Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1081 E. 2019/299 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1081 Esas
KARAR NO : 2019/299

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan), Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/11/2015
KARAR TARİHİ : 07/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan), Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin mirasbırakanı muris ….. ile davalı …’nun ………Şirketinin hissedarları olduğunu, murisin 20/07/2012 tarihinde 83 yaşında vefatından önce gerek akli gerekse fiziki olarak hayatını tek başına idame etme gücünden yoksun düşmesi ve kendisine demans teşhisi konulması üzerine Bakırköy ….Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen ….. Karar sayılı kararla 17/07/2012 tarihinde müvekkili …’nun babasına vasi olarak tayin edildiğini, davalı …’nun 10 yıl süreyle …nin müdürlüğüne seçilmesi ve şirketi münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılınmasına ilişkin alınan 21/03/2011 tarihli Ortaklar Kurulu Kararında yer alan muris …..’nun ismi altında bulunan imzanın müteveffaya ait olmadığını, bu imzanın oğlu … tarafından atılan taklit bir imza olduğunu, müvekkili tarafından kardeşleri … ve … hakkında özel belgede sahtecilik suçundan Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusu üzerine Küçükçekmece …….Asliye Ceza Mahkemesinin……. Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, ceza davasının işbu davada bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davalı …’nun bu ortaklar kurulu kararı ile kendisine verilen yetkileri kullanarak birçok usulsüz hukuki işleme imza atarak ölenin ……ve Tic. Ltd. unvanlı şirketteki 10.000,- TL tutarındaki hissesini 29/06/2010 tarihinde …’nun eşi olan …….’na devrini sağladığını, daha sonra şirketin unvanının ……. ve Tic. Ltd. Şirketi olarak değiştirilerek davalı ile eşinin şirketin adresini …nin …A.Ş ile aralarında imzaladıkları bayilik sözleşmesine istinaden işletmekte oldukları … Mah… Karayolu üzeri Küçükçekmece Yol kavşağı Küçükçekmece/İSTANBUL adresinde faaliyet gösteren ……. istasyonuna taşıdıklarını, öte yandan davalı …’nun sahip olduğu münferit imza yetkisini kullanarak …. Petrol adına İstanbul Büyükşehir Belediye Emlak Yönetim Daire Başkanlığına verdiği dilekçe üzerine … ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında … benzin istasyonu arazisinin kullanımı konusunda 30/07/2012 tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin devir bedeli 15.000.000,- TL günlük cirosu 150.000,- TL dolaylarında olan petrol istasyonunun gelirinden yoksun bırakıldığını, sahte imza kullanılmak suretiyle alınarak tescil ve ilan edilen Ortaklar KuruluKararının yoklukla malul olduğunu, irade beyanı olmaksızın yapılan bir hukuki işlemin kurulmuş olmayacağı gibi bu işleme daha sonra irade beyanı eksik olan kimse tarafından icazet verilmesinin de sonucu değiştirmeyeceğini, … ile … arasında yapılan Bakırköy ……Noterliğinin 06/04/2012 tarih ve…..yevmiye numaralı hisse devri sözleşmesine istinaden … Ortaklar Kuru tarafından alınan 06/04/2012 tarih …. numaralı hisse devrinin onaylanmasına konu ortaklar kurulu tarafından alınan 06/04/2012 tarih ve …. sayılı kararın imza bölümünün yine aynı gün alınan …. tarihli karardan kesilerek yapıştırıldığını, bu sahte işlemle ilgili olarak yaptıkları şikayet üzerine başlatılan soruşturmanın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının …… numarası ile devam ettiğini, bu soruşturmanın sonucunun da bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, ayrıca davalı …’nun murisin …. Bankası Küçükçekmece Şubesinden muhtelif tarihlerde toplam 1.866.900,- TL para çektiğini, çekilen bu paraların ne şekilde ve hangi amaç için çekildiğinin tespit edilemediğini ileri sürerek öncelikle yargılama sürecinin tamamlanarak hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek olan sürede şirketin malvarlığı üzerinde yapılacak tasarrufların müvekkili açısından giderilmesi güç ve ağır hukuki sonuçlar doğurması kuvvetle muhtemel olduğundan davalı ……. Enerji Turizm İnşaat Nakliyat Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketine kayyım atanmasına, bu şirket adına kayıtlı tüm malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalı … nezdinde alınan 21/03/2011 tarih ….. karar sayılı ve 06/04/2012 tarih…. karar sayılı Ortaklar Kurulu Kararlarının kurucu unsurlarının eksik olması nedeniyle iptaline ve müvekkilinin miras hakkı olan …… Petrol Ltd. Şirketinin iştirakinde bulunan … Benzin İstasyonunun işletme hakkının davalı … tarafından yapılan hileler nedeniyle terekede bulunmayışı sebebiyle fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak üzere uğranılan zararlar nedeniyle şimdilik 10.000,- TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; öncelikle usule ilişkin itirazlarında; huzurdaki davanın şirket denetçileri tarafından açılması veya yönetici olmayan ortakların bu konuda karar almaları gerektiğini, dosyada diğer ortakların bu davanın açılması konusunda verdikleri herhangi bir ortaklık kararı bulunmadığını, davacının her türlü talebinin zamanaşımına uğradığını bu nedenle husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, Bakırköy …..Asliye Ticaret Mahkemesinin …. ve Bakırköy …..Asliye Ticaret Mahkemesinin….. Esas sayılı dosyasılarının devam ettiğini, Bakırköy …..Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen kararın ise kesinleştiğini, davanın derdestlik ve kesin hüküm nedeniyle reddinin gerektiğini, ayrıca davacının 20/07/2012 tarihine kadar ….. Şirketinin ortağı olmadığını, bu sebeple bu tarihten önceki dönemlerde meydana gelen şirket işlemlerine karşı itiraz ve şikayet hakkının bulunmadığını, kaldı ki muris …..’nun Adli Tıp Kurumu raporu ile akıl sağlığına sahip olduğunun anlaşıldığını, esasa ilişkin olarak ise; ….. Petrol Ltd. Şirketinin müdür seçimine ilişkin alınan Ortaklar Kurulu Kararının 21/03/2011 tarihinde alındığını, davacının bu tarihte şirket ortağı olmadığını, 21/03/2011 tarihinde şirket ortağı olan muris …..’nun bu tarihten sonra 15/08/2011 tarihinde alınan müvekkili …’nun şirket müdürü seçimine ilişkin Ortaklar Kurulu Kararını bir kez daha onayladığını, murisin …… Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketindeki hissesini …….’na devrine ilişkin davanın Bakırköy …..Asliye Hukuk Mahkemesinin…..Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, davacının ise bu davada fer’i müdahil olduğunu, benzin istasyonunun kira sözleşmesinin bitmesi nedeniyle yeni kira sözleşmesinin ….. Petrol Enerji Ltd. Şirketi isimli firmaya yapılması nedeniyle … tarafından Bakırköy …..Asliye ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını, murisin 2010 yılında bir kısım hissesini …’na satışının 06/04/2012 tarih ……sayılı Ortaklar Kurulu Kararının iptali için Bakırköy …..Asliye Ticaret Mahkemesinde …. Esas nosu ile görülen dosyada davanın reddine karar verildiğini, ….. Bankası …. Şubesinden vekalet yoluyla çekilen paralar ile ilgili davanın ise Bakırköy …..Asliye Hukuk Mahkemesinin ….Esas sayılı dosyası ile görülmekte olduğunu, davacının ….. ….. Tic. Ltd. Şirketinde herhangi bir hissesi ve muristen gelen bir hakkı bulunmadığından şirket işleyişinde söz sahibi olamayacağını ve şirkete kayyım atanması talebinin yerinde olmadığını, davacının tazminat talepleri ile ilgili davanın Bakırköy ……Asliye Ticaret Mahkemesinin….Esas sayılı dosyası ile devam ettiği gibi ancak şirket namına ve şirkete ödenmesi için tazminat talep edilebileceğini, oysa ki davacının ortağı olduğu şirketten, şirket müdürü …’ndan ve ortağı olmadığı ….. Petrol Enerji Ltd. Şirketinden tazminat talebinde bulunduğunu, davacının iddialarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, öncelikle davanın husumet ve zamanaşımı nedeniyle reddine, aksi takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

Birleşen Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas …..
Karar sayılı dosyasında;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Özel belgede sahtecilik yapılmak suretiyle, haksız ve hukuka aykırı olarak alınan ve esasen yok hükmünde olan “Beyoğlu ….. Noterliğinden 23.03.2011 tarih …. yevmiye no. ile tasdik edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 28.03.2011 tarihinde tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 31.03.2011 tarih ve 7784 Sayı ile ilan edilen 21.03.2011 tarih …. no.lu karara ilişkin ortaklar kurulu kararı batıl olduğunun tespitini, ….. Petrol Ltd. Şti’nin organlarından yoksun kalması sebebiyle, yeni yönetim kurulu oluşuncaya kadar tedbiren şirkete yönetici kayyum atanmasını, Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiş etmiş, safahatta 13/09/2018 tarihli duruşmasında dosyanın Bakırköy ….. ATM’nin ….. esas sayılı dosyasıyla birleştirilsini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı nedeniyle davanın reddini ve Davacı … tarafından açılan Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. E sayılı dava dosyası ile bu dosya arasında bağlantı bulunduğundan, sonra açılan eldeki bu dosyanın daha önce açılan Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin…. E sayılı dava dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Asıl dava Ortaklar kurulu kararının yok hükmünde oluğunun tespitine ve TTK’nun 553. madde ve uyarınca yöneticinin sorumluluğuna ilişkin olup birleşen dava ise yine ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine talebine ilişkindir.
Dosyaya delil olarak ; Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin…….E numaralı dosyası, Bakırköy ….. Asliye Ceza Mahkemesi …… E sayılı dosyası, Bakırköy …..Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …..E ve….K sayılı veraset ilamı , Bakırköy ….. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …E ve …..K sayılı vasi tayini kararı, İstanbul ATK 19.11.2014 tarihli sağlık raporu, 21.03.2011 tarih ve…..sayılı Ortaklar Kurulu Kararı, …… Petrol’ün 1 Aralık 2006 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi Sureti, ……. Petrol’ün 12 Temmuz 2010 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi Sureti, …. Enerji ünvan değişikliği ilanının yer aldığı 19.07.2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi, …. Petrol ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında imzalanmış olan kira sözleşmesi, HK tarafından …. Petrol’ü temsilen verilmiş 20.07.2012 tarihli devir dilekçesi, …&….. Şirketi ve …. Petrol arasında imzalanmış 16.08.2012 tarihli fesihname, …. Enerji ile …&…. A.Ş. arasında imzalanan 16.08.2012 tarihli bayilik sözleşmesi, 6.04.2012 tarih ve ………sayılı Ortaklar Kurulu Kararı, 06.04.2011 tarih ve 2012/01 numaralı Ortaklar Kurulu Kararı dosya ibraz edilmiştir.
Davalıların 06/04/2012 tarih ………sayılı karar için ileri sürdükleri Bakırköy ……Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyası davalıların kesin hüküm itirazı nedeniyle incelenmiştir.
Asıl ve birleşen dosya yönünden mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı asıl davada diğer davacı birleşen dosyada ise Davalı şirket ….. Petrol Ltd’nin 21/03/2011 tarih ve…..sayılı Ortaklar Kurulu Kararının 06/04/2012 tarih ve ………sayılı Ortaklar Kurulu yokluğunun tespitini talep etmiş olmakla davalı …’nun 10 yıl süreyle …nin müdürlüğüne seçilmesi ve şirketi münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılınmasına ilişkin alınan 21/03/2011 tarihli Ortaklar Kurulu Kararında yer alan muris …..’nun ismi altında bulunan imzanın müteveffaya ait olmadığını, bu imzanın oğlu … tarafından atılan taklit bir imza olduğunu bu sebeple söz konusu kararın yokluğunu talep ettikleri görülmüş olup dosyaya sunulan muris imza örnekleri ve söz konusu karardaki imza mahkememizce incelenmiş olup ayrıca müdahil ve mirasçı ….ceza mahkemesindeki beyanında, olay tarihinde babam …..rahatsızdı, şirket işlerinin yürümesi bakımından ben ve kardeşim….’a vekaletname vermişti, 21/03/2011 günü babam Babhçelievler de bulunan Hizmet Hastanesinde ameliyata girdi, aynı gün ameliyat olup akşamına taburcu oldu, o gün kardeşim…. yanında mali müşavirimiz….Yalnızcan olduğu halde şirket ile ilgili bir karar alınması gerektiğini söyleyerek benden boş bir sayfaya kendimin imza atmasını hemde ” sen daha iyi benzetiyorsun ” diyerek babamın yerine de imza atmamı istedi, ben neden boş sayfaya atacağımı sorduğumda ” abi sonra üzerine yanlış yazılıyor tam metnini alıp üzerini öyle dolduracağız ” deyince bende işlerin yürümesi için hem kendi imzamı hemde babamın yerine ve onun imzasına benzeterek boş sayfanın altına imzaları attım yönünde beyanda bulunmuştur. söz konusu ikrarın bulunduğu ceza yargılamasına konu K.Çekmece …..Asliyece Mahkemesi…….-…. sayılı kararı İstanafta Onanarak 2017 yılında kesinleşmiştir. Toplanan delillere ve kesinleşen ceza mahkemesindeki bu maddi vakıa dikkate alınarak Kural olarak Ceza mahkemesinde, haksız eylemin öğelerinden eylem, nedensellik bağı ve hukuka aykırılık yönleri saptanmış ve bunlar kesinleşmişse, bu üç öğe bakımından ceza mahkemesinin mahkumiyet ya da beraat kararı hukuk hakimini bağlayacaktır.Hukuk hakimi, ceza hakimini mahkumiyet kararına götüren olaylarla bağlıdır. O halde hukuk hakimi, artık olayların başka şekilde gerçekleştiğini benimseyemez ve zararın var olmadığını kabul edemez. (4. HD. 5.10.1987, 4123-7124, YKD.1987/12-1770) T.B.K.’nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinin sabit saydığı olaylar üzerine verdiği ve kesinleşen mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlar. (4. HD.4.2.1992, 90/12957-92/959, YKD.1992/5-693)bu ilke kurallara göre mirasçı …… muris yerine imza attığı hususu kendi beyanı ve kesinleşen ceza dosyası ile sabit olduğundan söz konusu Davalı şirket ….. Petrol Ltd’nin 21/03/2011 tarih ve…..sayılı Ortaklar Kurulu Kararının sahte imza ile oluşturulduğu anlaşılmıştır.
Yokluk, hukuki işlemeni kurucu unsurlarının veya kanunen kurucu unsur olarak kabul edilen diğer olguların gerçekleşmemesi halinde söz konusudur. Yoklukla kesin geçersizlik arasında ayrımın gereksiz olduğu veya yokluk hallerinin geçersizlik başlığı altında inceleyenler bulunmakla birlikte bu ayrımın temelde farklılık yaratmadığı ifade edilmektedir. Gerçekten de ortak nokta olarak yoklukla kesin hükümsüzlük, herkes tarafından her zaman ileri sürülür ve hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Hatta yokluğu tespit eden mahkeme kararı, geçersizliğe benzer şekilde, taraf olmasa da herkes için bağlayıcıdır. Ancak bir hukuki işlemin geçersizliğinden bahsedebilmemiz için öncelikle işlemin hukuk dünyasında var olması gerekir. Yok olan bir hukuki işlemin geçerliliği veya geçersizliğinden bahsedilemez. Başka bir ifadeyle geçersizlik veya geçerlilik, ancak hukuki işlem kurulduktan sonra meydana gelebilir. Yoklukta, işlemin hüküm ve sonuçlarının doğması için aranan hukuki olguların eksik olmasını ifade ettiğinden, doğmayan bir geçersizlik halidir. Tüm geçersizlik halleri gibi, hüküm ve sonuçlar kurulmama sebebi ile doğmadığından işlem yürürlükte değildir. Her iki tarafın da bir bağlılığı yoktur. Ancak yoklukla geçersizlik arasında, hukuki sonuçları yönünden aşağıdaki farklılıklar söz konusudur: Geçersiz bir hukuki işlemin sonradan düzeltilmesi veya talili söz konusu olabilir. Yok bir işlem var olmadığından, düzeltilmesi veya talili söz konusu olamaz. Dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle hakkın kötüye kullanılması yasağı geçersizlikte uygulama alanı bulurken, yokluk durumunda uygulama alanı bulmaz. Geçersiz bir işlemin geçersizliğinin ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ediyorsa, geçersizlik düzeltilerek aynen ifaya esas hukuki işlem olarak geçerli kabul edilmesi söz konusu olabilir” (Prof.Dr.O….., BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER, 1.cilt İstanbul 2012 s.94-95).
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, incelenen ceza dosyası, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; davalı şirketin sicil dosyasında bulunan evraklardaki davacı adına atılmış imzanın murisin eli ürünü olmadığı murisin yaşı itibariyle hisse devri hususu hayatın olağan akışına da uymadığı gözetilerek muris adına atılan imzanın muris eli ürünü olmadığı anlaşıldığından her iki davaya konu davalı …’nun 10 yıl süreyle …nin müdürlüğüne seçilmesi ve şirketi münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılınmasına ilişkin 21/03/2011 tarih ve…..sayılı Ortaklar Kurulu Kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Asıl davaya konu diğer 06/04/2012 tarih ve ………sayılı Ortaklar Kurulu kararı yönünden ise
Davalı … ile muris …..’nun davalı şirkette bulunan hissesini dava dışı …’na Bakırköy …… Noterliği’nin 29/06/2010 tarih …… yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesi ile sahip olduğu 735.000 TL’lik hissenin 405.000 TL’lik kısmını devrettiği sabittir. Devralınan bu hisse senetleri ile ilgili olarak 06/04/2012 tarihinde ortaklar kurulu kararı alındığı ve bu kararın 10 temmuz 2012 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edildiği anlaşılmıştır.
Söz konusu kararın dayanığının Bakırköy ……Noterliğinin 06/04/2012 tarih ve ….. yevmiye numaralı hisse devri sözleşmesi olduğu anlaşılmıştır. Murisin fiil ehliyet bakımından Bakırköy ….Asliye Hukuk Mahkemesinin…. esas sayılı dosyasında alınan ATK raporuna göre devir sözleşmesi tarihi itibariyle murisin Fiil Ehliyetini haiz olduğu tespiti yapılmış ve söz konusu hisse devrindeki imzanın inkarına dair mirasçılar ya da muris sağlığında inkar edildiğine dair iddia ileri sürülmemiş bu defa mirasçı davacılar iş bu davada … Ortaklar Kuru tarafından alınan 06/04/2012 tarih 2012/1 numaralı hisse devrinin onaylanmasına dair kararın yokluğu iddiası kararın imza bölümünün yine aynı gün alınan ….. tarihli karardan kesilerek yapıştırıldığı yönünde olup söz konusu iddianın ispatıyla ilgilileri sürülen ceza mahkemesi dosyası olan K.Çekmece …..Asliye Ceza Mahkemesinin …..esas sayılı dosyasında söz konusu kararın alsında imza incelemesi için kararın davalı tarafından sunulmaması nedeniyle Özel belgeyi yok etmek suçundan açılan davanın yargılaması sonucunda belge aslının soruşturma sırasında temin edilemediği her iki tarafın bu hususu doğruladığı bu durumda belgenin örneği üzerinde inceleme yapmanın dosyaya yeni bir boyut getirmeyeceği ve olmayan bir belgenin sahte olup olmadığını tartışmanın mümkün olmadığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca sanığın CMK nun 223/2-e fıkrası uyarınca sanıkların AYRI AYRI BERAATİNE karar verildiği görülmüş ancak söz konusu davanın kesinleşmesi mahkememiz dosyasının sonucuna doğrudan etki etmeyeceği anlaşıldığından bekletici mesele yapılmasına usul ekonomisi gereği gerek görülmemiştir. Söz konusu hisse devrinin onaylanması kararıyla ilgili davacılar daha önce …..Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla iptal için dava açtıkları ve davanın ”Ortaklar kurulunun kararı ancak şirket ortağı olmayan üçüncü bir şahsın ortaklığa girişi halinde zorunlu ve gereklidir. Dolayısı ile şirket ortağı olan şahsın diğer ortaktan hisse satın almasında ortaklık hakkı satın alma tarihinde gerçekleşir. Bu durumda ortaklar kurulu kararı gerekli olmadığı gibi bildirici nitelikte söz konusu bir karar olup kurucu nitelikte bir sonuç doğurmamaktadır. Limited şirket hisse devirlerinin gerçekleşmesi için tescil kurucu bir işlem olmayıp bildirici özellik taşıyan ve tescili kanunen gerekli olan zorunlu bir işlem değildir. Murisin sağlığında gerçekleşen satım ilişkisi ve sonrasında alınan ortaklar kurulu kararının muris tarafından talep edilmemiş olması karşısında da davacı murislerin kararın iptalini talep etme haklarının olmayacağı ayrıca açılan davanın miras hukukuna ilişkin bir dava olmayışı, ileri sürülen diğer olguların ortaklar kurulu kararların iptalini gerektirmeyeceği dikkate alınarak aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde gerekçeyle reddine karar verilmiş ve söz konusu karar Yargıtayca onanarak kesinleşmiştir.

Tüm bu deliller birlikte incelendiğinde 06/04/2012 tarih ve ………sayılı Ortaklar Kurulu kararı için imza ya da belgede sahteciliğin imzalanmasının mümkün olmadığı ortadadır. Kaldı ki bir an söz konusu karardaki imzanın kes yapıştır yöntemiyle sahte oluşturulduğu anlaşılsa bile kararın dayanağı noter hisse devir anlaşmasındaki imza murise ait olup yaşı itibariyle de devir sözleşmesi tarihi itibariyle murisin Fiil Ehliyetini haiz olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan davaya konu Ortaklar kurulunun kararı ancak pay sahibi olmayan üçüncü bir kinin ortaklığa girişi için pay devri halinde zorunlu ve gereklidir. Murisin şirket ortağı olan kişinin diğer ortağa hisse devrinde ortaklık hakkı hisse satın alma tarihinde gerçekleşmiş olur. Bu durumda yeniden ortaklar kurulu kararı gerekli olmadığı gibi açılayıcı nitelikte söz konusu bir karar olup ihdasi nitelikte bir sonuç doğurmamaktadır. Limited şirket hisse devirlerinin gerçekleşmesi için tescil kurucu bir işlem olmayıp bildirici özellik taşıyan ve tescili kanunen gerekli olan zorunlu bir işlem olmadığı gibi Murisin sağlığında gerçekleşen satım ilişkisi ve sonrasında alınan ortaklar kurulu kararının muris tarafından talep edilmemiş olması da gözetilerek davacının artık yoklukla maluliyet talep etmesinde hukuki bir fayda olmadığı anlaşıldığından bu karar yönünde davanın kısmen reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı … BİRLEŞEN Bakırköy ….ATM’nin …. Esas sayılı dava dosyasında aynı ortaklar kurulu kararı olan 21/03/2011 tarih ve … sayılı Ortaklar Kurulu Kararı için aynı sebeple sonradan dava açtığı için Birleşen davacı … yönünden HMK 114/ı ve HMK 115.maddesi delaletiyle davanın derdestlik nedeniyle usülden reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl dosyada Yönetici sorumluluğu yönünden ise ; Limited şirket müdürlerinin sorumluluğu, 6762 sayılı TTK da olduğu gibi, 6102 sayılı TTK’nda da anonim şirket sorumluluk hükümlerine atıf yapılarak düzenlenmiştir. Gerçektende, TTK m. 644 fıkra 1 bent a hükmü açıkça, anonim şirketlere ilişkin sorumluluk hükümlerinin limited şirketlere de uygulanacağını, hüküm altına almıştır.
Atıf yapılan anonim şirketlere ilişkin hukuki sorumluluk hükümleri, TTK’nın ikinci kitabının dördüncü kısmının sonunda, onbirinci bölümde m. 549 ilâ 561 arasında toplu olarak düzenlenmiş ve m. 549-555 de sorumluluk halleri altı başlık altında toplanmış bulunmaktadır. Sorumluluk hallerinin özel olarak sayıldığı başlıklarda, sorumluluğun konusu, sorumlular ve sorumluluk şartları ile sorumluluğun hukuki sonucu gösterilmiştir.Böylece, TTK m. 555 ilâ 561 de düzenlenen ve ortak hüküm niteliği taşıyan, şirketin zararına, müteselsil sorumluluğa, ibraya, zamanaşımına ve yetkili mahkemeye ilişkin hükümlerin de limited şirkette uygulanmasına imkan verilmiştir.
Müdürlerin hukuki sorumluluğu esas itibariyle TTK’nun 553 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde organa özgü sorumluluğu, müdürlerin, yöneticilerin, tasfiye memurlarının sorumluluğu yanında, kurucuların sorumluluğunu da içerecek şekilde hüküm altına almıştır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda çokça tartışılan doğrudan zarar ve dolaylı zarar kavramlarına 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer verilmemiştir. Ancak yeni Kanunda da şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara uğradıkları zararlar için dava açma hakkı tanınmıştır. Bu kişiler, uğradıkları doğrudan zararların tazmini için kusurlu yönetim kurulu üyelerine yönelebilirler. Ayrıca şirketin uğradığı zararlardan yansıma yoluyla zarar gören yani dolaylı zarara uğrayan pay sahibi ve alacaklılar da belli koşullarda sorumluluk davası açabilirler (TTK 553, 556).
Doğrudan ve dolaylı zararlar, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davasında pay sahipleri ve alacaklılar bakımından önemli kavramlardır. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin, pay sahibinin veya alacaklının alanında doğrudan yol açtığı zararlara doğrudan zarar denir. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin malvarlığına zarar verdiği ve bu zararın pay sahiplerini veya alacaklıları etkilediği zararlara da dolaylı zarar denir.
Somut olayda öncelikle, söz konusu talebin davacıların doğrudan mı yoksa dolaylı zararını mı oluşturduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Doğrudan ve dolaylı zarar ayrımı anonim şirketler hukukunda sorumluluk çerçevesinde, ortağın veya alacaklının doğrudan kendi malvarlığında mı, yoksa şirketin zararı dolayısıyla “yansıma” (Reflexschaden) bir zarara mı maruz kaldığı sorusunu cevaplamaya yarar. Bu iki kavram yalnızca ortakların ve alacaklıların zararı halinde kullanılır, zira sorumluluk hükümleri çerçevesinde anonim şirket yalnızca doğrudan zarara uğrayabilir, ortaklar ve alacaklılar bakımından ise hem doğrudan hem de dolaylı zarar söz konusu olabilir.
Doğrudan doğruya zarar, şirket ortaklarının ve alacaklıların yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda şirketin zararından bağımsız olarak uğradıkları zarardır. Şirketin ortakları ve alacaklıları, ortaklık zarar görmeden de bir zarara uğrayabilirler. İşte ortaklık malvarlığında herhangi bir azalma meydana gelmeden ortağın ve alacaklının malvarlığında meydana gelen azalmaya anonim şirketler hukukunda doğrudan zarar denilmekte ve bu durumda pay sahibine hükmedilecek tazminatın kendisine ödenmesi talebiyle dava açma imkanı tanınmaktadır. Ortakların veya alacaklıların doğrudan doğruya zararı, yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda bu kimselerin ferdi ve hususi haklarının ihlali şeklinde ortaya çıkar. Ortakların ve alacaklıların doğrudan zararına ilişkin olarak başlıca şu örnekler verilebilir: Sermaye artırımında ortağın rüçhan hakkının kullanımının engellenmesi, ortağa payına uygun temettü ödenmemesi, ortağın genel kurul toplantısına katılmasına veya toplantıda oy kullanmasına haksız yere engel olunması, hazırlanan yanlış bilançoya istinaden ortağın hisselerini satması veya yeni hisse senedi alarak zarara uğraması, alacaklının yanlış bilgiye dayanarak şirkete kredi açması.
Alacaklıların ve ortakların doğrudan zarar görmeleri nedeniyle uğradıkları zararın tazminini talep etmeleri, genel hukuk prensibi olan sorumluluğun bir sonucudur. Doğrudan doğruya uğranılan zararlardan dolayı açılacak davalarda ortaklar ve alacaklılar tazminatın kendilerine verilmesini talep edebilirler. Birden fazla pay sahibi veya alacaklı aynı fiille zarara uğramış olsalar dahi talep edilebilecek tutar bizzat uğradıkları zarar ile sınırlıdır. Aslında ortakların ve alacaklıların doğrudan zararı anonim şirketler hukukuna özgü tipik bir sorumluluk davası olmayıp şirketin haksız fiilini teşkil eder. O nedenle bu davalarda anonim şirketlere özgü aktif ve pasif dava ehliyeti, doğrudan ve dolaylı zarar, farklılaştırılmış teselsül gibi özel düzenlemeler dışında esas itibarıyla haksız fiil sorumluluğuna ilişkin zarar, illiyet bağı, hukuka aykırılık ve kusura ilişkin kurallar uygulama bulur.
Doğrudan zarara istinaden dava hakkı her bir ortağa ve alacaklıya direk ve kişisel olarak tanınmıştır. Diğer ortakların, alacaklıların veya şirketin tazminat talebinden tamamen bağımsızdır. Zararın doğrudan zarar olması halinde, ortak bu davayı hem yönetim kurulu üyelerine hem de şirkete yöneltebilir.
Dolayısıyla zarar olarak nitelendirilen zarar ile kastedilen, ortakların veya alacaklıların, yönetim kurulu üyelerinin ortaklık malvarlığını kötüleştiren davranışlarından şirketin zarara uğraması neticesinde uğradıkları zarardır (yansıma zarar/Reflexschaden). Burada doğrudan zarar gören şirket olmakla birlikte, onun malvarlığında azalma meydana getiren bütün işlemler, ortaklar ve alacaklılar bakımından dolayısıyla zarar teşkil etmektedir, çünkü bu zarar nedeniyle şirketin ödeme gücünde meydana gelen azalma, alacaklıların ve ortakların taleplerinde bir kayba yol açmaktadır.
6102 s. TTK mülga TTK md. 309 dan farklı olarak dolaylı zarar kavramını kullanmamış, şirketin uğradığı zararın şirket ve ortaklar tarafından talep edilebileceğini belirterek dolaylı zarara üstü kapalı olarak yer vermiştir. Ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararından ancak şirketin zarara uğraması ve bu zararın ortakların ve alacaklıların malvarlığında bir azalmaya sebep olması halinde bahsedilebilir. Şirketin zararı ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararının “olmazsa olmaz/conditio sine qua non” şartıdır.
Dolaylı zararın talebi halinde ise davanın şirkete yöneltilmesi mümkün değildir. Zira bu durumda asıl zarara uğrayan şirketin kendisidir. Ortak ile alacaklı, şirketin zararının giderilmesi talebiyle bu davayı açmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler çerçevesinde; huzurdaki davada davacı ortak , davalı şirket yöneticisi….’dan fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak üzere uğranılan zararlar nedeniyle şimdilik 10.000 TL ‘nin …’na ödenmesini talep etmişlerdir. Yukarıda gerekçeleri açıklandığı üzere; Davacının dava konusu yapılan satış ve kira işlemleri nedeniyle zarara uğrayacak olan, ortağı bulundukları ve davalı olarak gösterdikleri Limited şirkettir. Burada davacıların doğrudan zararlarından bahsedilemeyecektir. Davacının 6102 sayılı TTK ‘nun 555/1 maddesi gereğince dolaylı zarar nedeniyle tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri, davacının ise tazminatın doğrudan kendisine ödenmesini talep ettiği bu şekilde dava açılamayacağı ( Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 17/11/2016 gün ve 2016/7730 esas , 2016/8878 karar, 15/11/2016 gün ve 2015/11797 esas, 2016/8840 karar, 02/05/2016 gün ve 2015/9695 esas, 2016/4941 karar sayılı ilamları ) anlaşıldığından davacının davalı … hakkında açmış oldukları sorumluluk davasının yukarıda izah dilen sebeple reddine, dolaylı zarar nedeniyle tazminat talebinin şirkete yöneltilmesi mümkün olmadığından zira, dolaylı zararda asıl zarara uğrayan şirketin kendisi olduğundan davalı şirkete karşı açılan dava yönünden ise pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-ASIL DAVA YÖNÜNDEN Davanın KISMEN KABULÜ ile;
a)-Davalı şirket ….. Petrol Ltd’nin 21/03/2011 tarih ve…..sayılı Ortaklar Kurulu Kararının YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
b)-DAVA KONUSU 06/04/2012 tarih ve ………sayılı Ortaklar Kurulu Kararları YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİNE
c)-Davalı … ‘na karşı açılan davanın ise dolaylı zararın ancak şirkete ödenmesi istenebileceğinden bu sebeple REDDİNE,
d)-Davalı … ….. Ve Ticaret Ltd. Şti. yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE
2-BİRLEŞEN Bakırköy … ATM’nin … Esas sayılı dava dosyası yönünden davanın KISMEN KABULU İLE
a)-Birleşen davacı … yönünden davanın derdestlik nedeniyle usülden REDDİNE
b)-Birleşen dosya davacısı … yönünden davanın kabulü ile Davalı şirket ….. Petrol Ltd’nin 21/03/2011 tarih ve …. sayılı Ortaklar Kurulu Kararının YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
ASIL DAVADA;
3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile kalan 126,38 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine ,
4-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı ile peşin yatırılan harçtan mahsup edilen 44,40-TL ilam harcının davalı …… Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davanın kabulü yönünden; Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı … …l Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
6- Davanın reddi yönünden; Davalı … ve davalı … Enerji Turizm İnşaat Nakliyat Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ve davalı … . Enerji Turizm İnşaat Nakliyat Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti.’ne verilmesine,
BİRLEŞEN DAVADA;
7- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davalı ……Ltd. Şti.’den alınarak hazineye irat kaydına,
8-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ile 31,40 TL peşin harcın davalı … …Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davanın davacı … yönünden reddi dikkate alınarak; davalı … .. Ltd. Şti.. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’ndan alınarak davalı … …. Petrol Ltd. Şti.’ne verilmesine,
10-Davanın davacı … yönünden kabulü dikkate alınarak; davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı … … Ltd. Şti.’nden alınarak davacı …’na verilmesine,
11-Davacılar tarafından sarf edilen 390,15-TL posta masrafının davalı … ….Ltd. Şti.’nden alınarak davacılara verilmesine,
12-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
13-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/03/2019

Başkan …
E-imzalıdır ¸
Üye …
E-imzalıdır ¸
Üye …
E-imzalıdır ¸
Katip …
E-imzalıdır ¸