Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/981 E. 2020/752 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/981 Esas
KARAR NO : 2020/752

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2014
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 09/10/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Petrol ve Petrol Ürün. San ve Tic Ltd Şti’nin müvekkili 27/02/2007 tarihli Bayilik Sözleşmesi ile müvekkili şirketin bayisi olduğunu, sözleşmenin 2. Maddesi kapsamında … Petrol Ürün San ve Tic Ltd Şti’nin müvekkili şirketten satın almış olduğu ve alacağı petrol ürünlerinin bedellerinin, kredilerin ariyetten almış olduğu techizat ve mevcut veya akdedilecek sözleşmelerdeki hükümlerin, şartlı cezaların faizi dahil her ne sebeple olursa olsun borçlu bulunduğu ve ileride borçlanacağı meblağların azami 300.000.00 TL’sinin teminatını teşkil etmek üzere tapuda davalı/borçlu … adına kayıtlı … İli, … İlçesi,, … Mah, .. Pafta No: … parselde kayıtlı arazi nitelikli taşınmazın … hissesi üzerinde 22/09/2008 tarih … yevmiye numarası ile birinci dereceden ipotek verdiğini, … Petrol ve Petrol Ürün. San ve Tic Ltd Şti’nin bayilik sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketten satın almış olduğu akaryakıt ürünlerinin bedelini ödememesi nedeniyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe girişildiğini, davalılar tarafından borca, faize ve ferilerine itiraz edildiğini, … Petrol ve Petrol Ürün. San ve Tic Ltd Şti’nin borçlarının teminatı teşkil etmek üzere … tarafından verilmiş olan ipotekli taşınmazın, müvekkilinin alacağını tahsil edememesi neticesinde takibe konu edildiğini, davalı/borçlu … Petrol ve Ürün san ve Tic Ltd Şti Bayilik Sözleşmesinin 2. Maddesi kapsamında müvekkili şirketten almış olduğu yatırımların ve akaryakıt ürünlerinin bedeli karşılığında çeklerin verildiğini, ancak bu çeklerin süresi içerisinde bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız olduğunun görüldüğünü, Her ne kadar davalı/borçlular itirazında herhangi bir borcun bulunmadığını belirtmişseler de davalılardan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası borcuna istinaden 40.000 TL haricen ödenmiş olup davalı/borçlu bayinin cari hesabından düşüldüğünü, ipotek resmi senedi gereğince … Petrol ve Petrol ürün San ve Tic LTd Şti lehine ipotek veren davalı …’nin müşterek ve müteselsil borçlu ve müteselsil kefil olması sebebi ile … Petrol ve Petrol Ürün. San ve Tic Ltd Şti’ne ait borcun 300.00 TL’sinden şahsen sorumlu olduğunu, müvekkili şirket alacağının ipotek limiti tutarından fazla olması nedeniyle ipotek limiti tutarı üzeriden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takibe girişilmesinde bir engel bulunmadığını, müvekkili şirket bayisi olan … Petrol ve Petrol Ürün San ve Tic Ltd Şti ile müvekkili şirket arasında temerrüt halinde uygulanacak faiz oranı gerek bayilik sözleşmesi gerekse de ipotek resmi senedi ile hüküm altına alındığını, bu nedenlerle sözleşmesel muacceliyet anı ve faiz oranının davalıyı da bağladığını bildirerek, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında taraflar arasında akdedilmiş sözleşmelere ve yasalara aykırı borca, işlemiş faize ve ferilerine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davaya konu alacağın likit olması ve davalının kötü niyetli olması nedeniyle davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava bayilik sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan belge ve bilgiler, icra takip dosyası celbedilmiştir.
Usulünce duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliler toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Öncelikle dava konusu çekler için yapılan icra takipleri incelenmiştir.
Alacaklı …. Petrol Ürünleri Pazarlama A.Ş. Vekili vasıtası ile 23/05/2012 tarihinde borçlu … Petrol ve Petrol Ürün. San. Tic. Ltd. Şti, …, …, … Oto Emlak İnş. Nakl. Tur. Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti. …. aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile 01/12/2011 tanzim ve 01/12/2011 vade tarihli 37.000,00 TL tutarlı çek dayanak gösterilerek, 37.000,00 TL asıl alacak 3.068,43 TL faiz, 1.850,00 TL tazminat ve 111,00 TL komisyon olmak üzere toplamda 42.029,43 TL nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %17,75 değişken oranlarda ticari temerrüt faizi , icra masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili amacıyla takibe geçmiştir.
