Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1031 E. 2022/280 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1031 Esas
KARAR NO : 2022/280

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2016
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05.04.2022

Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/10/2016 tarih, …. Esas, …. Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine süresinde verilen gönderme talep dilekçesi nedeniyle mahkememize tevzi edilen Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında borçlu sıfatını taşıdığını, takibe konu bononun müvekkili tarafından imzalandığını, ancak senedin müvekkilinin karşı tarafa olan borcuna karşılık değil dava dışı … isimli şahsın faiz karşılığı aldığı paraya karşılık verildiğini, davalı ile üçüncü kişi …’un fikir ve eylem birliği içerisinde tefecilik yaptıkları iddiasıyla Bingöl …. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, dava konusu 550.000-TL’lik senedin davalıya değil davalının tefeci ortağına tanıklar huzurunda teslim edildiğini, müvekkili ile davalı arasında senet düzenlenmesini gerektirecek hukuki ilişki bulunmadığını, öncelikle ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, ekte ibraz ettikleri protokol gereğince takibe konu senet ile dava dışı bir başka senedin emanet olarak verildiğini, her iki senedin de sözleşmeye aykırı olarak takibe konulduğunu, tefecilik faizine karşılık olarak verilen senedin geçersiz olduğunu, davalının haksız ve hukuka aykırı olarak suç teşkil eden bir fiille yani tefecilik suretiyle elde ettiği senedi tahsil etme peşinde olduğunu, şeklen kesinleşen icra takibine konu bononun maddi hukuk kapsamında suç teşkil ettiği ve el konulması gereken belgelerden olduğu nedeniyle huzurdaki davayı açtıklarını, davaya konu icra dosyasının Malatya C. Başsavcılığı tarafından gizli soruşturma nedeniyle istenildiğini, bu hususta devam eden soruşturmalar bulunduğunu ileri sürerek icra takibine konu olan 550.000-TL’lik senetten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, ceza davasının açılmış olması nedeniyle dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması konusunda teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde;, müvekkili ile dava dışı … arasında ticari ilişki bulunduğunu, … tarafından borcun ödenmemesi üzerine davacı …’ın borcu üstlenerek dava konusu senet ve başka bir senet ile ortağı olduğu şirkete ait çekleri düzenleyerek verdiğini, ancak borç ödenmediğinden dava konusu senet hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borcun bugüne kadar ödenmediğini, davacının kendi adına hiçbir malvarlığı kaydının bulunmadığını, bütün malvarlığının oğulları adına olduğunu, oğulları adına açmış olduğu şirketler üzerinden yüklü miktarlarda para trafiği mevcut olup, Kazakistan ülkesinde yapmış olduğu ticari faaliyetler nedeniyle büyük kazançlar elde ettiğini, müvekkil gibi daha birçok kişiye de borçlanmak suretiyle servetine servet kattığını, 25/04/2012 tarihinde Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığına icra takibine konu edilen bonoların rızaları hilafına ellerinden çıktığı, bonoda sahtecilik yapıldığı, açığa imzanın rızaları hilafına kullanıldığı ve örgütlü bir şekilde tefecilik yapıldığı iddiaları ile müvekkili hakkında yapılan suç duyurusu nedeniyle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı …. soruşturma …. Karar nolu soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, daha sonrasında davacının müracaatı üzerine yeni bir soruşturma başlatılarak müvekkili hakkında kamu davası açıldığını, davacının sırf borçlarını ödememek için babasının mirasını dahi reddettiğini, ştir. Bingöl … Asliye Hukuk Mahkemesi …. Esas sayılı dosyası ile mirasın reddinin iptali davası açtıklarını, ispat yükünün davacıda olduğunu, senetle senet ispat zorunluluğu gereği, iddiasını kanıtlayamayan davacının davasının reddini gerektiğini, davacı yanın tanık dinletmesine de muvafakat etmediklerini, davacının icra takibinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin de reddinin gerektiğini belirterek karşı tarafın sunacağı her türlü delile karşı delil sunma hakları saklı kalmak kaydıyla davacının ihtiyati tedbir talebi ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, haksız itiraz nedeniyle % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; icra takibine konu edilen bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; icra takibine konu edilen bononun dava dışı kişiye tefecilik nedeniyle verilip verilmediği, bonodan dolayı davalıya borçlu olunmadığı iddiasının yerinde olup olmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının daha önce yapılan incelenmesinde; … Esas nosu ile davalı tarafından davacı aleyhinde 18/05/2011 tarihinde 30/04/2010 vade tarihli, 550.000-TL tutarlı bonodan dolayı 550.000-TL asıl alacak, 93.622,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 643.622,22-TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, icra dosyasının takip edilmemesi üzerine dosyanın işlemden kaldırıldığı, alacaklı vekilinin talebi ile dosyanın 17/04/2014 tarihinde yenilendiği, yeni esas numarasının … olduğu, dosyada herhangi bir ödemenin bulunmadığı, takibin derdest olduğunun tespit edildiği, icra dosyasının icra müdürlüğünden iadesi istenildiğinden gönderildiği anlaşılmıştır.
Davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilerek tensip tutanağının (15) bendi uyarınca davanın İİK.nun 72.maddesine dayalı kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, İİK.nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin tedbiren durdurulmasına karar verilemeyeceğinden icra takibinin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin reddine, ancak çoğun içinde az vardır kuralına göre mevcut dosya kapsamı gözetilerek yaklaşık ispat koşulu sağlandığından İİK.nun 72/3 maddesi uyarınca Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında icra veznesine yatan ve/veya yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, takip miktarı olan 643.622,22-TL’nin takdiren %20’si tutarı 128.724,45-TL nakit veya kesin ve süresiz teminat mektubu alınmasına, yasal süre içerisinde teminat yatırılıp talepte bulunulduğunda ilgili icra müdürlüğüne ihtiyati tedbir kararının bildirilmesine karar verildiği, teminat yatırılmadığından ihtiyati tedbir kararının infaz edilmediği anlaşılmıştır.
Toplanan ve sunulan deliller, bilirkişi kök ve ek raporu, uyuşmazlık konusu, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, uyuşmazlık konuları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 550.000,00 bedelli icra takibine konu edilen bononun dava dışı kişiye tefecilik nedeniyle verilip verilmediği, bonodan dolayı davalıya borçlu olunmadığı iddiasında bulunmuş olup
Takibe konu kambiyo senedine karşı açılmış menfi tespit davasında ispat yükü davacı yanda olup, davacı dava dilekçesindeki iddialarını ispata mecburdur. Menfi tespite konu uyuşmazlık esasında kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa ispat yükü bu sefer yine davacı üzerindedir. Zira kambiyo senedinden kaynaklanan borç illetten mücerrettir. Söz konusu kambiyo senedinin başka bir hukuki ilişkiye binaen verildiğini iddia eden bunu yazılı delille ispatla mükelleftir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 778. maddesi yollamasıyla 680. maddesinde “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.” hükmü bulunmaktadır,Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere,bu hüküm uyarınca açığa senet düzenlenmesi mümkündür. Senedin boş olan kısımlarının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekir.(Yargıtay 19. H.D E. 2011/8731,K. 2011/11501 T. 27.9.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Bu çerçevede somut davada da davacının çekin teminat amaçlı verildiğini bedelsiz kalmış olması nedeni ile dava konusu edilen ve takibe esas olan çekten dolayı borçlu olmadığını ispat yükü altında olduğu açıktır.
O halde 6100 sayılı HMK.m.189 uyarınca davacı üzerine düşen ispat yükünü kural olarak kanunun belirlediği delillerle ispat etmek yükü altındadır.
Yine aynı Kanunun 6100 HMK m.200 uyarınca “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi,…itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar ve değerleri 2.500 TL’sini geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Oysaki davacı vekilinin dava konusu çekin teminat amaçlı verildiği inşaat sözleşmesinin feshi nedeniyle borç tasfiyesi sonrasında bedelsiz kaldığını davalı aleyhine sonuç doğuracak ve davalıyı usulen bağlayabilecek bir belge bulunmamaktadır. Zaten davalı taraf dahi tanık dinletilmesine de muvafakat etmemiştir.
Bilindiği üzere menfi tespit davalarında genel kurallar gözetilerek ispat külfetinin kime düşeceğinin tespit edilmesi gerekir. TMK.na göre ise, genel kuralın menfi tespit davalarında uygulanması gerekmekte olduğundan ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde davacının senedi karşı borçlu olmadığı ana esası davalının dava dışı kişilerle tefecilik yaptıkları iddiasıyla Bingöl …. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, dava konusu 550.000-TL’lik senedin davalıya değil davalının tefeci ortağına tanıklar huzurunda teslim edildiğini, müvekkili ile davalı arasında senet düzenlenmesini gerektirecek hukuki ilişki bulunmadığını beyan ederek senetten borçlu olmadığını iddia etmiştir bunun üzerine mahkememizce 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereği ceza hâkiminin kesinleşmiş kararını dayandırdığı maddî vak’a hukuk hâkimini bağlayacağından ceza mahkememsi yargılamasının sonucunun kesinleşmesi beklenmiştir.
Bingöl .. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında; 01/06/2021 tarihli …. Karar sayılı kararı ile; Her ne kadar sanıklar … ve …’ın Tefecilik suçunu işlediğinden bahisle 5237 sayılı yasa m. 241 uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmışsada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre sanıkların üzerine atılı suçu işledikleri, her türlü şüpheden uzak, mahkumiyete yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından bu nedenle sanıkların üzerlerine atılı suçu işledikleri sabit olmamakla 5271 sayılı CMK m.223/2-e uyarınca ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu durumda bekletici mesele yapılan ve kesinleşen ceza davası sonucunda verilecek olan maddi vakıayı saptayan bir kararın hukuk hakimini bağlayacağı dikkate alındığında açıklanan delil durumu da gözetildiğinde davacının üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği açıktır. Nitekim YARGITAY 19. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2016/12455 KARAR NO : 2017/6761 sayılı emsal ilamı da bu yöndedir.
Sonuç olarak ispat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da , ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 4, 64) Davacı tarafa yemin delili yönünden ise HMK 226/c bendi uyarınca Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar düzenlemesi dikkate alınarak davacı bu anlamda yemin deliline dayanamayacağı yasal düzenleme karşısında yemin deliline dayanma da söz konusu olamayacağından yukarıda anılan gerekçelerle ispat edilemeyen bu davanın reddine davacının kötü niyeti ispat edilemediğinden şartları oluşmaması nedeniyle davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 9.392,93-TL harçtan mahsubuna, artan ‭9.312,23‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 44.550,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2022

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