Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/867 E. 2018/51 K. 05.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/867
KARAR NO : 2018/51

DAVA : Tazminat
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 19/06/2013
MAHKEMEMİZE TEVZİ TARİHİ: 16/07/2014
KARAR TARİHİ : 05/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/03/2018

İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/06/2014 tarih …. esas …. karar sayılı yetkisizlik kararı nedeniyle süresi içerisinde verilen gönderme talepli dilekçe üzerine mahkememize tevzi edilen tazminat , manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin aile şirketi olan …. AŞ nin sahibi ve ortakları olduklarını, … Kurumu ile finansal kiralama sözleşmesi yaparak ham madde ve makine aldıklarını, şirkete ödemede sıkıntı yaşayınca …köy …. parsel sayılı taşınmazın satışını …. Şirketine yaptıklarını, borçlarının teminatı olarak tutmalarını istediklerini,satış bedeli düşük gösterilerek 215.000,00 TL bedelle tapuda satış gibi mülkiyetini verdiklerini daha sonra davacılar ekonomik krize çözüm olarak davalı ve akrabaları olan … ile adi ortaklık sözleşmeleri yaptıklarını, yapılan sözleşmede davalılar tekstil işi ile uğraştığı için isminin … olması nedeniyle davalılara sözleşmede … grubu, müvekkillerine de …. Tekstil grubu olarak adlandırıldıklarını, 01/01/2003 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, 2003 yılında davalının …Tic. A.Ş’ni kurduğunu ancak müvekkillerinin bu şirkete sorunlar yaratır gerekçesiyle ortak olarak gösterilmediklerini, taraflar arasında 26/08/2003 tarihli protokol, 14/10/2003 tarihli anılan protokole ek protokol düzenlendiğini, yine 17/12/2010 tarihli teslim belgesi ile söz konusu yerlerin tahliye edilip, teslim edildiğini, bu teslim belgesi ile müvekkillerinin bakiye …600.000,00 USD lik sermaye borcunu ifa ettiklerini, 11/10/2011 tarihli ibraname ile müvekkillerinin ibra edildiğini, böylece müvekkilleri ile davalılar … ve … arasında yapılan 01/01/2003 tarihli sözleşme gereğince ….Tic.A.Ş ‘ne koymayı üstlendikleri sermaye borçlarının tamamının ifa edildiğini, …San ve Tic A.Ş ‘nin bu protokol ve sözleşmeler gereğince …. tapusu, … mevki, ….parsel sayılı taşınmazın ve üzerindeki fabrika binasının sahibi olduğu, müvekkilleri tarafından temin edilen sermaye ile ticari faaliyetini yürüttüğü, yine müvekkilleri ile yapılan sözleşmeler gereğince taşınmaz üzerindeki kiracılardan kira geliri elde ettiği halde müvekkillerinin sözleşmeler çerçevesinde bu edimleri yerine getirir iken , ….Tic A.Ş ‘ne % 50 oranında hissedar yapılmadıklarından şirketin kuruluşunda amaçlanan ticari menfaatlerden mahrum edildiklerini, davalıların müvekkilleri aleyhine olarak sebepsiz zenginleştiklerini, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin TBK 620.maddesine göre adi ortaklık ilişkisi olduğunu, bu nedenle ….tapusu …. mevki, …. parsel sayılı taşınmazın ve üzerindeki fabrikanın tapusunun iptal edilerek 1/2 oranında müvekkillerinin üzerine tesciline, mümkün olmadığı takdirde anılan taşınmazın rayiç değerinin tespit edilerek bulunan miktarın 1/2 oranındaki tutarından davalıların müvekkillerine borçlu bulunduklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davacılar vekili davasını tamamen ıslah ederek ibraz ettiği 26/12/2014 tarihli yeni dava dilekçesinde özetle ; taraflar arasında yapılan adi ortaklık sözleşmesi ile öngörülen anonim şirketin kurulduğunu, fakat bu şirkete müvekkillerinin ortak olmasının davalılar tarafından engellendiğini, müvekkillerinin sözleşme gereğince tüm edimlerini yerine getirdiklerini, bunu yaparken de ….Tic A.Ş ‘ne % 50 oranında hissedar olmak amacıyla yaptıklarını , müvekkillerinin zarara uğradığını, bu zararın taşınmazın piyasa rayiç değerinin % 50 si oranında bulunduğunu, bu miktardan davalıların sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 107.500,00 TL maddi tazminatın ıslah tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalılar vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan görevsizlik kararı verilmesini, davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, tapu iptal ve tescil davasının kısmi olarak açılamayan bir eda davası olduğunu, bu nedenle harcın taşınmazın rayiç değeri üzerinden tamamlatılması gerektiğini, adi ortaklık sözleşmesine dayalı taleplerin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davacıların taleplerinin zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise, taleplerin tamamının haksız, dayanaksız ve gerçek dışı olduğunu, davacıların akraba olduklarını, piyasaya borçlandıklarını, müvekkili …’e müracaat ettiklerini, …’ün davacılara borç paralar verdiğini, ancak davacıların müvekiline olan borçlarını ödemediklerini, bu defa borçlarını ortaklık oluşturmak suretiyle ödemeyi önerdiklerini, oluşturulacak ortaklığı da arsa ile fabrika binasını sermaye olarak koymayı taahhüt ettiklerini, …. grubunu oluşturan davacılarla … grubunu oluşturan müvekkilleri arasında 01/01/2003 tarihli taslak bir sözleşme akdedildiğini, müvekkillerinin başta katkı payı taahhüdü olmak üzere sözleşme gereği üstlendikleri tüm edimlerini yerine getirdiklerini, buna karşın davacıların taahhütlerini ve edimlerini yerine getirmediğini, müvekkillerini aldattıklarını, sözleşme uyarınca sermaye olarak taahhüt edilen arsa ile fabrika binasının sözleşme tarihinden yaklaşık 4 yıl önce ….Bankası A.Ş ‘ye satıldığını, bunun üzerine müvekkili …’ün 01/01/2003 tarihli taslak sözleşmeyi fiilen sonlandırdığını, çocukları …, …., …. ve …. ile birlikte …Tic A.Ş ‘yi kurduğunu, …. Bankası A.Ş’nin mülkiyetindeki arsa ile fabrika binasını satışa çıkardığını, müvekkillerinin bitişik komşu oldukları arsa ile fabrika binasını 3.kişilere satılmaması için …Kurumu A.Ş ile akdedilen 05/03/2003 tarihli finansal kiralama sözleşmesine istinaden satın aldıklarını, yine 5 adet makinenin de sözleşmeye istinaden satın alındığını, davacıların finansal kiralamaya konu arsa ile fabrika binasını ve makineleri müvekkillerine teslim etmediklerini, sonrasında taraflar arasında 26/08/2003 tarihli protokol akdedildiğini, bu protokol ile taraflar arasında yapılan 01/01/2003 tarihli ve tarihi bilinmeyen önceki tüm sözleşmelerin yapılmamış sayıldığını, davacıların 26/08/2003 tarihli protokol hükümlerine de aykırı hareket ettiklerini, vadesi gelen senetleri ödemediklerini, bunun üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacılar tarafından İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasıyla 26/08/2003 tarihli protokolün iptali istemi ile dava açıldığını, yine davacıların …. C.Başsavcılığının ….sayılı soruşturma dosyası ile şikayette bulunduklarını, 14/10/2004 tarihli ek protokol ile yaşanan bu olumsuz olayların tatlıya bağlandığını, davacıların bu ek protokol hükümleri uyarınca savcılık şikayetinden ve protokolün iptali istemi ile açtıkları davadan feragat ettiklerini, müvekkillerinin de ödenmeyen senetlerle ilgili açtıkları icra takibinden vazgeçtiklerini, ek protokol tarihi itibariyle davacıların borç bakiyesinin 2.018.500,00 USD olduğu konusunda mutabık kalındığını, davacıların taşınmazları tahliye etmedikleri gibi, ek protokolle 144 adet senet karşılığı yapılandırılan borçlarını ödemediklerini, bunlarla ilgili de muhtelif icra takipleri başlattıklarını, icra takipleri üzerine davacıların talebi doğrultusunda 27/02/2010 tarihli ek protokol akdedildiğini, söz konusu ek protokol uyarınca müvekkili …’ün …600.000,00 USD alacağı bulunduğu konusunda mutabık kalındığını, arsa ile fabrika binasının 01/10/2010 tarihi itibariyle tahliye edilmesinin taahhüt edildiğini, noterde taşınmazın 31/12/2010 tarihi itibariyle tahliye edileceğini taahhüt ettiklerini, yine davacıların taahhütlerini yerine getirmediğini, süre uzatımı yapılmış ise de buna uymadıklarını,icra takip işlemleri kapsamında davacıların tekrar anlaşma talebinde bulunduklarını, 22/07/2011 tarihli sulh protokolü gereği taahhüt edilen tarihten sonra 11/10/2011 tarihinde taşınmazı tahliye ettiklerini, 11/10/2011 tarihli ibraname ile tarafların birbirlerini alacak, taşınır ve taşınmaz mal talepleri yönünden gayrı kabili rücu ibra ettiklerini, ibraname tarihinden 1,5 yıl sonra ibra edilen taşınmaz mallarla ilgili huzurdaki davanın açıldığını, leasing ve satış bedelinin tamamının müvekkilleri tarafından ödendiğini, davacıların bu dava yetmemiş gibi İstanbul …. ATM ‘nin …esas sayılı dosyası ile tazminat davası adı altında bir başka dava daha açtıklarını ileri sürerek, davanın öncelikle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine , karşı dava olarak ise 10 yıldır davacılar tarafından aldatmaya sömürmeye yönelik hareketlerle ailevi huzurları ortadan kaldırılan ve hayatı zehir eden bu kötü niyetli girişimler nedeniyle taciz edilen müvekkillerinin psikolojik olarak ciddi şekilde yıpratılmaları, üzüntülü ve sıkıntılı dönemler geçirmiş olmaları nedeniyle … için 100.000,00 TL, … için 50.000,00 TL , ticari itibarı süre gelen ihtilaflar nedeniyle piyasada zarar gören …. A.