Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/297 E. 2018/296 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/297
KARAR NO : 2018/296

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan )
BİRLEŞEN DOSYA
DAVA TARİHİ : 18/03/2016
KARAR TARİHİ : 26/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan asıl ve birleşen alacak ve menfi tespit davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kendi işinin yan kolu olarak davalı … Ltd. Şirketi ortaklarından … ve …’ın hisselerini 500.000,00’er TL bedelle satın almak suretiyle şirketin toplam % 40 oranındaki hissesini noterden devraldığını, şirketin % 60 hissesine sahip olan hissedarlara ve şirket yetkililerine şirketin % 40 hissesinin devralındığı ve devrin şirket resmi defter ve kayıtlarına işlenmesinin Bakırköy …Noterliği’nin 05/12/2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, şirket hissedarları …, … ve …’ın müvekkilinin ortaklığını kabul etmeyeceklerine ilişkin genel kurulda olumsuz oy kullanacaklarını beyan ederek müvekkiline yapmış oldukları cazip teklif üzerine müvekkilinin 1.000.000,00-TL ye satın aldığı % 40 oranındaki hisseleri 1.150.000,00-TL kâr ile toplam 2.150.000,00-TL karşılığında 1/4’er hisse oranında satın aldıklarını, ödemenin 300.000,00-TL sinin şirket hissedarı … tarafından Bakırköy … Noterliğinde ödendiğini, geri kalan 1.850.000,00-TL nin ise … Ltd. Şirketi yetkilisi ile borçlusu … Eksport, kefili … olacak şekilde toplam 4 adet senet düzenlenerek … tarafından müvekkiline verildiğini, toplam 250.000,00-TL tutarındaki 3 adet senet ödendiğinden bu senetlerin müvekkili tarafından iade edildiğini, ancak son senet olan davaya konu 19/12/2013 düzenleme 25/05/2014 ödeme tarihli 1.600.000,00-TL bedelli senedin ödenmediğini, bu nedenle davalılar aleyhine Bakırköy… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalıların Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile kötü niyetli olarak borca ve imzaya itiraz ettiklerini, davaya ve icra takibine konu senet üzerinde yaptırdıkları bilirkişi incelemesinde … Ltd. Şirketi ve … ismine atfen atılmış üç adet imzanın …’un eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesince ise takibe konu senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı gerekçesiyle borçlular aleyhine yapılan icra takibinin iptaline karar verildiğini, borçluların takibe konu senet bedelini ödememek için mal kaçırma gayreti içine girdiklerini öğrenmeleri üzerine Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasından borçlular aleyhine aldıkları ihtiyati haciz kararının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile uygulanması üzerine borçlular tarafından 1.600.000,00-TL nin icra kasasına yatırıldığını, ancak icra takibinin Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile iptal edildiğini ileri sürerek öncelikle Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına davalılar tarafından yatırılan 1.600.000,00-TL nin borçlulara ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde yatırılan para üzerine ihtiyati haciz konulmasını, Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasına davaya konu senet bedelinin % 15’i oranında 240.000,00-TL teminat yatırıldığından ve yatırılan teminat halen mahkeme veznesinde bulunduğundan teminatsız olarak ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz kararı verilmesini, 19/12/2013 keşide tarihli 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00-TL bedelli senet bedelinin vade tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili … Ltd. Şirketinin hissedarlarının …, …, …,… ile … olduğunu, % 20’şer hisseden toplam % 40 hisseleri bulunan ortaklar … ve …’in şirketin diğer ortakları ile ihtilafa düşerek şirketi tasfiye etmek istemeleri ve bu taleplerinin kabul edilmemesi üzerine şirketteki hisselerini muvazaalı olarak davacıya devrettiklerini, ancak bu devrin çoğunluk hisse sahibi ortaklar tarafından kabul edilmediğini, bunun üzerine davacı ile dava dışı ortaklar … ve …’in aralarındaki muvazaalı hisse devir sözleşmelerini feshederek hisselerin … ve … üzerinde kalmasına karar verdiklerini, …’in şirkete ortak olarak devam etmeye karar verdiğini, …’ın ise 120.000,00-TL bedelli hissesini 30.000,00-TL beher hisseye ayırarak diğer 4 ortağa eşit hisse ile devrettiğini, devir bedelinin tamamının kendisine ödendiğini ve bu hususta ibralaştıklarını, aradan geçen 1 yıllık süreden sonra müvekkilleri hakkındaki ihtiyati haciz kararı ile davaya konu senetten haberdar olduklarını, senetteki imzanın şirket ortağı …’un eli mahsulü olup olmadığı bilinmemekle birlikte müvekkillerinin bu senetten dolayı davacıya borçlarının bulunmadığını, davacının 1.000.000,00-TL bedelle satın aldığı % 40 hisseyi kâr payı ile beraber 2.150.000,00-TL ye devrettiğine ilişkin yazılı bir sözleşme ibraz edemediğini, kaldı ki devredilen hisse miktarının sadece …’ın % 20 hissesi olduğunu, bu hususta davacının kendi beyanları ile çeliştiğini, senet incelendiğinde her zaman düzenlenmesi mümkün … Ltd. Şirketinin kaşesi kefil … tarafından atıldığı iddia edilen 3 imza olduğunun görüleceğini, senet metni üzerinde “bedeli nakden ahzolunmuştur” ibaresi bulunmasına rağmen davacının bunun hisse devir bedeli karşılığı olduğunu iddia ettiğinden iddiasını yazılı delil ile ispatlamasının zorunlu olduğunu, senedin asıl borçlusu olan müvekkili şirketin davacı ile yapılan hisse devir sözleşmesinin tarafı olması veya senedin borçlusu olmasının mümkün olmadığını, % 20’lik hisse için 2.150.000,00-TL ödenmiş olduğu iddiasının ticari gerçeklere ve teamüllere aykırı olduğunu, senet borçlusu görülen müvekkili şirkete nakden herhangi bir ödeme yapmadıklarını davacı tarafın da kabul ettiğini, müvekkili şirketin ticari defterlerinde davaya konu senedin bulunmadığını, bir an için senetteki imzaların müvekkili …’a ait olduğu kabul edilecek olsa bile müvekkili …’un senedi kefil sıfatı ile imzaladığını, müvekkilinin davacıya asaleten veya kefaleten borcunun bulunmadığını, dosyaya sunulan protokolden anlaşılacağı gibi davacının müvekkili şirket ortaklarına …’a ait % 20 hisseyi vekaleten sattığını, davacının iddia ettiği hisse devirlerine ilişkin noter devir sözleşmelerinin devir bedelinin tamamen alındığını ve tarafların birbirlerinden herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını ortaya koymakta olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili şirket ile şirket ortağı olan diğer müvekkili aleyhine keşidecisi … Ltd. Şirketi, kefili … olan 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00-TL bedelli ve “Bedeli nakden ahzolunmuştur” ihtiyari kaydı taşıyan senede dayalı olarak Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, müvekkillerinin davalı ile herhangi bir ticari faaliyeti ya da para alışverişi olmadığı gibi herhangi bir borcunun da bulunmadığını, senet metninde yer alan bedeli nakden ibaresinin müvekkili tarafından kabul edilmeyerek davalıdan herhangi bir ödünç para almadığı ifade edilmiş iken davalı alacaklının senedin veriliş sebebini talil ederek Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ve bu senede dayanarak müvekilleri aleyhine Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile alacak davası açtığını, davalı Bakırköy …Noterliğinin 27/11/2013 tarih … yevmiye numaralı “Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi” ile …’in …. Ltd. Şirketindeki % 20 hissesini 120.000,00-TL, bedelle, …’ın % 20 hissesini aynı noterliğin 26/11/2013 tarihli Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi ile yine 120.000,00-TL bedelle satın aldığını, toplam % 40 hisseyi 240.000,00-TL bedelle satın almış olmasına rağmen 1.000.000,00-TL ye satın aldığını, ayrıca …. ve …’in şirketteki toplam % 40 hissesini diğer ortaklar …, … ve …’a 2.150.000,00-TL bedel ile devrettiğini idda ettiğini, davalının iddiasını ispat etmek için dayandığı Belge başlıklı adi sözleşmede gerek hisseyi devralan tüm tarafların imzasını havi olmaması ve gerekse bononun belirleyici unsurlarının (miktar, tanzim ve vade tarihi gibi) yer almaması, sözleşme ile örtüşmemesi gibi sebeplerle davalı alacaklının iddiasını ispata yeter bir belge olmadığını, bu nedenle müvekkillerinin borçlu olarak kabul edilemeyeceğini, asilin borcu olmadığı hallerde kefilin de borcunun olmayacağını, davalının iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini, aradan geçen yaklaşık 1 yıllık süreden sonra müvekkilleri hakkında yapılan ihtiyati haciz kararı ile davaya konu senetten haberdar olduklarını, senetteki imzanın şirket ortağı ve …’un eli mahsulü olup olmadığı bilinmemekle beraber senedin davalı …’a keşide edilerek verilmediği ve gerek şirketin gerekse …’un davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek öncelikle keşidecisi … Ltd. Şirketi, kefili … olan 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00-TL bedelli senetten dolayı Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ödenen paraların alacaklıya ödenmemesi konusunda İİK.nun 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine, huzurdaki dava ile Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açılan davanın aynı hukuki sebepten kaynaklandığı gibi taraflarının da aynı olduğunu, bu nedenle davaların birleştirilmesine ve işbu senetten ve icra takibinden dolayı müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; usule ilişkin olarak aynı konuda mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi alacaklısı …, borçluları … Ltd. Şirketi ve … olan 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00-TL tutarlı senet bedelinin müvekkiline ödenmesi talepli olarak eda davası açtıklarını, davalıların ileri sürdükleri tüm itiraz, iddia ve delillerini açılan bu eda davasında ileri sürebilecekler iken bu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti talepli olarak işbu davayı açmalarında hukuki yararlarının bulunmadığını, ayrıca tarafları, konusu ve talep sonucu aynı olan davanın derdestlik sebebiyle reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise davaya konu bono metninde “Bedeli Nakten Ahzolunmuştur” ibaresinden de anlaşılacağı üzere takibe konu bononun davacı borçluların müvekkiline olan para borcuna karşılık verilmiş olup, kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadini içermekte olduğunu, öncelikle davaya konu senedin TTK’nun aradığı bütün geçerlilik unsurlarını taşıdığının Yargıtay …Hukuk Dairesinin 05/12/2015 Tarih, … Esas, … karar sayılı ilamı ile karar altına alındığını, yine bono üzerindeki imzaların borçlu şirket … Ltd. Şirketi yetkilisi …’un eli ürünü olduğunun adli tıp tarafından verilen 25/11/2015 tarihli raporla tesbit edildiğini, toplam % 40 pay sahibi olan … ve …’ın diğer ortaklarla ihtilafa düştüklerinden 26/11/2013 tarihinde müvekkili ile … arasında, 27/11/2013 tarihinde