Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1005 E. 2020/450 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1005
KARAR NO : 2020/450

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2015
KARAR TARİHİ : 16/07/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında sözleşme akdedildiğini, sözleşme gereği müvekkilinin üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, bakiye 180.857,03 TL alacak davalı tarafından ödenmediğinden fatura tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi ile, karşı davalarında talep ettikleri gecikmeden kaynaklanan ve bilirkişinin tespit edeceği gecikme süresi ile açığa çıkacak olan şimdilik 5.000 TL alacaklarının tahsili, montajın taraflarınca yapılmasından dolayı uğradıkları zararın bilirkişinin incelemesinden sonra arttırılmak üzere şimdilik 3.000 TL sinin tahsilini, sözleşme kapsamında yapılması gereken ancak taraflarınca başkaca firmalara yaptırılan işlerin faturaların bedellerini şimdilik 2.000 TL sinin taraflarına ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı – karşı davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında otoport, güneşli park ve iş mekanı projeleri kapsamında 03/01/2012 tarihli sözleşme ile yangın algılama sistemi, seslendirme ve anons sistemi, 40 kanal headend + digitürk + Dsmart sistemleri, CCTV sistemi, adi çıkış yönlendirme armatürleri malzeme temini ile süpervizörlük test ve devreye alma işi sözleşmesinden doğan faturalar için yapılan itirazın iptali ile icra inkar istemidir.
Karşı dava, taraflar arasındaki bu sözlşmeden doğan cezai satış, sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat ve eksik ifadan kaynaklı zararın tazmini davasıdır.
Ankara …… ATM nin ….. Esas ve …… sayılı YETKİSİZLİK kararı üzerine dosya mahkememize tevzi olmuştur. Bu karar üzerine davacı – karşı davalı değil davalı – karşı davacı gönderme talebinde bulunmuş mahkememiz uyap kayıtları bu nedenle karşı davayı asıl dava olarak kaydetmiştir. Bu esnada davacı Bakırköy …… ATM nin ….. Esas …… Karar sayılı dosyasında Ankara ….. İcra Müdürlüğünün …… Esas dosyası ile itirazın iptalini istediği fatura alacağını alacak davası olarak açmış, mahkemesi tarafından eldeki dosyaya birleştirilmiştir.
Öncelikle birleşen dosya davacısının defterlerinin incelenmesi için Ankara Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, alınan kök ve ek rapora göre …… Elekt. Elk. İnş. Oto. Trz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin 2012,2013,2014 yıllarındaki ticari defterlerinde noter açılış ve kapanış kayıtlarının olduğu, ticari defterlerin TTK 64 ve devamı maddeleri ile HMK 222/3 Maddesinin 222/1 gereğince açılış ve kapanış kayıtları olduğundan, 2012,2013,2014 yılları sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğu …… Elekt. Elk. İnş. Oto. Trz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin delil niteliği taşıyan ticari deftelerinde … Haciz ihbarnamelerinin gönderildiği , 12/09/2013 tarihi itibari ile … Nin 181.248,46 TL …… Elekt. Elk. İnş. Oto. Trz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.ne borçlu olduğu, 2014 ve 2015 yılı ticari defterlerinde de aynen borç bakiyesi olarak devrettiği tespit edildiğini bildirmiştir.
Gerek proje kapsamında gerekse davalı defterlerinin incelenmesi için bir SMM ve bir elektrik mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulu oluşturulmuş ve kök ve ek rapor alınmıştır. Düzenlenen bilirkişi raporları gerekçeli ve denetimi elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bilirkişi heyet raporunda; Kapalı devre CCTV kamera sisteminin çalışmakta olduğu, herhangi bir eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, davalı- karşı davacı taraf … Tarafınca da herhangi bir eksiklik bildiriminde bulunmadığı seslendirme ve anons sisteminin alışveriş merkezinde kurulu vaziyette olduğu, sistemin çalışır vaziyette olduğu, herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalı- karşı davacı taraf … Tarafından da herhangi bir eksiklik bildiriminde bulunulmadığı, yangın ihbar (algılama) tesisatı üzerinde incelemelerde; SİSTEMİN DEVREDE OLMADIĞI, Yangın ihbar santralini hatalı alarm vermekte olduğu (Santralin herhangi bir yangın durumu olmamasına rağmen ….. blok …… kat yangın holünde yangın ihbarı vermekte olduğu) tespit edilmiştir. ….. AVM genelinde davalı/karşı davacı taraf … Vekilince yangın ihbar tesisatında farklı marka sim kart kapsamında herhangi bir farklılık bulunmadığı BU NEDENLE DE MARKA FARKLILIĞINDAN ÖTÜRÜ HERHANGİ BİR İNDİRİME GİDİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Yine taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında , 40 kanal head-end+ digitürk +d smart sistemi ile acil çıkış yönlendirme sistemlerinin sorunsuz çalışmakta olduğundan herhangi bir eksiklik tespit edilmediği, Kapalı devre CCTV Kamera sisteminin çalışmakta olduğu, herhangi bir eksiklik bulunmadığı, Head-end merkezi sistem Tv modülatörleri ile kablo bağlantılarının tamamlanmış olduğu TV yayın sistemi ile çıkış yönlendirme sistemlerinin sorunsuz çalışmakta olduğu tespit edildiği,Seslendirme ve anons sisteminin alışveriş merkezi bünyesinde kurulu vaziyette olduğu sistemin çalışır vaziyette bulunduğu herhangi bir eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş Davalı/Karşı davacı taraf … Tarafınca da herhangi bir eksiklik bildiriminde bulunulmadığı, Yine taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında, 40 kanal head-end+digitürk+d smart sistemi sorunsuz çalışmakta olduğundan herhangi bir eksiklik tespit edilmediği, Taraflar arasında imzalanan sözleşmede işin devreye alma ve teslimat tarihi 25.02.2012 tarihi olarak belirlenmiş olup 25.02.2012-20.07.2013 tarihi arasın için toplam 511 gün gecikme tespit edildiği, Davalı karşı davacı yasal defteri kayıtlarına göre karşı davalı tarafın 12.09.2013 takip tarihi itibari ile 331.553,70 TL si borçlu olduğunun belirlendiği,21.03.2014 Karşı dava tarihi itibari ile de karşı davalı karşı davacının 331.553,70 TL lik alacağının aynen devam ettiği, Yine de Bakırköy ….. ATM nin …… Esas sayılı iş bu davada birleşen dosyasının dava tarihi olan 10.09.2015 tarihi itibari ile de aynı borç bakiyesinin devam ettiği belirlendiğini,Davacı karşı davalı tarafça tanzim edilen faturalar ve davalı karşı davacı ödemelerinin davalı karşı davacı tarafın sahibi lehine delil niteliği bulunan yasal defterlerinde aynen kayıtlı bulunduğu, Davacı karşı davalı tarafın ibraz ettiği vesaike göre de davalı karşı davacının 2012 yılından devir olan alacağının 199.912,57 TL si olduğu nazara alındığında tarafların 2013 yılı itibari ile mutabakatlarının bulunduğu, davalı karşı davacı defterlerinde kayıtlı olan 131.250,00 TL lik ödeme ile 391.13 TL lik faturanın davacı karşı davalı tarafça ibraz edilen muavin defter kayıtlarında aynen yer aldığını, diğer tarafları davacı karşı davalının davalı karşı davacı adına tanzim ettiği, diğer taraftan davacı karşı davalının , davalı- karşı davacı adına tanzim ettiği toplam 512.802,16 TL bedelli faturaların davalı- karşı davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, Davacı karşı davalı yasal defter kayıtlarına göre davacı karşı davalı tarafın 12.09.2013 takip tarihi itibar iile 181.248,86 TL si alacaklı olduğu belirlendiğini, 21.03.2014 karşı dava tarihi itibari ile de davalı karşı davacının 181.248,86 TL lik borcunun aynen devam ettiği, Yine Bakırköy ….. ATM nin …… Esas sayılı iş bu dava ile birleşen dosyasının dava tarihi olan 10.09.2015 tarihi itibar iile de aynı alacak bakiyesinin devam ettiği belirlendiği, Taraflar arasındaki mutabakatsızlığın davacı karşı davalı tarafça 2013 yılı içerisinde tanzim edilen (181.248,86 TL + 331.553,70 TL ) 512.802,16 TL’lik faturalar ve içerikleri ile ilgili değerlendirmenin teknik bilirkişi tarafından değerlendirmelerinin sonucu belirlendiği, dava dayanağı sözleşmenin ”karma nitelikli sözleşme” olduğunu, mevcut dosya içeriğine göre davacı/karşı davalı, ”malzeme teslimi” yükümlülüğünü sözleşmede kararlaştırılan zamanda yerine getirmiş olup, bu hususta bir ithilafın bulunmadığı, karşı davacı şubat 2012 de teslim edilmiş; temmuz 2013 de devreye alma işlemi tamamlanmış, buna rağmen davalı / karşı davalı, farklı marka ürün teslimi ile ilgili herhangi bir bildirimde bulunmaksızın, hem ürün teslimini hem de devreye alma işlemini ”çekincesiz” kabul ettiğini, taraflar arasında ithilaflı olan bir diğer hususun ise ”devreye alma ” işlemi ile ilgili olduğu, TBK m.131 (Ebk m.113) hem de TBK m. 179/11 (Ebk m, 158) hükümlerinde, cezai şartın tahakkukundan sonra ifanın gerçekleştirildiği drumlarda sonradan cezai şartın talep edilebilmesi için ”ifa anında cezai şart alacağını talep yetkisinin saklı olduğu” yönünde bir ”çekince beyanında bulunmayı zorunlu olmasına karşın davalının bu hakkını saklı tutmadığı beyan etmişlerdir.
Dava konusu faturalar ile ilgili davacı çalışanlarını tespit için SGK ya yazı yazılmıştır. SGK cevap yazısında …..’nin birleşen dosya davalısı olan şirketinde en son 2012 aralık ayında çalıştığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin 28/02/2018 tarihli celsesinde davacı-karşı davalının dayandığı 17/01/2012 tarih …… numaralı, 001411 numaralı, 08/02/2012 tarih …… numaralı, 08/02/2012 tarih …… numaralı, 08/02/2012 tarih ….. numaralı, 08/02/2012 tarih …… numaralı, 08/02/2012 tarih …… numaralı, 23/02/2012 tarih ….. numaralı sevk irsaliyesi suretleri eklenerek isticvabına karar verilmiş, davalı şirket yetkilisi isticvap beyanında; 17/01/2012 tarih …… numaralı sevk irsaliyesi zaten bizim şirketimiz adına kesilmediği, ….. numaralı 08/02/2012 tarihli sevk irsaliyesi üzerinde ismi gözüken …… personelleri olduğu, ancak zaten irsaliye üzerinde imza bulunmadığı, …… numaralı sevk irsaliyesi bizim şirketimiz adına kesilmiş olarak gözüksede bizim ….. isimli bir elemanımız bulunmadığı, 08/02/2012 tarih …… numaralı sevk irsaliyesi bizim şirketimiz adına kesilmiş olarak gözüksede bizim ….. isimli bir elemanımız bulunmamaktadır, 08/02/2012 tarih ….. numaralı sevk irsaliyesi bizim şirketimiz adına kesilmiş olarak gözüksede bizim ….. isimli bir elemanımız bulunmamaktadır, 08/02/2012 tarih …… numaralı, 08/02/2012 tarih …… numaralı, 23/02/2012 tarih ….. numaralı sevk irsaliyesi örneği şirketim tarafından düzenlenmediği şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraflar arasında sözleşme örneği, faturalar, icra takip dosyası , ihtarnameler ve tüm bilgi ve belgeler dosya içerisine alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve yapılan yargılama neticesinde; taraflar arasında mevcut 03/01/2012 tarihli sözleşme kapsamında davacı tarafça davalı otoport projesi, yangın algılama sistemi, seslendirme ve anons sistemi , 40 kanal head-end + digitürk + d smart sistemi, CCTV sistemi, acil çıkış yönlendirme armatürleri malzeme temini ile süpervizörlük test ve devreye alma işi konusunda anlaşma sağlandığı, bu sözleşme kapsamında yapılacak işler ve iş bedellerinin belirlendiği, bu kapsamda toplam tutarın 223.600,00 TL olarak belirlendiği, malzeme teslim tarihi itibari ile 30-60-90-120-150-180-210 gün vadeli 7 parça sıralı çek olarak yapılacağının belirlendiği, karşılığında ödeneceği konusunda anlaşma yapıldığı sözleşmenin varlığı ve içeriği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasında uyuşmazlığın davacı tarafın fatura alacağı bulunduğu, davalı tarafça eksik iş yaptırıldığından doğduğu noktasındadır.
Esas dava yönünden; öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Asıl dava yönünden davacı karşı davalı karşı davacı adına tanzim ettiği 05/07/2013 tarihli …., ve ……. nolu faturalar 09/07/2013 tarihli …… ve …… nolu faturalar 11/07/2013 tarihli ……. ve …… nolu faturalar olduğu toplam 512.802,16 TL olduğu, tanzim edilen bu faturaların davalı karşı davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı belirlenmiş ve bu faturaların şirketi bağlamadığı hususunda şirket yetkilisi beyanda bulunmuştur. Asıl davanın bu nedenle reddi gerekmiştir.
Karşı dava yönünden:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 355. maddesi) 470. maddesinde eser sözleşmesi; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” olarak tanımlanmıştır. Bu hükme göre; yüklenici, eser sözleşmesinin konusu olan şeyi imal etmeyi (meydana getirmeyi) taahhüt eden ve imal ettiği şeyi de (eseri) iş sahibine teslim etme yükümlülüğü altına giren kişi ya da kuruluştur. İş sahibi ise, sözleşmeye konu olan eseri bedeli karşılığında imal ettiren ve imal edilen eseri teslim almakta menfaati olan gerçek veya tüzel kişiler veya iş ortakları ya da gruplaşmış müesseselerdir (İzzet Karataş, Eser Sözleşmeleri, Ankara 2009, s. 30).
Bu tanıma göre eser sözleşmesinin unsurlarını, eser imal etme, ücret, taraflar arasında anlaşma ve sözleşmenin şekli olarak belirlemek mümkündür. Eser sözleşmesi bir iş görme sözleşmesi olmakla birlikte, bu sözleşmede önemli olan çalışmanın kendisinden çok, bu çalışmadan ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabul olan sonuçtur. Bugün için artık söz konusu sonucun mutlaka maddi bir şeyde kendisini göstermesi gerekmediği görüşü gerek öğretide ve gerekse uygulamada baskın bulunmaktadır. İnsan emeği ürünü olmak ve maddi bir varlıkta devamlı olarak kendini göstermek kaydıyla, maddi olmayan şeylerin, örneğin fikri çalışma ürünlerinin dahi eser kavramı içine gireceği kabul edilmektedir. Bir yapı planı çizilmesi, bir kitap yazılması, bir tablo yapılması, yeni bir buluşun uygulanması suretiyle bir şey vücuda getirilmesi, bir film için senaryo hazırlanması gibi.
Giderek, insan emeği ürünü olup bir bütün görünüşünü arz eden ve iktisadi değeri bulunan her hukuki varlık, maddi nitelikte olsun veya olmasın, bir eser sayılmaktadır. Başka bir deyişle, objektif olarak tespiti mümkün olan belirli bir maddi veya maddi olmayan sonucun meydana getirilmesi, istisna akdinin konusunu oluşturabilir. Bu suretle İsviçre Mahkeme içtihatları şu hallerde bir istisna akdinin varlığını kabul etmektedirler: Bir gazeteye bir ilan konulması, radyo, televizyon reklâmları, ışıkla reklâm, bir reklâm kampanyasının bir müşavir tarafından planlanması, bir mağaza vitrinin düzenlenmesi, bir sanatçının radyoda bir tek konser vermesi, ücret karşılığı seyredilen havai fişek gösterisi, kızak yarışı, bisiklet yarışı düzenlenmesi, sinemada film gösterilmesi, şefiyle sözleşme yapılarak tutulan ve akitte kimlikleri belirtilmeyen diğer çalgıcılarının ücretleri şef tarafından verilen bir dans orkestrasının bir lokalde çalışması, bir yarış atının eğitilmesi, bütün bu hallerde maddi bir şey imalini veya böyle bir şeyin değiştirilmesini gerektirmeyen, fakat bir insan emeğinin tek bir bütün görüntüsünü taşıyan sonuçları karşısında bulunulmaktadır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu, cilt 6, s. 7453, Bası 2003). (T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO: 2014/3-727 -KARAR NO : 2016/203)
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 473. maddesi ”Meydana getirilmesi sırasında, eserin yüklenicinin kusuru yüzünden ayıplı veya sözleşmeye aykırı olarak meydana getirileceği açıkça görülüyorsa, işsahibi bunu önlemek üzere vereceği veya verdireceği uygun bir süre içinde yükleniciye, ayıbın veya aykırılığın giderilmesi; aksi takdirde hasar ve masrafları kendisine ait olmak üzere, onarımın veya işe devamın bir üçüncü kişiye verileceği konusunda ihtarda bulunabilir. ” hükmünü içermektedir. Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içindeyükleniciye bildirmek zorundadır.
Yine işveren borçlunun ifa etmediği bir yapma borcunun başkasının yaptırması ihtimalinde yaptırma bedelini talep edebilir, bu bedelin ödenmesi için masrafı davacıya ait olmak üzre başkası tarafından ifasını istemekle yükümlüdür. İzin verilmediği taktirde TBK 113 gereği hakimden izin alınması gerekir, dosya kapsamında davalı … tarafından böyle bir izin aldığına ilişkin bilgiye rastlanmamıştır.
Yine dosya kapsamında işin 20/07/2013 tarihinde davacı karşı davalı bes başkent şirketince teslim edilmiş olduğu belirlenmiş olup malzeme teslimi ve devreye alma hizmetlerini çekincesiz kabul etmiştir. Gerek yukarıda açıklanan TBK madde 473 gerekse 477/son gereği ayıp ihbar yükümlülüğü yerine getirilmediğinde, davalı iş sahibi TBK nın 477.maddesinin 2 fıkrası gereğince eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağından aynı kanunun 475.maddesindeki seçimlik haklarını kullanmak ve bu arada bedelden indirim talep etmesi ya da yapılması mümkün değildir. Davalı … bu yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Yine aynı davalı İfa anında ya da ifayı kabul etmeden cezai şart alacağını da saklı tutmadığı anlaşılmakla (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2017/189 Esas 2020/1617 karar) davacının eksik yaptığı işleri yaparken ifa izni ve bildirim yapmadığından karşı davanın da reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Asıl ve karşı davanın REDDİNE,
Asıl davada;
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 2.162,90 TL harçtan mahsubuna, artan 2.108,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı-karşı davalı tarafa İADESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 21.109,99 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
3-Davacı-karşı davalı tarafından tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine BIRAKILMASINA,
Karşı davada;
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40TL maktu ilam ve karar harcının davalı-karşı davacı tarafından peşin yatırılan 170,00TL harçtan mahsubuna, artan 115,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı-karşı davacı tarafa İADESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 21.109,99 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
3-Davalı-karşı davacı tarafından tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine BIRAKILMASINA,
4-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 16/07/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza