Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1014 E. 2018/68 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1014
KARAR NO : 2018/68

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 17/11/2016
KARAR TARİHİ : 08/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/02/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhinde açılan ticari şirket (yöneticilerin azline ilişkin) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin miras bırakanı …’nın 10/04/2016 tarihinde vefat ettiğini, ölüm neticesinde murisin tüm mal varlığı ve bu arada tek ortağı olduğu …’ne ait sermaye payının ekli veraset ilamında yer alan ve aralarında müvekkilinin de bulunduğu yasal mirasçılarına intikal ettiğini, davalı mirasçılardan …’un murisin vefatından önce hastanede tedavi gördüğü dönemde sıhhati şüpheli bir kararla şirkete müdür tayin edildiğini bildirdiğini, bir süre sonra şirketin mali durumunun bozuk olduğundan, kredi ve sair ticari borçlarını ödemekte güçlük çektiğini, kaynak bulunmadığı takdirde faaliyetlerin sürdürülemeyeceğinden yakınmaya başlayan davalının ortaklardan şirkete finansman sağlamalarını talep ettiğini, davalının ısrarlı talepleri karşısında müvekkilinin şirket defter ve kayıtları ile son bilanço ve gelir tablosunu görmek istediğini, ancak taleplere rağmen davalı müdürün istenilen bilgi ve belgeleri vermekten imtina ettiğini, müvekkilinin yapmış olduğu araştırmalara göre şirketin murisin vefatından önce maddi durumunun gayet iyi olduğunu, murisin vefatının ardından davalı müdürün kanuna aykırı işlemler yaparak özen ve bağlılık yükümü ile kanundan ve şirket sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği, elde edilen gelirleri ticari defter ve kayıtlara intikal ettirmediği, şirket paralarını keyfi sarfettiği, fiktif alacaklar yarattığı, maliyet ve giderleri yüksek gösterdiği, gerçek dışı kayıtlarla şirketi borçlandırdığı, şirketin çeklerini ve müşterilerden toplanan çekleri usulsüz olarak başkalarına ciro ve devir ettiği, şahsi seyahatlerinin masraflarını şirkete ödettiği konularında duyum aldığını, müvekkilinin noter ihtarnameleri ile şirketin mali kayıtlarının gönderilmesini istediğini, davalı müdürün bu ihtarlara cevap vermeyip bir süre sonra 04/10/2016 tarihli ihtar ile toplantı çağrısı gönderdiğini, bu çağrıda yeni kaynak temin araç ve yöntemlerinin görüşülmesi gerektiği ödeme koşullarının tartışılmasının talep edildiğini, söz konusu çağrıda müdürün şirketin finansal sıkıntıda olduğunu ikrar ettiğini, TMK ‘nun 702.maddesine göre iştirak halinde mülkiyet devam ettiği sürece yönetim ve tasarruf işlemlerinin ortakların oy birliğiyle verecekleri karar ile yürütülebileceğini, davalı müdürün sözlü ve yazılı taleplerine rağmen kendilerine bilgi ve belge vermekten ısrarla kaçındığını bu nedenle olağanüstü genel kurul çağrısının hukuki bir niteliğinin olmadığını, şirketin genel kurulunun toplanarak karar alması olanaksız olup şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin genel kurul yolu ile kaldırılması veya sınırlandırılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek tedbiren şirkete idare ve temsil kayyımı atanmasına, yapılacak yargılama sonucunda davalı müdürün idare ve temsil yetkisinin TTK’nun 630/2 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, o tarihte şirketin tek ortağı olan babası müteveffa … tarafından alınan genel kurul kararı ile …. Ltd. Şirketi’ne 10 yıl süreyle her konuda münferit imzası ile temsil ve ilzam etmek üzere yetkilendirildiğini, alınan kararın hukuka uygun olduğunu, …’nın …. Ltd. Şirketi’ndeki hisselerinin 10/04/2016 tarihinde ölümüyle 1/4’er oranında davacı ve davalı ile diğer kız kardeş ….ve müteveffanın eşi anneleri ….a kaldığını, …’nın şahsi menkul ve gayrimenkul malları ile şirketle ilgili malvarlıklarının intikali için verilen veraset intikal vergisi beyannamesiyle birlikte şirkete ait tüm resmi bilanço şirket kayıt belge ve evrakları ile malvarlığının vergi dairesine bildirildiğini, bu nedenle davacının bu belgeleri görmediği iddiasının tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin Bakırköy ….Noterliğinin 04/10/2016 tarih …. yevmiye numaralı toplantıya çağrı ihtarnamesiyle taraflar arasındaki ihtilafları, şirketin işleyişi ile ilgili son durumun ve şirketin tüm işleyişi ile ilgili bilgilendirme yapmak üzere tüm mirasçıları 20/10/2016 tarihinde toplantıya çağırdığını, davacı dışındaki mirasçıların toplantı gününe kadar olan sürede şirketin defter ve belgelerini mali müşavir denetiminde incelediklerini, mirasçılar …., … ve …’un katılımı ile toplantının gerçekleştirilerek davacı dışındaki 3 mirasçı tarafından tutanağın imzalandığını, toplantı tutanağının Büyükçekmece …..Noterliğinin 29/11/2016 tarih ve …. yevmiye nolu ihtarnamesi ile tüm mirasçılara tebliğ edildiğini, ticaret sicil kayıtlarında … adına olan şirket hisselerinin her bir mirasçının bir araya gelerek miras hisse payı doğrultusunda tescilinin yapılması için toplantıya davet edildiğini, davacının toplantıya katılmaması ve bu konudaki olumsuz tutum ve davranışları yüzünden şirket hisselerinin mirasçılar adına intikal ve tescili yapılamadığından kredi sorununun çözümü yolunda karar alınamadığını, şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesi için varislerin sorumlu davranmaları gerektiğini, müvekkilinin şirketi hukuka uygun yönettiğini, usulsüz herhangi bir harcama yapılmadığı gibi şirketi zarara uğratacak herhangi bir işlem dahi söz konusu olmadığını, müteveffanın ölümünden sonra murisin eşi mirasçı …. tarafından Büyükçekmece ….Aile Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile mal rejimine dayalı katılma alacağı davası açıldığını, açılan davada gayrimenkullerin tapu kayıtlarına tedbir konulduğunu, davanın devam ettiğini, bu dava sonucunda …’nun miras payı oranının düşme ihtimali kuvvetle muhtemel olduğundan davacı tarafından huzurdaki davanın açıldığını, murisin ölümünden önce şirketin bankalarla ilgili kredi ve finans işlemlerinde şirket adına herhangi bir taşınmaz bulunmadığından davalı … adına kayıtlı taşınmazların teminat gösterilmekte olduğunu, …’nın vefatından sonra taşınmazlar üzerine mahkemece konulan tedbir kararı dolayısıyla intikal yapılamadığı gibi düşük faiz oranıyla bankalardan kredi alınamadığını, şirketin kötü usulsüz ve kanuna aykırı olarak yönetildiği iddiasıyla açılan huzurdaki davanın yerinde olmadığını, şirketin müvekkili müdür olmadan önceki borçlarında müdür olduktan sonra azalma söz konusu olup, şirketin işleyişinde olumlu gelişmeler olduğunu belirterek davacının tedbir talebinin ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; 6102 sayılı TTK.nun 630/2 maddesine dayalı limited şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması ile şirkete kayyım atanması istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmış, bu kapsamda tarafların ortağı oldukları şirketin sicil kayıtları celp edilmiş, vergi dairesi müdürlüğünden şirketin son beş yıllık vergi beyannameleri, Büyükçekmece ….Aile Mahkemesinin …. Esas sayılı dava dosyasının Uyap’ta kayıtlı örnekleri getirtilmiş, miras bırakan …’a ait mirasçılık belgesi ile ihtarname örnekleri davacı tarafça dosyaya sunulmuştur.