müvekkili ile … arasında noter huzurunda hisse devir sözleşmelerinin imzalandığını, diğer ortakların hisse devrine muvafakat etmemeleri üzerine taraflar arasında ortaya çıkması muhtemel muvazaa iddialarını bertaraf etmek üzere müvekkili ile … arasında 19/12/2013 tarihli “belge” başlıklı bir protokol düzenlendiğini, bu protokolde müvekkiline cazip teklif yapıldığı ve bunun üzerin … ile … ve … arasındaki sözleşmelerin feshedildiği, bu fesih üzerine … ve … üzerindeki payların kendi üzerlerinde kaldığı, …’ın daha sonra …’ın ahzu kabza yetkili vekili sıfatıyla hisselerinin 1/4’ünü …’a, 1/4’ünü …’a, 1/4’ünü …’e ve 1/4’ünü …’a sattığı, 19/12/2013 tarihli belgede belirtildiği üzere …’in ise Bakırköy …Noterliği’nde düzenledikleri 13/01/2014 tarihli sözleşmeler ile şirketteki hisselerinin …, …, … ile şirkete ortak sıfatıyla bu tarih itibariyle dahil olduğu anlaşılan …’a devrettiğini, devir sonrası şirket ortakları arasındaki pay dağılımının %30 …, %30 …, %30 … ve %10 pay oranı ile …’a ait olduğunu, şirkette 02/01/2014 tarihli kararla …’in müdürlük yetkilerinin kaldırıldığını, izah edildiği gibi taraflar arasında hisse devirlerine ilişkin gerçekleşen işlemlerin kronolojik sıralaması incelendiğinde davacıların müvekkiline hiçbir borçlarının olmadığına yönelik iddialarının gerçeğe aykırı olduğunun anlaşılacağını, Bakırköy C.Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyasından alınan 25/11/2015 tarihli adli tıp raporu ile davaya konu senet üzerindeki imzaların birleşen dosya davacısı …’un eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, hisse devirleri nedeniyle şirketin borçlandırılmasının temsil yetkisi kapsamında dikkate alınması gereken bir konu olduğunu, şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili müdür olan …’un şirketi borçlandırmasının yasaya uygun olduğunu, diğer yandan kefil sıfatı belirtilerek ayrıca imza atılmasının …’un aval verdiği anlamına geldiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, aval verenin TTK.md.702 kapsamında alacaklıya karşı müteselsilen sorumluluğunun bulunduğunu, 19/12/2013 tarihli “belge” başlıklı protokol açısından protokolde belirtilen tüm hususların gerçekleştiğini, gerek …’a ait payın, gerekse …e ait payın diğer ortaklara devrinin tamamlandığını, keza dava konusu senedin ve diğer üç senedin protokol ile aynı tarihte düzenlendiklerini, olayların ve yapılan bütün işlemlerin bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle, protokol hükümlerinin tarafların gerçek iradelerinin tespiti ile yorumlanması gerektiğini ileri sürerek birleşen menfi tespit davasının hukuki menfaat yokluğu ve derdestlik sebebiyle usulden reddine, aksi takdirde haksız hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli davanın esastan reddine, %20’den az olmamak üzere müvekkili lehine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Asıl dava; dava tarihi itibariyle icra hukuk mahkemesince iptaline karar verilen takibe konu edilen bonodan dolayı alacak , birleşen dava ise aynı bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer taraf delilleri mahkememizce toplanmıştır.
Asıl dava davacısı vekili, ödendiği bildirilen 50.000,00 TL, 100.000,00 TL ve 100.000,00 TL tutarlı senet suretlerini, “BELGE”başlıklı protokol suretini ibraz etmiş, davalı taraf ise 13/01/2014 tarihli hisse devir sözleşme suretlerini, özel amaçlı alınan mali müşavir raporunu ibraz etmiştir. Yine asıl dava davacısı Doç.Dr…. ile Doç.Dr. … tarafından düzenlenen 06/06/2016 tarihli uzman görüşü, birleşen dosya davacıları da Prof.Dr. … tarafından düzenlenen 10/06/2015 tarihli uzman görüşünü dosyaya sunmuşlardır.
Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; mahkememizdeki her iki davaya konu olan 19/12/2013 tanzim tarihli , 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00 TL tutarlı bono dayanak yapılmak suretiyle 03/11/2014 tarihinde kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesinin … esas , … karar sayılı 18/03/2015 tarihli kararı ile takibin iptaline karar verildiği, işbu kararın temyizi üzerine Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin 05/10/2015 tarih … esas , … karar sayılı ilamı ile takibe konu senedin kambiyo vasfında olduğu gerekçesi ile takibin iptaline ilişkin kararın bozulduğu, Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesince verilen 07/04/2016 tarihli … Esas … karar sayılı ilam ile Yargıtay bozma ilamına karşı direnme kararı verildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05/04/2017 tarih … Esas , … karar sayılı ilamı ile Yargıtay …Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulması gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesince verilen direnme kararının bozulduğu, anılan Hukuk Genel Kurul kararına karşı borçlu tarafça karar düzeltme yoluna başvurulduğu, 22/11/2017 tarih, … esas , … karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği, Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas numarasına kaydının yapıldığı, duruşmasının 03/05/2018 tarihine bırakılmış olduğu, icra takibinin İcra Hukuk mahkemesi kararı ile durdurulduğu, mahkememizce de birleşen dosyanın davacılarının tedbir talebi üzerine teminat karşılığında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verildiği, teminat mektubunun yatırıldığı, tedbirin infaz için ilgili icra müdürlüğüne bildirilmiş olduğu, dosyada tahsilat olmadığı görülmüştür.
Bakırköy C.Başsavcılığı’nın … soruşturma, … karar nolu dosya aslı celpedilmiş, incelenmesinde; mahkememizdeki asıl ve birleşen davaya konu olan 1.600.000,00TL tutarlı senetteki imzaların Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 25/11/2015 tarihli raporunda …’un eli ürünü olduğunun tespit edildiği, diğer iddialar yönünden ise atılı suçların işlendiğine ilişkin kamu davası açılmasını gerektirir delil bulunmadığından şüpheliler …, …, …, … ve … hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
Davalı-birleşen dosya davacısı … Ltd.Şti’nin ticari defterleri üzerinde davacı lehine muhasebesel bir veri olup olmadığı, senetlerle ilgili defterlerde herhangi bir kayıt bulunup bulunmadığı hususlarında re’sen görevlendirilen mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Bilirkişi … tarafından düzenlenen 05/01/2016 tarihli raporda özetle; davalı şirket tarafından ibraz edilen 2013-2014 yıllarına ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, defter kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde davacı … ile şirket arasında gerçekleşen herhangi bir borç/alacak işlemini veya … olarak işlem görmemiş herhangi bir hesaba rastlanılmadığı, davalı şirketin 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ortaklık yapısı incelendiğinde; 2013 yılı açılışında ortaklık yapısının %40 hisse oranı …, %20’şer hisse oranlarının …, … ve … şeklinde olduğu, şirketin 22/04/2013 tarihi itibariyle ortaklık yapısının %20’şer hisse oranları ile …, …, …, … ve … şeklinde olduğu, 23/12/2013 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket ortaklarından …’ın şirketteki %20 hissesine tekabül eden 120.000,00 TL bedelli hisseleri diğer 4 ortağa %5 oranında 30.000,00 TL bedelle eşit şekilde devrettiği, kararın 23/12/2013 tarihinde ticaret sicilde tescil edilip 27/12/2013 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, işbu değişiklik neticesinde şirketin 23/12/2013 tarihi itibariyle ortaklık yapısının %25’er hisse oranları ile …, …, … ve … şeklinde olduğu, şirketin 15/01/2014 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket ortaklarından …’in sahip olduğu %25’lik hisseye tekabül eden 150.000,00 TL lik hissenin %10 hissesini …’a, kalan %15’lik hissesini diğer 3 ortak arasında (…, …, …) eşit olarak devrettiği, kararın 15/01/2014 tarihinde sicile tescil edildiği ve 21/01/2014 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiği, şirketin 21/01/2014 tarihi itibariyle ortaklık yapısının %30 hisse oranı ile …, %30 hisse oranı ile …, %10 hisse oranı ile … ve %30 hisse oranı ile … şeklinde olduğu belirtilmiştir.

Dava konusu senet aslı mahkememiz kasasına getirtilmiş, davalı-birleşen dosya davacısı …’un mahkememiz huzurunda imza örnekleri alınmış, emsal imzalarını içeren belge asılları toplandıktan sonra dava konusu 1.600.000,00-TL tutarlı senetteki keşideci şirket adına atılan imza ile kefil imzalarının …’un eli ürünü olup olmadığı konusunda 3’lü bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir. Uzman bilirkişiler …, Yard. Doç. Dr. …, Prof. Dr. … tarafından ibraz olunan 13/11/2017 tarihli raporda özetle; inceleme konusu senetteki imzalar ile …’un karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan çok yüksek derecedeki benzerlikler nedeni ile alacaklısı …, borçlusu …Ltd.Şti., kefili … olan, 19/12/2013 düzenleme tarihli, 25/05/2014 ödeme tarihli, 1.600.000,00-TL bedelli senetteki üç imzanın da …’un eli ürünü olduğu bildirilmiştir.
Birleşen dosyada davacıların tedbir talebi üzerine 23/03/2016 tarihli tutanağın 15.bendinde teminat karşılığı Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda İİK 72/3 maddesine dayalı ihtiyati tedbir kararı verilmiş, birleşen dosya davacıları tarafından teminat yatırılmak suretiyle tedbir kararı infaz için ilgili icra müdürlüğüne gönderilmiştir.
Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında takibin iptaline ilişkin verilen kararın Yargıtay …Hukuk Dairesi’nce bozulduğu, bozma ilamına karşı anılan mahkemece direnme kararı verildiği, direnme kararına karşı temyiz yoluna başvurulduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05/04/2017 tarih … esas … karar sayılı ilamı ile Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin bozma kararına uyulması gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesince verilen direnme kararının bozulduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun karar düzeltme talebini de reddettiği, borca ve imzaya itiraz davasının son olarak Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas numarasına kaydının yapıldığı, duruşmasının 03/05/2018 tarihine bırakıldığı görülmüştür.
