Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1102 E. 2020/358 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1102 Esas
KARAR NO : 2020/358

DAVA :Ticari Şirket (Hisselerin Terekeye Aidiyetinin Tespiti Tereke Hesabına Kayıt ve Tescili, Olmadığı Taktirde
Miras Payları Oranında Tescil)
DAVA TARİHİ : 01/12/2015
KARAR TARİHİ : 25/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Hisselerin Terekeye Aidiyetinin Tespiti Tereke Hesabına Kayıt ve Tescili, Olmadığı Taktirde Miras Payları Oranında Tescil) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerin babası …’ın 23/11/2015 tarihinde vefat ettiğini, davalılar ….. Tül A.Ş ve ….. Havayolları A.Ş nin … tarafından kurulduğunu, …’nin ise diğer iki şirketin katkılarıyla kurulduğunu, gerek ….. Tül A.Ş ve gerekse …’de bulunan … hisselerinin …’ın özel durumu nedeni ile yurt dışına çıkacak olması ve şirketleri idare etmekte zorlanacağı gerekçesi ile emaneten müvekkillerinin ağabeyi …’a devredildiğini, bu devrin bila bedel olarak emaneten yapılan bir devir olup, … Türkiye’ye dönüp şirket işleri ile ilgilenebilecek durumda olması halinde oğlu …’ın bu hisseleri aynen …’a iade edeceğini, … üzerinde gözüken davalı her üç şirkete ait hisselerin toplamının % 97’sinin gerçekte …’a ait olduğunu, bu % 97’lik değer oranının hiçbir şekilde sermaye arttırımlarından etkilenmeyeceği hususu … tarafından gayri kabili rücu olarak kabul ve taahhüt edildiğini, işbu belgelerin sahte olduğu gerekçesiyle … tarafından Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına …. soruşturma numaralı dosya ile müvekkili davacılar aleyhine suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturma kapsamında Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen raporda inceleme konusu belgelerin gerçek olduğu ve …’ın eli ürünü olduğuna karar verilmesi üzerine davacılar hakkında takipsizlik kararı verilerek takipsizlik kararının kesinleştiğini, bu belgelerin … tarafından 2005-2006 yıllarında müvekkili …’ın babasını Almanya’da ikamet ederken gerçekleştirdiği ziyaret sırasında babası tarafından müvekkiline ileride kendisine bir şey olacak olması veya haklarını koruyamayacak bir hale gelmesi durumunda zarara uğramaması için müvekkiline verildiğini, müvekkilinin işbu belgeyi özenle saklayarak koruduğunu ve aile içi huzursuzluğa mahal vermemek adına ortaya çıkartmadığını, …’ın nihayet 2012 yılında Türkiye’ye döndüğünü, ancak 1918 doğumlu olması ve yaşının oldukça ilerlemiş olması ve ağır hastalığı nedeniyle oğlu …’a geçmişte emaneten verdiği hisse devirini ve kızı …’a verdiği belgeyi ve bu belgeyi veriş amacını dahi unuttuğunu, müvekkili …’ın emaneten verilen hisseleri üzerine alması veya tüm kardeşlerin eşit oranda söz sahibi olduğu bir yönetimce şirketin idare edilmesi taleplerinin kabul görmediğini, bunun üzerine müvekkillerinin babaları …’ın yaşlılığı ve buna bağlı akıl zayıflığı ile fiziksel yetersizliği nedeniyle hak ve hukukunu korumak amacıyla kendisine vasi atanması, mümkün olmadığı takdirde yasal danışman atanması talebiyle Büyükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile vasi tayini davası açıldığını, bu davada alınan rapora göre …’ın akli ve fiziki melekelerinin yerinde olmadığının ve kendisine vasi tayin edilmesinin zorunlu olduğunun bildirilmesi üzerine mahkemece 19/11/2015 tarihinde …’a İstanbul Barosu Avukatlarından ….’ın vasi adayı olarak belirlenmesine karar verilerek duruşmanın 23/02/2016 tarihine bırakıldığını, ancak …’ın 23/11/2015 tarihinde vefat ettiğini, murisin ölümü üzerine tüm mirasçıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla Büyükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Tereke Esas sayılı dosyası ile terekenin tespiti ve resmi defter tutulması talepli dava açıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle davalı …’ın …, … ve ….. Tül A.Ş’de bulunan hisselerinin % 97’si üzerine, davalı her üç şirketin gerek yurt içi gerekse yurt dışında bulunan hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasına, …’ın davalı her üç şirketteki temsil ve tasarruf yetkisinin kısıtlanarak dava konusu hisselerin idaresi ve mirasçılık haklarının korunmasını teminen tedbiren kayyım atanmasına, yargılama sonucunda davalı şirketlerdeki … üzerinde gözüken hisselerin % 97’sinin muris …’a ait olduğunun tespitiyle bu hisselerin murisin tereke hesabına kayıt ve tesciline, tereke hesabına kaydının mümkün olmaması halinde müvekkillerinin mirasçılık payları oranında adlarına tesciline ve şirket pay defterine işlenmesine, mahkemenin inançlı işlem temeline dayalı savunmaya itibar etmemesi halinde dava konusu hisselerin muris muvazaasına dayalı olarak …’a verilmiş olması ve şekil şartı yokluğundan bu devrin ve bağışlamanın geçersiz olduğunun tespitiyle hisselerin muris …’a ait olduğunun tespitiyle murisin tereke hesabına iade edilerek bu hesaba kayıt ve tesciline, tereke hesabına kaydının mümkün olmaması halinde müvekkillerinin mirasçılık payları oranında adlarına tesciline ve şirket pay defterine işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …, ….. Havayolları A.Ş ve … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle usule ilişkin olarak davacı tarafça yatırılan harcın … hakkında yatırılmış sayılması gerektiğini, mahkemenin tensip zaptının 16.maddesi gereğince ilk aşamada davalı gösterilen üç şirket hakkında harç tam olarak yatırılmadığından davanın reddinin gerektiğini, davacılar vekilinin 24/12/2015 tarihli dilekçesinde harca esas değerleri şirketlerin sermaye miktarları üzerinden bildirerek bu miktarlar üzerinden harcın tamamlandığını, oysa ki şirketlerin gerçek nominal değerlerinin şirket sermayelerinin çok üstünde olduğunu, bildirilen harca esas değerleri kabul etmediklerini, dava dilekçesinde …’nin değerinin 15.000.000.000,- TL (onbeş milyar TL= 5.000.000,- ABD doları) olduğunun ileri sürüldüğünü, bu miktar üzerinden ek harcın ikmal ettirilmesi, akabinde tedbir taleplerinin değerlendirilmesi gerektiğini, davacı vekilinin davada taraf olmayan …hakkında tedbir talep ettiğini, taraf olmayan şirket hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuken mümkün olmadığını, husumet değiştirilmek istenen …ile davalı …’nin iştigal konularının birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, HMK’da teşmil yoluyla hasım değişitirilmesinin mümkün olmadığını, her ne kadar HMK.nun 124 madesinde (1) “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır” denilmekte ise de, davacının yanılgıda haklı olmadığı gibi kötü niyetli olduğunu, davacıların 2007 yılında güven ilişkisine dayalı olarak müvekkili …’a vekaletname vermek suretiyle ….. Havacılık Hizmetleri A.Ş’deki hisselerini …. Havacılık Hizmetleri A.Ş’ne satarak paralarını almak suretiyle ibra ettiklerini, davacıların bu durumu bilerek husumette yanılmalarında hukuki olanak bulunmadığını, husumetin değiştirilmesine kesinlikle muvafakat etmediklerini, TMK 641 maddesi gereği mirasın terekeye intikali işlemleri için mirasçıların tamamının birlikte hareket etmeleri gerektiğinden mirasçıların tamamının davaya dahil edilmesi gerektiğini, davacı iddialarını kabul anlamına gelmemekle beraber davacı taleplerinin tamanının zaman aşımına uğradığını, …’nin sermayesinin muhtelif tarihlerde arttırıldığını ve hisse devirlerinin yapıldığını, şirketin şu anki sermayesinin 5.000.000,- TL olup, 4.980.710,63 TL nominal değerde şirket esas sermayesinin % 99,7 sini temsil eden payların sahibinin …, 12.440,76 TL nominal değerde şirket esas sermayesinin % 0.0024’ünü temsil eden payların sahibinin …., 6.016,87 TL nominal değerde şirket esas sermayesinin % 0.0012’sini temsil eden payların sahibinin …, 831,74 TL nominal değerde şirket esas sermayesinin 0.00016’sını temsil eden payların sahibinin … olduğunu, davacıların müvekkili …’ın babasına ait olan payları inançlı temlik yolu ile devraldığı ve muris muvazaasına ilişkin iddialarını yazılı delillerle ispatlamaları gerektiğini, davacıların yaklaşık 18 yıl sonra ileri sürdükleri iddialarının MK 2.maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasını oluşturduğunu, dosyaya ibraz edilen beyanname başlıklı belgede …’ın kendi adına attığı bir imza olmayıp, …’nin kaşesi üzerine şirketi temsilen attığı bir imza bulunduğunu, bu durumun açıkça belgenin geçersiz olduğunu gösterdiğini, muris … tarafından keşide edilen Bakırköy …. Noterliğinin 20 Mayıs 2013 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesinde “hakkındaki emanet iddialarının asılsız olduğu, akli melekelerinin yerinde olmadığı iddiasının doğru olmadığı ve kişilik haklarını zedelediği, hiç kimseye emaneten yahut karşılıksız olarak şirket hissesi vermediği, bu bakımdan davalı …’tan alacaklı olmadığı” beyanında bulunulduğunu, davacı tarafça sunulan hukuki dayanaktan yoksun beyanname başlıklı delil incelendiğinde davalı …’ın şirket kaşesi üzerine imzasını taşıyan ve sahte olarak doldurulan bu belgede şirket hisselerinin % 97’sinin sermaye artırımından etkilenmeksizin …’a ait olacağı yönündeki ifadenin TTK hükümlerine tamamen aykırı olduğunu, ayrıca davacıların hisse devirlerinin muvazaalı ya da inançlı işlemler sakat olduğuna ilişkin pay defterinde herhangi bir kayıt düşmediklerini, davacıların şirketteki pay oranlarına itiraz etmelerinin çelişkili davranış yasağı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, uzun süre sessiz kalma sebebiyle hak kaybından söz edilebileceğini, bir hakkın kullanımına uzun süre sessiz kalan davacıların zımni olarak bu kullanıma icazet vermekte, rıza göstermekte olduğunu, ayrıca hakkın kullanımı için olası aykırılığın hak sahipleri tarafından bilinmesi gerektiğini, müvekkili … adına verdikleri esasa ilişkin beyanlarını … yönünden de tekrar ettiklerini, ayrıca müteveffa …, Büyükçekmece …Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı vesayet dosyasında 07/03/2014 tarihli beyanında bizzat “havayolu şirketini …. kurdu ben kurmadım” şeklinde beyanda bulunduğunu, müteveffanın bu beyanının müvekkilleri lehinde kesin delil teşkil ettiğini, açılan davada davacıların kötü niyetli olduğunu, muris …’ın 1980 yılında Almanya’ya yerleşerek Alman vatandaşı olduğunu, geçen 35 senelik süre zarfında şirketlere nakdi sermaye koyan ve şirketleri geliştirenin müvekkili … olduğunu, huzurdaki dava geçerli kesin yazılı bir delile dayanmadığından davacıların ihtiyati tedbir taleplerinin reddinin gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise şirketlerin işleyişinin sekteye uğratılmaması amacıyla şirketlerin reel değeri üzerinden teminat alınarak karar verilmesinin uygun olacağını, yine davalı müvekkil şirketlerin değerlerinin belirlenmesinde …. Yapı Endüstri A.Ş ile akdettiği Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinin de değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, davacıların ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, davacı şirket hisselerinin iptali ile terekeye kayıt edilmesi talep edildiğinden öncelikle mirasçıların davaya dahil edilmelerine, davacının husumet değiştirilmesine ilişkin taleplerinin reddine, … yönünden yatırılan eksik harcın tamamlattırılmasına, dava değerinin şirketlerin reel değeri üzerinden görülmesi bakımından ilgili Tapu Müdürlüklerinden, Belediyeden ve resmi işlem görmüş Noterliklerden belgeler getirtilerek keşfen bilirkişi incelemesi sonucunda harcın buna göre tamamlattırılmasına karar verilmesini ve davacı taleplerinin tamamının esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … İçi Servisleri A.Ş vekili cevap dilekçesinde; …’nin 1993 yılında …, …. …. ve davacılar … ile … (…) tarafından kurulduğunu, kurucular arasında muris …’ın bulunmadığını, …nin ise 2009 yılında …, …, …, ….., … tarafından 8.000.000,- TL sermaye ile kurulduğunu, muris … ile davacıların …ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, öncelikle müvekkili şirket yönünden şirketin hali hazırdaki güncel değeri üzerinden harcın yatırılmasını, tedbir taleplerinin de şirketin gerçek bedeli değerlendirilerek karar verilmesini talep ettiklerini, davacı taleplerini kabul anlamına gelmemekle beraber davacının taleplerinin tamanının zamanaşımına uğradığını, …’deki hisselerin muris … adına kayıtlı olması gerekirken … adına inançlı olarak devredildiği, …’deki hisselerin satılarak …nin kurulduğunun iddia edildiğini, …’nin 1993 senesinde kurulduğunu, kuruluş aşamasında davacıların bizzat yer aldığını, işbu davadaki davacı taleplerinin tamamının 2003 yılından sonra zamanaşımına uğradığını, muris … ile …ve … arasında illiyet bağı bulunmadığını, davalı …nin davalı sıfatını kabul etmek anlamına gelmemek kaydıyla davacılar … ve …’ın 05/06/2007 tarihinde …’ndeki hisselerinin bedellerini nakden alarak ibra olunduklarını, aynı tarih 2007/03 karar nolu yönetim kurulu kararıyla da hisselerinin tamamını …’a verdikleri vekaletname ile …. Havacılık Hizmetleri A.Ş’ne devrettiklerini, daha sonrasında hisselerin gerçek sahibinin … olduğununu ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacıların dosyaya ibraz ettikleri 01/03/2005 yılında düzenlendiği iddia edilen beyyanamedir başlıklı yazıya itibar edilmesinin mümkün olmadığını, anılan belge incelendiğinde emanet verenin ve emanet alanın şahsen imza atmadığı, şirket kaşesi üzerine olan evrakın sonradan doldurulduğu, belgenin içeriği itibariyle de …’ni hiç bir şekilde bağlamayacağı, bu konuda herhangi bir imzanın bulunmadığı, anonim şirketlerde emaneten hisse devirinin mümkün olmadığının görüleceğini, ayrıca belgede …ni bağlayan hiçbir yazı bulunmadığını, geçersiz hukuki dayanaktan yoksun, sahte belgede şirket hisselerinin % 97’sinin hiçbir sermaye artırımından etkilenmeksizin …’a ait olacağı yönündeki ifadenin TTK hükümlerine tamamen aykırı olduğunu, davacıların muris muvazaasına yönelik iddialarını da yazılı delillerle ispat etmeleri gerektiğini, muris …’ın Bakırköy …. Noterliğinin 20 Mayıs 2013 tarih …. yevmiye nolu ihtarnamesinde bizzat kendisinin “ben hiç kimseye emanet ya da karşılıksız bir mal, gayrimenkul ya da şirket hissesi vermedim, bu nedenle de oğlum …’tan bir hak ve alacağımın doğması mümkün değildir.” şeklinde beyanı ile ortada emaneten bırakılmış bir ticari şirket hissesinin bulunmadığını beyan ve ikrar ettiğini, davacılar vekilinin mahkemeye verdiği 07/12/2015 tarihli husumetin değiştirilmesine ilişkin dilekçesinde, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,- TL sinin …’tan tahsilini murisin terekesine aktarılmasına karar verilmesini talep ettiğini, davacıların dava dilekçesiyle bağlı olduklarını, dava dilekçesinde hiçbir alacak talebinde bulunulmadığını, bu nedenle davacıların iddiasını genişletmesine muvafakat etmediklerini ileri sürerek davacıların ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, davacı şirket hisselerinin iptali ile terekeye kayıt edilmesi talep edildiğinden mirasçıların davaya dahil edilmesine ve davanın tümüyle esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; davalı şirketlerdeki …’a ait hisselerin % 97’sinin muris …’ın terekesine ait olduğunun tespiti, tereke hesabına kaydı, olmadığı takdirde davacıların miras payları oranında adlarına tescili ve şirketlerin pay defterlerine işlenmesi istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın, muris muvazaasına dayalı şirket hisse devrinin iptaliyle davalı şirketlerdeki … adına kayıtlı hisselerin muris …’a ait olduğunun tespiti ve tereke hesabına kaydı, bu olmadığı takdirde mirasçılık payları oranında davacılar adına tescilinin gerekip gerekmediğinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davalı …’ın mernis kaydı, davalı şirketlerin İTO internet sitesinden sicil kayıtları çıkartılmış, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verilmiş, sicil kayıtlarının gönderilmiş, incelenmesinde; …. sicil nolu ….. Uçak İçi Servisleri Anonim Şirketi’nin 27/04/2009 tarihinde kurulduğu, …. Havalimanı … Bölgesi …. …./…. adresinde sicilde kayıtlı olduğu, … sicil nolu ….. Havacılık Anonim Şirketi (Eski Ünvan ….. …. A.Ş., …., … Havacılık A.Ş.)’nin son tescilini 14/02/2000 tarihinde yaptırdığı, …. Havalimanı …. Sahası Polis Eğitim Merkezi Arkası …./…./…. adresinde sicilde kayıtlı olduğu, …. sicil nolu ….’nin son tescilini 09/07/2014 tarihinde yaptırdığı, …, …. Caddesi No:… …/ …./ … adresinde sicilde kayıtlı olduğu, … sicil nolu …. Havacılık Hizmetleri A.Ş.’nin son tescilini 09/11/2015 tarihinde yaptırdığı, …. Mahallesi İnönü Caddesi No:… …./…. adresinde sicilde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Büyükçekmece ….Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Tereke dosyasının ve…. Esas sayılı dosyası, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma nolu dosyası Büyükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası Uyap üzerinden örnekleri gönderilmiştir.
Davalı …’ne tebligat yapılmış cevap dilekçesi ibraz etmemiş ise de; davacı vekilinin 07/12/2015 havale tarihli dilekçeyle davalı …’nin husumetten çıkartılarak husumetin …ne tevcih olunmasını talep ettiği, dilekçenin davalılara tebliğ edildiği, husumet değiştirilmek istenen …vekilinin husumet değişikliğine muvafakatleri bulunmadığına ilişkin 30/12/2015 tarihinde dilekçe sunduğu, mahkememizin 13/01/2016 tarihli heyet ara kararı ile davacılar vekilinin taraf değişikliği talebinin 6100 sayılı HMK’nun 124/4 madde ve bendi uyarınca kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması nedeniyle karşı tarafın rızası aranmaksızın kabulüne, buna göre davalı ….’nin davalı olmaktan çıkartılarak yerine …’nin davalı olarak düzeltilmesine karar verilerek yeni husumet tevcih olunan ….. Uçak İçi Servisleri A.Ş.’ne davacılar vekilinin 07/12/2015 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinin ve heyet ara kararının tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekilinin davalı …’ın üç şirketteki hisselerinin 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi, davalı şirketlerin tüm banka hesaplarına tedbir konulması, davalı …’ın davalı her üç şirketteki temsil ve tasarruf yetkisinin kısıtlanması, şirketlerde dava konusu hisselerin idaresi ve mirasçılık haklarının korunmasını teminen kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir istemlerinin şirketlerin sicil kayıtları gelip eksik peşin harç tamamlandıktan sonra değerlendirilmesine karar verildiği, davacılar vekilince dava değeri bildirilerek harcın tamamlandığı, diğer noksanlıklar da ikmal edildiğinden davacılar vekilinin tedbir taleplerinin 18/01/2016 tarihinde kısmen kabulüne karar verildiği, davacılar vekilinin 19/01/2016, davalılar vekilinin 26/01/2016 tarihli dilekçeleriyle mahkememizce verilen 18/01/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararına itiraz ettikleri, ihtiyati tedbire itirazın mürafaalı olarak incelenerek; HMK’nun 393. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının, verildiği tarihten itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorunda olduğu, aksi halde kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararının kendiliğinden kalkacağı, somut davada ihtiyati tedbirin 18/01/2016 tarihinde verildiği, bir haftalık yasal sürede tedbir kararının uygulanması talep edilmediğinden mahkememizce verilen 18/01/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının yasa hükmü gereğince kendiliğinden kalkmış sayıldığının açıklanmasına, ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkmış sayıldığından taraf vekillerinin tedbire itirazları konusuz kalmakla itirazlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacılar vekilinin mahkememizce önceden reddedilen ve yinelenen tedbir istemlerinin ise hukuki ve fiili durumda değişiklik olmadığından mahkememizin önceki kanaatini değiştirecek bir durum bulunmadığından dosya kapsamına göre yaklaşık ispat koşulu oluşmadığı nedeniyle yinelenen tedbir istemlerinin reddine, vasi tayini davasında vesayet altına alınması istenilen …’ın vekilliğinin üstlenilmesi nedeniyle menfaat çatışması olduğuna dair itirazın mevcut dosya kapsamı ve iddiların ileri sürülüş şekli nazara alındığında bu aşamada reddine, ancak davacılar vekilinin ilgili Baro’ya başvurmakta muhtariyetine 17/03/2016 tarihinde taraf vekillerinin huzurunda karar verildiği anlaşılmıştır.
Muris muvazaası iddiasına dayalı davalar terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından ve yolsuz tescil niteliğinde olduğundan, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği sapma göstermeyen yargısal içtihatlar ve aynı yöndeki öğreti görüşü ile benimsendiği, başka bir anlatımla muvazaalı işlem hiçbir hüküm doğurmaz ve muvazaa nedeninin ortadan kalkması ya da bir zamanın geçmesi ile görünürdeki batıl işlem geçerli hale gelmeyeceğinden davalılar vekilinin zamanaşımı itirazlarının reddine karar verilmiştir.
18/01/2016 tarihli heyet ara kararı ile, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil nosunda kayıtlı davalı … ve …. sicil nosunda kayıtlı davalı …’lerindeki diğer davalı …’a ait (T.C: …) hisselerin % 97’si üzerine üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, davalılar … ve …’lerinin tedbire konu hisselerinin değeri olarak bildirilen 13.763.430,24 TL nin takdiren % 15’i tutarı 2.064.514,54 TL nakdi veya kesin ve süresiz teminat mektubu alınmasına karar verildiği, 27/04/2017 tarihli heyet ara kararı ile, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil nosunda kayıtlı davalı … ve … sicil nosunda kayıtlı davalı …’lerindeki diğer davalı …’a ait (T.C: ….) hisselerin % 97’sinin davacılar … ve …’ın mirasçılık belgesindeki miras payları toplamı olan 6/20’si üzerine üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, davalılar … ve …’lerinin tedbire konu hisselerinin değeri olarak bildirilen 13.763.430,24 TL nin 6/20’si olan 4.129.029,07-TL’nin takdiren % 15’i tutarı 619.354,36-TL nakdi veya kesin ve süresiz teminat mektubu alınmasına, 03/07/2017 tarihli heyet ara kararı ile , davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil nosunda kayıtlı davalı … ve …. sicil nosunda kayıtlı davalı …’lerindeki diğer davalı …’a ait (T.C: …) hisselerin % 97’sinin davacı …’in mirasçılık belgesindeki miras payı olan 3/20’si üzerine, davacı …’ın mirasçılık belgesindeki miras payı olan 3/20’si üzerine üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, davalılar … ve …’lerinin tedbire konu hisselerinin değeri olarak bildirilen 13.763.430,24 TL’nin 6/20’si olan 4.129.029,07-TL’nin takdiren % 15’i tutarı 619.354,36-TL teminat alınmasına, davacıların miras paylarına tekabül eden 309.677,18-TL teminatın davacı …, 309.677,18-TL teminatın ise davacı … tarafından yatırılmasına, teminatın nakdi veya kesin ve süresiz teminat mektubu olarak alınmasına, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir taleplerinin mahkememizce birden fazla kez değerlendirildiği, daha önce de teminatsız olarak tedbir talebinde bulunduğu, mahkememizce teminat takdir edilerek bir kısım ihtiyati tedbirlere karar verildiği, davacılar tarafından yasal süre içerisinde teminat yatırılıp tedbirin uygulanması talep edilmediğinden tedbirlerin kendiliğinden kalkmış olduğu, yinelenen teminatsız tedbir talebinin ise önceki ara kararlarda ifade edildiği gibi istisnai bir durum söz konusu olmadığından yasa maddesi de açık olduğundan reddine, keza yinelenen kayyım atanması, tasarruf yetkisinin kısıtlanması, malvarlığı üzerine tedbir taleplerinin de reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili 26/07/2016 tarihli talep dilekçesi ile ,… bankasında bulunan müvekkili …, muris … ve davalı … adına olan tüm hesapların açılışından günümüze kadar olan hesap hareketliliğini gösterir işlem listesinin ve işlemlerin kim tarafından hangi belge ya da vekaletnameye istinaden yapıldığının dökümlerinin gönderilmesine ilişkin istinabe evrakının hazırlanarak Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İşleri Genel Müdürlüğü aracılığı ile istinabenin gerçekleştirilmesini talep etmiş, 26/07/2016 tarihinde Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılmış, Yurtdışı istinabe cevabının döndüğü, buna göre Lahey Sözleşmesinin 3.maddesine göre gerekliliklerin karşılanmadığı, buna dair yazı cevabının gönderildiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan delilleri, sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Muris …’ın öz kızları olan Davacılar … ve …, 23.11.2015 tarihinde vefat eden babalarının, yurt dışına çıkacak ve uzun süre dönemeyecek olması nedeni ile şirket işlerini idare etmek üzere kendisine ait tüm şirket hisselerini ağabeyleri davalı …’a devrettiğini, ancak bu devrin bedelsiz ve emaneten yapılan bir devir olduğunu ve …’ın tekrar Türkiye’ye dönmesi halinde bu hisselerin iade olunacağını, hisselerin babalarına ait olduğu hususunun 2005 yılında … tarafından yazılı şekilde beyan edildiğini, sair taleplerinin yanısıra anılan hisselerin Muris …’a ait olduğu ve tereke defterine alacak olarak geçirilmesi, bu mümkün olmaz ise davacıların payları oranında adlarına tesciline ve pay defterine kaydedilmesi gerektiğini iddia etmişlerdir.
Davacılar, babaları tarafından Almanya’ya gitmeden önce şirket hisselerini inançlı işleme dayalı olarak ağabeyleri …’a bedelsiz olarak devrettiğine dair iddialarını, dosyaya sunmuş oldukları “BEYANNAME” başlıklı belgeye dayandırmışlardır. Söz konusu belge üzerinde Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma nolu dosyasında yapılan imza incelemesi neticesinde, her ne kadar belgenin altında yer alan imzanın …’a ait olduğu tespit edilmiş ise de, belge içeriğinin belgeye imza tarihinden farklı bir tarihte belgeye eklendiği saptanmakla, belgenin içeriğinin murisin gerçek iradesini yansıtıp yansıtmadığına dair kesin bir tespit yapılamamaktadır. Ayrıca, belgenin tarihinin 01/03/2005 olduğu da dikkate alındığında, davacıların aradan uzun yıllar geçtikten sonra böyle bir belgeyi ortaya çıkarmalarının MK 2 dürüstlük kuralı ilede bağdaşmayacağı değerlendirilmiş, vicdanen inançlı işlemin varlığını ispata kabil bir delil olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu durumda inançlı işlemin varlığından söz edilemez.
Öte yandan, davacılar inançlı işlem iddialarının yanı sıra, dava dilekçesinde terditli olarak muris muvazaasına dayalı iddia da bulunmuşlardır. Nitekim davacılar muris … tarafından hisselerin …’a devri hususunun sağlığında yapılmış bir karşılıksız kazandırma ve bağış niteliğinde olduğunu, bağış sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gerekip ortada geçerli bir yazılı bağış sözleşmesi bulunmadığını ve bu bakımdan muris muvazaası söz konusu olduğunu ileri sürmektedirler.
Bilindiği üzere temeline miras bırakanların çeşitli nedenlerle mirasçılarından mal kaçırmasının söz konusu olduğu hallerde, miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafının görünürde bir sözleşme yapması ancak bu sözleşmenin arkasına asıl niyetlerini içeren başka bir sözleşmeyi gizlemesi şeklinde tanımlanan muris muvazaası kurumu, kanunlarımızda yer almamakta olup Yargıtay içtihatları ile hukuk sistemimize dahil edilmiştir.
Muris muvazaası, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihinde verdiği 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla hukukumuza girmiştir. 74 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararındaki esaslar yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.05.1987 tarihinde verdiği 4/5 sayılı kararıyla (usuli düzenlemeye ilişkin eklemeler hariç) teyit edilmiştir. 16.03.1990 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında da içtihat değişikliğine yer olmadığı yönünde karar verilmiş ve “muris muvazaası” kavramı kurumsallaşmıştır. Tanımından da anlaşıldığı üzere, muris muvazaasından bahsedilebilmesi için öncelikle görünürde bir işlem olması gerektiği tartışmasızdır. Somut olayda, muris muvazzaasından bahsedebilmek için görünürde muris … ile … arasında yapılmış görünürde bir işlem yoktur. Öte yandan davalı … uçak içi Sersileri A.Ş: yönünden açılan davanın hukuki sebebi muris ….’â ait paralarla kurulduğu ve on ait lduğu iddiası dikkate alındığında muris muvazaasından bahsedilebilmesi için öncelikle görünürde bir işlem olması gerektiği ilkesi kapsamında davacıların bu yöndeki muvazaa iddiası da yerinde görülmemiştir.
Nitekim davacılar daha önce de mahkememizin kesinleşen …. Esas sayılı dosyasından …., Sanacak Havayolları A.Ş. Ve … aleyhine Genel Kurul Kararı’nın iptali istemli davayı açmışlar, yine davalı …’ın hisselerinin %97’sinin babaları …’a ait olduğu iddiasıyla hissleri temsil yetkisinin olmadığından bahisle genel kurulu kararlarının butlan hükmünde olduğunun tespitini talep etmişlerdir. Bahsi geçen dosyada yapılan yargılama neticesinde verilen Yargıtay …. HD’nin 26/06/2019 T,…. E. E. Ve …. K. Sayılı ilamı ile kesinleşen mahkememizin 12/11/2015 T., …. E. …. K. Sayılı kararında ….. Tül Sanayi AŞ’nin sicil kayıtlarının incelendiği, 18/05/1982 tarihli genel kurul toplantısında hazirun cetvelinden de anlaşılacağı üzere: şirket sermayesinin % 48’i … (16.170.000/33.600.000) ve % 51’in …’ a ait (17.260.000/33.600.000) olduğunun tespit edildiği, anılan şirketin sermayesinin muhtelif tarihlerde artırıldığı, artırımlarda ve hisselerde değişen oranda artırımlarla ortaklara yansıtılmış olup, muhtelif hisse devirlerinin yapıldığının anlaşıldığı, incelenen 1996,1997, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında yapılan genel kurul hazirun cetvellerinde … hisselerinin bulunmadığının bilirkişi kurulunca tespit edildiği ve anılan yıllarda dahi …’ın ortalama % 99.5 hisseye sahip olduğunun anlaşıldığı, ….. Havayolları A.Ş.’de ise …’ın hissesine rastlanmadığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir. Bu kesinleşmiş ilamın dayandığı yargılamada toplanan deliller de huzurdaki dosya bakımından kuvvetli delil teşkil ettiğinden, …’ın hisseleri inançlı işleme dayalı olarak ve muvazaalı olarak iktisap etmiş olduğu yönündeki iddiaları inandırıcı bulunmamıştır. Kaldı ki davacılar aynı zamanda Büyük Çekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesinde …. esas sayılı dosyada tenkis ve mirasta denkleştirme davası açılmış ve bu dava derdest durumdadır. Nitekim yukarıda da açıklandığı üzere, davacıların iddialarını uzun süren bir sessizlikten sonra dile getirdikleri de nazara alındığında, davacının muris muvazaasına yönelik iddiasının da ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle; davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 170,78 TL harç ile 364.742,24 TL harçtan mahsubuna, artan 364.858,62 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar yararına tayin ve takdir olunan 302.305,36 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ….tarafından sarf edilen 60,00 TL tebligat masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ….’ne verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/06/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