Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/129 E. 2020/280 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/129 Esas
KARAR NO : 2020/280

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/02/2015
KARAR TARİHİ : 12/03/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıların İstanbul Ticaret Siciline ….. sicil nosu ile kayıtlı eski unvanı …… Ticaret San.Ve Tic.A.Ş olan ….. Ticaret San.Ve Tic.A.Ş. nin temsil ve ilzama yetkili yöneticileri olup, …’ın aynı zamanda şirketin kurucu ortaklarından olduğunu, davalılar tarafından müvekkilinden …… Ticaret San.ve Tic.A.Ş için 1.000.000.-Euro borç talep edilmesi üzerine %5 faizi ile birlikte 400 gün içinde tek seferde geri ödeme şartı ile müvekkili ile davalıların yetkilisi olduğu ….. Tic. San. ve Tic. A.Ş arasında 11/03/2013 tarihinde ödünç sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye uygun olarak müvekkilinin ….. Ticaret San. Ve Tic.A.Ş nin hesabına 20/03/2013 tarihinde toplam 1.000.000.-Euro havale ettiğini, kararlaştırılan 400 günlük ödeme süresinin dolmasına yakın müvekkilinin 09/04/2014 tarihinde davalılara borcun ödenmesi için banka hesap bilgilerini gönderdiğini, ancak 14/04/2014 tarihinde cevabi mailde …… Ticaret San.Ve Tic.A.Ş.’nin 16.807,79 Euro gibi çok küçük bir borcunun olduğu bildirilerek kredi olarak alınan 1.000.000.-Euro luk borcun hukuka aykırı, haksız ve kötü niyetli bir şekilde inkar edildiğini, davalıların geri ödeme için taahhüt ettikleri 400 günlük vadenin 01/05/2014 tarihinde dolmasına rağmen yetkilileri oldukları şirket adına hiçbir ödeme yapmadıklarını ve şirket yetkilisi sıfatı ile görevlerini ifa ederken müvekkilini kasten iğfal ettiklerini, borcu inkar ederek şirketin faaliyeti ile ilgili olarak müvekkilini aldatarak zarara uğrattıklarını, daha sonrasında yaptıkları araştırmada borç alan şirketin müvekkilinden aldıkları borcu geri ödeme imkanının olmadığı, adına kayıtlı taşınmazının ve borcunu ödemesini sağlayacak hiçbir mal varlığının, gelirinin ve faaliyetinin olmadığının tespit edilmesi üzerine imzalanan ödünç sözleşmesinde yetkili olarak tayin edilen Berlin (Almanya) Mahkemesinde şirket aleyhine 27/05/2014 tarihinde alacak davası açtıklarını, davalıların kasıtlı kötü niyetli, hukuka aykırı ve kusurlu eylemleri sebebi ile müvekkilinin alacağını şirketten fiilen tahsil etmesi imkanının yok olması nedeniyle müvekkilinin çok büyük zarar gördüğünü, davalılar hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yaptıkları şikayet üzerine …… Hazırlık nosu ile soruşturmanın devam ettiğini, TTK. 553 maddesine göre şirket yetkililerinin görevlerini ifa ederken kusurları ile şirket alacaklılarını zarara uğratmış olmaları halinde oluşan zarardan tazmin ve yükümlü olduklarını ileri sürerek öncelikle davalı … adına kayıtlı İstanbul ili, Bahçelievler ilçesi, …. ada,….. parselde kayıtlı ….. nolu bağımsız bölüm, …. ada, …. parselde kayıtlı …. nolu bağımsız bölüm, Ağrı ili, Doğu Beyazıt Tapu Sicilde kayıtlı ….. ada …. parsel sayılı taşınmaz, …. ada ….. parselde kayıtlı ….. nolu bağığmsız bölüm, Ağrı ili, Kovancık köyünde kaim …… ada …. parsel nolu taşınmaz üzerine, davalıların tensip edilecek banka hesaplarındaki mevduatları üzerine, tespit edilecek mal varlıkları ve sair her türlü hak ve alacaklarının ( şirket hissesi, marka patent hakkı, alacak, hakkı sair) üçüncü şahıslara devrinin önlenmesi için tedbir konulmasına, müvekkilinin oluşan 1.000.000,- EURO zararının 20/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 5 faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle usule ilişkin olarak 11/03/2013 tarihli kredi sözleşmesine konu edilen 1.000.000,- Euro …… Tic. San. ve Tic. A.Ş’nin banka hesabına gönderildiği tarih itibariyle bu şirkete Almanya kökenli ….. Şirketi ve dolayısıyla bu şirketin ortak ve yetkilisi davacı …… ortak olduğundan davacının şirketin mali durumunu bilebilecek durumda olduğunu, bu nedenle kasten iğfal edildiği ve aldatıldığını kabul anlamına gelmemek ve bu yöndeki savunmaları saklı kalmak üzere davacı iddialarının hak düşürücü sürenin dolmasından sonra ileri sürülerek davanın 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmesinden sonra açıldığından davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin hissedarı ve genel müdürü olduğu …… Tic. San. ve Tic. A.Ş arasında imzalanan 11/03/2013 tarihli Kredi Sözleşmesinin son bendinde yetkili mahkeme Almanya/Berlin Mahkemeleri olarak belirlendiğinden davanın yetkisizlik ve görevsizlik nedeniyle reddini istediklerini, taraflar arasında Almanya/Berlin Mahkemelerinde devam eden derdest dava bulunduğunu, her iki davanın konularının ve sebeplerinin 11/03/2013 tarihli Kredi Sözleşmesine dayandığından derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı ……. Türk Vatandaşı olmadığı ve Türkiye’de yerleşik ve devamlı bir ikametgahı bulunmadığından müvekkilinin uğrayabileceği zararları karşılamak üzere mahkemece belirlenecek teminatın yatırılması, teminat yatırılmaması halinde davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, müvekkilinin davacıya karşı şahsi sorumluluğu, taahhüdü veya borcu olmadığı gibi şahsi olarak borca herhangi bir kefaleti de bulunmadığından pasif husumet-dava ehliyetinin bulunmadığını, huzurdaki davada TTK 553 maddesinde belirlenen koşulların da oluşmadığını bu sebeple müvekkili aleyhine dava ikame edilmesinde davacının hukuki yararının bulunmadığını, dava dilekçesinde belirtilmeyen deliller ile bildirilecek tanıklara muvafakatlarının bulunmadığını, esasa ilişkin olarak ise; …… Tic. San. ve Tic. A.Ş’nin 14/02/2013 tarihli şirket hisselerinin devrine yönelik kararı uyarınca müvekkili ile ……’ın şirkette bulunan 25’er paylarını …… unvanlı şirkete devrettiklerini, şirketin 21/02/2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile müvekkilinin ve Almanya kökenli ortak şirketin önerisi doğrultusunda diğer davalı …’nın müşterek imzaları ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıklarını, şirketin ortaklık yapısı değişip şirketin % 50 hissesi Almanya kökenli …… unvanlı şirket tarafından satın alındığından yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı ile şirketin unvanının ….. Tic. San. ve Tic. A.Ş olarak değiştirilerek ilan ve tescil edildiğini, şirket yönetim kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda davacıdan alınan kredinin 110.373,32 Euro’luk kısmının 2013 yılında, 50.000,- Euro’luk kısmının ise 2014 yılında olmak üzere toplam 160.373,32 Euro’nun diğer davalı … tarafından temsil edilen …… şirketi ile …… Tic. San. ve Tic. A.Ş arasında imzalanan kredi sözleşmelerine istinaden verildiğini, yine alınan kredinin 877.680,- Euro’luk kısmının da ….. Ltd. Şirketinin işletme giderlerinin karşılanması ve …… şirketinden alınan ürünlerin bedelinin ödenmesi için kullanıldığını, tüm bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacı tarafından …… Tic. San. ve Tic. A.Ş’ne verilen kredinin şirketin iştigal konuları ile sınırlı olmak üzere şirket menfaatleri doğrultusunda kullanıldığını, dolayısı ile müvekkilinin şirket alacaklılarını zarara uğratmadığını, 2013 yılı sonlarına doğru …… şirketinin Almanya’da ticari faaliyetlerinin bozulması nedeniyle iflas sürecine girdiğinin şirket yönetiminin kayyıma devredildiğinin e-mail yoluyla müvekkiline bildirildiğini, ….. Tic. San. ve Tic. A.Ş (eski unvanı …… Tic. San. ve Tic. A.Ş) davacıdan aldığı krediyi yine davacının ortak ve yetkilisi olduğu şirketlere ödemiş olduğundan sadece kredinin faizinden doğan 16.807,79 Euro borcunun kaldığını, gerek ……. ve Tic. A.Ş gerekse …..San. ve Dış Tic. Şirketinde diğer ortaklarla birlikte şirketleri müşterek imza ile temsil ve ilmaza yetkili olduğundan ve davacı ile birlikte diğer kişiler de halen kayıp ve ulaşılamaz durumda olmakla birlikte Türkiye’ye gelmediklerinden şirketler adına gerek alacakların tahsili gerek borçların ödenmesi ve gerekse şirket faaliyetlerinin gerektirdiği hiçbir işlemi yapamadığından fazlası ile mağdur durumda olan müvekkilinin işbu davanın ikame edilmesi ile birlikte davacı ve davacı ile birlikte hareket eden davalı … ve …… tarafından aldatılmak suretiyle organize bir şekilde dolandırıldığını anlayan müvekkilinin suç duyurusunda bulunma ve her türlü talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile durumun ortaya çıkacağını, ayrıca Almanya kökenli …… ve …… unvanlı şirketlerin ticaret sicil kayıtlarının Almanya’dan sorulması halinde ortak ve yetkililerinin kimler olduğu ve davacının anılan şirketlerle organik bağının tespit edileceğini, davacının tedbir talebi kötü niyetli olup tedbir koşullarının da oluşmadığını, talep edilen faizin de fahiş olduğunu belirterek usule yönelik beyan ve itirazları doğrultusunda davanın esasına girilmeksizin usulden reddine, aksi takdirde kötü niyetli, haksız, dayanaksız usul ve yasalara aykırı davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; TTK 553.madde ve devamı uyarınca Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı yanın tedbir talebinin değerlendirilerek tensip tutanağının (11) nolu bendinde açıklanan gerekçelerle talebin reddine karar verilmiş, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Bakırköy Vergi Dairesi Müdürlüğüne, Merter Vergi Dairesi Müdürlüğüne ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosuna yazılan müzekkerelere cevap verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının davalıların yöneticisi oldukları dava dışı şirkete verdiği kredinin davalıların aldatma ve kusurlu davranışları sonucunda verilip verilmediği, davalıların ödeme savunmalarının yerinde olup olmadığı, davalıların yönetici sorumluluğundan kaynaklanan sorumluluklarının bulunup bulunmadığından oluştuğu tespit edilmiştir.
Davacının Almanya vatandaşı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Devleti arasında Hukuki ve Ticari mevaddı Adliyeye Müteallik Münasebetı Mütekabiliye Dair Mukavelenamenin 2.maddesine göre teminat muafiyeti bulunmadığından davalı … vekilinin davacıdan yabancılık teminatı alınmasına ilişkin talebinin reddine, davanın şirket yönetici sorumluluğundan kaynaklanan alacak davası olduğundan, 6102 Sayılı TTK.nun 560.maddesindeki zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerektiği, dava tarihi itibariyle 2 yıl ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolmadığı gibi, davalılar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçnudan Savcılık soruşturması da devam ettiğinden ayrıca hak düşürücü süre de söz konusu olmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının reddine, 11/03/2013 tarihli Kredi Sözleşmesinin tarafları davacı ile dava dışı şirket olup, sözleşmedeki uluslararası yetki şartının sözleşmenin tarafı olmayan davalıları bağlamayacağı, Berlin Mahkemesindeki dava yönünden derdestlik itirazında bulunulmuş ise de; her iki davanın davalılarının ve hukuki sebebinin farklı olduğu anlaşılmakla davalı … vekilinin uluslararası yetki ve derdestlik itirazlarının da reddine, huzurdaki davada dava dışı şirketin yöneticilerine yönelik sorumluluktan kaynaklanan alacak talep edildiğinden iddiaların ileri sürülüş şekline göre davalıların pasif husumetlerinin bulunduğu yine bu aşamada davacının hukuki yararının yokluğuna ilişkin somut bilgi, belge tespit olunamadığından davalı vekilinin bunlara yönelik itirazlarının reddine, davanın şirket yönetici sorumluluğuna dayalı alacak istemini içerdiği, davalının taşınmazlarının davanın konusunu oluşturmadığı, HMK 389. maddesine göre uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilmesinin mümkün olduğu nedeniyle ihtiyati tedbirin yasal şartları oluşmadığından davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine, davanın niteliği dikkate alındığında bu aşamada davalı tanıklarının dinlenilmesine yer olmadığına, davalı … vekilinin 25/02/2016 tarihli dilekçesindeki 2, 3 ve 4. maddelerinde yer alan hususlar yönünden bilirkişi raporu alınıp sonrasında değerlendirme yapılmasına ihtiyaç olması halinde bu delillerin toplanılmasına, şimdilik Almanya ve Romanya ilgili makamları ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılması talebinin reddine, mahkememizce 20/10/2016 tarihinde verilen ihtiyati haciz kararının İİK’nun 257/1.maddesine göre verildiği, gerekçelerinin gösterildiği, ihtiyati haciz için tam ispat koşulunun aranmadığı nedeniyle davalı … vekilinin ihtiyati hacze itirazının reddine, 08/06/2016 tarihli heyet ara kararını değiştirir bir durum görülmediğinden davalı … vekilinin yurtdışına müzekkere yazılması, Emniyet Genel Müdürlüğünden yurtdışı giriş-çıkış tarihlerinin sorulması ve tanık dinlenmesine ilişkin taleplerinin aynı gerekçelerle reddine, 08/06/2016 tarihli heyet ara kararını değiştirecek bir durum görülmediğinden davalı … vekillerinin yurtdışına müzekkere yazılması, Emniyet Genel Müdürlüğünden yurtdışı giriş-çıkış tarihlerinin sorulması ve tanık dinlenmesine ilişkin taleplerinin aynı gerekçelerle tekrar reddine, HMK 189 maddesi uyarınca davada ileri sürülen iddia ve savunmaların tanıkla ispatı mümkün olmadığından bu konuda tanık delili de caiz olmadığından davalı … vekilinin tanık dinletme talebinin reddine, 08/06/2016 tarihli heyet ara kararındaki gerekçeler ayrıca davalı tarafça bir kısım ticaret sicil kayıtları da sunulmuş olduğundan Romanya ve Almanya yetkili makamlarından dava dışı şirketlerin ticaret sicil kayıtlarının istenilmesi sonuca etkili görülmediğinden ve davalı tarafça sunulan buna ilişkin kayıtlar mahkememizce yeterli görüldüğünden davalı … vekilinin bu husustaki taleplerinin reddine, davada ileri sürülen iddia ve savunmalar, dosyadaki deliller, davanın hukuki niteliği gözetildiğinde davacının, davalı …’nın ve dava dışı kişinin Türkiye’ye yaptıkları giriş çıkış kayıtlarının Emniyet Genel Müdürlüğü’nden istenilmesine ilişkin talebin reddine, davalı … vekillerinin ihtiyati haciz kararının kaldırılması talepleri yönünden daha önce mahkememizce değerlendirilip karar verildiğinden ihtiyati haczin kaldırılmasının gerektirir koşullar bulunmadığından davalı … vekillerinin ihtiyati haciz kararının kaldırılması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Dava dışı ….. Ticaret San. ve Tic. A.Ş.’nin ihtilaf konusu döneme ilişkin ticari defter kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak iddia ve savunmalar ile ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlık konuları hakkında rapor alınmasına karar verilmiş, 20/09/2016 tarihli raporda özetle; davacının dava dışı ….. Ticaret Sanayi ve Ticaret A.Ş.ye verdiği kredinin ödenmemesi dolayısıyla davalı yönetim kurulu üyelerinden, 1.000.000 Euro asıl alacak ile 95.277,78 Euro işlemiş faiz olmak üzere dava tarihinde 1.095.277,78 Euro doğrudan zararını tazmin edebileceği, dava tarihinden ödeme yapılıncaya kadar yıllık %5 oranı üzerinden faiz yürütülebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davalı … vekilinin 17/10/2016 tarihli dilekçesinde yer alan rapora itirazlarının ve dilekçe ekinde sunduğu bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, ayrıca mahkememize açılan …… Esas sayılı tenfiz davasının (Uyap’tan tüm örnekleri çıkartılarak dosyamıza konulmasına) huzurdaki davaya etkisinin de irdelenmesi için önceki bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, 07/03/2017 tarihli ek raporda özetle; kök rapora yapılan itirazlar doğrultusunda ve dosyaya ibraz edilen belgeler üzerinde yapılan tespit ve değerlendirmeleri neticesinde her türlü delilin takdiri ve nihai karar mahkemeye ait olmak üzere kök rapordaki görüşleri değişmediği, davacının dava dışı ….. Ticaret San ve Ticaret A.Ş.ye verdiği kredinin ödenmemesi dolayısıyla davalı yönetim kurulu üyelerinden, 1,000.000 Euro asıl alacak ile 95.277,78 Euro işlemiş faiz olmak/ üzeire dava tarihinde 1.095.277.78 Euro doğrudan zararını tazmin edebileceği, dava tarihinden ödeme yapılıncaya kadar yıllık % 5 oranı üzerinden faiz yürütülebileceği, ayrıca davacı tarafından Berlin Eyalet Mahkemesinde dava dışı ….. AŞ aleyhine açılan ve Alman hukukuna göre usulünce kesinleşen kararın, tenfizi halinde bu husus davacının şirketten olan alacağına bir delil teşkil edebilirse de, anılan davanın tarafı olmayan davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin huzurdaki dava bakımından kesin delil niteliğine haiz olduğundan bahsedilmeyeceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dava dışı ….. Ticaret San.ve Tic.A.Ş.’nin 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak gerek 11/03/2013 tarihi (sözleşmenin yapıldığı tarih) gerekse 11/02/2015 dava tarihi itibariyle şirketin dava konusu alacağı ödeme kabiliyeti olup olmadığı, aktif-pasif durumu, malvarlığının tespiti, ödeme kabiliyeti yok ise 6102 sayılı TTK.nun 553/1.madde ve fıkrasında tanımlanan şekilde şirketin aciz içerisinde olmasında davalı yöneticilerin kusur veya ihmallerinin bulunup bulunmadığının tespiti ile davalı … vekilinin 1.ek rapora itirazlarının da tek tek değerlendirilmesi, yine davalı tarafça sunulan uzman görüşünün de irdelenmesi için önceki bilirkişi kurulundan (……..) 2.ek rapor alınmasına karar verilmiş, 13/11/2017 tarihli 2.ek raporda özetle; dava dışı ….. AŞ ile davalılar arasında sorumluluk bakımından eksik teselsül bulunduğu, Berlin Eyalet Mahkemesine verilen ve kesinleşen davanın taraflarının farklı olması dolayısıyla derdestlik itirazının ileri sürülemeyeceği, huzurdaki davanın hukuki niteliği itibarıyla doğrudan zarara istinaden açılmış bir sorumluluk davası olduğu TTK md. 556 (1) hükmünün olayda uygulanamayacağı, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin amacı gözetildiğinde huzurdaki davaya uygulanamayacağı, Kanunun veya sözleşmenin doğrudan doğruya uygulanması mümkün ise, veya kanun boşluğu MK md 11e istinaden doldurul abiliyorsa, TMK 2 ye aykırılığa dayanışmayacağı, davacının dava dışı ….. Ticaret San ve Ticaret A.Ş.ye verdiği kredinin ödenmemesi dolayısıyla davalı yönetim kurulu üyelerinden, 1.000.000 Euro asıl alacak ile 95.277,78 Euro işlemiş faiz olmak ü rere dava tarihinde 1.095.277,78 Eur doğrudan zararını tazmin edebileceği, dava tarihinden ödeme yapılıncaya kadar yıllık % 5 oranı üzerinden faiz yürütülebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce incelenen tebligat belgelerine göre tebligatlar yerinde olup taraf teşkili sağlandığından yeniden tebligat yapılmasına yer olmadığına oy birliyle karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; TTK m. 553, genel olarak, kanundan ya da esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlâl eden YK üyelerini, kurucuları, diğer yöneticileri ve tasfiye memurlarını verdikleri zararlardan dolayı şirkete, ortaklara ve şirket alacaklılarına karşı sorumlu tutmaktadır. TTK m. 553’te geçen “yönetici” kavramı ile kanun koyucunun sorumluluk kapsamına dâhil etmek istediği kişiler, anonim ortaklık adına karar alıp onu icra eden veya imza yetkisi bulunan, bu suretle ortaklık adına kendilerine bırakılan görevleri ifa eden kişilerdir (Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, İstanbul, 2013, N. 16-58).
TTK. 555/1 maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibinin şirkete ödenmesini isteyebilecekleri düzenlenmiştir. Somut olayda, kredi veren alacaklı davacı doğrudan zarar gören konumundadır.
Yöneticilerin denetim ve gözetim görevi ile ortaklara eşit işlemde bulunma, şirkete karşı rekabette bulunmama, şirketle işlem yapmama, özen ve bağlılık yükümünün yerine getirilmemesi bir zarara yol açmışsa, bunlara aykırılık müdürlerin sorumluluğuna yol açacaktır.
İşte müdürlerin işlem ve eylemleri nedeniyle zarara uğrayan şirkete, meydana gelen zararın giderimini sağlamak için kanunda hukuki sorumluluk halleri düzenlenmiştir. Kanun koyucu çeşitli durumlara göre farklılıklar gösteren hallerde, şirkete veya ortaklar ile şirket alacaklılarına uğradıkları zararları müdürlerden veya diğer sorumlulardan talep etme hakkı vermektedir.
Ancak belirtmek gerekir ki, hukuki sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için, ortada somut bir zararın bulunması gereklidir. Zira zarar tehlikesi sorumluluk için yeterli değildir. Ayrıca meydana gelen zararın müdürlerin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı kusurlu davranışları, yani uygun illiyet bağı sonucu meydan gelmesi şarttır.
Yöneticilere (organa) özgü genel sorumluluk hallerini düzenleyen, TTK m. 553, 6762 sayılı TTK m. 336 dan farklı olarak, ayrı ayrı hangi hallerin sorumluluk doğuracağını belirtmemiş, genel ve kapsayıcı bir şekilde müdürlerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlâl edip şirketin zarar görmesine sebep olmaları hallerine hasretmiştir. Maddede belirtilen kanun ifadesi, sadece TTK’nu değil, diğer kanunlardaki yükümlülükleri de kapsar şekilde anlaşılmalıdır.
Madde anlamındaki yükümlülük, müdürlerin kanunlardaki veya esas sözleşmede bir görev veya yetki bağlamında öngörülen hususlardaki yapma ve yapmama zorunluluğunu ifade eder. Yükümlülükler şirketi, ortakları ve alacaklıları korumaya yönelik görev ve yetkilerdir.Yükümlülüklerin kusurlu olarak ihlâli nedeni ile müdürlerin sorumlu olabilmesi için, ihlâl sonucu, şirketin, ortakların ya da alacaklıların bir zarara uğraması gereklidir.
Dosyada mübrez evraka göre, dava dışı …… Ticaret Sanayi ve Ticaret AŞ.nin …. sicil no. ile ana sözleşmesinin 11.12.2012 tarihinde tescil edildiği, şirket kurucu odaklarının … ile …… olduğu, şirketin … tarafıdan 3 yıl süre ile temsil ve ilzam edileceğinin kabul edildiği, 6 Mart 2013 tarih ve 8272 sayılı TTSG’de yayınlanan 21.02.2013 tarihli karara istinaden, …’ın Genel Müdür, Romanya uyruklu …’nın ise Genel Müdür Yardımcısı olarak şirketi temsil etmelerine karar verildiği görülmüştür. Dolayısıyla, davalılar … ve …’nın dava dışı borçlu eski unvanı …… Ticaret San.Ve Tic A.Ş olan ve davacı ile borç ilişkisine giren şirkette yönetici olduğu ve dolayısıyla TK m. 553’ün uygulama alanında bulunduğu anlaşılmıştır.
Yöneticilerin ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun kapsamını belirlerken, öncelikle sorumluluğun niteliğini tespit etmek gerekmektedir. Yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin sorumluluğu esas itibariyle şirkete karşıdır ve bu sorumluluk akdî nitelik taşır. Bir başka ifadeyle, YK üyeleri veya yöneticiler görevlerini layıkıyla yerine getirmedikleri takdirde ortaklığa karşı aralarındaki vekalet ilişkisinin ihlâli nedeniyle sorumlu olurlar. TTK m. 553’e göre, yönetici ve yönetim kurulu üyelerine ortaklar veya alacaklılar işbu akdî ilişkiye dayalı olarak yalnızca dolaylı zarar nedeniyle zararın şirkete ödenmesi için dava açabilirler. Buna karşılık, ortaklar ve alacaklıların doğrudan doğruya zararlarının bizâtihi kendilerine ödenmek üzere açacakları davaların temelini ise haksız fiil oluşturmaktadır. Huzurdaki davada da, sorumluluğun temeli haksız fiil niteliği taşımaktadır.
Görevlerini ifa ederken haksız fiil ika eden yönetici veya yönetim kurulu üyelerinin haksız fiil sorumluluğu olacağında kuşku yoktur. Bu şekilde zarar gören kişiler, dilerlerse eksik teselsül ilkesi gereğince şirkete veya yönetici/YK üyesi sorumlulara birlikte veya ayrı ayrı başvurabilirler. Haksız fiil sorumluluğunun bir diğer ayırıcı unsuru da, ortak veya şirket alacaklılarının ortaklığın zararından bağımsız olarak gördükleri zararlardır. Bu fiillerin ortaklığı zarara uğratıp uğratmadığından bağımsız olarak bu kişilerin dava hakkı vardır. Yargıtay da, yöneticilerin bilinçli olarak şirket malvarlığını yapay işlemlerle azaltan yöneticilere karşı doğrudan doğruya tazminat davası açılabileceğini kabul etmektedir (bkz. Yargıtay 11. HD, 14.02.2006, E. 14844, K. 1396).