Asıl dava davacısı … vekilinin ihtiyati haciz talebi mahkememizce incelenmiş, 05/10/2017 tarihli ara karar ile reddedilmiştir. Bu ara karara karşı davacı vekilince İstinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul BAM …Hukuk Dairesi’nin … esas … karar sayılı 22/02/2018 tarihli ilamı ile mahkememiz ara kararının kaldırılarak davacı … vekilinin ihtiyati haciz talebinin alacağın %15’i oranında teminat karşılığında kabulüne karar verilmiş ise de; davacı tarafça yasal süre içerisinde teminat yatırılmadığından ihtiyati haciz kararı infaz olmamıştır.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, incelenen senetler, taraflar arasında (…, …) düzenlenen ve imzaları inkar edilmeyen belge başlıklı protokol, savcılık dosyası, icra dosyası, icra hukuk mahkemesi dosyası, hisse devirlerine ilişkin sicil kayıtları, şirketin ortaklık yapısı, imza incelemesine ilişkin raporlar ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; asıl dava senede dayalı alacak, birleşen dava ise senede dayalı alacak iddiasına karşı borçlular tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı … 19/12/2013 tanzim, 25/05/2014 vade tarihli, 1.600.000,00 TL bedelli senede istinaden davalı-birleşen dosyanın davacıları aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapmıştır. Davalı-borçlular Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile senet üzerindeki yazı ve imzaların borçlulara ait olmadığını, senetten dolayı borçlu da olmadıklarını belirterek takibin iptalini talep etmişlerdir. Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesi 18/03/2015 tarih … karar sayılı kararı ile cevap dilekçesinde ibraz edilen protokol ve tutanak gereğince takibe konu senedin düzenlendiğinin iddia edildiği, senedin düzenleme nedeninin bu şekilde talil edildiği, senedin kayıtsız şartsız ödeme vaadini taşımadığı, bu sebeple imza incelemesine dair ara kararından dönülerek takibin iptaline karar vermiştir. Bu karardan sonra senet alacaklısı … vekili vasıtasıyla senet borçlularına karşı 23/03/2015 tarihinde mahkememize senetten dolayı alacak davası açmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle senet alacaklısının icra hukuk mahkemesinin takibin iptali kararı karşısında alacak davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kanaatine varılmıştır. Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesi’nin 18/03/2015 tarihli takibin iptaline ilişkin kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …Hukuk Dairesi 05/10/2015 tarih … esas-… karar sayılı ilamında, senedin ön yüzünde nakden ibaresine yer verildiği, bu haliyle takip alacaklısı elinde bulunduğu, senedin tahsilinin şarta bağlanmadığı, teminat için verildiğine dair irade beyanı da bulunmadığı, senedin tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirmesi gibi bir durumun da söz konusu olmadığı, senedin düzenleme amacını gösterir temel borç ilişkilerinin açıklanmasından ibaret sözcüklerin senedin bono niteliğini etkilemeyeceği TTK’nun 776.maddesi gereğince kambiyo vasfında olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir. Bozma ilamı üzerine bu defa senet borçluları … ile … Ltd.Şti vekilleri vasıtasıyla mahkememize aynı senetten dolayı menfi tespit davasını 18/03/2016 tarihinde açmış olduklarından senet borçlularının da menfi tespit davası açmakta hukuki yararlarının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesi, 07/04/2016 tarihli … esas-… karar sayılı ilamı ile Yargıtay bozma ilamına karşı direnme kararı vermiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05/04/2017 tarih, … esas … karar sayılı ilamı ile Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin bozma kararına uyulması gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesince verilen direnme kararını bozmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmuş ise de; karar düzeltme talebi reddedilmiş ve takibin iptaline ilişkin dosya Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesi’nde … esas numarasını almış olup duruşması 03/05/2018 tarihine bırakılmıştır.
Senede dayalı alacak davasıyla aynı senede dayalı menfi tespit davasının davacılarının alacak davasında alacaklı, menfi tespit davasında borçlular olduğu, talep sonuçlarının farklı olduğu nedeniyle sonradan açılan menfi tespit davası yönünden derdestlik şartlarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar senet borçluları imzaların şirket yetkilisi …’a ait olmadığını ileri sürmüş iseler de, gerek savcılık aşamasında alınan adli tıp raporu gerekse mahkememizce alınan 3 kişilik uzman bilirkişi kurulu raporu ile dava konusu senet üzerindeki imzaların şirket yetkilisi …’un eli ürünü olduğu tespit edildiğinden senet borçlularının imza inkarına yönelik savunmaları yerinde bulunmamıştır.
Dava konusu senedin düzenleyeni … Ltd.Şti, düzenleyen lehine kefil (aval veren)i …, lehtarı …, düzenleme tarihi 19/12/2013, vade tarihi 25/05/2014 olan 1.600.000,00 TL meblağlı , kıymetli evrak niteliği taşıyan bono vasfında senet olduğu sabittir. Senet üzerinde “bedeli nakden ahzolunmuştur” ibaresi bulunmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu edilen bononun davalılardan tazmini gerekip gerekmediği, bononun dayandırıldığı hukuki ilişkinin var olup olmadığı, senedin ihdas sebebinin davacı alacaklı tarafça talil edilip edilmediği, alacaklının dayandığı hukuki ilişkinin var olup olmadığı, neticeten senet alacaklısının alacak iddiasının, senet borçlularının ise menfi tespit iddialarının yerinde olup olmadığı hususlarından oluşmaktadır. Davacı-senet lehtarı davaya konu bononun senet keşidecisi şirket hisse devirlerinin bedellerine ilişkin olarak düzenlendiğini belirtmek suretiyle esasen “nakden” kaydı bulunan bononun düzenlenme amacını diğer bir ifadeyle bononun temelinde yatan hukuki ilişkiyi dolayısıyla senedin ihdas sebebini “malen” olarak talil etmiştir. Senedin ihdas nedenini talil eden davacı-alacaklı bu şekilde ispat yükünü üzerine almıştır. Davacı senet alacaklısı bu iddiasının ispatı yönünde … ve … tarafından imzalanan “BELGE” başlıklı protokolü, hisse alım bedellerinin ödendiğini gösterir açıklama içeren banka ödeme dekontlarını, hisse devir sözleşmelerini, Bakırköy …Noterliği’nin 05/12/2013 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesini, dava konusu bono ile aynı tarihte düzenlenen ve ödendiğine ilişkin üzerlerinde ödendi ve iptal yazıları bulunan 25/02/2014 vadeli 100.000,00 TL tutarlı , 25/03/2014 vadeli 100.000,00 TL tutarlı, 25/04/2014 vadeli 50.000,00 TL tutarlı bono suretlerini ibraz etmiştir. Sunulan “belge” başlıklı protokoldeki imzaya davalı-birleşen dosya davacısı … itiraz etmemiştir. Bu protokol tarafların kabulündedir. Söz konusu protokole göre, davacı … … Ltd.Şti ortaklarından … ve …’ın hisselerini satın almıştır.Şirketin diğer ortakları ise bu hisse devrine muvafakat etmemişlerdir. Bu husus açıkça protokole yazılmak suretiyle yapılacak genel kurulda olumsuz oy kullanacaklarını beyan ettiğinden …’ın aldığı cazip teklif nedeniyle … ve … ile yaptığı hisse alım sözleşmelerini feshettiği, bu fesih işleminden sonra … ve …’a ait olan hisselerin kendi üzerlerinde kaldığı, …’ın daha sonra …’ın ahzu kabza yetkili vasıtasıyla hisselerinin 1/4’ünü …’a, 1/4’ünü …’a , 1/4’ünü …’e, 1/4’ünü …’a sattığı, bu satışın bedelinin bir bölümü nakit ve kalanın senet düzenlenerek ödendiği, işlemlerin muvazaadan ari gerçek satış olarak yapıldığı ve sözleşmenin iyiniyet çerçevesinde muvazaalı satış iddiasında bulunulmaması için düzenlendiği ibareleri yer almaktadır.
Her ne kadar dava konusu bononun bilgileri ile cazip teklif nedeniyle …’a hisselerin iadesi için kararlaştırılan satış bedeli açıkça protokolde yazılı değil ise de; senet alacaklısının dayanmış olduğu diğer delillerin de protokol hükümleri çerçevesinde bütün olarak incelenmesi, tarafların protokolü yapmakta ki iradelerinin ve amaçlarının yorumlanması gerekmektedir. Ayrıca olayların kronolojik sıralaması ve şirketin hisse devirleri sonucunda ortaklık yapısının ne şekilde olduğu da önem arzetmektedir. Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere … ile … arasında noterde 26/11/2013 tarihinde, yine … ile … arasında 27/11/2013 tarihinde hisse devir sözleşmeleri yapılmıştır. … hisse devirleri karşılığında ibraz olunan açıklamalı banka dekontlarına göre 500.000,00 TL …’e, 500.000,00 TL …’a ödeme yapmıştır. Akabinde iki ortağın hisselerini devralan … Bakırköy …Noterliği’nin 05/12/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesini düzenleyerek … ve …’ın hisselerini devraldığını, devir sözleşmelerinin karar altına alınarak tescil edilmesini içeren talebini … Ltd.Şti’ne ihtar etmiştir.Bu ihtarnameden sonra düzenlendiği anlaşılan … ve …’ın imzalarını içeren “belge” başlıklı protokolde …’ın kendisine yapılan cazip teklif nedeniyle … ve … ile yaptığı hisse devir sözleşmelerini feshettiği belirtilmektedir. Bakırköy …Noterliği’nin 19/12/2013 tarih … yevmiye nolu fesihnamesi ile … ile … arasında yapılan 27/11/2013 tarihli hisse devir sözleşmesinin karşılıklı anlaşarak feshedildiği sabittir. Protokolde yazdığı gibi …’ın %20 hissesinin 1/4 er olarak şirketin diğer ortakları …, …, … ile …’a satıldığı da sabittir. Sonrasında ise şirket sicil kayıtları ve bilirkişi tarafından incelenen şirket karar defterine göre bu devir şirket genel kurulunca kabul edilerek ticaret sicilde tescil ve ilanı yaptırılmıştır. İşbu değişiklik neticesinde şirketin 23/12/2013 tarihi itibariyle ortaklık yapısının %25’er hisse oranları ile …, …, … ve … şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. 02/01/2014 tarihinde ise…’in şirketi temsil yetkisi kaldırılmıştır. Sonrasında 13/01/2014 tarihinde şirket ortaklarından … sahip olduğu %25 hissenin %10 hissesini ortak dışı …’a, kalan %15’lik hissesini diğer üç ortak …, … ve …’a eşit olarak devretmiş, bu devir 15/01/2014 tarihli ortaklar kurulu kararı ile kabul edilerek ticaret sicile tescil edilmiştir.Yapılan bu işlemler bütün olarak değerlendirildiğinde protokolü doğrular şekilde …’ın … ve …’a ait hisseleri devralmasından sonra şirketin diğer ortaklarının bu hisse devrini kabul etmeyeceklerini ve yapılacak genel kurulda olumsuz oy kullanacaklarını beyan etmeleri üzerine hisse devir sözleşmelerinin feshedildiği, akabinde …’ın hisselerini diğer ortaklara, …’in de hisselerini ortak dışı … ve diğer üç ortağa devrederek şirket ortaklığından ayrıldıkları anlaşılmıştır.
Protokolde açıkça …’ın aldığı cazip teklif nedeniyle yapılan hisse devir sözleşmelerinin feshedildiği yazılıdır. … … ve …’ın şirketteki %20’şerden toplam %40 hissesi için 1.000.000,00 TL hisse devir bedeli ödemiştir. Yapılan cazip tekliften kastedilenin bu miktarın üzerinde olduğu açıktır. Dava konusu bono ile aynı tarihte düzenlenen 19/12/2013 düzenleme tarihli 25/02/2014 vade tarihli 100.000,00 TL tutarlı, 19/12/2013 düzenleme tarihli, 25/03/2014 vade tarihli 100.000,00 TL tutarlı, 19/12/2013 düzenleme tarihli, 25/04/2014 vade tarihli 50.000,00 TL tutarlı bonoların borçlularca ödendiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nun 19.maddesine göre bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında tarafların gerçek ve ortak iradelerinin esas alınması gerekmektedir. Bu madde kapsamında dava konusu protokol olarak adlandırılan sözleşmeyi tanzim ederken tarafların (…-…) amaçları ve ortak iradelerinin belirlenmesi gerekir. Dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak yukarıda tarih sırası ile verilen somut olayların hepsinin bir bütün olarak birbirleriyle ilgili vakıalar olduğu anlaşılmaktadır. En önemlisi belge başlıklı protokol ve içeriğini dava konusu senede aval veren ve aynı zamanda senet borçlusu şirketin yetkilisi olan … da kabul etmektedir. Senet borçluları bu kadar büyük meblağlı senedi hangi sebeple imzaladıklarını da açıklayamamışlardır. Bono alacaklısı bononun ihdas nedenini talil ederek ispat yükünü üzerine almış olup sunduğu protokol, bunu destekleyen hisse alım bedellerinin ödendiğine dair banka dekontları, dava konusu bono ile aynı tarihte düzenlenen vadesi önce olan 3 adet bononun davalı-birleşen dosya davacıları borçlular tarafından ödenmiş olması, şirkete senet alacaklısı tarafından gönderilen ihtarname, hisse devirleri, şirketin hisse devirleriyle ilgili aldığı kararlar, fesihname birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu bononun tarafların anlaşmaları üzerine feshedilen hisse devir sözleşmeleri ve iade edilen hisselerin bedeli karşılığı teklif edilen cazip fiyat karşısında verilmiş olduğunu alacaklının kanıtladığı kanaatine varılmıştır.
Tartışılması gereken bir diğer husus ise; şirket yetkilisi …’un 3.kişinin fiilini taahhüt yoluyla şirketi borç altına sokmasının mümkün olup olmadığı konusudur. Taraflar yapmış oldukları sözleşmelerde kural olarak 3.kişileri etkileyemezler. Ne var ki, çağdaş hukuk sözleşme özgürlüğü ilkesi ile taraf iradelerine bazı hallerde 3.kişilerin hukuk alanlarını etkileme imkanı tanımıştır. Sözleşmelerin 3.kişiler üzerindeki etkileri özellikle “3.kişinin yararına sözleşme” ve “3.kişinin fiilini taahhüt” hallerinde görülür. Dava konusu olayda şirket hisse devirleri işlemlerine senet borçlusu şirket taraf değildir. Ancak bononun düzenlendiği tarih itibariyle borçlu şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kişi …’tur. Şirket yetkilisi iade alınacak hisse bedelleri karşılığında şirketin asıl borçlu, kendisinin de aval vereni olduğu bonoları imzalamıştır. Şirketi borçlandırmaya yetkili müdürün şirketi temsilen 3.kişinin fiilini taahhüt mahiyetinde bono düzenlemesi mümkündür. Bu sebeple dava konusu bonodan dolayı 3.kişinin fiilini taahhüt kapsamında … Ltd.Şti’nin de sorumluluğu sözkonusudur. Şirket yetkilisinin şirketi borçlandırarak zarara sokması halinde ise, bu husus yönetici sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasının konusu olabilecektir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler karşısında; dava konusu bononun belge başlıklı protokol kapsamında feshedilen hisse devir sözleşmeleri nedeniyle iade edilen hisselerin bedeli karşılığı alındığı, senedin ihdas sebebinin asıl dava davacısı, birleşen dosya davalısı alacaklı tarafından sunulan yazılı delillerle kanıtlandığı, … Eksport şirketinin 3.kişinin fiilini taahhüt kapsamında şirket yetkilisi tarafından borçlandırılmasının mümkün olduğu, borçluların imza inkarına yönelik savunmalarının yerinde olmadığı, dava konusu senedin tüm unsurlarıyla kıymetli evrak olan bono niteliğini haiz olduğu kanaatine varılmakla, asıl davanın kabulü ile, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takiple tahsilde tekerrür olmamak üzere 1.600.000,00-TL’nin 25/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, koşulları oluşmadığından davacının tazminat isteminin reddine, birleşen davada, davacıların davalı aleyhindeki menfi tespit davasının reddine, mahkememizce verilen 23/03/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, İİK.nun 72/3.maddesine dayalı ihtiyati tedbir kararı teminat yatırılıp uygulanmış olduğundan İİK.nun 72/4.madde ve fıkrası uyarınca davalı alacaklının bu yüzden uğradığı zararlara karşılık dava değerinin takdiren %20’si tutarı 320.000,00-TL tazminatın birleşen dosya davacılarından alınarak birleşen dosya davalısına ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-ASIL DAVADA;
A-Asıl davanın kabulüne, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takiple tahsilde tekerrür olmamak üzere 1.600.000,00-TL’nin 25/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
B-Koşulları oluşmadığından davacının tazminat isteminin reddine,
2- BİRLEŞEN DAVADA;
A-Davacıların davalı aleyhindeki menfi tespit davasının reddine,
B-Mahkememizce verilen 23/03/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
C-Mahkememizce verilen İİK.nun 72/3.maddesine dayalı ihtiyati tedbir kararı teminat yatırılıp uygulanmış olduğundan İİK.nun 72/4.madde ve fıkrası uyarınca davalı alacaklının bu yüzden uğradığı zararlara karşılık dava değerinin takdiren %20’si tutarı 320.000,00-TL tazminatın davacılardan alınarak davalı-alacaklıya ödenmesine,
3-ASIL DAVADA;
a-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 109.296,00-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 27.324,00 TL harcın mahsubuna, bakiye 81.972,00-TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-Davacı tarafından yatırılan 27,70-TL başvurma harcı ile karar ve ilam harcına mahsup edilen 27.324,00 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir olunan 71.950,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı tarafından sarf edilen 393,00-TL tebligat gideri. 69,70-TL müzekkere gideri, 2.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.662,70-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4- BİRLEŞEN DAVADA;
a-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu ilam ve karar harcının davacılar tarafından peşin yatırılan 27.324,00 TL harçtan mahsubuna, artan 27.288,10-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 71.950,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Birleşen davanın reddine karar verildiğinden birleşen dosya davacıları tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
6- Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy çokluğuyla verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/04/2018

Başkan …

Üye …
(Muhalif)
Üye …

Katip …

MUHALEFET ŞERHİ

“Hukuk Genel Kurulu’nun … Esas, … Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; ” Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “naklen ” kaydıyla senede yazılmışsa, artık buna uymak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili ( nedene, illete bağlanması ) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal ” ya da “nakit ” olarak belirtilmiş ise tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme ( ihdas ) nedeniyle aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir. Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyor ise, bu durumda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun ) varlığını kanıtlamak durumundadır.”
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasına ilişkin esas davada, davacı taraf, dava dışı … Ltd. Şti’nin dava dışı ortakları olan … ve …’ın %20 şerden olmak üzere toplam %40 hissesini her biri 500.000.TL’den olmak üzere toplamda 1.000.000,00 TL bedelle noterde düzenlenen hisse devir sözleşmeleri ile devraldığını, daha sonra da davalı şirketin %60 hissesine sahip diğer ortaklarının bu devre onay vermeyeceklerini beyan ederek davacının 1.000.000,00 TL ‘ye satın almış olduğu hisseleri cazip bir teklif sunarak 1.150.000,00 TL kâr vererek toplamda 2.150.000,00 TL karşılığında satın almayı teklif etmeleri üzerine, davaya konu toplam %40 şirket hissesinin 1/4’ ünü …a, 1/4’ünü …’a, 1/4’ünü …’a 1/4 ‘ünü …’e olmak üzere toplam 2.150.000,00 TL bedelle davalı … Eksport hissedarlarının geri satın alındığını, bu kapsamda 300.000,00 TL’ nin Bakırköy …. Noterliğinde davalı … tarafından elden nakten ödendiği, geriye kalan 1.850.000,00 TL için ise davalı şirketin borçlusu, diğer davalı …’unda kefili olduğu, her birinin tanzim tarihi 19/12/2013 olan, 25/03/2014 vade tarihli 100.000,00 TL, 25/02/2014 vade tarihli 100.000,00 TL, 25/04/2014 vade tarihli 50.000,00 TL ve en son 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00 TL ‘lik senetlerin düzenlendiği ve davacıya verildiği, bu senetlerden toplam 250.000,00 TL’ lik 3 adet senedin ödendiği ve bu nedenle iade edildiği, davaya konu 1.600.000,00 TL’ lik senedin ise ödenmediği iddia edilerek, dava konusu 19/12/2013 keşide tarihli ve 25/05/2014 vade tarihli 1.600.000,00 TL’lik senet bedelinin vade tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Bu şekilde davacı tarafça ” bedeli nakden ahzolunmuştur ” ibaresi yazılı olan dava konusu senedin, satışı yapılan hisse devir bedellerine istinaden düzenlendiği iddia edildiğinden davacı tarafça dava konusu bononun temelinde yatan hukuki ilişkinin ta’lil edildiği,(Senedin talil edildiği açısından … Hukuk Dairesi’nin … E, …. K sayılı kararı da bu yöndedir) bu nedenle işbu davada ispat külfetinin yer değiştirerek davacı tarafa geçtiği, mahkememiz dosyası ile birleşen menfi tespit davasın da da … tarafından davalı olarak aynı yönde savunmada bulunulduğu, bu nedenle birleşen dava da da ıspat külfetinin davalı … ‘ta olduğu, her nekadar dava konusu senetteki imzanın esas davada davalı, birleşen davada davacı durumunda bulunan … ‘un eli ürünü olduğu grafolojik inceleme neticesinde bilirkişi vasıtası ile belirlinmiş ise de dava konusu senedin hisse devir bedeline istinaden düzenlendiği yönündeki davacı iddiasının esas davada davalı, birleşen davada davacı tarafça inkar edildiği, bu nedenle esas davada ıspat yükü kendisinde olan davacı, yine birleşen davada ıspat yükü kendisinde olan davalı tarafın davalı şirkete ait olan olan ve noterde düzenlenen hisse devir sözleşmeleri ile dava dışı ortaklardan satın aldığı toplam %40 hissenin 2.150.000,00 TL bedel ile davalılara satıldığı ve dava konusu senedin de bu satış bedeline istinaden düzenlenen senetlerden biri olduğu yönündeki iddiasını HMK 200 ve devamı maddeleri gereğince yazılı delille ispatlanmasının gerektiği, bu yönde yazılı bir delilin dosyada mevcut olmadığı, davacı tarafın delilleri arasında bulunan “Belge ” başlıklı tarihsiz belgenin incelenmesinden davalı … ve … tarafından imzalanmış bir belge olduğu, işbu belgenin içeriğinde davacı tarafın senetteki “nakten”ibaresini talil ederek iddia ettiği şekilde dava konusu %40 davalı şirket hissesinin 2.150.000,00TL bedel ile esas davada davalılar, birleşen davada davacılarca davacı …’tan geri satın alındığı ve dava konusu senedin de bu satış bedeline istinaden düzenlendiğine dair bir ibarenin bulunmadığı gibi dava konusu senede ilişkin de hiçbir atfın bulunmadığı, ayrıca dava konusu senet üzerinde de bu yönde herhangi bir şerhin bulunmadığı, bu nedenle bu belgenin tek başına davacının iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı gibi “Belge” başlıklı sözleşme de davalı şirketin de imza veya kaşesinin bulunmadığı, mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı ile davalı şirket arasında davacı tarafça iddia edildiği şekilde hisselerin satın alınmasına ilişkin sözleşmenin varlığına ve dava konusu senedin hisse satış bedeli karşılığında verildiğine dair herhangi bir kayda rastlanmadığı, bu şekilde davacının esas ve birleşen davada “nakden” ibaresini taşıyan dava konusu senedin hisse satış bedeline ilişkin olarak davalılarca düzenlenerek davacıya verildiği yönündeki iddiasını yazılı deliller ile ispatlayamadığı düşünülmekle, esas davada ıspat yükü kendisine düşen davacı sıfatıyla, birleşen davada ise ispat yükü kendisine düşen davalı sıfatıyla, her iki davada açıkça yemin deliline dayanılmıssa … ‘a yemin teklif etme hakkı hatırlatılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğundan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Üye …