Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/825 E. 2019/1110 K. 31.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/825 Esas
KARAR NO : 2019/1110

DAVA : Anonim Şirketin Haklı Sebeple Fesih ve Tasfiyesi
DAVA TARİHİ : 02/09/2015
BİRLEŞEN 10.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/40 ESAS 2018/196 KARAR SAYILI DOSYASI

BİRLEŞEN DAVA : Anonim Şirketin Haklı Sebeple Fesih ve Tasfiyesi
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 12/01/2018
KARAR TARİHİ : 31/10/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli), Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; aile şirketi olan İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne ….. sicil nosu ile 30/09/1966 tarihinde tescil edilen davalı şirketin 1990 yılı ortalarına kadar plastik ve mamulleri ticareti yaptığını, 23/12/2004 tarihinde vefat eden….. nın vefatından önce şirketteki hisselerini eşi ve çocuklarına devrederek paylaştırdığını, şirketin 2000’li yılların başından itibaren ticari faaliyetine tamamen son verdiğini ve 20 yıldan fazla bir süredir iştigal konusu olan hiçbir işi yapmadığını, uzun yıllar sadece kira geliri olarak faaliyette bulunduğunu, davalı şirket ile … arasında davalı şirketin …. Caddesi No: ….. Bakırköy-Istanbul adresinde bulunan taşınmazı ile ilgili olarak Beyoğlu ….. Noterliğinin 21/01/2011 tarihli ve ….. yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşme ile davalı şirket elinde piyasa değeri 100.000.000,00 TL tutarlı bir konut portföyü olacak bir şirket haline geldiğini, sözleşmenin 10.1 maddesi gereği … tarafından davalı şirkete 540.150 ABD ödeme yapıldığını, muris…..’nın vefatından sonra davalı şirket yönetiminin şirketin en büyük hissedarı …’ya geçtiğini, İstanbul ….. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı doyası ile anne …..’nın tüm malvarlığı üzerine tedbir konulmuş olmasına rağmen …’nın akli melekeleri yerinde olmayan demans hastası annesi …..’ya ait taşınmazları aldığı vekaletname ile usulsüz olarak satarak elde ettiği yüklü miktarda paraları kendi şahsi hesaplarına geçirmesi nedeniyle kardeşi …’in şikayetleri üzerine hakkında soruşturma ve davalar açıldığını, her ne kadar … şirketteki hisselerinin büyük bir çoğunluğunu başka kişilere devretmiş gibi görünmekteyse de bu devir işlemlerinin muvazaalı olduğunu, nitekim şirkette … nın görünürde %13 civarında bir hissesi olmasına, …… ve ….. isimli şahısların …’dan çok daha fazla hisselerinin olduğu görülmekte ise de bu kişilerin şirket yönetim kurulunda yer almadığını, …nden düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği alınan 540.150 ABD Doları bu günkü kurla 1.600.000,00 TL civarındaki paranın şirket hesaplarında 1.020.290,33 TL olarak yer aldığını, ancak şirket kasasında ve banka hesaplarında fiili olarak böyle bir paranın da bulunmadığını, yine şirketin basiretsizce yönetilmesi sebebi ile şirket hakkında Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün….. Esas sayılı dosyası ile şirketin eski kiracısı ….. San ve Tic Ltd.Şti tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle davalı şirketin tek mal varlığı olan arsasına haciz konulduğunu, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …..sayılı dosyasına 02/02/2015 tarihinde 570.000,00.- TL yatırılarak gayrimenkulün 03/02/2015 tarihinde yapılacak icra satışının durdurulduğunu, şirketin 10/01/2011 tarihinde alınan yönetim kurulu kararı ile yapılacak tüm hukuki işlemlerde yönetim kurulu başkanı … ile yönetim kurulu üyesi …… tarafından atılacak çift imza ile temsil ve ilzama yetkili hale getirildiğini, kararın alındığı 10/01/2011 tarihinde …..’nın demans hastası olduğunu, sonrasında davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olan müvekkilinden habersiz 28/06/2012 tarihinde sahte bir yönetim kurulu toplantısı yapılmış gibi gösterilerek ve müvekkili …’nın bu toplantıya katılmadığı halde katılmış gibi gösterilerek …-… -….. tarafından karar alınarak müvekkilinin devre dışı bırakıldığını, müvekkilinin şirkette %23 oranında hissedar olduğunu, … tarafından davalı şirket arazisi üzerinde yapılan inşaatın İstanbul …. İdare Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasından verilen karar ile durdurulduğunu, şirkette türlü yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığını, şirketin zarar etmiş gibi gösterildiğini, şirkete ait önemli miktardaki nakit paralarının akıbetinin belirsiz olduğu gibi basiretsiz ve art niyetli yönetim sebebi ile şirketin tek malvarlığı olan taşınmazının da tehlikeye atıldığını, şirkette uzun yıllardan beri kar dağıtımı yapılmadığı gibi özellikle müvekkiline yönetim kurulu üyesi olduğu zamanlarda hak etmiş bulunduğu huzur haklarının ödenmediğini, davalı şirketin merkez adresinin o tarihte yönetim kurulu üyesi olan müvekkilinin haberi dahi olmaksızın demans hastası olan …..’nın da toplantıya katılmış gibi gösterilerek yapılan yönetim kurulu toplantısında alınan karar ile ….. Mah….. Caddesi No: … Bakırköy adresinden Ataköy ….. Kısım Mahallesi ….. Bulvarı Cad. …. .. Blok D. … Ataköy-Bakırköy/lstanbul adresine nakledildiğini, bütün bu durum karşısında artık şirketin devam edebilmesinin müvekkili açısından ve diğer ortaklar açısından çekilmez bir hal aldığını ileri sürerek öncelikle dava tarihi itibarı ile değeri en az 100.000.000,00 TL olan İstanbul ili Bakırköy ilçesi….. Mahallesi… pafta-… Ada, …. parsel nolu şirkete ait taşınmaz üzerinde her türlü ayni tasarruf ve özellikle de satım işlemlerinin yapılmasının önlenmesi için tedbir kararı verilmesini ve davalı şirketin haklı sebeplerden dolayı feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı müvekkil şirket ile dava dışı 3. şahıs ….. İnşaat ve Eğitim Hizmetleri A.Ş.nin imzaladığı Beyoğlu ….. Noterliği’nin 21/01/2011 tarih ve…. yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz vaadi sözleşmesinin davacı iddialarını çürütmekte olduğunu, nitekim müvekkili şirketin kuruluş amacını da ifa etmekte olup ortaklarına gelir kazandırmakta olduğunu, şirketler hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılmasının esas olduğunu, iş bu davada ileri sürülen taleplerle birebir ayniyet içeren Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. …. K. Sayılı davasında verilen karar dikkate alınarak aynı gerekçelerle iş bu davanın da esastan reddini talep ettiklerini, davacının herhangi bir delil ile desteklemeksizin sadece iddia kabilinde olsa dahi, müvekkili şirketin kötü yönetildiği ve zarar ettirildiğini iddia ettiğini, gerçeklerle hiçbir surette örtüşmeyen davacı yanın bu iddiasını kabul etmediklerini, davacı yan mirasçısı olduğu müvekkili şirketin kurucu yönetim kurulu başkanı…..’nın 2004 yılı sonu itibari ile vefat etmesi üzerine başta müvekkili şirkete ait gayrimenkul olmak üzere tüm malvarlığının satılarak paraya çevrilmesi gibi ticari anlayış ile hiçbir surette bağdaşmayan taleplerde bulunarak daha o günlerden itibaren müvekkili şirketin ticari hayatına son vermeyi amaçladığını, şirket yönetim kurulu başkanı … tarafından SPK uzmanı ve emlak bilirkişilerinden alınan raporda 03/04/2012 tarihi itibari ile ….. projesi doğrultusunda yapılan anlaşma dikkate alınmaksızın hesaplama yapıldığında bahsi geçen gayrimenkulün toplam değerinin 7.798.423,00 TL olarak hesap edildiğini, Beyoğlu ….. Noterliği’nin 21/01/2011 tarih ve….yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz vaadi sözleşmesi ile şirkete ait gayrimenkulün çok yüksek bir değere ulaşmak ile birlikte sözleşmenin 13.2 maddesi uyarınca arsa teslimi bakımından gecikilen her gün için 10.000 USD cezai şart ödeme zorunluluğu altına girdiğini, bu süreçte şirketin kiracıları ile anlaşarak gerekli tazminatları ödemek sureti ile cezai şart ödeme riskinden kendisini kurtardığını, 540.000 USD’nin müvekkil şirkete ait gayrimenkulün birikmiş bulunan emlak ve vergi borçlarının ödenmesi, gerek müvekkil şirketinin kendisi ve gerekse kiracılarının tahliyesi için ödenmiş bulunan bedellerde kullanıldığını, şirketçe yapılan ticari işlemler neticesinde zaman içerisinde hesaplarda toplanmış bulunan muhasebesel birikimlerin davacı yanın beyanlarının aksine mahkemelerce verilen kararlar doğrultusunda ve 6552 Sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un 74. Maddesi hükümleri uyarınca vergi dairesi ile yapılan uzlaşma neticesinde yapılan ödemelere harcandığını, şirketin kötü yönetildiğini iddia eden davacı kendi haksız ve kötüniyetli davranışları ile bir süre için de olsa müvekkili şirket yönetim kurulunu hareket edemez hale getirerek şirketi fiilen organsız bıraktığını, şirketin en son yapmış olduğu genel kurul toplantısında yönetim kuruluna …, …, ….. ve davacı … …) seçmiş olup, yönetim kurulu üyelerinden …..’nın yakalanmış olduğu demans rahatsızlığı sebebiyle yönetim kurulundaki görevini ifa edemediğini, davacı … ….’nın ise hiçbir sebep ve gerekçe göstermeksizin yönetim kurulu toplantılarına katılmadığını, davacının bu tavrı ile şirketi genel kurula çağrı kararı dahi alamaz hale getirdiğini, müvekkili şirketin 01/07/2014 tarihinde genel kurul yapmak istediğini, ancak genel kurul çağrısında sadece … ve …’nın imzasının yer alması ve davacı … ….’nın genel kurula çağrı kararına dahi imza atmaması sebebiyle karar nisabındaki eksiklik göz önüne alınarak genel kurulun toplanamadığını, ilerleyen süreçte ise karar nisabının oluşturulması bakımından ….. yerine şirket ortaklarından …… yapılacak ilk genel kurul toplantısına kadar görev yapmak üzere yönetim kurulu üyesi olarak atanmak istediğini, ancak yine davacı … ….’nın evrak imzalamamakta diretmesi üzerine karar nisabının oluşturulamadığını ve şirketin yine bilfiil davacı tarafından organsız bırakıldığını, dava dilekçesindeki sahte bir yönetim kurulu toplantısı ile kendisinin imza yetkisinin elinden alındığı yönündeki iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, zira söz konusu toplantıda ne bir sahte imza atılması hususunun ne de iddia edildiği gibi kendisinin katılmadığı bir toplantıya davacı katıldı gibi gösterilmesinin söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin yönetim kurulunun diğer üyeleri davacının kişisel ihtiraslarla şirkete zarar verme amacında olduğunu görmeleri üzerine davacının imza yetkisinin elinden alınmasına karar verdiklerini, şirket yönetim kurulu başkanı … ile birlikte herhangi bir başka yönetim kurulu üyesinin imzası ile temsil ve ilzam edilebilmekte olup, davacının imzasına ihtiyaç olmadan şirket temsil ve ilzam edilebildiğinden davacı yanın iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının tedbir talebini kabul etmediklerini, davacı yanın tedbir talebinin kabulünün müvekkili şirkete telafisi mümkün olmayan zararlar vereceği, TTK hükümleri anlamında da tedbir kararlarının uygulanmasını gerektiren hiçbir durum bulunmadığını, mahkemece aksi kaanat hasıl olması durumunda müvekkili şirketin uğrayacağı açık zararlara karşı gayrimenkulün değerinin %15’inden aşağı olmamak üzere teminat gösterilmesi halinde tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini istemiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin bir aile şirketi olup, 2004 yılında şirket ortakları….. eşi ….., çocukları …, … ve …… iken, baba…..’ın vefat ettiğini, ancak…..’nın şirkette bulunan hisselerini yaşarken eşi ve çocukları arasında hisselerini devrederek paylaştırdığını, şirketin 2000 yılların başından itibaren ticari faaliyetine tamamen son verdiğini, hiçbir ticari faaliyetinin kalmadığını, şirketin 20 yıldan fazla bir süredir iştigal konusu olan hiçbir işi yapmadığını, şirketin fiilen kar elde etmek amacı ile kurulmuş bir ticari şirket olmaktan çıktığını, şirketin en büyük hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olan …’nın keyfi idaresine ve şahsi çıkarlarına bırakıldığını ve hizmet eder bir hale geldiğini, şirkette ticari anlayış ile bağdaşmayan birçok uygulama olduğunu ve şirketin gelirlerinin gizlendiğini, şirketin basiretli bir şekilde yönetilmediğinin ortaya konulduğunu, …’nın sürekli olarak muhasebe hileliren de başvurarak mal ve para kaçırarak şirketin içini boşalttığını, esas sözleşmesinde yazılan amacını gerçekleştirmesi de artık mümkün bulunmayan, art niyetli ve basiretsiz yöneticilerin elinde kalan, ortaklarının hakları sürekli ihlal edilen ve ortakları şirketten dışlanan, ekonomik verimliliği çoktan sona ermiş bulunan davalı şirketin haklı sebeplerden dolayı feshine karar verilmesini, ayrıca davalı şirketin tek malvarlığı olan taşınmazında kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile üzerinde inşa edileceği bir projenin mevcut olduğunu, şirketin devamının gerek davacı gerekse diğer kardeş … için çekilmez bir hal aldığını, diğer ortak … tarafından Bakırköy …..Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile şirketin feshi için dava açıldığını, bu nedenlerle davalar arasındaki irtibat sebebi ile daha evvel diğer ortak … tarafından açılan Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı şirketin feshi davası ile işbu davanın birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Asıl ve birleşen dava; TTK 531. madde uyarınca anonim şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Asıl ve birleşen davada; taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirketin haklı sebeple feshi koşullarının oluşup oluşmadığı, fesih yerine kabul edilebilir başkaca çözüm yolları bulunup bulunmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasının dosyamız ile birleştirilerek gönderilmiş, mahkememizce 20/11/2017 tarihinde birleşen dosyanın işbu dosyadan ayrılmasına karar verilmiş, ayrılan dosyanın….. esasına kaydı yapılmıştır.
İstanbul …..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. Esas sayılı dosyasının mahkememiz dosyasıyla birleştirilerek gönderilmiş , ek tensip tutanağı hazırlanmıştır.
Davacı yanın tedbir talebinin davalı şirketin sicil dosyası örneği ile taşınmazın tapu kaydı gönderildikten sonra değerlendirilmesine karar verilmiş, davacı yanın tedbir talebi değerlendirildiğinde davanın niteliği ve dosya kapsamına göre yaklaşık ispat koşulu oluşmadığından bu aşamada taşınmazla ilgili her türlü ayni tasarruf ve özellikle satım işlemlerinin yapılmasının önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin davalı şirketin banka hesaplarına tedbir konulmasına ilişkin yinelenen ihtiyati tedbir talepleri de değerlendirilmiş, davanın anonim şirketin feshi davası olduğu, HMK’nun 389.maddesinde hangi hallerde ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinin düzenlendiği, açılan davanın niteliği itibari ile somut uyuşmazlıkta sözkonusu koşulların mevcut olmadığı, Yargıtay 11.HD’sinin 07/01/2013 tarih ve 2012/17605 E., 2013/49 K.sayılı ilamında da belirtildiği gibi tedbir konusunun şirketin hayatiyetini devam ettirmesinde sakınca doğuracak mahiyette olduğu, tedbire konu banka malvarlığının bizatihi bu davada henüz dava konusu olmaması karşısında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Son gelen tapu kayıtlarına göre mahkememizin 02/11/2017 tarihli heyet ara kararı ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi değerlendirildiğinde; …. ada … parsel sayılı taşınmaz Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğundan bu parselle ilgili tedbir talebinin de reddine, Bakırköy ilçesi….. Mah. …. Caddesi… ada … parsel ve aynı ada …. parselle ilgili ihtiyati tedbir talebinin ise kısmen kabulü ile … parselde davalı …adına kayıtlı ….. hissenin (4834,88 metrekare) %23’lük kısmı, …. parselde davalı …adına kayıtlı ….. hissenin (1282,01 metrekare) %23’lük kısmı üzerinde üçüncü kişilere devir ve temlik işlemleri yapılmasının önlenmesi konusunda tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, takdiren 25.000,00-TL nakit ya da kesin ve süresiz teminat mektubu alınmasına, yasal süre içerisinde talepte bulunulup teminat yatırıldığında tedbir kararının infazı için Bakırköy Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin ihbar dilekçesini ibraz ettiği, ihbar olunan ….. İnşaat ve Eğitim Hizmetleri A.Ş.’ne ihbar dilekçesi, dava ve cevap dilekçeleri, duruşma gün ve saatinin tebliğ edildiği, tedbirin reddine dair gerekçeli ara kararın yazıldığı, taraf vekillerine tebliğ edildiği, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin ihtiyati tedbir kararı verdiği, davacı tarafça teminat mektubunun sunulduğu, ….. İnşaat ve Eğitim Hizmetleri A.Ş.’ne tedbir kararı ekli olarak tedbirin infazı için müzekkere yazıldığı anlaşılmıştır.
Asıl davada davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, yasal sürede teminatın yatırıldığı, tedbir kararının Tapu Müdürlüğüne bildirildiği, Bakırköy Tapu müdürlüğünce tedbirin kayıtlara işlendiğine dair cevap verildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafın cevap dilekçesi ekinde EK-5 olarak ibraz olunan ve mahkememiz kasasında bulunan “….” başlıklı 2 adet belge aslında …… (….)’na atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olup olmadığı, belgelerdeki imzaların üst kısmının sonradan doldurulup doldurulmadığı, imzaların ne zaman atılmış olabileceği hususlarında Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınmasına karar verilmiş, 14/04/2017 tarihli Adli Tıp Raporunda özetle; inceleme konusu 2 adet belgede ……’na atfen atılı imzalar ile …… (…..)’nın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …… (…..)’nın eli ürünü olduğu, inceleme konusu belgelerin metin kısmındaki “İstanbul…” ile başlayıp “…beyan ederiz.” ile biten yazıların bir grup, “…”, “…” ve “……” yazılarının 2. bir grup yazılar olduklarını, Mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel bir yöntem bulunmadığından inceleme konusu belgelerde yer alan yazıların yaşı hususunda zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediğini hususlarını bildirir kanaat raporu dosyamız içerisine alınmıştır.
01/02/2018 tarihli duruşmada davacı iddiaları, davalı savunmaları, ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlık konularının halli için davalı şirketin haklı sebeple feshi koşullarının oluşup oluşmadığı, neticede takdir mahkememize ait olmak üzere davacı …’nın ortaklıktan çıkma payının hesap edilmesi konularında davalı şirketin ticari defter, kayıt ve belgeleri incelenmek suretiyle ayrıca davalı şirketin hissedarı bulunduğu taşınmazların ve hali hazırda üzerindeki inşaatın keşfen incelenmesi, şirkete ait başkaca demirbaşlar ve mal varlığının bulunması halinde incelenmesi suretiyle re’sen seçilecek bilirkişi kuruluna keşfen inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiş, 28/01/2019 tarihli raporda özetle; davalı şirketin genel olarak mali yapısına bakıldığında; şirketlerin en temel hedefi ana faaliyet konusunda nakit yaratmak olduğu düşünüldüğünde davalı şirketin 2014 yılından itibaren ana faaliyetlerinden hiç bir gelir elde etmediği, 2015 yılı haricinde şirketin çok ciddi tutarlarda zarar kaydettiği, 2015 yılındaki karlılığın sebebinin satılan ve şirketi Kurumlar Vergisi Kanununca şirketlerin mali durumunu güçlendirmesi amacıyla Kurumlar Vergisinden istisna edilen 7.863.914,07 TL taşınmaz kazanç istisnasından kaynaklandığı, dolayısıyla geçici bir kar kaydı olduğu, şirketin ana faaliyetiyle ilgili bir kar olmadığı, dolayısıyla şirket sürekli zarar kaydeden bir şirket olduğu, incelenen dönemlere ilişkin gelir tablosu hesaplarına yönelik yapılan incelemeler neticesinde şirketin temel hedefi olan ana faaliyetlerinden nakit yaratma hedefinden uzaklaştığı, aksine sürekli yüksek tutarlarda gider kaydeden bir şirket olduğu, şirketin 2013 ve 2014 yıllarında özsermayesinin negatif olup borca batık olduğu, 2015 yılında özsermayenin pozitife dönmesinin sebebini 2015 yılındaki satılan ve şirketi Kurumlar Vergisi Kanununca şirketlerin mali durumunu güçlendirmesi amacıyla Kurumlar Vergisinden istisna edilen 7.863.914,07 TL taşınmaz Kazanç istisnasından kaynaklandığı, daha sonraki yıllarda elde edilen zararlar nedeniyle şirketin özsermayesinin erimeye devam ettiği, 2018/06 itibariyle ödenmiş sermayesi 4.574.040,07 TL iken sermayesi 3.380.141,18-TL olduğu ve sermayesinin 1.193.898,89-TL (=4.574.040,07- 3.380.141,18-TL)’sini kaybettiği, davalı şirketin 2015 yılından sonra sürekli zarar kaydettiği, şirketin özkaynaklarımn 2015 yılından sonra düzenli olarak azalış gösterdiği , şirketin haklı nedenlerle feshi konusu takdirinin mahkemeye ait olduğu, haklı nedenle feshi yerine karar tarihine en yakın tarihteki gerçek (rayiç) değerleri üzerinden düzenlenecek rayiç değer (mal varlığı) bilançosuna göre hesaplanacak pay bedelinin davacılara ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesinin somut olaya uygun olup olmayacağı hususu da hukuki yorum gerektirmekle mahkemenin takdirinde olduğu, buna karar verilmesi durumda rapor içeriğinde ayrıntıları verilen şekilde rayiç özsermaye değeri 155.364.129,55 TL olarak hesap edildiği, davacılardan %23 oranında paya sahip …’mn çıkma payı 35.733.749,80 TL, davacılardan %23 oranında dava sahip …’in çıkma payı 35.733.749,80 TL olarak hesap edildiği bildirilmiştir.
09/05/2019 tarihli duruşmada dosya kapsamı davanın niteliği dikkate alınarak taraf vekillerinin itirazlarının ayrıntılı değerlendirilmesi ve davaların TTK’nun 531.maddeis kapsamında açıldığı dikkate alınarak haklı sebeplerin varlığı halinde fesih yerine ortağın karar tarihine en yakın tarih itibariyle payını hesap ederek ortaklıktan çıkmasına yada kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebileceği husus da nazara alınarak davacı iddiaları, davalı savunmaları, ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlık konularının halli için davalı şirketin haklı sebeple feshi koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının incelenmesi bakımından dosyaya şirketler konusunda uzman Dr….’nın heyete dahil edilerek ek raporun hazırlanmasının istenmesine karar verilmiş, 15/08/2019 tarihli ek raporda özetle; şirketin yönetimi tarafından gerçekleştirilen şüpheli işlemlere ilişkin tespitler, şirketin uzun yıllardır faaliyetinin ve kârının bulunmaması gibi hususlar değerlendirildiğinde TTK.m.531 anlamında Yargıtay kararları ile tespit edilmiş haklı sebeplerin somut olay bakımından gerçekleştiği, davalı şirketin faaliyetinin bulunmadığı ve davacıların %46 oranında paya sahip olduğu düşünüldüğünde davalı şirketin feshi yönünde karar verilebileceği, kök rapordaki kaydi demirbaş rakamının 4.540.186,73 TL tutarında olduğu, ancak güncel (30/06/2019) tarihli mizana göre 222.463,13 TL değerinde olduğu bu itibarla şirketin demirbaş hesaplarında 4.317.723,60 TL tutarında demirbaşlar hesabında azalma meydana geldiği, bununla birlikte işaretli demirbaşlar bilirkişi incelemesinde tespit edilemediğinden kaydi değerler üzerinden hesaplamaya dahil edildiği, davacılardan %23 oranında paya sahip …’nın çıkma payı 48.680.682,74 TL, davacılardan %23 oranında paya sahip …’in çıkma payı 48.680.682,74 TL olarak hesap edildiği kanaati bildirilmiştir
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
Her ki davada farklı ortak tarafından açılan anonim şirketin feshi talebine ilişkin olup Konuyla alakalı 6102 sayılı TTK’nun 531. maddesi uyarınca:
” Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir”. denmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 3.maddesinde; Tarafların iradelerinden bağımsız olarak, kanunla düzenlenen hukukî ilişkilere, bunlar Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanacağı belirtilmiştir.
Davacıların davaya konu anonim şirketteki hisse oranları toplam %46 olup dava açma konusunda yeterli çoğunluğun bulunduğu anlaşılmıştır.
Şirketin haklı sebeple feshi, ikincil bir çözümdür. Bu talebin ikincilliği hem davanın açılması hem de davada verilecek hüküm bakımından geçerlidir. Haklı sebeple fesih davasının diğer hukuki yollarla ilişkisi konusu çok net bir biçimde ortaya konulmuş değildir. Ancak İsviçre doktrininde bugün hakim olan ve Türk doktrininde de benimsenen görüş davanın ikincil niteliğinin bu davaların açılmasının haklı sebeple fesih davasının ön şartı olmadığı yönündedir. Gerçekten de davanın ikincil nitelikte olması diğer davalar ile arasında bir bağlılık bulunduğu ve azlığın bu davaları açmadan haklı sebeple fesih davası açamayacağı anlamına gelmez.
Bilindiği üzere anonim şirketlerde; şirketin haklı sebeplerle feshi ve şirket ortaklığından çıkma için haklı sebep teşkil edecek nedenlerin hangi haller olduğu hususu Türk Ticaret Kanununda sayılmamış olup, doktrinde ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin emsal içtihatlarında “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması”, “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkansız olması”,”şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi”,”azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması”, “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve “pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması”, şirketin feshi açısından haklı sebep olarak örnek olarak sayılmış olup haklı sebep, kanunda tanımlanmamıştır. Somut olayın özelliğine göre hakim haklı sebebin varlığını takdir edecektir. Haklı sebep, şirketin devam etmesini çekilmez bir hale getiren veya şirket ilişkisini sona erdirmeyi gerektiren herhangi bir olgudur. Objektif veya subjektif bir neden olabilir. Şirketin devamlı olarak zarar etmesi, kuruluş ve gayesinin gerçekleşmesine imkan kalmaması, ortağın bakiye sermaye borcunu ödemekte temerrüdü gibi, sebepler anılan maddede yer alan haklı sebeplere örnek olarak sayılabilir. Ancak, haklı nedenlerle fesih davası açılabilmesi için, davacı ortağın, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında kendilerinin eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla feshe dayanak gösterilen haklı nedenlerin diğer ortaktan kaynaklandığının kanıtlanması gerekir. Hakim, çoğunluğun davranışının haklı sebep olup olmadığını değerlendirirken TMK md. 2’de yer alan dürüstlük kuralını ve hakkın kötüye kullanımı yasağını esas almalıdır. Haklı sebepler yorumlanırken ikili sözleşmelerde uygulanan kriterlerden yararlanılabilirse de şirketler hukuku alanında bu kriterlerin birebir kullanılmasının mümkün olmadığına dikkat edilmelidir. Pay sahipleri arasında kişisel çekişmeler sermaye şirketlerinde kural olarak haklı sebep teşkil etmezler. Haklı sebebin nesnel olması aranır. Bununla birlikte bazı durumlarda şahıslar arasındaki ilişkiler de belirli bir ölçüde dikkate alınır. Örneğin aile tipi şirketlerde boşanmalar, aile üyeleri arasındaki çekişmeler, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklar, yine az sayıda ortağı olan küçük şirketlerde ortaklar arasındaki şahsi nitelikteki husumet ya da eşit paylara sahip olunan şirketlerde pay durumu haklı sebep olarak kabul edilebilir. Haklı sebep olduğu iddia edilen olayın, şirketin feshine neden olacak nitelikte olup olmadığı değerlendirilirken, şirketin yapısı, ortak sayısı, ortaklar arasındaki ilişkileri dikkate alınmalıdır.
Somut olayda rapor’da da belirtildiği üzere Demirbaş rakamının 4.540.186,73 TL tutarında olduğu, ancak güncel (30.06.2019) tarihli mizana göre 222.463,13 TL değerine gerilemiş olduğu, bu itibarla şirketin demirbaş hesaplarında 4.317.723,60 TL tutarında demirbaşlar hesabında azalma meydana geldiğinin anlaşıldığı davalı Şirket’in genel mali yapısına bakıldığında ise şirket ana faaliyetiyle ilgili bir kar olmadığı ve şirket’in sürekli zarar kaydeden bir şirket olduğu görülmektedir. şirketin yönetimi tarafından gerçekleştirilen şüpheli işlemlere ilişkin tespitler, şirketin uzun yıllardır faaliyetinin ve kârının bulunmaması gibi hususlar değerlendirildiğinde TTK.m.531 anlamında Yargıtay kararları ile tespit edilmiş haklı sebeplerin somut olay bakımından gerçekleştiği, davalı şirketin faaliyetinin bulunmadığı ve davacıların %46 oranında pay sahipliği dikkate alındığında şirket tarafından bu ayrılma akçesinin ödenmesi başka ekonomik ve hukuki sorunlara sebep olabileceği gözetilmiş olup ve 2013 yılından beri ticari bir faaliyeti bulunmama yanında ticari faaliyete dayalı elde ettiği bir gelir de söz konusu olmayıp şirketin bu dönemde gelir elde etmemesine rağmen artan yönetim giderlerinin tespit ediliği davalı şirketin faaliyetinin bulunmadığı dikkate alınarak gayrı faal şirket yönünden dosya kapsamına göre sunulan deliller, tespit ve değerlendirmeler bütün olarak değerlendirildiğinde, şirket ortaklarının pay sahibi olmalarından kaynaklı ekonomik beklentilerinin şirketin mevcut hali dikkate alındığında gerçekleşmeyeceğinin görüldüğü, ortaklık ilişkisinin bu şartlar altında sürdürülemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde TTK m.531 anlamında gayrı faal bu şirket yönünden haklı sebeplerin somut olay bakımından gerçekleştiğinden davalı şirket hakkında fesih kararı verilmesi kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle; asıl ve birleşen (istanbul …..atm’nin …. esas sayılı dosyası) davaların kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …… numarasında kayıtlı …’nin 6102 sayılı TTK.nun 531.maddesi uyarınca haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesine, tasfiye işlemlerini yürütmek ve sonlandırmak için tasfiye memuru olarak mali müşavir Esin …..’nın atanmasına, tasfiye memuruna emek ve mesaisine karşılık toplam 7.500,00-TL ücret takdirine, ücretin ileride davalı şirket hesaplarından tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafından kesinleşmesinden itibaren 1 haftalık süre içerisinde yatırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-ASIL VE BİRLEŞEN (… ….ATM’NİN … ESAS SAYILI DOSYASI) DAVALARIN KABULÜNE,
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ……..numarasında kayıtlı …’nin 6102 sayılı TTK.nun 531.maddesi uyarınca haklı sebeplerle FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye işlemlerini yürütmek ve sonlandırmak için tasfiye memuru olarak mali müşavir . …..’nın atanmasına,
3-Tasfiye memuruna emek ve mesaisine karşılık toplam 7500.-TL ücret takdirine, ücretin ileride davalı şirket hesaplarından tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafından kesinleşmesinden itibaren 1 haftalık süre içerisinde yatırılmasına,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
4- Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL maktu ilam ve karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 341,55 TL harcın mahsubuna, artan 297,15 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00- TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
BİRLEŞEN (……ATM’NİN … ESAS SAYILI DOSYASI) YÖNÜNDEN;
6-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL maktu ilam ve karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubuna, bakiye 8,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00- TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Asıl ve birleşen dosyalar yönünden davacılar tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 27,70 TL başvurma harcı, 31,40 TL başvurma harcı, 35,90 TL başvurma harcı, 27,70 TL peşin harç, 341,55 TL peşin harç, 35,90 TL peşin harç harç, 253,80 TL keşif harcı, 21.500,00 TL bilirkişi ücreti, 870,05 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 23.168,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Asıl ve birleşen dosyalar yönünden davalı şirket tarafından yapılan tebligat ve müzekkere masrafından oluşan toplam 347,75 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
10-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
11-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı , davalının yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/10/2019

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