Somut olayda, davacı tarafından dava dışı ….. Ticaret San. ve Tic. A.Ş.’ye 1.000.000 Euro tutarında kredi açıldığı sabittir. Dosyaya sunulan delillerde de, davacının alacağını taraflar arasındaki kredi sözleşmesine göre gereken vadede tahsil ettiğini gösteren bir delil bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, dosyada davacının alacağını tahsil ettiğine ışık tutacak bir delil bulunmamaktadır. Her ne kadar 11/03/2013 tarihli kredi sözleşmesine göre uyuşmazlığın hallinde Alman Mahkemeleri yetkili kılınmış ve davacının dava dışı şirket aleyhine Berlin Mahkemeleri’nde açtığı dava lehine sonuçlanmış ise de, bu karara rağmen davacının borcunu tahsil edemediği dosyada mübrez delillerden anlaşılmıştır.
Davalı savunmasında, şirket hesabına gelen kredi tutarının kullanımına yönelik olarak 22.04.2013 tarihli ve 4 sayılı Yönetim Kurulu kararı alındığını ve paranın …… adresinde kurulu ……’nin Türkiye’de kurduğu …..Ltd Şirketi’nin masraflarında kullanılmasına karar verildiği, şirket Yönetim Kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda davacıdan alınan kredinin 110.373,32 Euro’luk kısmının 2013 yılında, 50.000 Euro’luk kısmı ise 2014 yılında olmak üzere toplam 160.373.32 Euro’nun diğer davalı … tarafından temsil edilen ….. şirketi ile …… Ticaret Aş. arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden verildiğini, 160.373,32 Euro’nun …… inşaat işleri finansmanı için verildiğini, bu şirkete % 6 faizle kredi kullandırıldığını, davacıdan alınan 877.680,00 EURO’luk kısmının ise ….. Ltd Şirketinin işletme giderlednin karşılanması ve …… şirketinden alınan ürünlerin bedelinin ödenmesi için kullanıldığını savunmuş ise de, borçlunun ifayı tam olarak doğru şekilde ve doğru kişiye yapmadığı müddetçe borcundan kurtulamayacağı gözetilerek bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Bilindiği üzere davacıdan farklı bir tüzel kişiye yapılan ifa, tam ve doğru ifa sayılamayacağı gibi, davacının dava dışı şirketten alacağını Berlin Mahkemesi’nde verilen karar neticesinde dahi tahsil edemediği ve davalının savunmalarının davacı ile davalıların yetkilisi olduğu dava dışı şirket arasındaki [1.000.000.-Euro borcun %5 faizi ile birlikte 400 gün içinde tek seferde geri ödeme şartı ihtiva eden] yazılı sözleşmenin varlığı karşısında dikkate alınamayacağı değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalıların yöneticisi oldukları şirketin ödeme gücünü ve kredinin geri ödeme kabiliyetini gözetmeksizin kullandıkları kredi nedeniyle TK m. 553 gereği yukarıda açıklanan gerekçelerle şahsi sorumluluklarına gidilmesi mümkündür.
Tüm bu nedenlerle; davanın kabulü ile; 1.000.000 Euro’nun sözleşme ile kararlaştırılan vade tarihi olan 01/05/2014 itibaren işletilecek yıllık %5 faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
1.000.000 Euro’nun 01/05/2014 itibaren işletilecek yıllık %5 faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-HMK 392/2 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde tazminat davası açılmadığı takdirde ve talep halinde teminatın davacıya iadesine,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 191.978,42 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 47.994,61 TL harçtan mahsubuna, bakiye 143.983,81-TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir olunan 114.412,20 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 27,70 TL başvurma harcı, 47.994,61 TL peşin harç, 529,90 TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.461,00 TL ilan ücreti, 7.500,00 -TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 60.513,21 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/03/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