Ş için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın asıl dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte karşı davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Birleşen dosyada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların kendilerinin hiç bir sermaye koymadan …’ne ortak olmalarını sağlayıp müvekkillerinin aleyhine sebepsiz zenginleşmiş bulunduklarından, öncelikle … Tapusu(….) ….Mevkii Pafta No …., Parsel No ….noda kayıtlı gayrimenkulün ve üzerindeki fabrika binasının değerinin tespit edilerek bu miktarın %50 oranının maddi tazminat olarak müvekkillerine ödenmesi için bu miktara mahsuben fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL(yirmibin TL)’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara ödenmesine, yine şirketin 11/10/2011 tarihinden itiraben …nin tüm gelirlerinin %50 oranındaki kısmını müvekkillerine ödemesi gerekirken bu miktarların da müvekkillerine ödenmediğinden bu miktara mahsuben fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL(yirmibin TL)’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın öncelikle derdestlik itirazları doğrultusunda usulden reddine, derdestlik itirazları kabul edilmez ise huzurdaki dava ile … … Hukuk Mahkemesinde görülen davanın tarafları maddi vakaları ve talepleri aynı olması nedeniyle her iki dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması sebebiyle işbu davanın daha önce açılan … … Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, görev ve yetki yönünden reddi ile dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, husumet itirazları doğrultusunda reddine, bu talepleri kabul görmez ise, tam ve rayiç bedel üzerinden harcın tamamlanması hususunda davacılara kesin mehil verilmesine ve kesin mehil içerisinde harcın tamamlanmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına, zamanaşımı/hak düşürücü süreye ilişkin itirazları doğrultusunda usulden reddine, usule ilişkin itirazları kabul görmez ve davanın esasına girilecek olursa; davacıların yapılan tüm protokollerdeki edimlerini ve taahhütlerini yerine getirmediklerini, 11/10/2011 tarihli ibraname ile tarafların birbirlerini hak , alacak, taşınır ve taşınmaz mal talepleri yönünden gayri kabili rücu olmak üzere ibra ettiklerinden taleplerin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl dava; taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca maddi tazminat, karşı dava manevi tazminat, birleşen dava ise, sözleşmeler ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
Taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmış, şirket sicil kayıtları, taşınmazın tapu kaydı, mahkeme ve icra dosyaları, leasing sözleşmesi ve bununla ilgili yapılan ödeme belgeleri getirtilmiş, tarafların kabulündeki sözleşme ve protokoller dosyaya ibraz edilmiştir.
Her ne kadar mahkememizce taşınmazın rayiç değerinin tespiti için mahallinde keşfen inceleme yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş ise de, davacılar vekilinin asıl davayı tamamen ıslah etmesi ve mahkememizce HMK 178 maddesi uyarınca takdir olunan teminatı yatırması karşısında anılan ara karardan vazgeçilmiştir.
Gerek asıl gerekse birleşen davada ileri sürülen iddialar, taraflar arasında itiraza uğramayan sözleşme ve protokoller dikkate alındığında tarafların aktif ve pasif husumetlerinin bulunduğu, uzun sürece dayanan protokol ve ek protokollerin tarihleri itibari ile zamanaşımının söz konusu olmadığı, HMK.nun 109/2 maddesinin yürürlükten kaldırılmış olması, tazminata ilişkin davalarda tazminat miktarının mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda belirleneceğinden belirsiz alacak ya da kısmi dava şeklinde açılması mümkün olduğundan, birleşen davada şirkete ortak yapılmamaktan kaynaklı tazminat ve şirket gelirlerinden pay talep edildiğinden ve kısmi dava açıldığından derdestlik durumunun da söz konusu olmadığı anlaşılmakla davalıların usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Davalı …. Tic. A.Ş. ile dava dışı Tasfiye Halinde …. Tic. A.Ş.’nin ticari defter, kayıt ve belgeleri ile dosyada mevcut tüm delil, bilgi, belge ve protokoller incelenmek suretiyle ıslah edilen asıl dava, karşı dava ve birleşen dava yönünden protokoller gereğince taraflar arasında ibralaşmanın olup olmadığı, iddia ve savunmaların protokoller kapsamında irdelenmesi hususlarında bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir. Mali müşavir …. , Prof. Dr. …., …. Doç. Dr. …. tarafından düzenlenen 09/11/2017 tarihli raporda özetle; davacının davasının ıslah öncesinde dava konusunun asıl ve birleşen dava yönünden, davacının davalı ile yapmış olduğu 01/01/2003 tarihli ortaklık sözleşmesi gereğince sermaye olarak davalı şirkete vermiş olduğunu iddia ettiği taşınmaz ve ortaklıktan dolayı meydana gelen haklarının verilmemesi nedeniyle tazminat ve söz konusu taşınmazın %50 sinin tapusunun iptali talebinden ibaret olduğu, ancak davacıların davalarını tamamen ıslah etmiş olması nedeniyle davacı tarafın açmış bulunduğu asıl davanın ve birleşen davada fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak maddi tazminata dönüştürüldüğü, … Tapusu ….Mevkii Pafta No….Parsel No… kayıtlı taşınmaz fabrika binasının değerinin %50’si oranındaki maddi tazminata mahsuben 107.500,00 TL tazminat istendiği, birleşen davada ise, aynı taşınmaz nedeniyle davalıların sebepsiz zenginleşmesi gerekçe gösterilerek 20.000,00 TL maddi tazminat, … nin tüm gelirlerinin %50 oranındaki kısmına mahsuben 20.000 TL tazminat istenildiği, asıl davadaki karşı davada ise, karşı davacıların manevi tazminat talep ettikleri, dava dışı …. Tic. A.Ş.’nin 2003, 2004, 2007, 2008, 2009, 2010 ve 2011 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığı, 2006 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, dava dışı …Tic. A.Ş.’nin incelenen ticari defterlerinde, davalı ….Tekstil A.Ş adına düzenlemiş olduğu 12/03/2003 tarihli ….no.lu 25.960.000,000 TL(Eski TL) tutarlı dava konusu makinaları ihtiva eden faturanın ve 12/03/2003 tarihli … no.lu 73…650.000.000 TL(Eski TL) tutarlı dava konusu demirbaşları ihtiva eden faturaların kayıtlı olmadığı, ancak fatura örneklerinin dosya içinde olduğu, davalının 2003, 2004, 2005, 2006 2007, 2008, 2009, 2010 ve 2011 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığı, ancak dava dışı … tarafından mevcut 06/01/2015 ve 10/12/2015 tarihli yazılardan da anlaşılacağı üzere finansal kiralama sözleşmesine dayalı ödemelerin davalı … San. ve Dış Tic….tarafından yapıldığı, dava dışı … firmasının tanzim etmiş olduğu toplam 26.69…600.000 TL ( eski TL ) faturaya karşılık düzenlenmiş olan iade faturalarının ticari defterlere usulüne uygun şekilde kaydedilmiş olduğu, dosyada mübrez dekont ve senetlerden davacı yanın elden 287.000,00 USD, banka aracılığıyla 420.000,00 USD olmak üzere toplam 707.000,00 USD ödeme yapmış olduğu, bu ödemelerin dava dışı … Teks. San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı … A.Ş.’ye ödemiş olduğu dosyaya mübrez dekontlar ve ödeme belgelerinden anlaşılan toplam 707.000,00 USD tutarlı senetlere ilişkin dava dışı firmanın ibraz edilen ticari defterlerinde herhangi bir kayda rastlanmadığı, bu ödemelerin 01/01/2003 tarihli sözleşme ile bağlantısının tespit edilemediği, davacılar vekili tarafından dosyaya ibraz edilen senet tanzim tarihlerine bakıldığında 26/08/2003 tarihli oldukları, bir kısmının 14/10/2004, bir kısmının 10/06/2005, bir kısmının 01/09/2005, bir kısmının 17/01/2006, bir kısmının ise 13/04/2006 tanzim tarihli oldukları, bu ödemelerin 26/08/2003 tarihli sözleşme gereği olabileceği ve bu sözleşmede varlığı kabul ve ikrar edilen borçların ifası amacına yönelik ödemeler olarak değerlendirilmesinin gerekli olduğu, taraflar arasındaki akdi ilişkinin geçerliliğinin hukuki değerlendirmesi mahkemeye ait olmak üzere davacıların davalı yana 707.000,00 USD ödeme yapmış olduğu, davalı yanın dava konusu taşınmaz ve makinelere ilişkin ödemeleri dava dışı … Kurumu A.Ş. adına yapmış olduğu, davacı yan ve davalı yanın yapmış olduğu mezkur ödemelerin taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesine istinaden yapıldığına dair kanaat oluşturacak mali verilerin bulunmadığı, taraflar arasında 01/01/2003 tarihli sözleşme ile ortaklık kurulacağının beyan edildiği, ancak tarafların 26/08/2003 tarihli sözleşme ile bundan döndükleri, yukarıdaki tespitlere göre davacılar ile davalılar arasında (davalıların alacaklı olduğu) borç alacak ilişkinin ilk sözleşme öncesine dayandığı, davacıların 26/08/2003 tarihli sözleşmenin iptali için İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinde 23/09/2004 tarihinde 26/08/2003 tarihli sözleşmenin feshi ve geçersizliğinin tespiti davası açtıkları, davacıların bu davadan 07/02/2005 tarihinde duruşma sırasında feragat ettikleri, bu şekilde davanın reddine karar verildiği, davacıların bu karar kapsamında 01/01/2003 tarihli sözleşmeye dayanmalarının mümkün olmadığı, 26/08/2003 tarih ve devamı ek sözleşmeler kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna varıldığı, 26/08/2003 tarihinde ve sonrasındaki sözleşmeler irdelendiğinde davacıların davalılara borçlu oldukları, borcun tasfiyesi için zaman zaman sözleşmeler imzaladıkları, nihayet söz konusu borç ilişkisi bakımından 11/10/2011 tarihinde karşılıklı ibralaştıkları ve bu suretle birbirlerinden herhangi bir alacak ve borçlarının bulunmadığını kabul ve ikrar ettikleri, ıslah kapsamında ortaya atılan “sebepsiz zenginleşme” iddiasını ispata yarayacak herhangi bir ispat vasıtasının mevcut olmadığı, sebepsiz zenginleşmeye dayanak olarak gösterilen işlemlerin ve bu işlemler çerçevesinde davalı-karşı davacıya yapılan ödemelerin davacı-karşı davalının varlığını kabul ettiği borçlarının ifasına yönelik ödemeler olduğu, borcunu ifa eden bir borçlunun, yaptığı ödemenin sebepsiz zenginleşme olduğunu iddia etmesinin mümkün bulunmadığı, uzun bir zaman dilimine yayılmış bulunan dava dayanağı hukukî ilişki bağlamında davacı veya davalı tarafın manevi tazminat talep etmesini haklı kılacak ve bir şahıs varlığı ihlali olarak değerlendirilebilecek hukuka aykırı bir davranışının tespit edilemediği bu sebeple manevi tazminat talebine ilişkin şartların oluşmadığı mütalaa olunmuştur.
Bilirkişi raporu denetime elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli olduğundan mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, tarafların kabulünde olan tüm sözleşme ve protokoller, şirket sicil kayıtları, mahkeme ve icra dosyaları ile benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
Davacılar vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında ortaklık kurulması hususunda anlaşma yapıldığını, 01.01.2003 tarihli ortaklık sözleşmesi uyarınca tarafların hak ve borçlarının belirlendiğini, fakat kendilerinin paydaş olarak yer almadıkları davalı … San. ve Tic. A.Ş.’nin söz konusu ortaklık sözleşmesi dolayısıyla kurulduğunu ve davacıların üçüncü kişilere olan borçlarını ödemelerinden sonra ortak sıfatıyla yer almalarının kararlaştırıldığını, şirket merkezi olarak davacılara ait gayrimenkulün gösterildiğini, davacılara ait … ‘e ait makine, mallar ile finansal kiralama sözleşmelerinden doğan kiracılık haklarının yeni kurulan şirkete devredildiğini, şirketin gelir elde etmeye başladığını ancak davalı şirketin aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak … AŞ’ye leasing yolu ile kiralanan gayrimenkulü tahliye, makineleri kendisine teslim, aksi halde ecrimisil ödenmesi yönünde ihtarname çektiğini, söz konusu gayrimenkulün …’ten bilahare devralmak üzere devredildiğini, davalılarla ortaklık için leasing yolu ile kiralandığını, …. A.Ş,’ye devri ile sermaye taahhüdünün yerine getirildiğini, leasing devirleri ile sermaye borçlarının yerine getirildiğini, bu hususların davalılara ihtaren bildirildiğini, bunun üzerine tarafların 26.08.2003 tarihli protokolü düzenlediğini, protokole göre … A.Ş ile … Tekstil A.Ş. arasındaki 01.01.2003 tarihli ve diğer sözleşmelerin yapılmamış sayılacağının hükme bağlandığını, ancak … A.Ş.’nin tüzel kişilik kazanmış olduğunu, devam eden protokoller ile kararlaştırılan hükümler uyarınca adı geçen yerlerin tahliye edildiğini, davalıya teslim edildiğini, (22.07.2011 tarihli sulh protokolüne göre) 1…10.2011 tarihli ibraname ile davacıların tüm sermaye borçlarını ödediklerini ve borçlarının ibra edilmiş olduğunu iddia ederek asıl ve birleşen davayı ikame etmişler, özetle davacılar, tarafların akdetmiş olduğu 01.01.2003 tarihli protokoldeki edimlerin yerine getirilmesi dolayısıyla … A.Ş.’nin kurulduğunu ve devam eden protokolller neticesinde toplam 7.134.279 USD karşılığının davacılar tarafından ödeme ve nakit harici devirler neticesinde davalılara kazandırma yapıldığını, ancak %50 olarak şirkete ortak yapılmaları gerekirken ortak edilmediklerini, davalıların sebepsiz zenginleştiklerini iddia ederek İstanbul ili …ilçesi … Mevki …. parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/2 oranında kendileri adına tapuya tescili, bunun mümkün olmaması halinde anılan taşınmazın rayiç değerinin tespit edilerek bulunan miktarın 1/2 oranındaki tutarından davalıların müvekkillerine borçlu bulunduklarının tespitine, asıl davanın tamamen ıslahı ile bu kez tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar vekili esas ilişkin savunmalarında; davacıların davalı …’ün yeğen ve eniştesi olduklarını, piyasaya olan borçları sebebiyle 1990’lı yıllarda devamlı surette davalıdan borç aldıklarını, borçlarını tahsil etmek üzere davacıların fabrika binasını sermaye koyması kaydıyla davacılar ile ortaklık kurmayı kabul ettiğini, 01.01.2003 tarihli sözleşme uyarınca müvekkili davalıların …800.000,00 USD sermaye payı taahhüdünde bulunduklarını, belirtilen miktarın …770.000,00 USD’sinin davalılardan …’ün davacılardan şahsi alacağı olduğunu, bu miktarın davacılar tarafından ödeneceğini, kalan 35.000 USD miktarın davalıca ödendiğini, davacıların sermaye taahhüdünün ise … A.Ş.’nin şirket varlıklarından şirket borçlarının mahsubu ile oluşan bakiye olup sözleşmede aktif varlığının arsa, fabrika binası ve makine olarak 3.514.613 USD, borçlarının 2.199.613 USD ve sermaye taahhüdüne bakiye bedelin ise …315.000 USD olarak belirlendiğini, arsa ve fabrika binasının 4 yıl önce … Bankası …ye satılmış olması sebebiyle sözleşmeyi fiilen sona erdirerek … A.Ş.’yi kurduklarını, banka tarafından satılan binanın üçüncü kişilere geçmemesi için davalılarca satın alındığını, bedelinin ödendiğini, davacıların arsayı tahliye ve makineleri devir etmediklerini, tarafların 26.08.2003 tarihli sözleşme ile aralarındaki tüm sözleşme ilişkilerini ve 01.01.2003 tarihli sözleşme hükümlerini tasfiye ettiklerini, yapılmamış sayıldığını, ancak davacıların bu protokole de aykırı hareket ettiklerini, vadesi gelen senetleri ödemediklerini, 144 senedin ödenmediğini, 3…07.2008 tarihine kadar kullanımı kendilerine bırakılan taşınmazı bu tarihte tahliye etmediklerini, icra takipleri neticesinde 27.02.2010 tarihli protokol yapıldığını, …’ün …600.000 USD alacağı olduğunu, yapılan tahliye taahhütnamesi ile 3…12.2010 tarihi itibariyle tahliyenin kabul edildiğini, bu taahhüde de uyulmadığını, ihtarnameler keşide edildiğini, süre verildiğini, davalı …’ün alacağından tahliye karşılığı vazgeçtiğini, 1…10.2011 tarihinde gayrimenkulun tahliye edildiğini, bu tarihli ibraname ile tarafların birbirlerini alacak, taşınır ve taşınmaz mal talepleri yönünden karşılıklı olarak ibra etmiş olduklarını, ibranameden 1,5 yıl sonra ibra edilen taşınmaz mallarla ilgili huzurdaki davanın açıldığını, davalıların taşınmazı finansal kiralama sözleşmesiyle …ten aldıklarını, 01.01.2003 tarihli protokolün 26.08.2003 tarihlî protokol ile yapılmamış sayıldığını, davacıların … şirketine sonradan ortak yapılacağı şeklinde bir taahhütte bulunulmadığını, davacıların sermaye koyma borçlarını yerine getirmediklerini, yapılan ödemelerin …’e olan borçları dolayısı ile yapıldığını, ortaklık yürürlüğe girmiş olsa idi davacıların bedelsiz getirecekleri arsa binasının tamamen davalılar tarafından ödenerek alınmayacağını belirtmiştir.
27.02.2010 tarihli ek protokol ile 2.2.1 maddesinde taraflarca, davacı borçluların 26.08.2003 tarihli protokol uyarınca 600.000 USD’si makine bedeli ve …585.000 USD’si nakit alacak olmak üzere toplam 2.185.000 USD tutarında alacaklı davalılara borcu bulunduğu, protokolün tanzim tarihi itibari ile alacak bakiyesinin …600.000 USD olduğunun açıkça kabul edildiği görülmektedir. Söz konusu protokolde davalı savunmalarına uygun olarak davaya konu taşınmazın belirtilen tarih ve şartlarda teslim edilmesi kaydıyla alacaklı davalıların bahis konusu alacak bakiyesinden vazgeçecekleri madde 2.2.2’de kararlaştırılmıştır. Dava konusu taşınmazın ise 0…06.2003 tarihinden beri borçlulardan … A.Ş.’nin kullanımında olduğu ve tahliye olunacağı sözleşmenin 2.1 maddesinde beyan ve kabul edilmektedir. Benzer şekilde ve davalı beyanlarını doğrular biçimde 26.08.2003 tarihli protokolde açık bir şekilde “…in Finansal Kiralama Sözleşmesi ile kiralamış olduğu bu taşınmazın bir kısmında halen iştigal etmekte olan … Tekstil bu protokol ile birlikte yasal olarak hiçbir hakkı bulunmayan ancak bir kısmında iştigal ettiği taşınmaz üzerinde hiçbir surette hak iddiasında bulunmayacaktır. Taşınmazın tamamı … kullanım ve iradesinde bulunacaktır” hükmü yer almaktadır. Söz konusu protokol ile daha önce kurulan sözleşme ilişkilerinin geçersiz kılındığı da yine sözleşmede açık bir biçimde hükme bağlanmıştır. İlaveten protokole göre, “…’in Beyoğlu … Noterliği’nin 05.03.2003 tarih ve …. numaralı finansal kiralama sözleşmesi ile kiralamış olduğu 4 adet …. makinesi ile 1 adet …. makinesi 600.000 Amerikan Doları bedel karşılığında … Tekstile bırakılacaktır. Diğer yandan taraflar aralarında yapmış oldukları hesap incelemesinde, … Tekstil ve ortaklarının … ve sahibi …’e …585.000 Amerikan Doları borçlarının olduğu hususu da taraflar arasında kabul edilmiştir. Bu durumda … Tekstilin …e olan yekûn borcunun 2.185.000 Amerikan Doları olduğu kabul edilmiştir.” hükmü yer almaktadır.
Taraflar arasında 01.01.2003 tarihinde ortaklık kurulması yönünde protokol akdedilmiş ise de bu protokol hükümleri daha sonraki protokol hükümleri ile geçersiz addedilmiştir. Hal böyle olunca TBK 620 (olay tarihi itibariyle EBK. 520 f. 2) hükmü dolayısı ile ticaret şirketi niteliği kazanmayacak ortaklıklar adi ortaklık sayılacaktır. Öğretide ticaret ortaklıklarından herhangi birisi için aranan gereklilikler yerine getirilmediği için o ticaret ortaklığının gerçekleştirilmediği hallerde ikincil (tali) bir ortaklık halinin ve yine taraflar adi ortaklık kurma iradesine sahip olmasalar dahi aralarındaki sözleşme ilişki dolayısı ile kendiliğinden oluşan tesadüfi bir ortaklık ilişkisinden söz edilmiştir. (…., Ortaklıklar …., N. 70). Ancak bu halde adi ortaklık sözleşmesi olarak yorumlanabilecek sözleşmenin ayni sermayeye ilişkin maddesinin şekil eksikliği sebebi ile geçersizliği söz konusu olabilecek ise de burada iradi bir adi ortaklık sözleşmesi mevzubahis olmayıp kanun hükmü EBK 520 dolayısıyla kendiliğinden tali bir adi ortaklık meydana geldiğinden sermaye taahhüdü şekli ile alakalı geçersizlik yaptırımının ileri sürülemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 01.01.2003 tarihli protokol mahkememizce adi ortaklık ilişkisi olarak nitelendirilmiştir. Ancak devamında söz konusu hukuki ilişkinin taraflarca geçersiz sayılmasına ilişkin 26/08/2003 tarihli protokol yapıldığı da tartışmasızdır. Bu halde uygulanacak hüküm EBK 535 b4 (TBK 639 b4) maddesi olmalıdır. Anılan maddeye göre adi şirket bütün şeriklerin ittifak etmesiyle (ortakların sona erdirme isteği) ile sona erdirilebilecektir. Somut olayda tarafların sona erdirme iradesini bu şekilde yorumlamak gerekir. Taraflar arasında borca ve gayrimenkul devrine ilişkin mutabakat içeren 27.02.2010 tarihli ek protokol ile bu irade ortaya konulmuş ve alacak borç ilişkisi ile dava konusu taşınmazın durumu açıklığa kavuşturulmuştur. Söz konusu protokol ise taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin tasfiyesine ilişkin bir protokol olarak değerlendirilmiştir. Sonuç itibariyle taraflar arasındaki 01.01.2003 başlangıç tarihli adi ortaklık ilişkisinin 26.08.2003 tarihinde hükümsüz kılınması (feshi) ve tasfiyesinin kararlaştırıldığı ifade edilebilecek durumdadır.

Bu protokol ve yine devamındaki 11/10/2011 tarihli protokol hükümleri ise davalı savunmalarını doğrular şekilde davacıların davalılara 600.000 USD’si makine bedeli ve …585.000 USD’si nakit alacak olmak üzere toplam 2.185.000 USD tutarında borçlu olduğu, …in Finansal Kiralama Sözleşmesi ile kiralamış olduğu dava konusu taşınmaz hakkında davacı yan … Tekstil’in yasal olarak hiçbir hakkı bulunmadığı ancak bir kısmında iştigal ettiği taşınmaz üzerinde hiçbir surette hak iddiasında bulunmayacak olduğu kabul ve ikrar edilmiştir. Bu halde tasfiye protokolü uyarınca borçlu olduğunu kabul eden davacı yan davalıya borcu ödeme taahhüdü ve dava konusu taşınmaza ilişkin hak iddiasında bulunmayacağı beyanı ile taşınmaz üzerindeki hakları yönünden davalıyı ibra etmiş gözükmektedir.
İbra alacaklı ve borçlu arasında akdedilen ve alacaklının borçludan olan alacağını ortadan kaldıran yahut azaltan sözleşmedir. TBK 132.maddesinde düzenlenen bu hukukî işlem, bir tasarruf muamelesi niteliğindedir. Sözleşme özgürlüğü prensibi uyarınca (TBK 26), alacaklının kaynağı önem arz etmeksizin sahip olduğu alacak hakkından sebebinin ne olduğu da farketmeksizin (bağışlama, borçlunun içinde bulunduğu durum vs.) vazgeçmesi mümkündür. Bu şekliyle ibra, borcun sona ermesini temin eden bir işlemdir. Bu noktada ibranın özellikleri şu şekilde sıralanabilir; 1- İbra bir tasarruf işlemidir. Alacaklının aktifinde yer alan bir değerden kısmen yahut tamamen kesin olarak vazgeçmesi anlamına gelir. 2-Bir sözleşmedir. Yani tek taraflı bir tasarruf işlemi değildir; yani borçlunun bunu kabul etmesi icap eder. TBK 132.maddesi bu hususu “tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle” ibaresine yer vermek suretiyle açıklığa kavuşturmuş bulunmaktadır. Sözleşme iki tarafın birbirine uygun irade beyanı ile teşekkül eden bir hukuki işlem olduğundan borçlu-alacaklının hem borcun sona ermesi hem de sona erdiği kısım hususunda mutabakatının varlığı elzemdir. 3-İlgili sözleşmenin geçerliliği hususunda bir şart getirilmemek ile beraber meydana gelebilme olasılığı yüksek olan uyuşmazlık hallerinde, ispat şekline dair şartların temin edilmesi adına yazılı şekilde yapılmasına sıklıkla rastlanmaktadır.
İbra ile ilgili bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönecek olur isek taraflar arasındaki 01/01/2003 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin 26/08/2003 tarihli sözleşme ile feshedildiği, taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin ilk sözleşme öncesine dayandığı, davacıların 26/08/2003 tarihli sözleşmenin iptali için İstanbul … Ticaret Mahkemesinde dava açtıktları, ancak bu davada yargılama sırasında feragat ettiklerini, bu şekilde davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, bu karar kapsamında davacıların 01/01/2003 tarihli sözleşmeye dayanmalarının mümkün olmadığı, 26/08/2003 tarihli ve devamı ek sözleşmeler kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği, bu sözleşmeler ile feshedilen adi ortaklığın tasfiyesinin amaçlandığı, sözleşme içerikleri irdelendiğinde davacıların davalılara borçlu oldukları, borcun tasfiyesi için zaman zaman sözleşmeler imzaladıkları, nihayet söz konusu borç ilişkisi bakımından 11/10/2011 tarihinde karşılıklı ibralaştıkları, ibranın kapsamının geniş olduğu, alacak , hak , taşınır ve taşınmaz malları da kapsadığı, ıslah kapsamında ve birleşen davada ortaya atılan sebepsiz zenginleşme iddiasının ispata yarayacak herhangi bir ispat vasıtasının mevcut olmadığı, sebepsiz zenginleşmeye dayanak olarak gösterilen işlemlerin ve bu işlemler çerçevesinde davalılara yapılan ödemelerin davacıların varlığını kabul ettiği borçlarının ifasına yönelik ödemeler olduğu, borcunu ifa eden bir borçlunun, yaptığı ödemenin sebepsiz zenginleşme olduğunu iddia etmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenle davacıların tamamen ıslah edilen asıl davasının ve aynı sebeplere dayalı birleşen davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl davadaki karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede; karşı davacılar manevi tazminat talep etmişlerdir. Genel anlamda “zarar ve ziyanı ödeme” olan tazminat terimi, hukuk dilinde, genellikle bir kimsenin şahıs veya mal varlığında iradesi dışı meydana gelen eksilmenin, yani zararın telafisi için bundan sorumlu olan kimsenin yerine getirmesi gereken edim anlamında kullanılmaktadır. Bu bakımdan zararın mahiyeti, başka bir ifade ile zararın meydana geldiği hukukî (şahıs veya mal) varlığı alanı tazminatın niteliğinin tespitinde önemli rol oynar. İka edilen zararın maddi mi, yoksa manevi mi olduğunu ayırt edebilmek için ihlâl edilen menfaatten ziyade, zararın niteliğine bakmak gerekir. Şayet zarar para ile ölçülebilen bir nitelik taşıyorsa tazminat maddi, aksi halde manevidir. Manevî tazminata ilişkin somut düzenleme EBK. 49’da (TBK 57) yer almaktadır. Buna göre; “şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dâva edebilir (fıkra 1). Hâkim, manevi tazminatın miktarını tâyin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır (fıkra 2). Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir (fıkra 3) Sorumluluk hukukunun genel şartları olan hukuka aykırılık, kusur, zarar ve illiyet bağının yanı sıra (EBK m. 41 vd.) manevi tazminata hükmedilebilmesi için, BK m. 49 çerçevesinde şahıs varlığına dair bir hakkın ihlali, bu ihlalin verdiği zararın özel bir ağırlığı bulunması aranır. Zararın ağırlığı somut olaya göre MK.4 uyarınca hâkimin takdir yetkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Somut olaya ilişkin olarak, manevi tazminat talebinin gerekçesi olarak ileri sürülen borca ilişkin olguların şahıs varlığının manevi sahası ile alakalı kabul edilemeyeceği, zira taraflarca pek çok mutabakat ve görüşme yapıldığı, defalarca anlaşma sağlandığı, karşı davalıların duruma rıza gösterdiği, bunun dışında davacıların davalı tarafın “kişilik haklarını ihlale yonelmiş” bir davranışına rastlanmadığı ve dolayısıyla “manevi bir zarar”ın varlığından söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle asıl davadaki karşı davada talep olunan manevi tazminat taleplerinin dayanağı olarak ileri sürülen olguların borca ve protokollere dayandırılması, taraflar arasında pek çok mutabakat ve görüşme yapılmış olması karşısında kişilik haklarının ihlaline yönelik davranışlardan kabul edilemeyeceğinden karşı davacıların manevi tazminat taleplerinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda yapılna açıklama ve tespitler karşısında; tamamen ıslah edilen asıl davanın reddine, asıl davadaki karşı davacıların manevi tazminat taleplerinin koşulları oluşmadığından reddine, birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Tamamen ıslah edilen asıl davanın reddine,
2-Asıl davadaki karşı davacıların manevi tazminat taleplerinin koşulları oluşmadığından reddine,
3-Birleşen davanın reddine,
4-Asıl Davada;
a-Asıl davada Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu ilam ve karar harcının davacılar tarafından peşin yatırılan …835,85-TL harçtan mahsubuna, artan …799,95-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca asıl dava yönünden davalılar yararına tayin ve takdir olunan 1…350,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
c-Asıl davada davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-Karşı Davada;
a-Asıl davadaki karşı davacıların manevi tazminat taleplerinin koşulları oluşmadığından reddine karar verildiğinden Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken davacı … yönünden 35,90-TL, davacı … yönünden 35,90-TL, davacı … San. ve Tic….yönünden 35,90-TL maktu ilam ve karar harçlarının karşı davacılar tarafından peşin yatırılan 3.415,50-TL harçtan mahsubuna, artan 3.307,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde karşı davacılara iadesine,
b-Karşı davalılar lehine karşı davacı … yönünden reddedilen manevi tazminat talebi gözetilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3 maddesi uyarınca 2.180,00-TL vekalet ücreti takdirine, karşı davacı …’ten alınarak karşı davalılara verilmesine,
c-Karşı davalılar lehine karşı davacı … yönünden reddedilen manevi tazminat talebi gözetilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3 maddesi uyarınca 2.180,00-TL vekalet ücreti takdirine, karşı davacı …’ten alınarak karşı davalılara verilmesine,
d-Karşı davalılar lehine karşı davacı … San.ve Tic.A.Ş. yönünden reddedilen manevi tazminat talebi gözetilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3 maddesi uyarınca 2.180,00-TL vekalet ücreti takdirine, karşı davacı … San.ve Tic.A.Ş.’den alınarak karşı davalılara verilmesine,
e-Karşı davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
6-Birleşen Davada;
a-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının davacılar tarafından yatırılan 683,10-TL harçtan mahsubuna, artan 647,20-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar yararına tayin ve takdir olunan 4.750,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
c-Birleşen davada davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
7-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/02/2018

Katip … Hakim …