Davacı yanın şirkete idare ve temsil kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebi mahkememizce değerlendirilerek 04/01/2017 tarihli ara karar ile reddedilmiş, davacının istinaf talebi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin 01/03/2017 tarih … Esas, …. Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Tarafların ortağı oldukları …. Ltd. Şirketi’nin ticari defter, kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak tespit olunan uyuşmazlık konularında 6102 sayılı TTK.nun 630/2 maddesine dayalı limited şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması koşullarının oluşup oluşmadığı, özellikle tarafların murisi …’nın vefatından öncesinde şirketin durumu, vefatından sonrasında şirketin durumunun tespiti, şirketin ekonomik durumunun bozulup bozulmadığı, ekonomik durumu bozulmuş ise sebeplerinin neler olduğu, davalı müdürün yönetim görevini kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre yürütüp yürütmediği, şirketin kötü yönetilip yönetilmediği, özen ve bağlılık yükümlülüğüne uyulup uyulmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir. Re’sen seçilen mali müşavir …. ile finans işletme uzmanı …. tarafından düzenlenen 16/11/2017 tarihli raporda özetle; dava konusunun, tarafların ortağı oldukları …. Ltd. Şti. müdürü olan davalı …’un şirketi 6 aydan kısa bir süre içerisinde faaliyetlerini tatil etme noktasına getirdiği gerekçesi ile davalının yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması talebinden ibaret olduğu, dava dışı …. Ltd. Şti.’nin 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, dava dışı şirkette T.C. Büyükçekmece … . Noterliği 18.04.2016 tarihli …. sayılı mirasçılık belgesi nedeniyle davacılardan …’nun 1/4 hisse oranına, ….’un 1/4 hisse oranına, …’ un 1/4 hisse oranına ve davalı …’ un 1/4 hisse oranına sahip olarak şirket ortağı oldukları, davalı …’un %25 hisse oranı ile ortak olduğu, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 04.04.2016 tarih … sayısında yayınlanan dava dışı şirkete ait genel kurul kararıyla şirket müdürlüğüne davalı …’ un 10 (on) yıl sure ile seçilerek şirketi her hususta münferit imzası ile temsil ve ilzam etmek üzere yetkilendirildiği, tarafların ortağı olduğu şirketin 2011 ve 2016 yılları arasında kâr elde ettiği, şirketin mali yapısının güçlü olduğu, ilgili yıllarda zarar oluşmadığı, 2011 yılından itibaren 2016 yılına kadar şirket özkaynaklarında sürekli bir artışın olduğu ve 31.12.2016 tarihinde 5.434.252,65 TL öz kaynaklar ile kaydi değerlerle güçlü bir mali yapıya sahip olduğu, davalı yanın yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği, elde edilen gelirlerin ticari defter ve belgelere intikal ettirilmediği, şirket kasası ve banka hesaplarındaki paraların keyfi olarak harcandığı yönündeki davacı iddialarına ilişkin somut bir veriye rastlanılmadığı, davalı yanın şirketin mali durumunun negatife dönme ihtimali olduğu, kredi ve sair borçlarının ödenmekte güçlük çekildiği, kaynak bulunamadığı takdirde faaliyetlerinin sürdülemeyeceği, ortaya çıkacak olan kıdem tazminatları, vergi borcu ve matrah artırımı gibi sorunların tartışılması için davacı yana T.C. Bakırköy … Noterliği vasıtasıyla 04.10.2016 tarihli ve …nolu ihtar çekildiği ancak davacı tarafından toplantıya icabet edilmediği, 13.12.2016 tarihinde dava konusu şirket için düzenlenmiş yeminli mali müşavir raporunda; şirketin mali durumunun iyi olduğu, vergi ve beyannamelerin süresinde verilmiş olduğu, muhasebe kayıt sisteminin düzenli tutulduğu, şirket aktiflerinin olumlu olduğu, şirketin uzun vadeli borcu bulunmadığı, yapılan giderlerin şirket faaliyetiyle ilgili olduğuna ilişkin tespite yer verildiği, şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması hususunu gerektirecek mali olumsuzluklara rastlanılmadığı, muris …’nın vefatı sonrasında şirketin ekonomik durumunun öncesine nispeten bozulmadığı, davalı müdürün yönetim görevini kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre yürütmediği hususunda somut bir veri bulunmadığı, özen ve bağlılık yükümlülüğüne uyulmadığına ilişkin emare bulunmadığı mütalaa olunmuştur.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, sicil kayıtları, ihtarnameler, benimsenen bilirkişi raporu ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; huzurdaki davada ….i’nin müdürü olan davalı …’un yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması ve şirkete kayyım tayin edilmesi istenilmiştir.Adı geçen şirket ….. tarihinde ticaret sicile tescil edilerek kurulmuştur. Şirketin kayıtlı sermayesi hali hazırda 3.600.000,00 TL ‘dir. ….. Tarih 2013/02 sayılı genel kurul kararına göre şirket hissedarlarından …. mevcut hissesini diğer hissedar …’a devrederek ortaklıktan ayrılmış, bu işlem neticesinde şirket tek ortaklı hale gelerek tarafların murisi … şirketin tek ortağı olarak kalmıştır. 01/03/2016 tarih …. sayılı genel kurul kararı ile şirket müdürlüğüne 10 yıl süreyle davalı … atanmış, şirketi her hususta münferit imzası ile temsil ve ilzam etmek üzere kendisine yetki verilmiştir.Şirketin tek ortağı olan … 10/04/2016 tarihinde vefat ettiğinden mevcut mirasçılık belgesine göre geriye mirasçı olarak eşi …., kızı …, oğlu … ve kızı …’nun kaldıkları anlaşılmıştır. Mirasçılar veraseten şirketin ortağı haline gelmişlerdir. Her birinin ortaklık payı 1/4 ‘dür. Her ne kadar davanın açıldığı tarih itibariyle ticaret sicilde veraseten intikal ve tescil işlemleri yapılmamış ise de, mirasçıların veraseten ortak sıfatını kazandıkları sabittir. Yargılama sırasında 20/04/2017 tarihinde yapılan şirket genel kurul toplantısı ve alınan kararlar uyarınca veraset ilamına göre şirket hisselerinin … mirasçıları adına eşit oranda tescil ve ilanına karar verildiği,şirkete davalı …’un tekrar 20 yıl süreyle münferit imzası ile temsil ve ilzam etmek üzere müdür olarak atandığı, anılan genel kurulun 12/05/2017 tarih …. sayılı Türkiye Ticaret Sicil gazetesi nüshasında ilan edildiği, şirketin sicil kayıtlarında ortak olarak mirasçıların tescil edildiği anlaşılmıştır.Bu genel kurula davacının katılmadığı da görülmüştür.
Davanın konusu, dava dışı ….i’nin müdürü davalının 6102 sayılı TTK m.630/2 ‘ye istinaden haklı sebeple mahkemece temsil yetkisinin kaldırılarak görevden azlidir. Bu maddeye istinaden her ortak haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Bununla birlikte bu talepte bulunan ortağın haklı nedenlerin varlığını ispat etmesi gerekir. Haklı sebeplerin neler olabileceği TTK m.630/3 ‘de örnekseme yoluyla sayılmıştır. Buna göre; yöneticinin özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. Somut olayda davacı, muris …’nın vefatından önce şirketin maddi durumunun gayet iyi olduğunu, murisin vefatının ardından davalının kanundan ve şirket sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal ettiğini, gönderilen ihtarlara cevap vermeyip, bir süre sonra 04/10/2016 tarihli ihtar ile toplantı çağrısı gönderdiğini, çağrıda davalı müdürün şirketin finansal sıkıntıda olduğunu ikrar ettiğini, iştirak halinde mülkiyet devam ettiği sürece yönetim ve tasarruf işlemlerinin ortakların oy birliği ile verecekleri karar ile yürütülebileceğini, davalının sözlü ve yazılı taleplerine rağmen kendilerine bilgi ve belge vermekten kaçındığını, elde edilen gelirleri ticari defter ve kayıtlara intikal ettirmediğini, şirket paralarını keyfi sarfettiğini, fiktif alacaklar yarattığını, maliyet ve giderleri yüksek gösterdiğini, gerçek dışı kayıtlar ile şirketi borçlandırdığını, şirketin çeklerini ve müşterilerden toplanan çekleri usulsüz olarak başkalarına ciro ve devrettiği, şahsi seyahatlerinin masraflarını şirkete ödettiği hususlarında duyum aldıklarını, şirket genel kurulunun toplanarak karar almasının olanaksız olduğunu ileri sürerek davalının şirket müdürlüğünden azlini istemiştir.
Uzman bilirkişi kurulunun şirket ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde yapmış olduğu incelemeler sonucunda ibraz ettiği raporda; tarafların ortağı bulunduğu şirketin 2011 ve 2016 yılları arasında kâr elde ettiği, şirketin mali yapısının güçlü olduğu, ilgili yıllarda zarar oluşmadığı, 2011 yılından itibaren özkaynaklarında sürekli artışın olduğu, 31/12/2016 tarihi itibariyle özkaynakların 5.434.252,65 TL olduğu, kaydi değerler ile güçlü bir mali yapıya sahip olduğu, davalı müdürün yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği, elde edilen gelirlerin ticari defter ve belgelere intikal ettirilmediği, şirket kasası ve banka hesaplarındaki paraların keyfi olarak harcandığı yönündeki davacı iddialarına ilişkin somut bir veriye rastlanılmadığı, davalı müdürün şirketin mali durumunun negatife dönme ihtimali olduğu, kredi vs.borçlarının ödenmekte güçlük çekildiği, kaynak bulunamadığı takdirde faaliyetlerinin sürdürülemeyeceği, ortaya çıkacak olan kıdem tazminatları, vergi borcu ve matrah artırımı gibi sorunların tartışılması için davacının da aralarında bulunduğu tüm mirasçılara 04/10/2016 tarihli noter ihtarnamesi ile toplantıya çağrı yaptığı, ancak davacı tarafından toplantıya icabet edilmediği, diğer ortakların toplantıya katıldıkları, şirketin vergi beyannamelerinin süresinde verilmiş olduğu, muhasebe kayıt sisteminin düzenli tutulduğu, şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasını gerektirecek mali olumsuzluklara rastlanılmadığı, muris …’nın vefatından sonrasında şirketin ekonomik durumunun öncesine nispeten bozulmadığı, davalı müdürün yönetim görevini kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre yürütmediği hususunda somut bir veri bulunmadığı, özen ve bağlılık yükümlülüğüne uyulmadığına ilişkin emare bulunmadığı tespit edilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf 2016 yılında bir önceki yıla nazaran şirket kârında % 33 oranında azalma olduğunu, stok sayımının yapılmadığını ileri sürerek rapora itiraz etmiş ise de; 2016 yılında şirketin zarar etmediği, 2016 yılı kârının 1.604.648,69 TL olduğu, aynı yıl dönem net kârının 221.603,96 TL olduğu, bir önceki yıla göre dönem net kârının %33 oranında azalmasının şirketin kötü yönetildiğini göstermeyeceği gibi ülkemizdeki ekonomik dalgalanmalar çerçevesinde ticari hayatta bu durumun olağan karşılanması gerektiği yine rapor içerisinde yer aldığı üzere şirketin 2011 yılından 2016 yılına kadar bu yıl da dahil öz kaynaklarında sürekli bir artış olduğu, öz kaynakların 5.434.252,65 TL olarak tespit edildiği, güçlü bir mali yapıya sahip olduğu, şirket stoklarıyla ilgili itirazın ise stokların şirketin faaliyet alanı dikkate alındığında değişkenlik göstermesinin de olağan olduğu nedeniyle neticeten davacının bu yöndeki itirazları mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; davalı şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasını gerektirecek mali olumsuzlukların bulunmadığı, muris … ‘un vefatı sonrasında şirketin ekonomik durumunun öncesine oranla bozulmadığı, şirketin mali yapısının güçlü olduğu, zarar etmediği, davalı müdürün yönetim görevini kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre yürütmediğine, özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğine dair somut bir veriye rastlanmadığı, davacının ortak sıfatıyla bilgi alma ve inceleme hakkını ayrı dava açmak sureti ile kullanabileceği, kaldı ki davacının genel kurul çağrılarına rağmen genel kurul toplantılarına icabet etmediği tespit edilmekle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90- TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 29,20- TL harçtan mahsubuna, bakiye 6,70- TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından sarf edilen 200,00-TL bilirkişi yol giderinden oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde avanslardan artan olur ise yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …