Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/473 E. 2018/67 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/473
KARAR NO : 2018/67

DAVA : Tespit (Yönetici Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/02/2016
KARAR TARİHİ : 08/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/02/2018
Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….D. İş esas, … D. İş karar sayılı 25/02/2016 tarihli gönderme kararı üzerine dosyanın Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilerek …. D.İş numarasını aldığı, anılan mahkemece 11/05/2016 tarihinde davanın esas iş olarak açılması için tevzi bürosuna gönderilmesine karar verilmesi nedeniyle mahkememizin …. esas numarasına tevzi edilen tespit (yönetici sorumluluğundan kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …. …Kooperatifinin eski muhasebecisi …’ın kooperatif kayıtlarında usulsüzlük olduğu iddiası ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusu üzerine ….soruşturma dosyası ile soruşturma başlatıldığını, kooperatifin tüm defter ve belgelerinin de … tarafından savcılık dosyasına sunulduğunu, müvekkilinin şikayet dosyasından haberdar olur olmaz müdahale talebinde bulunmuşsa da şikayet hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini öğrendiğini, dosyayı incelediklerinde şikayet konusu tamamen mali kayıtlara ilişkin olmasına rağmen inşaat mühendisi bilirkişiden rapor alındığını, şikayet konularının incelenmediğini gördüklerini, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin verilen karar henüz kesinleşmeden kooperatif yöneticileri tarafından tüm defter ve belgelerin teslim alındığını, defter ve belgelerde değişiklik yapılabileceği şüphesinin mevcut olduğunu, müvekkili tarafından koopratif yöneticileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusu üzerine açılan … nolu soruşturma dosyasının derdest olduğunu, kooperatifin kuruluş aşamasında kooperatif başkanı …’in kooperatif kayıtlarında daha düşük ödeme yapılmasına rağmen yüksek değerde para ödenmiş gibi göstererek müvekkilinin ve bazı tam para ödeyen üyelerin hisse oranlarını azaltmak kastı ile kooperatif sermayesini usulsüz olarak yükselttiğini, yapılan bu yolsuzluk nedeniyle kooperatif hisse oranının olması gereken orandan düşük belirlendiğini, gerçekte kooperatif sermayesi yaklaşık 4 milyon TL iken 6.536.031,00 TL olarak gösterildiğini, 20.013,50 m2 miktarlı arsanın satış vaadi sözleşmesinde arsa bedeli 1.400.000,00- TL olmasına rağmen kooperatif kayıtlarında arsa için ödenen rakamın 2.001.300,00- TL olarak göründüğünü, 27.083.20 m2 miktarlı diğer arsanın ise 3 parça halinde alındığını, ancak kooperatif resmi kayıtlarında bu arsa için 4.106.000,00- TL ödendiğinin kayıt altına alındığını, oysa ki satışın 2.760.000,00- TL üzerinden yapıldığını, aradaki açığın da fiktif çek işlemi ile kapatıldığının beyan edildiğini, …’in savcılık soruşturma dosyasında … vekili … ile aralarında düzenlenen satış vaadi sözleşmesine konu arsanın kooperatife ait olduğunu, arsayı kooperatife devredeceğini beyan ve kabul etmesine rağmen işbu arsa nedeniyle kendi adına … mirasçılarına karşı Küçükçekmece ….Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile alacak davası açtığını, mahkemenin …Esas, …. Karar sayılı ve 27/02/2015 tarihli kararı ile 2.571.285,00- TL’nin …’e ödenmesine karar verdiğini, …’in kooperatife ait olan bu bedeli faizi ile birlikte kendi adına tahsil ederek kooperatifi ve üyelerini zarara uğrattığını, bu nedenle davalı kooperatif ve yöneticilerine ihtarname keşide edilerek alacağın kooperatife temlik edilmesi talep edilmiş ise de bu ihtarnamelere ilgililer tarafından cevap verilmediğini, kooperatifin son genel kurul toplantısının 05 Ağustos 2015 tarihinde yapıldığını, bu toplantı sırasında kooperatifin defter ve belgelerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının …nolu soruşturma dosyası içerisinde olduğunu, bu nedenle defterlerin denetçi tarafından incelemeye tabi tutulmaksızın kooperatif denetçisi … tarafından denetim raporu düzenlendiğini, sonuç olarak usulüne uygun olmayan şekilde hazırlanan denetçi raporu sunularak genel kurulda bilanço gelir/gider hesapları okunarak yönetimin ibra edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; kooperatifin 2006 yılından itibaren tüm defter ve kayıtlarının mahkemeye teslim edilmek suretiyle mahkemece kooperatifin tüm defter ve kayıtları ile …’in 2006 tarihindeki şahsi banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak kooperatifin resmi kuruluşundan önce hangi kooperatif üyesinin …’in şahsi hesaplarına hangi tarihte ne miktar para gönderildiğinin tespitine, kooperatif sermayesi ve ortakların hisse oranlarının hatalı olarak belirlendiği tespit edildiği takdirde müvekkili ve diğer ortakların gerçek hisse oranlarının ve hisselerin bugünkü değerlerinin tespitine, 20.013,50 metrekarelik arsanın satış vaadi sözleşmesi nedeniyle satıcı …’na ödenen tutarların kooperatif kayıtlarındaki ödemeler ile örtüşüp örtüşmediğinin tespit edilmesine, …’dan alınan 27.083,20 metrekarelik arsa ile ilgili kooperatif kayıtlarında 4.106.000,00-TL ödendiği kayıt altına alınmasına rağmen gerçek satışının 2.760.000,00-TL üzerinden yapıldığı, aradaki açığın fiktif çek işlemi ile kapatıldığının tespit edilmesine, İstanbul C. Başsavcılığının …nolu soruşturma dosyasında …’in arsanın kooperatife ait olduğunu ve kooperatife devredeceğini belirtmesi yine 05/04/2008 tarihli genel kurul tutanağının ekinde bu arsanın kooperatife devredileceğine ilişkin …, … ve …’un imzaları bulunduğundan o dönemdeki yöneticiler olarak sorumlu olduklarının tespitine, Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas , … Karar sayılı kararı ile 27/02/2015 tarihinde 2.571.285,00-TL’nin faiziyle birlikte …’e verilmesine karar verildiği halde …’in aslında kooperatifin haklı olduğunu kabul ettiği bu alacağı kooperatife temlik etmeyerek kooperatifi ve ortaklarını zarara uğrattığının tespitine, kooperatif denetçisi …’in kooperatif defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmadan denetim raporu düzenlediğinin tespitine, usulüne uygun yapılmayan denetim raporu nedeni ile verilen ibraların da geçerliliğinin olmadığının ve yapılan usulsüzlükler nedeniyle kooperatifin ve müvekkili ortağın uğradığı zarar miktarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … dışındaki diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde; öncelikle usule ilişkin olarak davanın hak düşürücü sürede ikame edilmediğini, müvekkili kooperatifin 2006 yılında kurulduğunu, hisse dağılımının da kurulduğu yıl olan 2006 yılında yapıldığını, davacının Kooperatifler Kanunu’nun 53.maddesinde belirtilen hak düşürücü süreye uymadığını, ayrıca davacı tarafın daha önce İstanbul ….Asliye Ticraet Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile kooperatif yönetim kurulu kararları ve genel kurul kararlarının iptali amacıyla dava açtığını, yapılan yargılama sonucunda davacının 1 aylık sürede dava açmamış olması nedeniyle İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas, …. Karar sayılı ilamı ile davanın süre yönünden reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığını, tespit talebinin dava konusu yapılamayacağını, üye ve taraf sıfatı bulunmadığı halde kooperatif eski muhasebecisi … tarafından 2006 yılında kooperatif kayıtlarında usulsüzlük yapıldığı iddiası ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının …soruşturma numaralı dosyası ile yapılan suç duyurusunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, savcılık dosyası içerisinde Çevre Bakanlığının uzman müfettişleri tarafından hazırlanan detaylı inceleme raporlarında eksiklik, usulsüzlük ve kanuna aykırılık bulunmadığına dair müfettiş inceleme raporu bulunduğunu, Kooperatifler Kanununda yönetim kurulu kararları aleyhine tespit davası açma hak ve yetkisinin üyelere tanınmadığını, her ne kadar tespit davası açılamaz ise de biran için aksi düşünüldüğünde böyle bir davanın ancak kooperatife yönetilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise, davada 10 yıllık zaman aşımı süresinin de geçirildiğini, kaldı ki davacının kooperatifin tüm genel kurullarına eksiksiz katıldığını ve son 2012 yılına kadar bütün kararlar ve ibraların oybirliği ile alındığını, davacının tüm kararlarda kabul oyu kullandığını, ayrıca davacı tarafından İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile kooperatif yönetim kurulu kararları ve genel kurul kararlarının iptali istemiyle açılan davanın süre yönünden reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığını, bu şekilde davacının taleplerinin kesin hükümle reddedildiğini, davacının üyesi olduğu ve bir dönem denetçilik yaptığı kooperatifin yasa ve hukuka uygun davrandığını bilmesi gerektiğini, kooperatifin 9 yıl mali müşavirliğini yapmış …’ın defterleri kooperatife vermeyip Kartal Cumhuriyet Savcılığına davacı ile aynı suçlama ile yıllarca kendi işlediği defterlerin yasaya aykırı olarak işlendiğini ve bunu 2006 yılından beri bildiğini beyan ederek suç duyurusu ile teslim ettiğini, diğer yandan kooperatifin açtığı İstanbul Anadolu ….Asliye Ticaret Mahkemesinin ….Esas nolu dosyada ….ın sunduğu ihtarnamede defterlerin kendisinde olduğunu kabul ve ikrar ettiğini, ancak İstanbul C. Başsavcılığının …soruşturma nolu dosyasında 08/10/2015 tarihli Savcılık Emanet Memurluğunun yazılı evrakında görüleceği üzere bu durumun savcılığa yapılan yazılı müracaattan sonra ortaya çıktığını, …’ın teslim ettiği evraklar arasında 2006 yılına ait defterlerin bulunmadığını, bu nedenle kendisi hakkında suç duyurusunda bulunulacağını, defterlerle ilgili tanık dinletme istemine muvafakat etmediklerini, davacının kendisine eksik pay verildiğini iddia ettiğini, oysa payların dağılımı ile ilgili bilgilerin 2006 yılında yapılan genel kurulda açık, aleni şekilde anlatıldığını ve genel kurulda oybirliği ile kabul edildiğini, davalı kooperatife ait katılım bedellerinin kooperatif kurulduktan sonra kooperatifin banka hesabına havale yolu ile ödendiğini, 2006 yılından 2012 yılına kadar davacının ödenen meblağlarda eksiklik olduğu iddiasında bulunmadığını, hatta denetçilik yaptığı dönemde tüm muhasebe, genel kurul karar, yönetim kurulu karar ve pay defterlerini ayrıntılı incelediğini, bu dönemde de eksiklik veya hukuka aykırılık iddiasında bulunmadığını, defter ve belgelerin incelenmesi talebinin kanuna aykırı olduğu gibi davacının özel hesapların incelenmesi talebinin ise Anayasa’ya aykırı olduğunu, davacının hukuka aykırı somut olmayan, afaki iddia ve taleplerde bulunduğunu, ancak iddiasını somut delillere dayandıramadığını, zira müvekkili kooperatifin tüm işlemlerinde olduğu gibi pay dağılımında da hukuka uygun olarak işlem yapıldığını, davacının iddia ettiği gibi bir hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …’a usulüne uygun tebligat yapılmış ise de herhangi bir cevap dilekçesi ibraz etmediğinden davayı inkar etmiş sayılmıştır.
Dava; kooperatif yöneticilerinin sorumluluklarından kaynaklanan 2006 yılından itibaren yapılan işlemlerin usulsüz olduklarının tespiti ile sorumlu olduklarının tespitine karar verilmesi istemlerine ilişkindir.
Fer’i müdahale talep eden …’ın talep dilekçesi incelenmiş, adı geçen kişinin davalı kooperatifte bir dönem muhasebe işlemlerini yaptığı, kooperatif üyesi olmadığı, cevap dilekçesinde 2006 yılına ait kooperatif defterlerinin kendisinde bulunduğunun ileri sürülmesi ve müşteki olduğu savcılık dosyasını dayanak göstererek davacı yanında fer’i müdahale talep ettiği, huzurdaki davanın kooperatif yönetici sorumluluğundan kaynaklanan tespit davası oluşu dikkate alındığında fer’i müdahale talebi yerinde görülmediğinden talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili ön inceleme duruşmasında verilen ara karar uyarınca ibraz ettiği 05/12/2016 tarihli dilekçesinde; açmış oldukları davanın HMK.nun 107/3 maddesine dayalı olduğunu, hukuki yararlarının bulunduğunu, bu davadaki taleplerinin uzman bilirkişi heyeti tarafından yapılacak inceleme ile kooperatif yöneticilerinin usulsüz işlemlerinin tespiti ile müvekkilinin kooperatif ortağı olarak uğradığı zararın dolayısıyla sorumlulardan talep edebileceği alcağın tespitine ilişkin olduğunu, tespit davasının kabulü ile kooperatifin kuruluş aşamasında müvekkilinin hisse oranı düşük belirlendiğinden gerçekte olması gereken hisse oranının tespiti, bu nedenle müvekkilinin uğradığı zararın tespiti, satış vaadi sözleşmesi ve satın alınan arsa bedellerinin kooperatif kayıtlarına gerçek ödenen bedelden daha yüksek bedelle alınmış olarak geçirildiğinin ve bu nedenle müvekkilinin uğradığı zararın tespiti, Küçükçekmece …Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında hükmedilen alacağın gerçekte kooperatife ait olduğunun ve …’in kendi adına tahsilat yapmaya çalışması nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın tespiti olduğunu belirtmiştir.
Tarafların göstermiş oldukları deliller toplanmış, soruşturma dosyalarının örnekleri getirtilmiş, İstanbul C.Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyasında takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.
Huzurdaki davada çözümlenmesi gereken ilk sorun, davacının kooperatifin kuruluşundan itibaren defter ve kayıtlarının incelenmek suretiyle usulsüz olduğunu iddia ettiği işlemlerin tespiti, kooperatif sermayesi ve ortakların hisse oranlarının hatalı olarak belirlenip belirlenmediği, arsalar için ödenen tutarların kooperatif kayıtlarıyla örtüşüp örtüşmediği, fiktif işlem yapılıp yapılmadığı, mahkemece …’e ödenmesine karar verilen paranın kooperatifin hakkı olup olmadığı, … ile …arasında yapıldığı bildirilen sözleşmeye konu arsanın kooperatife ait olduğuna ilişkin bir kısım yöneticilerin kabulleri bulunduğu iddiası nedeniyle sorumlu olup olmadıkları, denetim raporunun usule aykırı düzenlenip düzenlenmediği, denetim raporu nedeniyle verilen ibraların geçerli olup olmadığı, davalıların yönetici ve denetçi olarak kooperatif ve davacının zararına sebebiyet verip vermediklerinin tespitine ilişkin tespit davası olarak dava açabilip açamayacağıdır. Diğer bir ifadeyle davacının taleplerinin tespit davası şeklinde incelenip incelenemeyeceği dolayısıyla hukuki yararın bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6100 sayılı HMK’nun 106 ve 107 maddelerinde tespit davası düzenlenmiştir. 106. madde uyarınca tespit davası açılabilmesi için davacı tarafın bu davayı açmakta hukuken ve korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerekmektedir. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. 107. maddede öngörülen tespit davasında ise kısmi eda davasının açılabildiği hallerde tespit davasının da açılabileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere belirsiz alacak davası veya tespit davası açılması halinde alacaklının tüm miktarı belirtmese dahi davanın başında hukuki ilişkiyi somut olarak belirtmek ve tespit edebildiği ölçüde de asgari miktarı göstermek durumundadır. Yani davacının alacağının miktarını ve borçlunun sorumlu olduğunun tespitini hedefleyen bir tespit davası açılması söz konusudur.
Davamızda somut olayda ise, kooperatif ortağı olan davacı 2006 yılından itibaren kooperatif kayıtlarının incelenerek usulsüz olduğunu iddia ettiği işlemlerin tespitine, denetim raporunun usule aykırı düzenlenip düzenlenmediği, denetim raporu nedeniyle verilen ibraların geçerli olup olmadığı , davalıların yönetici ve denetçi olarak kooperatif ve davacının zararına sebebiyet verip vermedikleri, mahkemece …’e verilmesine karar verilen paranın kooperatifin hakkı olup olmadığı, kooperatif üyelerinin hisse oranlarının yanlış düzenlenip düzenlenmediğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında belirtilen 10 maddeden ibaret tespit niteliğinde verilecek karara konu edilmesi istenilen maddi vakıaların çoğu ayrı birer davanın konusunu oluşturmaktadır. Hatta bir takım istemler davacının da olumlu oy kullandığı genel kurul kararlarının tartışılacağı, genel kurul karar iptali davasına konu olabilecek olaylardır. Davacı işbu tespit davasıyla pasif dava ehliyetinin varlığına ilişkin olarak davalıların sorumlu olup olmadıklarının tespitini de istemektedir. Oysa ki sorumluluğa ilişkin bu tespit zaten açılacak eda davasında öncelikle incelenecektir. Davacının tespit davası ile istediği husus bu şekilde eda davası ile sağlanacaktır. Yöneticilerin sorumluluğunun tespitine ilişkin görünürdeki davanın talepleri içerisinde sadece sorumluluktan kaynaklanan tazminata ilişkin eda davasına dayanak tespit hükmü değil, aksine daha bir çok davayı kapsayacak şekilde ( genel kurul karar iptali, kooperatif hisse oranlarının belirlenmesi vs.) maddi vakıalara ilişkin tespit hükmü oluşturulması mümkün değildir.Bu nedenle maddi vakıaların tespitine ilişkin huzurdaki tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur. Nitekim Yargıtay …Hukuk Dairesinin 02/05/2014 tarih …. Esas, …. karar sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; kanunda düzenlenen madde hükümleri uyarınca davacının sorumluluğun tespitine ilişkin tespit davası açmasında ve başkaca eda davalarına konu olabilecek, geçmişteki genel kurul kararlarının geçerliliğini tartışmaya açacak şekilde bir çok eda davasının konusunu oluşturabilecek ve bu eda davalarıyla elde edilecek sonucu sağlayacak şekilde kooperatifin kuruluşundan itibaren genel bir denetim teşkil edecek boyutta tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Hukuki yarar 6100 sayılı HKM’nun 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı olarak düzenlenmiş olup, dava şartları da 115. madde uyarınca davanın her aşamasında kendiliğinden mahkeme tarafından araştırılacağı gibi taraflarca da her zaman ileri sürülebilecektir. Anılan maddenin 2. fıkrası uyarınca dava şartının noksanlığı halinde davanın usulden reddine karar verilecektir.Tüm bu nedenlerle;davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı bulunmadığından usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğundan 6100 sayılı HMK.nun 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubuna, bakiye 6,70 TL ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kendisini vekil ile temsil ettiren davalı … dışındaki diğer davalılar lehine tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren bu davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde artan olur ise gider avansının davacıya iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere, davacı vekili ile davalı … dışındaki diğer davalılar vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2018
Başkan … Üye … Üye … Katip …