Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/810 E. 2019/1026 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/810
KARAR NO : 2019/1026

DAVA : TAZMİNAT (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/08/2015
KARAR TARİHİ : 09/10/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/11/2011 tarihinde davalı …..’ın ….. ili …. ilçesi, ….. plakalı aracıyla müvekkiline vurması suretiyle meydana gelen kazada, müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, davalı …..’ın Bakırköy … Sulh Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile yargılandığını, ceza aldığını, bu ceza dosyasının kesinleştiğini, müvekkilinin fırıncı olduğunu, olay tarihinde 1.800,00-TL ücretle çalıştığını, müvekkilinin kaza nedeni ile yaralandığını, bugüne kadar çalışamadığını, daha sonra çalışması durumunda tam performans gösteremeyeceğini, müvekkilinin kaza nedeni ile sakat kaldığını, bu durumun alınan doktor raporları ile sabit olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, şimdilik 10.000,00-TL manevi ve 1.000,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden(28/11/2011) itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan alınmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, davacı ile davalı sigortacı arasında hiçbir akdi ilişki olmadığını, davacıya talep hakkını veren şeyin davalılar arasındaki hukuki ilişki olduğunu, huzurda açılan işbu davada görev yönünden reddinin gerektiğini, davanın SGK’ya ihbar edilmesi gerektiğini, aksi halde davada tam bir taraf teşkilinin sağlanamayacağını, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davanın zamanaşımı yönünden reddine, görev yönünden reddine ve neticeten haksız v ekötü niyetli işbu davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; 28/11/2011 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen ….. plaka sayılı aracın müvekkili şirkette 17/10/2011-2012 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatının, sakatlanma kişi başı 200.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatın, Karayolları Trafik Kanunu ve poliçe genel şartları uyarınca, otomatikman her olayda ödenmesi gereken bir meblağ olmadığını, gerçek kusuru, geliri ve uzuv kaybı oranına göre tazminat meblağının belirleneceğini, müvekkili şirket nezdinde düzenlenen poliçenin manevi tazminatı kapsamadığını, manevi tazminata yönelik talebin müvekkili şirket açısından reddinin gerektiğini ileri sürerek, davanın reddine, aleyhlerine masraf, faiz ve vekalet ücreti hükolunmamasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının yaralandığı trafik kazasından davacıya ait kaza tarihi ve sonrasına ait hastane belgelerinin (tüm tedavi evrakları) onaylı suretleri, sigorta poliçeleri, ceza dava dosyası ve film ve grafileri ilgili hastaneden celp edilerek dosya içine alınmıştır.
Davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Kurulundan rapor, kusur ve aktüerya raporları alınmıştır.
Davacının yaralandığı trafik kazasında sürücü ile kazada yaya olarak yaralanan …’nun kusur durumlarının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi …. tarafından hazırlanan 11/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda; “kaza kavşak alanı içinde gerçekleşmiştir, dolayısıyla anılan noktadan karşıya geçilmesinde kural ihlali bulunmamaktadır. Ancak, “yolu kontrol ederek kendi güvenliğini sağladıktan sonra, yaklaşan aracın uzaklık ve hızını göz önüne alarak uygun zamanda geçme kuralına uymayan davacının yolun solundan kontrolsüzce taşıt yoluna inmek suretiyle tehlike yaratan ilk davranışta bulunduğu, birden çok önemli trafik kuralını ihlal ettiği, böylelikle kazanın hazırlanması ve sonuçlanmasında belirleyici olduğu, ayrıca Motorlu araçların yapısı nicelik ve nitelik bakımından tehlike yaratma olasılığı taşırlar ve trafiğe katıldıklarında bu tehlike daha da artar. Motorlu araç sürücüleri için öngörülen buyurucu trafik kurallarının önemli bölümü yayaları da korumak içindir. Ayrıca motorlu araçlar olası kazaları önlemek için teknik olanaklara da sahiptir. Yayalar, kara yolunda motorlu araçlar gibi; trafik kazalarını önleme ya da kazalardan kendilerini koruma konusunda sürücülerin sahip oldukları teknik olanaklardan da yoksundurlar. İşte bu nedenle motorlu araç sürücülerinden yayalara göre daha fazla özen beklendiği yargısından yola çıkarak; hafif ve ağır kusur tanımları, titiz sürücü tipi ve olağan yaya tiplerine göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bu sebeplerle, davalı sürücünün kaza mahallinde, kavşak alanından, karşıya geçme girişiminde bulunan yayaya çarpmamak için, bu duruma uygun önlemleri (yavaşlama, korna ile uyarma, yolu etkin kontrol etme vb) alması gerekirken, tehlikeyi hafife almak suretiyle kazanın hazırlanması ve sonuçlanmasında etkili olmuştur. Dikkatli bir sürücünün göstermesi gereken özeni göstermediği anlaşılan, kavşak yaklaşımında hızını koşullara uyarlamayan ve dikkatsiz ve tedbirsizce davranan, ortaya çıkan tehlikeye karşı uygun önlemleri almasına fırsat ve olanak bulunan ve önceden teknik olarak belirlenmiş hukuk normuna, hızın gerekli koşullara uygunluğunusağlama, (KTK 52 md.sine) karşı minimum dikkat ve özeni göstermeyen davalının sigortaladığı ….. plakalı otomobil davalı sürücüsü …..’ın %25 oranında kusurlu olduğu, trafik kullarını ihlal eden, trafikte en basit uyanıklık ve özeni göstermeyerek hareket eden, yaralanan ve davacı yaya …’nun kazanın hazırlanması ve sonuçlanmasında %75 oranında kusurlu olduğu” kanaatini bildirdiği görülmüştür.
Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp İhtisas Kurulu’na ait 30/10/2017 tarihli raporunda; ….oğlu, 1974 doğumlu …’nun 28/11/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasında bağlı kalça ve diz hareket kısıtlılığı arızası nedeniyle, 11/10/2018 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak Gr1 XII (6a…75)A %14,5 E cetveline göre %25.2(yüzdeyirmibeşnoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (isgöremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğini oy birliğiyle mütalaa edildiği bildirilmiştir.
Aktüerya bilirkişisi Y.Müh. … tarafından düzenlenen bilirkişi kök ve ek raporunda sonuç olarak; 28/11/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu %25,2 oranında malul kalan davacı … ile davalılar arasındaki uyuşmazlığın noktaları yönünden davacı …’nun geçici iş göremezlik nedeniyle nihai ve gerçek maddi zararının 2.775,46-TL olduğu, davacı …’nun sürekli iş göremezlik nedeniyle nihai ve gerçek maddi zararının 59.823,76-TL olduğu, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt başlangıç tarihinin 28/08/2015 dava tarihi olduğu, diğer davalılar yönünden temerrüt başlangıç tarihinin 28/11/2011 kaza tarihi olduğu, temerrüt faizi nev’inin yasal faiz nev’inden işleyecek faiz olduğunu bildirdiği görülmüştür.
Kazaya sebebiyet veren ….. plakalı sayılı aracın kaza tarihi itibariyle ve halen malik durumunun tespiti için ilgili Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılmış, müzekkereye verilen cevapta anılan aracın kaza tarihi itibariyle davalı …..’a ait olduğu ve tescil belgesine göre aracın kullanım amacının hususi olduğu anlaşılmıştır.
Kazaya sebebiyet veren ….. plakalı araç 17/10/2011-17/10/2012 vadeli Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sakatlık halinde 200.000,00-TL teminatla davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanmıştır.
Davacının yaralanması ile ilgili yürütülen soruşturmada Bakırköy … Sulh Ceza Mahkemesinin …. Esas ve … Karar sayılı dava hakkında Adli para cezası kararı verildiği anlaşılmıştır.
Olayın meydana gelmesinde davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış olan ….. plakalı aracın davalı sürücü ….. ‘ın %25 kusurlu olduğu, davacının %75 kusuruna isabet eden tutar davacı yararına maddi tazminat miktarı olarak dikkate alınacaktır. %75 oranında kusur indirimi yapılacaktır.
Dosyada SGK Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezine müzekkere yazılmış olup, 30/11/2015 havale tarihli cevapta davacıya “hastalık vaka” kolundan 4.757,88-TL geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı belirtilmektedir
5510 sayılı yasanın 21.maddesinde “iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir”denilmektedir.
Davacının hastalık kolundan geçici iş göremezlik ödemesi almasına neden olan davalılar 3.şahıs durumunda olduklarına göre; yapılan ödemenin davalının %25 kusuruna isabet eden tutarının yarısı rücu edilebilecektir. Buna göre hesaplanan geçici iş göremezlik maddi zararından yapılan geçici iş göremezlik ödemesinin yarısı oranı rücu edilebileceğinden 4.757,88-TL x %25 x 1/2 = 594,74-TL hesaplanan geçici iş göremezlik maddi zarar tutarından tenzil edilecektir. Sürekli maluliyet geliri bağlanması mümkün değildir. O halde bu hususta indirime yer bulunmamaktadır.
Davacı vekili mahkememize sunduğu 19/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1’inci maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine sonra sözü geçen Kanunun 88/1’inci maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” denildikten sonra anılan Kanun’un 90’ıncı maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49/1’inci maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” denilerek haksız fiil sorumluluğu belirlendikten sonra anılan Kanunun 61’inci maddesi “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünü içermekte olup buna göre zarara sebebiyet veren sürücü, işleten ve zorunlu sigortacı zarar görene karşı haksız fiil hükümleri çerçevesinde müteselsilen sorumludurlar. Ancak sigorta şirketinin sorumluluğu teminat limiti ve sigortalısının kusuru oranındadır.
Dosya kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, davacının olay günü olan 28/11/2011 tarihinde …. Mahallesi girişi üzerinde 2 araçlı yolda ilerlerken davalı sürücü …..’ın sevk ve idaresindeki, yine davalı …..’ın maliki olduğu ve diğer davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı ….. plakalı aracın şeride tecavüz etme yoluyla davacının sürücüsü olduğu araca çarparak, davacının kalça ve dizinin çatlamasına sebebiyet verdiği, davacının kaza sonrasında …. Hastanesine kaldırıldığını ve burada tedavisinin yapıldığı, meydana gelen kazada araç sürücüsü davalı …..’ın %25 kusurlu olduğu, mahkememizce alınan kusur raporunun kaza tespit tutanağındaki belirlemeler ile uyumlu olup hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu, Adli Tıp Kurumu …’üncü İhtisas Kurulunun hükme esas alınan raporuna göre, davacının E cetveline göre %25,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının ve geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, buna göre alınan bilirkişi kurulu raporuna göre de davacının 59.823,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.775,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 62.598,00-TL maddi zararının meydana geldiği, meydana gelen zarardan davalıların müteselsilen sorumlu olduğu ve tüm zararların sigorta poliçesi teminatında olup teminat limiti içinde kaldığı, davalı sürücü ….. ile davalı işletenin haksız fiil hükümleri çerçevesinde, diğer davalı sigorta şirketinin ise ZMMS poliçesi kapsamında davacının uğradığı zararı gidermekle yükümlü oldukları anlaşıldığından maddi tazminata ilişkin davanın ıslah edilmiş haliyle kabulü ile uğranılan zarardan sorumlu oldukları anlaşılmakla; davacı …’nun açtığı maddi tazminata ilişkin davanın kabulü ile toplam tazminat miktarı olan 62.598,00-TL’nin davalı …..’dan olay tarihinden itibaren davalı sigorta şirketi … Sigorta A.Ş’den ise dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Manevi tazminat talebi bakımından ise davanın dayanağı, Türk Medeni Kanunun 24.ve Türk Borçlar Kanununun 49.ve 56. maddeleridir.
MK’nun 24.maddesinde “Şahsiyet haklarının hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğraması”koşulu öngörülmüş, maddede belirtilen hususlar kanıtlandığı takdirde, manevi tazminat isteme hakkı doğmuş olacağı kabul edilmiştir.
Kişisel haklar, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlar. Bu hak insanın doğumu ile kazanılan ve kişiliğe bağlı olan bir haktır.
Bedensel zararlarda, kişinin manevi değerlerinden olan vücut bütünlüğünün korunması hakkı çerçevesinde manevi zarar olarak değerlendirilmelidir.
Olayımızda, meydana gelen kaza nedeniyle davacının vücut bütünlüğü zarar görmüştür. Vücut bütünlüğü de kişilik haklarından olup, yaralanması nedeniyle, ızdırap çeken, canı acıyan, davacının kişilik haklarının hukuka aykırı bir şekilde ağır ve haksız bir tecavüze uğradığı ve bu nedenle de manevi tazminat talep edebileceği kabul edilmelidir. Üstelik davacının yaşı da dikkate alındığında çektiği acı daha da ağır olmuştur.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davalı sürücünün kusur oranı, kazanın meydana geliş şekli, davacının yaralanmasının niteliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve diğer hususlar gözetildiğinde sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermeyecek şekilde talep edilen manevi tazminatın kısmen kabulü ile 4.000,00-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
Mahkememizin 09/10/2019 tarihli duruşma tutanağının kısa kararında hesaplama hatası yapılmış olup 64.373,00-TL yazılmışsa da sürekli iş göremezlik tazminatı 59.823,00-TL ve 2.775,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı toplamının 62.598,00-TL olması gerekmekte olup gerekçeli karar yazılırken bu maddi hatanın düzeltilmesi yoluna gidilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Maddi tazminata ilişkin davanın KABULÜNE, 59.823,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.775,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 62.598,00-TL ‘nin davalı …..’dan olay tarihi olan 28/11/2011 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi … Sigorta A.Ş’den ise dava tarihi olan 28/08/2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davacıya VERİLMESİNE,
2-Manevi tazminata ilişkin davanın KISMEN KABULÜNE, 4.000,00-TL’nin kaza tarihi olan 28/11/2011 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …..’dan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 4.276,06-TL karar ve ilam harcı ile davanın manevi tazminat talebi yönünden kısmen kabulü dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 273,24-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 37,58-TL harç ile 210,39-TL harcının mahsubuna, bakiye 4.301,33-TL harcın davalılardan (davalı ….. bu miktarın tamamından davalı … Sigorta A.Ş bu miktarın 258,34-TL’sinden sorumlu olmak üzere) alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 27,70-TL başvurma harcı, 37,58-TL peşin harç ile 210,39-TL ıslah harcının davalılardan (davalı ….. bu miktarın tamamından davalı … Sigorta A.Ş bu miktarın 16,55-TL’sinden sorumlu olmak üzere) alınarak davacılara VERİLMESİNE,
6-Davanın maddi tazminat talebi yönünden kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 7.235,78-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
7-Davanın manevi tazminat talebi yönünden kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı …..’dan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
8-Davanın manevi tazminat talebi yönünden red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş’ye VERİLMESİNE,
9-Davacı tarafından yapılan 258,50-TL tebligat, 234,60-TL posta, 1.750,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.243,10-TL yargılama giderinden davanın kabul miktarı dikkate alınarak 2.057,71-TL’sinin davalılardan(davalı ….. bu miktarın tamamından davalı … Sigorta A.Ş bu miktarın 123,58-TL’sinden sorumlu olmak üzere) alınarak davacılara VERİLMESİNE,
10-Davalı ….. tarafından yapılan 30,00-TL yargılama giderinden davanın red miktarı dikkate alınarak 2,47-TL’sinin davacıdan alınarak davalı …..’a verilmesine,
11-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı … vekilinin yüzüne karşı ….. sigorta vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 09/10/2019

KATİP ….
¸e-imza

HAKİM …..
¸e-imza