Alacaklı …. Petrol Ürünleri Pazarlama A.Ş. Vekili vasıtası ile 23.05.2012 tarihinde borçlu … Petrol ve Petrol Ürün San. Tic. Ltd. Şti. Ve … aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile 16.05.2012 tanzim ve 16.05.2012 vade tarihli 169.576,19 TL tutarlı çek dayanak gösterilerek, 169.576,16 TL asıl alacak, 3.391,52 TL faiz, 8.478,81 TL tazminat ve 508,73 TL komisyon olmak üzere toplamda 181.955,22 TL’nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %10 (aylık) akdi faiz, icra masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili amacıyla takibe geçmiştir.
Alacaklı … Petrol Ürünleri Pazarlama A.Ş. Vekili vasıtası ile 15.06.2012 tarihinde borçlu … Petrol ve Petrol Ürün. San. Tic. Ltd. Şti., …, … ve … aleyhine Bakırköy …. icra müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile 25.05.2012 tanzim ve 25.02.2012 vade tarihli 35.000,00 TL tutarlı çek dayanak gösterilerek, 35.000,00 TL asıl alacak, 362,40 TL faiz, 1.750,00 TL tazminat ve 105,00 TL komisyon olmak üzere toplamda 37.217,40 TL’nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %17,75 avans faizi, icra masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili amacıyla takibe geçmiştir.
Alacaklı …. Petrol Ürünleri Pazarlama A.Ş. Vekili vasıtası ile 27.02.2013 tarihinde borçlu … Petrol ve Petrol Ürün. San. Tic. Ltd. Şti. Ve …. aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 25.09.2012 tanzim ve 27.09.2012 vade tarihli 40.000,00 TL tutarlı çek dayanak gösterilerek, 40.000,00 TL asıl alacak, 20.400,00 TL faiz, 4.000,00 TL tazminat ve 120,00 TL komisyon olmak üzere toplamda 64.520,00 TL’nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %120 akdi faiz, icra masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili amacıyla takibe geçmiştir.
Alacaklı …. Petrol Ürünleri Pazarlama A.Ş. Vekili vasıtası ile 24.07.2013 tarihinde borçlu … Petrol ve Petrol Ürün. San. Tic. Ltd. Şti. Ve … aleythine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile . İli, … İlçesi …. Mah. … pafta, … parselde kayıtlı arazi nitelikli taşnmazın … hissesi üzerinde 1.Derecede 300.000,00 TL ipotek dayanak gösterilerek, takip tarihi itibariyle toplamda 863.340,17 TL alacağın ipotek limiti olan 300.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere tahsili amacıyla takibe geçmiştir. Anapara borcu 357.914,85 TL olup 27.02.2007 bayilik sözleşmesi gereğince borçlu tarafça taahhüt edilen aylık %10 gecikme faizi ile birlikte alacağın takip tarihi itibariyle tutarının 863.340,17 TL olduğu, tahsil edilemediği taktirde ipoteğin satılarak paraya çevrilmesi talebiyle takibe geçmiştir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından HMK 222/2 md uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, iki ayrı heyetten rapor alınmış ve ilk rapor davacı ve davalı defterlerini birlikte inceleyerek düzenlenmekle hükme esas alınması kanaati oluşmuştur.
Bilirkişiler …. ile …’den oluşan heyetten rapor alınmıştır. Bu rapora göre Davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerinin (HMK md. 222 ve ETTK md 85) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu anacak davalı tarafın ibraz ettiği 2011 yılı yasal defterlerinin ise ETTK md 85 uyarınca sahibi lehine delil niteliğinin bulunmadığı, davacı yasal defter kayıtlarına göre 24.07.2013 takip tarihi itibari ile davacı asıl alacağının 357.914,85 TL si olduğu, davalı yasal defterlerinde ise davacı tarafın 24.07.2013 takip tarihi itibari ile alacağının bulunmadığı, davacı ile davalı arasındaki hesap mutabakatsızlığının çek alışverişlerine ilişkin olduğu, davacının tanzim ettiği son faturanın davalı hesaplarında aynen kayıtlı olduğu, davacı tarafın davalı hesaplarında yer alan çek ifadelerinin bir bölümü ile davalı şirketin davalı ve çeklerin keşidecisi ve avalleri hakkında takip yapıldığı, diğer taraftan davalı hesabının borçlandırıldığı rapor içeriğinde ayrıntısı verilen 427.914,00 TLlik ifade işlemlerin dayanağı vesaiklerin taraflarına sunulamadığı, söz konusu çeklerin 220.000,00 TL’lik kısmının akıbeti ile ilgili dosya kapsamında ve davacı şirket tarafından herhangi bir açıklama yapılamadığı, diğer taraftan 107.914,00 TL’LİK KEŞİDECİSİ DAVALI OLAN VE 100.000,00 tl’lik keşidecisi dava dışı Ümman Denizcilik olan çekler hakkında herhangi bir işlem yapılamsızın davalı şirket portföyünde olmasın karşın davalı şirkette iade edilmiş gibi davalı şirket hesabına borç kaydedildiği, bu açıklamalara göre davalı hesabına dayanağı belli olmadan kaydedilen 220.000,00 TL’lik çek ile birlikte keşidecisi dava dışı … olan 100.000,00 TL’lik çekin davalı hesabında borç kaydının bulunmaması gerektiği,
Bu itibarla davacının 24.07.2013 dava tarihi itibari ile alacağının (357.914,85 TL – 220.000,00 TL – 100.000,00 TL) 37.914,85 TL’si olması gerektiği bildirilmiştir.
Mahkememizce ikinci alınan rapor ise bilirkişiler …., …. ve …. tarafından düzenlenmiş olmakla bu bilirkişi raporuna göre taraf vekillerinin hazır bulunduğu 29.06.2016 tarihli celsede, sayın mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde 16.08.2016 tarihinde saat 14:00 te inceleme yapılacağından davaya konu ticari defter, kayıt ve belgelerin inceleme günü hazır edilmesi gerektiğinin ihtar edildiği görülmekle birlikte , davacı taraf incelemeye katılmadığı ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği ,davalının 2011 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığı, 2012 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının incelemeye sunulan 2011 ve 2012 yılları ticari defterlerinde, davacı yanın takip dayanağı yapmış olduğu 4 adet çekin kayıtlı olmadığı bildirilmiştir.
İcra dosyaları ve çekler konusunda bankalara yazı yazılarak ek rapor alınmıştır. Alınan ek rapora göre davalının davacıya vermiş olduğu; ..bank …/… Şubesine ait 16.05.2012 keşide tarihli 169.576,16 TL tutarındaki mezkur çekin karşılıksız çıktığı, … bankası … Şubesine ait 21.09.2012 keşide tarihli 40.000,00 TL bedelli … seri numaralı ve çekin karşılıksız çıktığının beyan edildiği ve dosyaya mübrez icra dosyasından mezkur çeke istinaden ödemenin yapıldığı, …. Bankası 01.12.2011 vadeli 37.000,00 TL tutarlı çek ve …. Bankası tarafından 25.05.2012 keşide tarihli …. seri numaralı keşideci … olan 35.000,00 TL bedelli çek görüntüsünden karşılıksız kaşesinin bulunduğu bu itibarla çeklerin ödenmemiş olduğu anlaşıldığından; davalının davacıya vermiş olduğu 3 çekin ödenmemiş olduğunun kabulü halinde (169.576,16 TL + 37.000,00 TL + 35.000,00 TL ) 241.576,16 TL mezkur çeklerden alacaklı bulunduğu, davacının takibe konu 4. Çek olan 40.000,00 TL tutarlı çekin ise icra dosyasından ödenmiş olduğu tespit edilmiştir.
Neticeten, davacının ipoteği paraya çevrilmesine konu ettiği 4 adet çekten ödenmemiş olan 3 çek toplamı olan (mezkur çeklerin davacının elinde olduğunun kabulü halinde) 241.576,16 TL tutarında çek alacağının olduğunun kabulünün gerekeceği denilmiştir.
Yargılama esnasında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasından yapılan takip İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas ve …. Karar sayılı ilamı ile iptal olmuş Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiştir.
Yine yargılama esnasında 01/06/2018 tarihli davacı celseye katılmış davalının davacı şirket yetkilisi olduğunu iddia ettiği … imzalı ve şirket kaşeli 02/12/2012 12.915,00 TL kalan bakiye yazan belge sunulmuştur. Davacı vekili sözleşmedeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı sözleşmeye imza atan kişinin şirket yetkilisi olmadığını bildirmiştir. Ticaret sicil kayıtları celbedilmiş yapılan incelemede davacı şirket yetkilisinin … olduğu saptanmıştır. Davalı tarafından sunulan yazıdaki imza davacı şirket adına …. tarafından imza edilmiştir, bu durumda öncelikle şirket yetkilisi tarafından imzalanmamış bir belgenin davacı şirketi bağlayıp bağlamadığı üzerinde durulması gerekir.
….’ın uyap kayıtlarından incelenmesinde davacı şirket ile Bakırköy … iş mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla işçi alacaklarından kaynaklı alacak davası olduğu görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü için “ticari mümessil” kavramının değerlendirilmesinde yarar vardır.
Türk Hukukuna ticari mümessillik ile ilgili düzenleme ilk kez 1926 tarihli mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu(BK) ile girmiştir. İsviçre Borçlar Kanunu’nun iktisabı ile bu hukuk sistemindeki ticari mümessillikle ilgili hükümler olduğu gibi hukukumuza girmiştir.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 449/1. maddesinde ticari mümessilin tanımı; “ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir” şeklinde yapılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçla Kanunu(TBK)’nun 547/1 maddesinde ise ticari mümessil “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Ticari mümessillik; bir sözleşme olmayıp, tek taraflı bir hukuki işlemle verilen temsil yetkisini içerir. Buna bağlı olarak, ticari mümessillik işletme sahibinin iradesine dayanır. Dolayısıyla burada söz konusu olan temsil yetkisi kanuni değil, iradi temsil yetkisidir.
Ticari mümessilin temsil yetkisinin kapsamı kanunda tam olarak belirlenmiştir. Bu haliyle ticari mümessillik, sınırı kanunla çizilmiş iradi bir temsil yetkisidir. Ticari mümessil, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili olup açıkça yetkili kılınmadıkça, taşınmazları devredemez veya bir hak ile sınırlandıramaz(BK 450; TBK 548).
Ticari mümessillik ticaret siciline tescil olunur. Ancak işletme sahibi tescilden önce de temsilcinin yaptığı işlemden sorumludur.(BK. 449/2; TBK. 542/2)
Ticari mümessil, işletme sahibini temsile yetkili bir kişi olmanın yanı sıra, aynı zamanda ticari işletmenin belirli yetkilere sahip idarecisi niteliğini de taşır. Örneğin bir bankanın genel müdürü, hukuki bakımdan bankanın ticari mümessilidir; ancak idari bakımdan da, yürütme organının bir parçasıdır. Nitekim, ticari mümessilliğin bu yönü, ticari mümessili tarif eden BK 449/l’de “…işlerini idare …” ibaresiyle vurgulanmıştır.
Ticaret şirketleri organları aracılığıyla idare ve temsil edildiğinden, ticari mümessil tayin etme yetkisi de organlarına aittir.
Ticaret şirketlerinde idare ve temsil yetkisine sahip organlar, her ticaret şirketinin türüne göre değişiklik gösterir. Ancak şu hususu belirtmek gerekir ki, ticaret şirketlerinin tümünde ticari mümessil şirket ana sözleşmesiyle de tayin edilebilir.
Mülga 6762 sayılı TTK 539/II (6102 sayılı TTK 616/1-b) ve 545. (6102 sayılı TTK 631/1) maddelerine göre, limitet şirketlerde, şirket sözleşmesinde aksine hüküm olmadıkça, ticari mümessil tayinine genel kurul yetkilidir. Buradan anlaşılacağı üzere, ticari mümessil doğrudan şirket sözleşmesiyle tayin edilebileceği gibi, şirket sözleşmesinde kararlaştırılması şartıyla bu yetkinin şirketi idare ve temsile yetkili müdürlere bırakılması da mümkündür.
İşletme sahibinin, ticari mümessil dışında, duruma göre başka yardımcılardan da yararlanması mümkündür. Bu yardımcılardan, konumu ve yetkileri bakımından, ticari mümessile en çok benzeyeni ticari vekildir
Ticari mümessillik gibi ticari vekalet de, BK’nun 32 vd. (TBK 40 vd.) maddelerinde düzenlenmiş temsilin ticari hayatın ihtiyaçlarına uydurulmuş bir türüdür. Dolayısıyla ticari vekalet, ticari mümessillik gibi tek taraflı hukuki işlemle verilen bir temsil yetkisini içerir.
BK 453/l ve II’ye göre, “Ticari vekil, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir.
Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.”
Aynı husus TBK 551. maddesinde ise “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.
Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hükümden hareketle ticari mümessillik ile ticari vekalet arasındaki farkları ana hatlarıyla şöyle sıralayabiliriz:
Ticari mümessil, hem ticari işletme hem esnaf işletmesi için; ticari vekil ise, sadece ticari işletme için tayin edilebilir.
Ticari mümessil, bir işletmenin tüm işlerini idare etmekle görevlendirildiğinden, onun, işletmenin hem olağan hem olağanüstü nitelikteki bütün işleri yapmaya yetkisi vardır. Buna karşılık genel yetkili ticari vekil, işletmenin sadece olağan (mutad) işleriyle sınırlı temsil yetkisine sahiptir. Olağanüstü işlemleri yapabilmesi için, işletme sahibinin özel yetkisine ihtiyaç vardır. Belli bir işin ya da işlemin ifasıyla görevlendirilen sınırlı (özel) yetkili vekillerin sahip oldukları temsil yetkilerinin kapsamı ise, kendilerine bırakılan iş ya da işlemin niteliğine göre belirlenir.
Ticari vekil, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamaz, kambiyo taahhütlerinde bulunamaz ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri temsil edemez.(BK. 453/2; TBK 551/2) Oysa ticari mümessil, bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahiptir.
Nihayet, ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken (BK 449/II-III); ticari vekilin temsil yetkisi sicile tescil edilemez.(HGK’nın 19/06/2016 tarih ve 2013/12-2 Esas, 2013/866 Karar).
Ticari mümessil BK’nun 449 ncı maddesinde, ticari vekil ise aynı Kanun’un 453 ncü maddesinde düzenlenmiş olup, ticari mümessil işletme konusuna giren bütün işlemleri işletme sahibinin kendisi gibi akd ve ifa edebilirken, ticari vekilin yetkisi daha dar kapsamlı olup mutad işlerle sınırlıdır.
Temsil yetkisinin varlığını ispat külfetinin kimin üzerinde olduğu konusuna gelince: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” kuralı getirilmiştir. Olayımızda “kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça” şeklinde belirtilen ispat yükünün istisnası halleri bulunmadığına göre, davacı iddialarının dayanaklarını; davalı ise, savunmasını dayandırdığı olguları ispatlamalıdır. Eldeki dava, itirazın iptaline ilişkin olup, “re’sen araştırma kuralı” değil, olayda “ delillerin taraflarca hazırlanması” ilkesinin uygulanması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır
Davalı taraf, eldeki bakiye ödeme yapılan belge için imza koyan kişinin davacı şirket yetkilisi olduğunu usulüne uygun ispat edebilmiş değildir. Aksine celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre şirket yetkilisinin başka bir kişi olduğu anlaşılmaktadır. Davacı şirket yetkilisi … celbedilerek kendisine belge gösterilmiş, belgeyi şirket adına kabul etmemiştir.
Toplanan deliler tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından davalı aleyhine ipoteğin kaldırılmasına dayalı takip yapılmışsa da İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takibin iptali ve Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan çekin ödeme ile sonlanması davalı tarafından dosyaya sunulan ödeme makbuzunun yetkili temsilci tarafından imza edilip teslim edilmediği, düzenleniş şekli içeriğinden de dahil ödeme makbuzu niteliği taşımadığı anlaşılmakla taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı geçmişten beri yürüyen alacak- borç ilişkisinin bulunduğu, alacak borç ilişkisinin ticari defterlerle belirlenebilirliği, ticari defterlerdeki uyumsuzluğun çek alışverişinden kaynaklı olduğu, çeklerin 220.000,00 TL kısmının davacı tarafça açıklanamayışı, davalının alışverişindeki son faturanın davacı defterlerinde ödenmiş olarak kayıtlı olduğu, eldeki davanın ipoteğe dayalı takip olup asıl alacağın ferisi olduğu, asıl alacağın varlığı oranında var olduğu anlaşılmakla alacağın yargılama yoluyla belirlendiği likit olmadığı dikkate alınarak icra inkar tazminat talebinin reddi gerektiği kanaatine varılarak davanın Kısmen Kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının işlemiş faiz talebinin ise 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun Borçlunun Temerrüdü başlıklı 117’nci maddesine uygun olarak takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme ve belirli bir vade de olmadığından, takip tarihi itibariyle davacının işlemiş faiz alacağının bulunmadığından işlemiş faize ilişkin itirazın iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 37.914,85 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla değişik oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, (Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas ve …. Esas sayılı icra takipleri yönünden tahsilde tekerrür olmamak koşulu yönüyle)
2-Koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 2.589,96 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin yatırılan 3.623,25 TL’den mahsubu ile kalan 1.033.29 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 25,20 TL başvurma harcı ile 2.589,96 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.687,23 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davanın ret miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 26.795,96 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit olarak VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan 3.000 TL bilirkişi raporu, 982,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.982.40 TL yargılama giderinden davanın kabul miktarı dikkate alınarak 503,30 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza