesinde alınan kararların icrası durumunda hangi hakkın elde edilmesinin zorlaşacağı ya da imkansız olacağı veya ne tür bir sakınca ya da bir zararın doğacağının açıklanmadığını, bu konuda herhangi bir delil de sunulmadığını, kaldı ki iptali talep edilen kararların davacıları zarara uğratmasının söz konusu olmadığını, HMK 389 ve TTK 449 maddelerinde belirtilen şartların oluşmadığını, genel kurul toplantısında alınan kararların tamamının yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına uygun olduğunu, genel kurul toplantısı çağrısının davacılara yasaya uygun olarak iadeli taahhütlü posta ile tebliğ edildiğini, ticaret sicil gazetesinde ve şirkete ait internet sitesinde yayınlandığını, toplantıya ilişkin çağrı ilanının şirkete ait internet sitesinde yayınlanmadığı şeklindeki iddiaların gerçeğe aykırı olduğunu, kaldı ki sırf çağrıda usulsüzlüğün tek başına genel kurul toplantısında alınan kararların iptali için yeterli sebep olmadığını, davacıların toplantı gün ve saatinden haberdar oldukları, 4 ayrı avukat görevlendirerek toplantıya gönderdikleri, oysa avukatların herhangi bir mücbir sebep olmaksızın toplantıya geç kaldıkları ve usulüne uygun vekaletname ibraz edemediklerini, finansal tabloların internet sitesinde yayınlanmasını zorunlu kılan bir yasal düzenlemenin söz konusu olmadığını, davacıların genel kurul toplantısına usulüne uygun şekilde çağrıldıkları halde katılmadıklarından ve çağrıda usulsüzlük iddialarının alınan kararlarda etkili olduğunu iddia ve ispat edemediklerinden alınan kararların iptalini ve bu arada icranın geri bırakılmasını talep edemeyeceklerini, davacıların iptal davası açma haklarının TTK m. 446/2 maddesi uyarınca bulunmadığını belirterek dava konusu genel kurulda alınan kararların icrasının geriye bırakılmasına ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Davacılar vekili 29/12/2016 havale tarihli maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçesinde; dava dilekçesinde iptali istenen genel kurul kararlarından bir tanesinin numarasının 11 yerine sehven 10 olarak yazıldığını, dava dilekçesi içeriği incelendiğinde yönetim kurulu üyelerine TTK. m.395 ve 396 uyarınca verilen izinlerin daha önce benzer konularda verilen ve kesinleşen mahkeme kararının aykırı olması nedeniyle iptalini istediklerinin açık olduğunu, bu sebeple gündemin 11.maddesinin iptalini talep ettiklerine dair HMK m.183 uyarınca maddi hatanın düzeltilmesini istemiştir.
Dava; davalı anonim şirketin 10/05/2016 tarihli genel kurulunda alınan tüm kararların iptali bu mümkün değil ise gündemin 8, 9 ve 11.maddelerinde alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmış, bu kapsamda dava konusu 10/05/2016 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, vekaletnameler İstanbul Ticaret İl Müdürlüğünden getirtilmiş, davalı şirketin sicil kayıtları celp edilmiştir.
Davacılar vekilinin iptali talep edilen kararların icrasının geri bırakılmasına ilişkin tedbir talebi yönetim kurulu üyelerinin görüşleri alındıktan sonra mahkememizce değerlendirilmiş, 26/09/2016 tarihli heyet ara kararı ile yasal koşulları oluşmadığından tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Tedbirin reddine ilişkin ara karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….Hukuk Dairesinin 06/12/2016 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin davacılardan teminat alınmasına yönelik talebi ile davacı yaşı küçük çocuklara şirket hisselerinin idaresi yönünden kayyım atanmasına ilişkin tedbir talebi 24/11/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında reddedilmiş, gerekçeli ara karar yazılmak suretiyle taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Beyoğlu ….Noterliğinin 10/05/2016 tarih ….yevmiye sayılı e – tespit tutanağı ve ekleri davacılar vekili tarafından dosyaya sunulmuştur.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma …. karar sayılı dosya aslı celp edilmiş incelenmesinde; davalı şirket yönetim kurulu üyeleri hakkında Bakırköy… ATM ‘nin …. D.İş dosyasında yer alan bilirkişi raporu neticesinde 21/03/2016 tarihli sicil gazetesinde yayınlanan olağan genel kurul kararının, Bakırköy …kesinleşmiş genel kurul kararının iptaline ilişkin ilamının 29/01/2016 tarihli ana sözleşmenin tadil ve yönetim kurulu kararının tescili kararı ile 29/02/2016 tarihli yeni yönetim kurulunun tescil ve ilanına ilişkin ilanların şirketin web sayfasında yayımlanmaması nedeniyle TTK 562/12 maddesi uyarınca cezalandırılmaları istemiyle mahkememiz dosyası davacıları tarafından şikayet dilekçesi verildiği, şirket yönetim kurulu üyelerine ön ödeme önerisinde bulunulduğu, yönetim kurulu üyelerinin yasal süre içerisinde ön ödeme önerisini yerine getirerek makbuzu sunduklarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, şirket adına ve … vekili olarak soruşturma dosyasına dilekçe sunulduğu, ön ödeme önerisinin kabul edildiği, hak kaybına sebebiyet verilmemesi açısından şikayet hakkındaki beyanların bildirildiği görülmüştür.
Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. değişik iş sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; 11/05/2016 tarihinde mahkememiz dosyası davacıları vekili tarafından davalı şirket aleyhinde davalının 10/05/2016 tarihinde yaptığı olağan genel kurulun ve 2016 yılı içindeki diğer ilanlarının TTK m.1524 de uygun olarak şirketin web sayfasında ilan edilip edilmediğinin tespitinin talep edildiği, mahkemece atanan teknik bilirkişi … tarafından gerekli incelemenin yapıldığı, 20/05/2016 tarihli raporun ibraz edildiği, raporda tespit talep edenler vekilinin dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlara ilişkin şirketin internet sitesinde herhangi bir duyuru veya ilanın yayınlanmadığının tespit edildiği, raporun aleyhine tespit istenilen şirkete tebliğ edildiği, şirket vekilinin yapılan tespite bilirkişi raporuna ve usuli işlemlere itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Bakırköy ….Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasında mahkememiz dosyası davacıları yaşı küçük çocuklar …, … ve …’ın …’deki şirket hisselerinin idaresi yönünden kendilerine TMK 426/2 maddesi gereğince ….ün temsil kayyımı olarak atanmasına karar verildiği, kararın yaşı küçük çocukların vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 19/01/2016 tarih …. Esas …. Karar sayılı ilamı ile, dosyada yasal temsilci olan annenin menfaati ile küçüklerin menfaatinin çatıştığına ilişkin somut bir olgu ortaya konulamadığından davanın reddi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme ilamının bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra dosyanın … Esas numarasını aldığı, yerel mahkemece bozma ilamına uyulduğu, 17/11/2016 tarihli celsede davanın reddine karar verildiği celp edilen dosya örneğinden anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ihtilaf konusu yıllara ilişkin ticari defter, kayıt ve belgeleri, genel kurul karar defteri ile dosya kapsamı üzerinde bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak iddia ve savunmaların değerlendirilmesi suretiyle davacıların dava açma haklarının bulunup bulunmadığı, genel kurul toplantısında ibraz edilen vekaletnamelerin mevzuata uygun olup olmadığı, TTK.nun 1524.maddesinin somut olay açısından tartışılması, netice itibariyle genel kurulun iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, yine 10/05/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan 8, 9 ve 11 nolu kararların yasa, anasözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, iptali koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir. Prof. Dr. ….ve ….tarafından ibraz edilen 13/12/2017 tarihli raporda özetle; davacıların hissedarı olduğu davalı … AŞ.’ne ait 10/05/2016 tarihli 2015 olağan genel kurul toplantısının, temelde usulüne uygun bir çağrı yapılmadığı iddiasıyla kararların iptali talebinden ibaret olduğu, genel kurul kararlarının tamamının iptal edilmemesi durumunda kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeniyle gündemin 8, 9 ve 11. maddelerinin iptal edilmesi talebinden oluştuğu, davalı şirketin 2015 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının 2014-2016 yılları arasında brüt kâr marjı %0,8’ler dolayında olup oldukça düşük olduğu, net kârı net satışların %0,14 ile %0,19 arasında seyrettiği, davalı şirketin kaldıraç oranları 2014 yılında %60,53, 2015 yılında %67,49 ve 2016 yılında %74,77 şeklinde seyrettiği ve finansal riskinin arttığı, toplam borçlarının neredeyse tamamına yakınının kısa vadeli borçlardan oluştuğu, işletmenin çoğu yabancı kaynaklarını kısa vadeli olarak temin etmesinin dönem içinde finansman yükü getireceği, kâr dağıtma yetkisinin münhasıran genel kurulun uhdesinde olduğu, bu yetkinin kullanılma şeklinin tek başına yetkinin kötüye kullanılmasını teşkil etmeyeceği, kâr dağılmamasının yatırımcı bakımından yararına bakılması gerektiği, davalı şirketin özelinde yapılan pasif yapısındaki 2014-2015-2016 yıllarında yapılan analizler neticesinde şirketin kârlarını dağıtmamasının finansal açıdan mantıklı görüldüğü, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığının… soruşturma numaralı dosyasında TTK madde 1524′ de yer alan emredici düzenlemelere aykırı davrandıkları için davacılar tarafından İstanbul ….A.Ş yönetim kurulu üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, yönetim kurulu üyelerinin ön ödeme teklifini kabul ederek, para cezasını yatırdıkları, bu sebeple kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Değişik iş dosyası içeriğinde 20/05/2016 tarihli bilirkişi ….’ın dosyaya sunduğu raporunda özetle; davacı vekilinin 11/05/2016 tarihli dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlara ilişkin herhangi bir duyuru ve/veya ilanın yayınlanmadığı tespit edilmiş olup, yapılacak başkaca tespit ve çözüm bulunmadığından inceleme işlemine son verildiği, 17/06/2016 tarihli davalı şirket itiraz dilekçesinde şirketin yokluğunda (tespitten haberdar edilmeksizin) yapılan tespitin HMK 402/3 maddesine aykırı olduğunun beyan edildiği, davalı …Ş.’nin 10/05/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısına ait hazirun cetvelinde davacıların toplantıya katılmadıklarının anlaşıldığı, davalı … Anonim Şirketinin 2015 yılı yönetim kurulu faaliyet raporuna göre şirket yönetim kurulunun …, …, …., …, … olduğu, 21 Mart 2016 tarihli, …. sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi …. sayfasında davalı …. 10/05/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve gündem maddelerinin ilan edildiği, 24 Mayıs 2016 tarihli, ….sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi …. sayfasında davalı … AŞ. 10.05.2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantı tutanağının yer aldığı, davacılar …, …, … ve …’ın hissedarı bulundukları İstanbul … AŞ nin 10/05/2016 Salı günü, … Caddesi ….Sitesi, ….Bloğu, No:…, …. /…. İstanbul adresinde saat 15.30’da yapılacak olan olağan genel kurul toplantısında kendilerini temsil etmeye ve gündemdeki maddelerin karara bağlanması için oy kullanmaya yönelik olarak vekil tayin ettikleri, vekaletnamelerde kendi imzalarının bulunduğu, ancak vekaletnamelerin kabul edilmeyerek toplantının kalan kısmına iştirak etmelerine izin verilmediği, toplantıya çağrının davalı şirketin internet sitesinde kanuna uygun biçimde ilan edilmemiş olması bakımından etki kuralının uygulanabileceği, davalı şirketin internet sitesi dışında kanunda aranan çağrı usulüne uyduğu ve pay sahiplerinin toplantıdan haberdar olduğu dikkate alındığında TTK md. 1524 e aykırılık nedeniyle kararların iptal edilemeyeceği, davacıların genel kurula temsilci vasıtasıyla katılmalarının engellenmiş olması noktasında ise bir pay sahibinin pay miktarı ne olursa olsun salt toplantıya haksız olarak alınmaması halinde bu aykırılığın genel kurul kararına etkili olup olmadığının aranmaksızın söz konusu genel kurul kararının iptali gerektiği, aksi halde büyük pay sahiplerinin, genel kurul kararının alınmasında etkili olmayan küçük pay sahiplerinin genel kurullara girmelerini engellemelerine izin verilmiş olacağı, bunun da pay sahibinin vazgeçilmez nitelikteki temel haklarının ihlaline yol açacağı, vekaletnamelerin nasıl olması gerektiğini düzenleyen yönetmeliğin ilgili maddesinin TTK 426.maddesine aykırı olduğu, bu nedenle yönetmelik maddesinin uygulanmayacağı, dolayısıyla bu gerekçe ile anılan kararların iptal edilebileceği, mahkemenin bu görüşü benimsememesi ihtimalinde ise iptali talep edilen 8, 9, 11 nolu kararların içerik bakımından değerlendirilmesinde kanuna aykırılık tespit edilmediği dolayısıyla bu açıdan iptal koşulu oluşmadığı mütalaa olunmuştur.
Bilirkişilerin yönetmeliğin kanuna aykırı olamayacağına ilişkin görüşü mahkememizce benimsenmemiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, sicil kayıtları, genel kurul toplantı tutanağı ve ekleri, yönetmeliğin kanuna aykırı olamayacağına ilişkin görüş drışındaki diğer görüşleri benimsenen bilirkişi raporu ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;davacılar huzurdaki davada veraseten ortağı bulundukları davalı anonim şirketin 10/05/2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların TTK m.1524/2’ye aykırılık dolayısıyla iptaline, bu mümkün olmadığı taktirde 8, 9 ve 11 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep etmişlerdir.
6102 sayılı TTK.nun 445.maddesinde “446.maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralın aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.”
TTK.nun 446.maddesinde ” (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b)Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın , olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacak ise yönetim kurulu üyelerinden her biri , iptal davası açabilir. “
TTK.nun 447 maddesinde “(1) Genel kurulun , özellikle ;
a)Pay sahibinin , genel kurula katılma , asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibini bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını , kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. “düzenlemeleri uyarınca iptal davası açabilecek kişiler ile kararların içeriği itibariyle butlanını gerektiren haller sayılmıştır.
Somut olayda, davalı şirketin 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısı 10/05/2016 tarihinde şirketin sicilde tescilli adresinde saat 15:30’da yapılacağına dair yönetim kurulu kararı alındığı, toplantı gün ve saati ile gündem maddelerinin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 21/03/2016 tarihli nüshasında ilan edildiği, ancak davalı şirketin web sayfasında çağrı ilanının yapılmadığı dosya kapsamıyla sabittir. Toplantı başladığında davacı ortakların temsilcisi olduklarını söyleyen üç avukatın toplantı salonunda hazır bulundukları tutanağa yazılmıştır. Fakat bu kişiler vekaletlerinin olmadığını bilahare geleceğini söylemişlerdir. Toplantı 72.500.000 paydan 49.538.309 payın hazır olmasıyla asgari toplantı nisabı mevcut olduğundan başlamıştır. Gündemin 1,2,3,4,5,6,7 ve 8.maddeleri görüşülüp oylandıktan sonra 8.maddenin oylaması bitiminde davacılar adına vekillerin toplantıya vekaletnamelerini ibraz ettikleri, bakanlık temsilcisi tarafından belgelerin incelendiği, vekaletnamelerin noter tasdikli olmadığı gibi vekaleti verenlerin imza sirküsü aslı veya fotokopisi bulunmadığından genel avukatlık vekaletnamesi sunulduğundan uygun olmadığı geçersiz olduğu belirtilip vekaletnameler toplantı tutanağına eklenmiş, davacıların temsilcilerine bu nedenle oy kullandırılmamıştır.
Bu bağlamda davalı şirket genel kuruluna ilişkin toplantının şirketin internet sitesinde kanunda öngörüldüğü biçimde ve sürede ilan edilmemiş olması TTK.nun 1524 cü maddesi hükümlerine göre usuli bir eksiklik olup bu yükümlülüğe uyulmaması kararların iptal edilmesinin sebebini oluşturur. TTK.nun 446/1-b madde ve bendine göre çağrının usulüne göre yapılmamış olması nedeniyle genel kurul kararının iptal edilebilmesi için yasa koyucu etki kuralı şartını getirmiştir. Esasen etki kuralının amacı genel kurul kararlarının iptal edilebilirliğini sınırlamaktır. Bir başka ifadeyle etki kuralı gereği kararın alınması sürecinde şekli eksiklik ile kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık arasında bir sebep sonuç ilişkisi olup olmadığına bakılır. Genel kurul kararının alınma sürecindeki eksiklik olmasaydı da aynı doğrultuda karar alacak idiyse yani sebep sonuç ilişkisi gerçekleşmemiş ve bu eksiklik alınan kararı etkilememiş ise iptale gerek yoktur. Davalı şirketin 10/05/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısındaki kararlardan 7 ve 11.maddelerindeki ibra ve yönetim kurulu üyelerinin TTK.395 ve 396.maddelerinde sayılan izinlerin verilmesine ilişkin kararların pay sahibi yönetim kurulu üyelerinin oylamaya katılmaması nedeniyle 39.515.570 oy ile alındığı, diğer kararların ise toplantıya katılan 49.538.309 oy ile katılanların oy birliğiyle alındığı, davacıların toplam oy oranı gözetildiğinde toplantıya katılmış olup da olumsuz oy kullanmaları halinde sonuca etkisinin bulunmayacağı, bu nedenle etki kuralı şartının somut olay açısından oluşmadığı kanaatine varılmakla, toplantıya çağrının davalı şirketin internet sitesinde kanuna uygun biçimde ilan edilmemiş olması bakımından etki kuralı şartı oluşmadığından ayrıca davalı şirketin internet sitesi dışında kanunda aranan çağrı usulüne uyduğu ve pay sahiplerinin toplantıdan haberdar olduğu da dikkate alındığında TTK m.1524’e aykırılık nedeniyle kararların iptal edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Davacılar genel kurula temsilci gönderdiklerini,temsilcilerin vekaletnamelerinin haksız yere kabul edilmediğini ileri sürmüşlerdir. Bilindiği üzere pay sahiplerinin anonim şirketlerin genel kuruluna bizzat katılmaları zorunluluk değildir. Genel kurula katılabilecek kimselerin düzenlendiği TTK m.425’e göre pay sahibi, paylarından doğan haklarını kullanmak için, genel kurula kendisi katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi de temsilci olarak genel kurula yollayabilir. O halde pay sahibinin toplantıya temsilci aracılığıyla katılması mümkündür. Temsil yetkisinin nasıl verileceği hususu TTK.m.426’da düzenlenmiştir. Senede bağlanmamış paylarda, nama yazılı pay senetlerinden ve ilmühaberlerden doğan pay sahipliği hakları pay defterinde kayıtlı bulunan pay sahibi veya pay sahibince yazılı olarak yetkilendirilmiş kişi tarafından kullanılır. Anılan hüküm temsil yetkisinin yazılı olmasını öngörmüştür. Bunun yanında …. sayılı Resmi Gazetede 28/11/2012 tarihinde yayınlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle bu toplantılarda Bulunacak Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in 18/7 maddesine göre halka açık olmayan şirketlerde gerek nama gerek hamiline yazılı pay senetleri sahiplerinin vekilleri vasıtasıyla toplantıda temsil edilebilmeleri için vekaletnamenin Ek -3’teki örneğe uygun olarak noter onaylı şekilde düzenlenmesi veya noter onaylı olmayan vekaletnamelerde noter huzurunda düzenlenmiş imza beyanının eklenmesi gerekmektedir. Her ne kadar bilirkişi raporunda yönetmeliğin kanuna aykırı olduğu görüşü benimsenerek yazılı yetkilendirme belgesi yeterli görülmek suretiyle davacıların genel kurul toplantısına kanun hükmüne aykırı olarak alınmamış olmaları kabul edilip, usuli kanuna aykırılık olduğu ve bu durumda etki kuralının uygulanmayacağı bu gerekçe ile alınan kararların iptal edilebileceği görüşü bildirilmiş ise de; ilgili yönetmeliğin kanunda düzenlenen yazılı temsil belgesinin ne şekilde olacağını açıkladığı, anılan yönetmeliğin genel kurul toplantısının yapıldığı tarihte ve halen dahi yürürlükte olduğu, Danıştay tarafından verilmiş herhangi bir iptal kararının bulunmadığı, kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadıkça yürürlükte olan bir yönetmeliğin kanuna aykırı olduğunun iddia edilemeyeceği ve bağlayıcı olduğu nedeniyle bilirkişilerin aksi yöndeki görüşü mahkememizce benimsenmemiştir. Genel kurul toplantı tutanağına ekli olan davacıların vekillerinin sunduğu vekaletnameler incelendiğinde; vekaletname başlıklı belgelerin adi yazılı belge oldukları, noterden düzenlenen vekaletnamenin ise; genel dava yetkilerini içerir mahkemelere ibraz edilen vekaletname sureti niteliğinde olduğu, ilgili yönetmeliğin 18/7 maddesinde aranan özellikleri taşımadığı, vekalet verenin noter tasdikli imza sirkülerinin vekaletnamelere eklenmediği görülmekle bu durumda genel kurul toplantısına davacıların vekaleten katılma talebinin kabul edilmemesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı, etki kuralı şartının da oluşmadığı, TTK 447.maddesinde belirtilen butlan sebeplerinin de olmadığı, kanaatine varılmakla davacıların dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini isteyemeyecekleri anlaşılmıştır. ( Bu hususta Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 07/03/2013 tarih, 2011/3314 Esas , 2013/4279 Karar sayılı ilamı da aynı yöndedir)
Bir an için davacıların … nolu kararların iptalini isteyebilecekleri düşünüldüğünde içerik bakımından yapılan değerlendirmede ise ; …. nolu karar ile yönetim kurulu tarafından kârın dağıtılmayarak kanuni yedek akçeler ayrıldıktan sonra kalan kısmın sermaye artırımında iç kaynak olarak ayrılmasına karar verilmiştir. Davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan ayrıntılı incelemede; şirketin kaldıraç oranları yüksek seyrettiğinden finansal riskinin arttığı, pasif yapısındaki analizler neticesinde kârlarını dağıtmamasının finansal açıdan mantıklı görüldüğünün tespit edildiği, dağıtılmayan kâr şirketin iç kaynaklarından sermaye artırımında kullanılmak suretiyle pay sahiplerine mevcut payları oranında dağıtılacağından davacıların bu karar dolayısıyla menfaatlerinin zedelenmesinin söz konusu olmadığı, yine kararın TTK m.519/2-c de yer alan düzenlemeye de aykırılık teşkil etmediği, zira şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda haklı sebeplerin varlığı halinde kârı dağıtmayarak yedeklere ayırmalarının mümkün olduğu, bu nedenlerle şirket esas sözleşmesinin 24.maddesinin lafzına aykırılığın sonucuna etkili görülmediği, hal böyle olunca … nolu kararın iptalinin içerik anlamında yapılan denetim çerçevesinde söz konusu olamayacağı anlaşılmıştır.
… nolu karar ile şirketin 2016 yılı hesaplarını denetlemek üzere bağımsız denetim şirketi seçilmiştir. Bağımsız denetçi seçimine ilişkin karar münhasıran genel kurulun yetkisinde olup, bu kararın kanuna aykırı bir yönü bulunmadığından iptali de söz konusu edilemeyecektir.
Dava dilekçesinde sehven ….olarak yazılan ancak maddi hatadan dolayı düzeltilen dava konusu …nolu karar ile yönetim kurulu üyelerine TTK ‘nun 395 ve 396.maddelerinde sayılan izinler verilmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma ve rekabet yasağının amacı çıkar çatışması halinde şirketi korumaktır. Anılan yasaklar mutlak nitelikte olmayıp, genel kurulun izni halinde yönetim kurulu üyeleri bu yasaklardan muaf olurlar. Davalı şirket genel kurulunda söz konusu işlem ve rekabet yasağının kaldırılmasında kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık söz konusu olmadığından anılan kararın da içerik bakımından iptal koşulları oluşmamıştır.
Yapılan açıklama ve değerlendirmeler çerçevesinde; TTK ‘nun 446/1-b maddesindeki etki kuralı şartları somut davada oluşmadığından, davacıların genel kurulda alınan tüm kararlarının iptalini isteyemeyecekleri, diğer yandan 8,9 ve 11 nolu kararların içerik itibariyle de iptal koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların davasının REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 29,20-TL harcın mahsubuna, bakiye 6,70-TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı lehine tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5- 30/11/2016 tarihli …. nolu tahsilat makbuzu gereğince yatırılan 3.500,00 TL avansın Uyap sisteminden davacılar vekili Av. … tarafından yatırılmasına rağmen bu vekilin davalı şirket vekili gibi sehven makbuza yazıldığı, Uyap sisteminde davacılar vekilinin maddi hatası sonucu bu şekilde kayıt olduğu tespit edilmekle, davacılar vekili tarafından bu durumun düzeltilmesi için gereğinin ifasına,
6-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, ( …) nolu maddenin avansların iadesi aşamasında yazı işleri müdürlüğünce dikkate alınmasına,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2018
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …