Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/676 E. 2022/196 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/676 Esas
KARAR NO : 2022/196

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2016
KARAR TARİHİ : 01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket tarafından davalı aleyhine icra takibine başlandığını, davalı borçlunun borcun tamamına ve ferilerine itirazı ile takibin durdurulduğunu, yapılan itirazın müvekkilin alacağını geciktirmeye yönelik ve tamamen kötü niyetli olarak yapılmış bir itiraz olduğunu, itirazın iptalinin gerektiğini, borçlu ile müvekkil şirket arasında süre gelen ticari ilişkide borçlu müvekkilden dokuma kumaşlar satın alındığı, borcuna istinaden icra takibine konu faturalar düzenlenmiş ve davalı şirkete keşide edilmiş olduğunu, müvekkil şirket tarafından gönderilen faturalara ve bu faturaların içeriğine borçlu tarafından itiraz edilmediğini, bu faturalar sonucu doğan borç ve borç miktarının kabul edildiğini, müvekkil şirket tarafından düzenlenen faturalardan da anlaşılacağı üzere malların davalı şirkete teslim edildiği ve sevk irsaliyesi tarihinin de icra takibine konu her bir fatura üzerine işlenmiş olduğundan ihtilaf konusu faturaların bürün yasal şartları taşıdığını, faturalarda itirazı kabil herhangi bir eksiklik bulunmadığından davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazların kötü niyetli olduğunu, söz konusu faturaların ödenmediğini, bu nedenlerle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; faturaya dayalı icra takibinde faiz talebinin haksız olduğunu, davacı tarafından müvekkile karşı ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilin davacı tarafa hiçbir borcu olmadığından takibe itiraz edildiğini, davacının dosyaya sunduğu cari hesap ekstresi ile 23.924,92 USD alacaklı olduğunu iddia ettiğini ve hiçbir haklı gerekçesi olmadığı halde vade tarihini 03/11/2014 olarak belirterek asıl alacağa 4.198,50 USD lik faiz işlettiğini, davacının cari hesap ekstresinin taraflarınca kabul edilmediği gibi alacağa uygulanan faiz oranının fahiş olması nedeniyle haksız faiz taleplerinin de kabul edilemez olduğunu, davacı şirket ile müvekkil şirket arasında dokuma kumaş alım satımı konusunda anlaşma yapıldığı ve davacıdan alınan kumaşların bedellerinin eksiksiz olarak davalıya ödendiğini, davacının sunmuş olduğu cari hesap ekstresinin taraflarınca incelenmesinde müvekkilin ….bank aracılığıyla yaptığı 26.055,02 TL lik ödemesinin davacının cari hesaplarına işlenmediğinin görüldüğünü, mallardaki ayıplarla ilgili karşı tarafça da kabul edilen reklamasyon bedellerinin haksız olarak tekrar talep edildiğini, kur farkı talebi için yargıtay kararlarınca da arada kur farkı ile ilgili açık bir yazılı sözleşme bulunması gerektiğini, bu talebin haksız olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, davacının kötü niyetli icra takibi nedeniyle %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan 10/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı yanın düzenlediği toplam 15.646,83 USD bedelindeki 3 adet reklamasyon faturasının davacı yanın ticari defterlerinde kayıt altına alınmadığı, davacı yanın düzenlediği 7.045,28 USD bedelinde iade faturasının davalı yanın ticari defterlerinde kayıt altına alındığı, davacı yanın düzenlediği fatura kendi ticari defterlerinde kayıt altına almadığı ve bu faturanın kayıtlarına işlenmediğine dair davalı yana noter aracılığıyla herhangi bir ihtarnamenin de gönderilmediği, iade fatura aslının davalı yanda olduğu, davacı yanın kur farkı faturasını davalı yana tebliğ ettiğine dair de davalı dosyasına herhangi bir belge ibraz etmediği,davacı şirketin ticari defterlerinde 31/12/2015 tarihi itibariyle 23.924,92 USD tutarında alacaklı olduğu, davalı yanın incelenen ticari defterlerinde ise davacı yandan 31/12/2015 tarihi itibariyle 3.677,65 USD tutarında alacağının bulunduğu, davacı yanın 28/06/2016 tarihli icra takibinde takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranında yasal faiz talep ettiği, davacı yanın icra takibine konu olan alacak ile ilgili davalı yana noterden herhangi bir ihtar gönderdiğine dair dava dosyasına belge sunmadığı bu nedenle takipten önce faiz hesabı yapılmadığı, davacı şirketin 2014 yılı ticari defterlerini TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, incelenen davacı şirkete ait 2015 yılı ticari defter ve belgelerinin Elektronik Defter Genel Tebliği usul ve esaslarına göre tutulduğu, incelenen davalı şirkete ait 2014 ve 2015 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu, tarafları ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde taraflar arasında bulunan ticari ilişkinin 2014 yılı öncesine dayandığı, tarafların 2014 yılı açılış fişinde TL cinsinden bakiyelerin birbiriyle örtüştüğü ancak USD cinsinden 9.600,85 USD farkın bulunduğu, davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan 31/12/2015 tarihi itibariyle 23.924,92 USD tutarında alacaklı olduğu, davalının davacı yandan 31/12/2015 tarihi itibariyle 3.677,65 USD tutarında alacaklı olduğu, dosyaya ibraz edilen 30/03/2015 tarihli mutabakat mektubunda davalı yanın davacı yana 59.085,73 TL borçlu olduğu, davacı yanın ise 95.468,49 TL alacaklı olduğu ve tarafların cari hesaplarda mutabık kalmadıkları, mutabakat mektubunda davalı yanın davacı yana 59.085,73 TL borçlu olduğu, davacı yanın ise 95.468,49 TL alacaklı olduğu ve tarafların cari hesaplarda mutabık kalmadıkları, davacı yanın düzenlediği 7.045,28 USD bedelinde iade faturasının davalı yanın ticari defterlerinde kayıt altına alındığı, davacı yanın düzenlediği faturayı kendi ticari defterlerinde kayıt altına almadığı ve işbu faturanın kayıtlarına işlenmeyeceğine dair davalı yana noter aracılığıyla herhangi bir ihtarname gönderilmediği, davalı … Tekstil şirketinin icra takip tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 16.07.2019 tarihli raporda; davacı … tarafından davalı …’ne kumaş satıldığı, davalı davacının satmış olduğu kumaşların bir kısmnın ayıplı olduğunu iddia ettiği, 11.07.2019 tarihinde ayıplı olduğu iddia edilen ürünleri incelemek için …. Mah. …. Cad. … Sk. N:… Florya/İstanbul adresinde bulunan davalı vekilinin ofisine gidildiği, incelemeye taraf vekilleri, davacı şirket sahibi … ve davacı şirket çalışanı … katıldığı, incelemeye denim kumaştan dikilmiş ve rinse yıkama yapılmış 6 adet kot pantolon sunulduğu, incelenen pantolonların kumaşında delikler bulunduğu, kumaşta delik ayıbı ancak pantolon olarak dikilip yıkanması sonrasında anlaşılabilecek gizli ayıp olduğu, davacı incelemeye sunulan pantolonların imal edildiği kumaşı kendilerinin satmadığını iddia ettiğini, pantolon üzerine dikili kumaş etiketler kesilmiş olduğundan order ve imal edildiği kumaşın proses takibi yapılamadığı, incelemeye sunulan 6 adet pantolonun imal edildiği kumaşın davacıya ait olduğu hususu ispata muhtaç olduğu, davacının davalıya satmış olduğu kumaşların ayıplı olduğuna dair dosyaya herhahgi bir tespit raporu sunulmadığı, ancak, tanık ifadelerine göre; kumaşlar davalı tarafından kesilirken ve pantolon olarak dikilip yıkandıktan sonra yaptığı kontrollerde kumaştan kaynaklanan ayıplar bulunduğu tespit edildiği, yıkama sonrası ayıpların farkına vardıktan sonra dâvacıya ayıp ihbarında bulunulmuş ve davacı şirket çalışanı … tarafından davalı şirkete gidilerek ayıplı ürünler incelendiği, inceleme sonunda 1 puanlık 750 adet ve 4 puanlık 456 adet olmak üzere toplam 1.206 adet hata tespit edildiğine ve 8 adet numune alındığına dair tutanak davalı çalışanı … tarafından imzalandığı, … mahkemedeki tanık ifadesinde tespit ettiği ayıpların gözle görülebilir ayıplar olduğunu ifade ettiği, Davalı ayıplı kumaşlar nedeniyle uğradığı zararlarının tahsili için davacıya 28.583,70 TL tutarındaki 16.01.2015 tarihli … nolu, 2.143,80 TL tutarındaki 09.02.2015 tarihli …. nolu ve 5.665,57 TL tutarındaki 28.02.2015 tarihli … nolu toplam 36.393,07 TL tutarındaki reklamasyon faturalarını kestiği, davacı ise davalının reklamasyon faturaları toplamının yarısı olan 18.196,54 TL tutarındaki 20.05.2015 tarihli …. nolu reklamasyon iadesi faturasını davalıya yansıttığı , reklamasyon ve reklamasyon İadesi faturaları davacı defterlerine işlenmediği, Davacının davalıya sattığı kumaşlarda ayıp bulunduğunun davacıya ihbar edildiği, kumaşlardaki ayıp sonucu oluşan davalı zararının yarısının davacı tarafından kabul edildiği, Reklamasyon ve reklamasyon iadesi faturalarının davacı alacağından mahsubu sonrası davacının davalıdan 45.742,82 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti 07/02/2020 tarihli raporda; dava konusu kumaşlarda bir takım gizli ayıpların bulenduğu, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, bu bakımdan ayıp nedeniyle satış bedelinden 18.196,54 TL indirim yapılması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmede kur farkı faturasının düzenlenebileceğine ilişkin hüküm bulunduğundan Türk Lirası ile düzenlenen çeklerin dışında dövizle yapılan ödemelerde kur farkı faturasının kabul edilmesi gerektiği, bu bakımdan davacının 19.573,93 TL kur farkı talep edebileceği, bütün bu husular birlikte dikkate alındığında davacı şirketin takip tarihi itibariyle 37.995,33 TL (63.939,35 TL – 18.196,54 TL – 7.747,48 TL) alacak talep edebileceği, takip tarihinden önce davâlının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir delile rastlanmadığından, davacının takip tarihinden sonra yıllık % 9 yasal faiz talep edebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti 19/10/2020 tarihli ek raporda; kök rapordaki görüş ve kanaatlerinde bir değişiklik olmadığı bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları. bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki alım-satım ilişkisine karşılık faturaya dayalı yabancı para alacağının tahsili için, davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Yargılamaya konu Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 23.924,92 USD asıl alacak ve 4.198,50 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.123,42 USD’ nin takip tarihinden itibaren faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu yapılan miktar 82.584,42 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının ve davalının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve taraflar lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
* Davacının ve davalının ticari defterler kayıtlarının incelenmesinde;
– Davacı tarafın defter ve belgelerinden icra takibi tarihi itibariyle davalıdan 23.924,92 USD (63.939,35 TL) alacaklı gözüktüğü,
– Davalı tarafın defter ve belgelerinden icra takibi tarihi itibariyle davacıdan 7.623,29 TL alacaklı gözüktüğü,
– Bu haliyle tarafların alacak – borç ilişkisi kapsamında mutabık olmadıklarının anlaşıldığı,
– Tarafların ticari defterlerindeki bu farkların oluşmasının nedenlerinin davalı tarafın 3 adet reklamasyon faturası düzenlemiş olması ve yine davacının da kur faturası düzenlemiş olmasından kaynaklı olduğu,
– Davalının 16.01.2015 tarihli … seri ve sıra numaralı KDV dahil 28.583,72 TL tutarlı, 09.02.2015 tarihli …. seri ve sıra numaralı KDV dahil 2.143,00 TL tutarlı ve 28.02.2015 tarihli …. seri ve sıra numaralı KDV dahil 5.665,57 TL tutarlı olmak üzere toplam 36.393,09 TL tutarlı 3 adet reklamasyon faturası düzenlediği, bu faturaların davacı tarafça teslim alındığını gösterir dosya kapsamında herhangi bir yazılı delilin bulunmadığı, faturaların davalı şirketin yasal defterlerine işlenmesine rağmen, davacı şirketin yasal defter kayıtlarına işlenmediği,
– Davacının 14.04.2015 tarihli …. seri ve sıra numaralı 27.321,41 TL tutarlı 1 adet kur farkı açıklamalı fatura düzenlediği, bu faturaların davalı tarafça (davalıdan sadır imza ile) teslim alındığını gösterir dosya kapsamında herhangi bir yazılı delilin bulunmadığı, faturaların davacı şirketin yasal defterlerine işlenmesine rağmen, davalı şirketin yasal defter kayıtlarına işlenmediği anlaşılmıştır.
* Kur farkına ilişkin alacağın talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekmekte olduğu, dosya kapsamında bulunan davacının düzenlediği satış faturalarındaki malların döviz karşılığı satıldığı, bu haliyle artık davacının kur farkı talep edebileceği, ancak toplam 27.321,41 TL kur farkı alacağının 7.747,48 TL’ si açısından ödemeyi davacının Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul ettiği, ödemenin TL olarak kabul edilmesi sonrasında artık kur farkının talep edilemeyeceği; bakiye kalan 19.573,93 TL kur farkı alacağının talep edilebileceği anlaşılmıştır.
* Davalı tarafın, davacının teslim ettiği ürünlerdeki ayıptan kaynaklı reklamasyon faturaları kestiği ve bu miktarlar kadar sorumlu olmadığı şeklindeki iddiasının incelenmesinde;
– Taraflar arasında malın teslimi noktasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasında alım – satım ilişkisi ve buna dayalı olarak teslimin gerçekleştiği,
– Teslim edilen mallar üzerinde dokuma sırasında kullanılan atkı ipliklerinin iyi kalitede olmadığı, bu halleri ile malların ayıplı olduğu ve bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
* Taraflar arasında ayıplardan kaynaklı reklamasyon açısından yarı yarıya sorumluluk olduğu hususunda maillerin olduğu ve yine davacı şirketin davalı şirkete toplam reklamasyon faturalarının yarısı olan 18.196,54 TL’ lik reklamasyon ifadesi olarak 20.05.2015 tarihinde kesmiş olduğu reklamasyon iade faturasının olduğu da görülmüştür.
– 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. Maddesi “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” şeklindedir.
Madde gerekçesinde, “… Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1)Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan “muteber olması için” ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur. (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü , burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir.” şeklinde açıklanmış ve böylece tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen şekil şartı geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmıştır.
Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6102 sayılı TTK.’nun 18/1-c maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Bu süreler, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gündür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 25.05.2016 Tarih ve 2014/19-861 E. – 2016/632 K. Sayılı ilamı.), (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, 27.10.2020 Tarih ve 2018/2028 E. – 2020/1087 K. Sayılı ilamı.) ve (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, 29.11.2018 Tarih ve 2018/725 E. – 2018/1428 K. Sayılı ilamı.)
Bu durumda, davalı alıcı tarafından yukarıda anlatılan TTK’nın 18/3. maddesindeki usule göre, maldaki ayıpla ilgili muayene ve ihbar yükümlülüklerinin süresi içerisinde ve kanunda belirlenen usule uygun yerine getirilmesi gerekmektedir. Yargılamaya konu ayıp gizli ayıp olup, ihbarı derhal yapılmalıdır.
Tarafların ticari defter ve kayıtları, tanık beyanları, mail yazışmaları ve davacının, davalının kesmiş olduğu reklamasyon faturasını teslim alarak bunun karşılığında %50 oranında iade faturası düzenlemiş olduğu hususları birlikte dikkate alındığında, ayıbın süresinde yapıldığı kabul edilmiştir.
* 6098 sayılı TBK’nın Satım sözleşmesinde alıcının seçimlik hakları başlıklı 227. maddesinde; “satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı;1-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, 2-Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, 3-Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, 4- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme, Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
– Madde hükmü doğrultusunda, davalının ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme seçimlik hakkını kullandığı anlaşılmış ve dosya kapsamında bu hakkını kullanmasının hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
– Tarafların ticari defter ve kayıtları, tanık beyanları, mail yazışmaları ve davacının, davalının kesmiş olduğu reklamasyon faturasını teslim alarak bunun karşılığında %50 oranında iade faturası düzenlemiş olduğu hususları birlikte dikkate alındığında, ayıp bedeli olarak ayıba konu faturalardan % 50 oranında 18.196,54 TL indirim yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu rapor içeriğine göre de, davacının alacak miktarının hukuka uygun olarak (63.939,35 – 18.196,54 – 7.747,48=) 37.995,33 TL (USD karşılığının, takip tarihindeki kur olan 2,9365 TL ses alındığında, 12.938,98 USD olduğu) olarak hesap edildiği görülerek, davacının iddiasını kısmen ispat ettiği ve davalının bu ispatı ortadan kaldıracak herhangi bir yazıl delil sunmadığı görülerek, açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Takip tarihinden önce davalı taraf temerrüde düşürülmediği için, faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın likit olmadığı anlaşıldığından, icra inkar tazminatın ve yine takibin kötüniyetli başlatıldığının da ispat edilemediği görülerek kötüniyet tazminatının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile KISMEN REDDİNE,
– Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 12.938,98 USD asıl alacak yönünden iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden 1 yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizin uygulanması suretiyle takibin DEVAMINA,
-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
-Tarafların yasal şartları oluşmayan tazminat taleplerinin REDDİNE,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 2.595,46 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 1.410,34 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.185,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Davacı tarafça sarf edilen toplam 1.443,84 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen toplam 5.065,00 TL yargılama giderinin, kısmen kabul – red oranları ve takdiren %46′ sı olan 2.329,90 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davalı tarafından sarf edilen toplam 376,70 TL yargılama giderinin, kısmen kabul – red oranları ve takdiren %54′ ü olan 203,41 TL’ sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
– Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın davalı tarafa İADESİNE,
5- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.699,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 6.596,58 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza