Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/816 E. 2020/246 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/816 Esas
KARAR NO : 2020/246

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 13/09/2014
KARAR TARİHİ : 05/03/2020
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının mahkemenin faaliyetinin durdurulması üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1.Dairesinin 08.09.2014 tarih 1945 Sayılı Kararı uyarınca yapılan devir işlemi nedeniyle, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas numarasını aldığı anlaşılmakla yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı kooperatif tarafından …. ili, … ilşesl, …. Mah, …. ada, …. no’lu parselde …. ayrı bloktan oluşan 53 adet daire inşa edilerek kat İrtifakının tesis edildiğini, davacının 13.08.2005 tarihinde davalı kooperatife üye olduğunu ve kendisine üyeliği gereği …. Blok … nolu dairenin tahsis edildiğini), davacının ödemelerini aksatmadan yapmasına rağmen üyeliğe kabul belgesinde belirtilen …. Blok … no’lu dairenin kendisine teslim edilmesine rağmen davalı kooperatifte ferdi mülkiyete geçildiği halde bu dairenin tapu devrinin kendisine yapılmadığım, kooperatif tarafından teslim edilen ve davacının zilyetliğinde olan dairenin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. E … K sayılı 09.07.2012 tarihli karan ita diğer davalı … adına tapuya kayıt ve teşdi edildiğini direndiğini, bu dosyadan verilen bilirkişi raporunda ….’a alt olan dairelerin …. Blok ….notu daire ile … Blok … rolü daire olduğunun tespit edildiğini ancak hatalı bir şekilde davacıya alt olan … Blok …. nolu dairenin … adına tesciline karar verildiğini, daha ünce ….,…,..,… olarak adlandırılan blokların daha sonra … Blok adı altında …,…,… ve … olarak değiştirildiğini, davalı kooperatif tarafından tamim edilen 13.08.2005 tarihli protokolde davacının borcu olmadığının ve daire anahtar tesliminin yapıldığının belirtilmiş olduğunu, davalı kooperatifin gönderdiği yazılarda da bu dairenin davacıya alt olduğunun yazılı bulunduğunu, davacı adına tahakkuk ettirilen elektrik faturalarında … Blok … nolu dairenin davacıya ait olduğunun belli olduğunu ayrıca Belediye emlak vergisi bildirimi ve Dask poliçesinde de bu dairenin davacıya alt olduğunun bildirildiğini, davalı kooperatif vekili tarafından Küçükçekmece .. icra Müd. …. E sayılı icra dosyasında da bu dairenin müvekkile ait olduğunun teyit edildiğini, davalı kooperatifin 01.04.2007 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul hazlrun cetvelinde davacının ismi bulunmasına rağmen 01.05.2007 tarihli yönetim kurulu toplantı tutanağında ise davacının İsminin bulunmadığını, hazlrun cetvellerinin yönetim kurulu tarafından hileli düzenlenmiş olduğunu bu nedenle davacının üyeliği gereği kendisine isabet eden … Blok … nolu dairenin adına tescilini bunun mümkün olamaması halinde belirlenecek başka bir dairenin kendisine verilmesini, bunun da mümkün olmaması halinde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydtyla şimdilik 30.000.TL tutarındaki tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen avans faizi İle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; 13.08.2005 tarihli yönetim kurulu toplantı tutanağında davacının değil ….’nun kooperatif üyeliğine kabul edildiğini , her İki İsim arasında ciddi fark bulunduğunu, kaldı kİ 13.08.2005 tarihli yönetim kurulu toplantı tutanağında bulunan İmzanın davalıya alt olmadığını zira bu tarihte davalının toplantıya katılmadığını 11.07.2005 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine seçilen davalının 26.12.2005 tarihinde Bakırköy … Noterliğinin …. yevmiye nolu İhtarname İle istifa ederek ayrıldığını, dava konusu işlemin tarafı olmadığından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Kooperatif cevap dilekçesinde özetle; ….’nun 13.08.2005 tarihinde kooperatif üyeliğine kabul edildiğini, tapu devrinin yapılmadığı yönündeki ithamların dayanaksız olduğunu, kooperatif eski yönetimine İhtar çekmelerine rağmen yeni seçilen yönetime defter ve evrakların teslim edilmediğini, eski yöneticinin 150.000.TL İlk sahte borç senedi düzenleyerek sözü geçen ….’nun …. Blok … nolu dairesi üzerine İhtiyati tedbir konduğunu tapu devrinin bu hukuki zorunluluk gereği yapılamadığını, İmzaların sahte olduğunun anlaşılması üzerine tapu üstündeki tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiğini, … adına ve diğer 5 adet dairenin tapu mülkiyetinin halen kooperatif tüzel kişiliği adına kayıtlı olduğunu, bu tapu kayıtları üstünde bulunan tedbir kararlarının kaldırılması halinde ….’da dahil olmak üzere diğer üyelerin tapu devirlerinin yapılacağını, davacının savunmasında belirttiği gibi … Blok … nolu dairenin 06,12.2013 tarihli mahkeme karan ile ….’ adına tescil edildiği, İstanbul … ATM …. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile de … Blok … nolu dairenin ….na alt olduğunun tespit edildiğini kooperatifte bulunan tüm evrak, kayıt ve işlemlerin bu durumu teyit ettiğini davacıya yakıt borcunun tahsil edilmesi İstemiyle icra takibine glrişifdiğini ve bu borcun davacının eski eşinin kredi kartıyla icra borcunun ödendiğini, davacının başka kişilere tapu devrinin yapıldığı yönündeki iddiasının yerinde olmadığını zira halen 6 adet daire tapusunun davalı kooperatif adına kayıtlı bulunduğunu, dava konusu olay kooperatif tüzel kişiliğine karşı açılması gerekirken taraf sıfatı bulunmayan şahıslara karşı yöneltilmesi nedeniyle davanın red edilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; tesciline karar verilen davada feri müdahil olarak yer alan davacının anılan kararın hatalı olduğuna yönelik İddiasının dİnlenemeyeceğlnl, TBK nun 30 vd. maddelerinde yer alan hata hükümlerine dayanan ve müvekklllnce açılan davada feri müdahll olarak yer alan davacının 1 yıllık hak düşürücü süreyi geçirdiğini, dolayısıyla feri müdahll olunan bir davada gerekil asgari dikkat ve Özeni gösteren bir müdahtlfn Mahkeme kararını kararın verilmiş olduğu tarihte öğrenmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bu nedenle davacrmn İptal talebinin yerinde olmayıp reddini talep ettiklerini, huzurdaki davada kesin delile çok yakın bir kavram olan güçlü delil mevcut olduğundan işbu davanın reddi gerektiğini, Yargıtay’ın müstakar nitelikteki kararlan uyarınca, kural olarak güçlü delilin aksinin ancak daha güçlü bir delille kanıtlanabileceğini, dolayısıyla huzurdaki dava bakımından kesin delile çok yakın bir kavram olan güçlü delilin mevcut olması ve davacının bunu bertaraf edecek hiçbir mesnede ve delile sahip bulunmaması karşısında işbu davanın esastan reddini talep ettiklerini, yasal ve geçerli bir tahsisin mevcut olmaması ve müvekkili lehine güçlü delil mahiyetinde bir Mahkeme ilamının bulunması nedeniyle işbu davanın reddi gerektiğini, 01.05.2007 tarihli yönetim kurulu kararında konut tahsis belgelerine İtibar edilmemesi ve hangi dairenin hangi üyeye alt olduğunun belirlenmediğinin şu şekilde ifade edildiğini -Geçmiş dönemlerde belirlenen blok ve daire numaralarının tespitinin mümkün olmadığı, ayrıca bu konuda genel kurul kararının bulunmadığı, bu nedenlerle genel kurul kararıyla belirlenecek usule göre hangi dairenin hangi üyeye ait olacağının daha sonra belirleneceğine oybirliğiyle karar verildi. – o halde yasal ve geçerli bir tahsisin bulunmadığı durumlarda kooperatif ortakları arasında önceliği ve üstünlüğü belirleyen tek kuralın talep edilen bağımsız bölüm üzerine ihtiyati tedbir konulması ve tedbir kararının tapu kütüğüne şerh edilmesi olduğunu, müvekkilinin bağımsız bölüm üzerindeki öncelik ve üstünlük hakkını gözeten İstanbul …. Ticaret Mahkemesinin anılan taşınmazın müvekkili adına kayıt ve tesciline karar verdiğini, davacının tazminat isteminin borcun nlsplllğl prensibine aykırı olduğunu, kesinleşmiş bir Mahkeme ilamı ile müvekkili adına kayrt ve teşdi edilen …. Blok Zemin Kat … nolu daire bakımından davacının davasının haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesinin dahi hukuken mümkün olmadığını, ihtiyati tedbir İsteminin reddine, davanın tefrik edilmesine ve sıfat yönünden reddine, davanın müvekkili yönünden esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınnca tapu iptali ve tescili aksi halde yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nun 137.maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacının kooperatif üyesi olup olmadığının kooperatif üyesi ise üzerine düşen tüm mali yükümlülükleri yerine getirip getirmediği , iptale konu davalı … adına kayıtlı taşınmazın iptalinin gerekip gerekmediği, davacının davalı kooperatiften herhangi bir taşınmaz almaya hakkının bulunup bulunmadığı, noktalarında toplandığının tespitine karar verilmiştir.
06/01/2016 tarihli duruşmada davacı vekilinin dava dilekçesinde tapu iptali tescil ile birlikte davalı kooperatif yöneticilerinin sorumluluklarından kaynaklanan tazminat talebi de bulunduğu , kooperatif yöneticileri aleyhine açılan bu tür tazminat davalarının heyet tarafından görülmesi gerektiği anlaşılmakla dosyanın heyete tevdiine karar verilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabının incelenmesinde; … sicil nolu Tasfiye Halinde … Yapı Kooperatifi son tescilini 16/04/2007 tarihinde yaptırdığı, …. Mah. … Sokak No:… …./…. olduğu anlaşılmıştır.
Başakşehir Tapu Müdürlüğünden, Büyükçekmece … Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünden …. Köyü …. ada … parsel …./….Kat … nolu meskenin tapu kaydı gönderilmiştir.
İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden Kooperatife ait belgeler celp edilmiştir.
İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası Uyap üzerinden gönderilmiş, İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan müzekkereye cevap verilmiştir.
Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesinin müzekkere cevabında;Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesinin müzekkere cevabında; mahkememizce HMK.gereği bekletici mesele yapılan …. Esas sayılı dosyasının 21/01/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
16/02/2015 tarihli heyet ara kararı ile dava konusu edilen … İli, … ilçesi, … Mahallesinde kayıtlı ,… Ada …. Parselde kayıtlı; …/…/… (…:…) …./… (….) her türlü rızai devir ve satışının engellenmesi için HMK. 389 ve devamı maddeleri gereği üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davacı tarafından 10.000,00 TL nakdi teminat veya teminat mektubunu depo etmesi halinde tedbir kararının infazı için tapu müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
Davalı kooperatif yönetim ve tasfiye kurulu üyeleri … Ve … duruşmadaki beyanlarında; söz konusu İptale konu … Blok … nolu dairenin davalı kooperatif tarafından davacı adına tahsis edildiğini, aynı yerde bulunup şuanda kooperatif adına kayıtlı olan … Blok … nolu dairenin ise diğer davalı …. adına ait olduğunu ancak yargılama sırasında mahkeme tarafından davacı adına tahsisli olan … Blok … nolu dairenin … adına tescil edildiğini, kooperatif tarafından davalı …’na tahsis edilen … blok … nolu daire ile … Blok … nolu dairenin anahtarlannı 2007 yılında davalı …’ın avukatına bizzat kendileri tarafından teslim edildiğini beyan ve kabul etmişlerdir.
Davacı vekilinin 11/05/2016 tarihli dilekçe sunduğu, davalı … hakkındaki davayı HMK 123 maddesi uyarınca geri aldıklarını bildirdiği, davalı … vekilinin de Uyaptan e imzalı olarak gönderdiği 17/05/2016 tarihli dilekçesiyle, davanın geri alınması talebine açıkça muvafakat ettiklerini bildirdiği, ayrıca davacıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını da bildirdiği görülmüştür.
Davacının iddiası, davalının savunması, ve tüm dosya kapsamına göre , ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli için tarafların davalı kooperatifin dosya üzerinde bilirkişi heyetince inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiş, 29/11/2015 tarihli raporda özetle; davacının, davalı kooperatifin üyesi bulunduğu ve bu üyeliği gereği ana sözleşmenin 59. maddesi gereği adına üyeliğe ilk girişte (eski … Blok … nolu daire) … Blok …. nolu dairenin tahsis edildiği, davalı kooperatife karşı akçell yükümlülüklerinin tümünü yerine getiren ve kooperatife borcu bulunmayan davacının tapu iptal ve tescil talebinde haklı bulunduğu ve taşınmazın kendi adına tescilini talep edebileceği, dava konusu … Blok … Nolu bağımsız bölümün 18.07.2014 dava tarihi itibariyle ravlc dederlnln 170.000.-TL olabileceği, davacı …. Blok … nolu dairenin adına tescilini talep etmiş İse de davaya konu bu dairenin İstanbul …. Asliye Ticaret Mah … E, … K sayılı19.07.2012 tarihli mahkeme karan İle …. adına tesciline karar verildiği ve kararın kesinleşmesi neticesinde, davalı …’ın dava konusu edilen … Blok … nolu bu daireyi huzurdaki davanın görülmesi sırasında 31.10.2014 tarihinde …. yevmiye no İle dava dışı 3. kişi olan ..’ye satmış olduğu bu nedenle davacının, davalı … adına kayıtlı olmayan … Blok .. nolu dairenin İptali İle kendi adına tescilini bu davalıdan talep edemeyeceği, talebe bağlılık ilkesi gereği, Davacının dava dilekçesindeki (… Blok … nolu dairenin adına tescilinin mümkün olmaması halinde başka bir dairenin adına tescili) talebi doğrultusunda kooperatifin elinde davacıya tahsis edilebilecek başka bir dairenin bulunduğunun anlaşılması nedeniyle gelen tapu kayıtlarına göre halen davalı kooperatif adına kayıtlı bulunan ( daha önce davalı … adına tahsis edilen daire) … Zemin .. Blok, … nolu … arsa paylı dairenin kooperatif adına olan kaydının iptali İle davacı adına tescil edilmesi gerekeceği, gelen tapu kayıtlarına göre davalı kooperatif adına 6 adet dairenin kayıtlı bulunması ve davacının halen kooperatiften daire alma olanağının bulunması nedeniyle yönetim kurulu üyeleri olan davalılar …., …, …., … … ve ….’e karşı tazminat davası aşma hakkının doğmayacağı bu gerekçe çerçevesinde bu davalılar hakktndaki davanın red edilmesi gerekeceği mütalaa olunmuştur.
Davacının asli tapu iptali ve tescil talebi yönünden raporda geçen bağımsız bölümlerle ilgili kesinleşen mahkeme kararları bulunduğundan davacının tazminat talebinin değerlendirilmesi, yerleşik Yargıtay içtihatları da gözetilerek tazminat hesabının yapılması ile yöneticilerin sorumluluğunu gerektirecek dava konusu talepler yönünden işlem ve eylemlerin bulunup bulunmadığı hususlarında önceki bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, 19/01/2017 tarihli ek raporda özetle; davalı kooperatif yöneticilerinin, tazmin sorumluluğunun doğabilmesi için, davacı ortağın öncelikle kooperatiften konut ya da konut karşılığı tazminat alma olanağı kalmadığının sabit hale gelmesi gerektiği, kooperatife karşı böyle bir talep hakkı bulunduğu sürece yöneticilere karşı henüz dava açma hakkının doğmayacağı. somut davada ise; davacının, davalı kooperatife karşı tazminat talep hakkının bulunması, davalı kooperatiften bu tazminat alacağını tahsil etme imkanının kalmadığının sabit hale geldiğinin mevcut dosya kapsamı ile henüz tespit edilememesi nedeniyle yöneticilere karşı sorumluluk dava açma hakkının bulunmayacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davacının ek rapora itirazlarının değerlendirilmesi, neticede takdir mahkememize ait olmak üzere davacı kooperatif üyesi adına tescil edilebilecek dairenin bulunmaması olayında davalı yöneticilerin sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, her bir davalı yönünden yöneticilik yaptıkları dönemlerin tarih olarak tespiti, sorumlulukları var ise somut olarak açıklanması hususlarında davalı kooperatif defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle önceki bilirkişi kurulundan 2.ek rapor alınmasına karar verilmiş, 09/02/2018 tarihli 2.ek raporda özetle; davacının terditli taleplerinden biri olan davasını, tazminat davası olarak yürütmek istediğini açıklaması üzerine, düzenlenen bilirkişi ek raporumuzda tazminat bedelinin davalı kooperatiften tahsil etme imkanının mevcut dosya kapsamı ile henüz tespit edilememesi nedeniyle, yöneticilere karşı sorumluluk dava açma hakkının bulunmayacağı yönündeki bilirkişi ek rapordaki görüş ve kanaatin dosyaya sunulan mahkeme kararları ve diğer evraklar çerçevesinde değişmiş olduğu, Kooperatif aleyhine 2007 yılından 2010 yılı arasında birden fazla icra takipleri ve davaların açıldığı, dava ve icra takip dosya numaralarından da açıkça anlaşıldığı üzere bu tarihte görevli olan davalı eski koop yöneticilerinden …, …. ve …’ın 2007,2008,2000 hesap yıllarına ait dönemde 3 yıl süre i1e genel kurul yapmayarak bu davalar hakkında üyelerini bilgilendirmediğinden 1163 sayılı yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davrandıkları, davalı kooperatifin 2007-2010 tarihi arasında görev yapan eski tasfiye ve yönetim kurulu üyesi bulunan davalıların 1163 sayılı yasanın 62. Madde hükmüne aykırı olarak ,ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri ihmal ederek veya kasten yerine getirmeyerek oluşmasına neden olduğundan davacının bu dönemde uğradığı zararlardan birlikte ve müteselsilen sorumlu olacakları yönündeki bilirkişi görüş ve kanaati sunulmuştur.
Konuyu düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir.
Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Kural olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, anılan 336. maddedeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yöneticilerin görevlerini ifa sırasındaki zararın kusur ile işlendiği karinesinin aksini ispat etmedikçe 338. maddesi gereğince sorumluluktan kurtulamazlar. Diğer yandan, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.02.2007 tarih ve 2005/14680 E., 2007/3131 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde yöneticilerin kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan yöneticilerin birlikte sorumlu olacağı anlaşılması gerekir. Diğer yandan, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 9543 Esas, 1576 Karar ve 14.02.2005 tarih, 2004/4501 Esas, 2005/1130 Karar, 2005/14680 Esas, 2007/3131 Karar sayılı ilamlarında açıklandığı üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 59/3. maddesinde yöneticilerin kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiilden doğan zararlardan kooperatifin sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de bu hükmün yöneticiler ile birlikte Kooperatifin dahi sorumlu olacağı şeklinde yorumlanması gerektiği, ortakların dava açma hakları, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir.
Yönetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortakların ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira bu tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi ,ortakların dolaylı zararıdır. Ancak, ortak TTK nın 340. madde yollaması ile 309/1.maddesi uyarınca dolaylı zarar için açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise doğrudan zarardır. Bu halde yöneticilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı ortak olmanın sonucu olmasıdır. TTK nın 336/5. maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilir. Yargıtay 23. HD’nın 14.02.2012 tarih , 2011/4551 Esas, 2012/989 Karar, 06.12.2013 tarih, 2013/6671 Esas, 7768 Karar, 26.05.2015 tarih ve 2102 Esas, 3938 Karar sayılı ilamlarında tekrarlanmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 tarihli , 2013/23-427 Esas, 1700 Karar sayılı ilamı ile benimsenmiştir. (Bkz. Yargıtay 23. HD 2014/9886 Esas, 2015/6504 Karar 13.10.2015 tarihli kararı).
Öte yandan bekletici mesele yapılan K.Çekmece …. Asliye Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasının 21/01/2020 tarihli kararın gerekçesine göre Sanıkların suç tarihi ve öncesinde …nde yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olarak görev yaptıkları sırada tutulması zorunlu olan Ortaklar Pay Defteri’ni ve Defter Kebir’i tutmadıkları, yevmiye defteri ve yönetim kurulu karar defterinin yıl sonu kapanış tasdiklerini yapmadıkları, Ortaklar Pay Defterini tutmamaları nedeniyle dairelerin farklı kişiler adına tescil edilmesine, ortaklarının tapularının alınmasına engel oldukları ve bu nedenlerle kooperatif aleyhine davalar açılmasına neden oldukları, aidatların toplanmaması, aidatını zamanında ödenmeyenlerle ilgili gecikme zammı uygulanmaması ve faturaların süre içinde ödenmemesi nedeniyle faiz tahakkuna sebebiyet verdikleri, iptal edilen aboneliklerin tekrar yapılması nedeniyle depozito ödenmesine, binada yapılması gereken işlemlerin yapılmaması sebebiyle ceza kesilmesine neden olarak ortakların ve kooperatifin görevlerinin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme göstererek mağduriyetlerine neden oldukları gerekçesiyle bir kısım davalılar yönünden mahkumiyet kararı verilmiştir.
Kural olarak ceza mahkemesinde, haksız eylemin öğelerinden eylem nedensellik bağı ve hukuka aykırılık yönleri saptanmış ve bunlar kesinleşmişse, bu üç öğe bakımından ceza mahkemesinin mahkumiyet ya da beraat kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Hukuk hakimi, ceza hakimini mahkumiyet kararına götüren olaylarla bağlıdır. O halde hukuk hakimi, artık olayların başka şekilde gerçekleştiğini benimseyemez ve zararın var olmadığını kabul edemez. (Yargıtay 4. HD. 5.10.1987, 4123-7124, YKD.1987/12-1770) T.B.K.’nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinin sabit saydığı olaylar üzerine verdiği ve kesinleşen mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlar. (Yargıtay 4. HD.4.2.1992, 90/12957-92/959, YKD.1992/5-693)
Somut olayda, her ne kadar mahkememizce davacı adına tescil edilmeyen gayrimenkul nedeniyle alacak talebinin öncelikle tüzel kişiliğe haiz olan kooperatifin sorumluluğunda olup olamayacağı ve davacı adına tescili talep edilen dairenin aynısı veya muadili bir başka dairenin tescilinin mümkün olup olmadığı değerlendirilmiş ise de, davalı kooperatifin tasfiye halinde olduğu, dosyada mübrez kesinleşmiş mahkeme kararları ve 19/01/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda yer alan tespitler doğrultusunda davacı adına tescil edilecek taşınmaz bulunmadığı anlaşılmıştır. Aynı raporda bilirkişi heyeti tarafından Davacı adına tescil edilecek taşınmaz bulunmaması sebebiyle davacı lehine tazminat hesabı yapılması gerektiği ve dava tarihi itibari ile 170.000,00 TL’nin tazminat olarak talep edilebileceği yönünde görüş bildirilmiş, davacı 15/02/2017 tarihli dilekçesi ile tazminat talep ettiğini beyan etmiştir.
09/02/2018 tarihli 2.ek raporda bilirkişi heyetince kooperatif aleyhine 2007 yılından 2010 yılı arasında birden fazla icra takipleri ve davaların açıldığı, dava ve icra takip dosya numaralarından da açıkça anlaşıldığı üzere bu tarihte görevli olan davalı eski koop yöneticilerinden …, … ve …’ın 2007, 2008, 2009 hesap yıllarına ait dönemde 3 yıl süre ile genel kurul yapmayarak bu davalar hakkında üyelerini bilgilendirmediğinden 1163 sayılı yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davrandıkları, davalı kooperatifin 2007-2010 tarihi arasında görev yapan eski tasfiye ve yönetim kurulu üyesi bulunan davalıların 1163 sayılı yasanın 62. Madde hükmüne aykırı olarak ,ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri ihmal ederek veya kasten yerine getirmeyerek oluşmasına neden olduğundan davacının bu dönemde uğradığı zararlardan birlikte ve müteselsilen sorumlu olacakları yönünde görüş bildirilmiş, mahkememizce bu rapor doğrultusunda benimsenen görüş neticesinde davalı yönetim kurulu üyelerinin kooperatif yöneticiliğine ilişkin görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanan kusurlu davranışları neticesinde, davalıya karşı kooperatif ile birlikte tazminat sorumluluklarının olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; 170.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılar T.H.S.S. …. Yapı Kooperatifi, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalılar …, …, …., … … ve ….’e karşı tazminat davası aşma hakkının ise görev yaptıkları tarihlere göre ve işlemlerin niteliği kesinleşen ceza dosyasına göre bu zarardan sorumlu olmadıkları sabit olduğundan davanın davalılar …, … ve … yönünden reddine, davalı … yönünden davanın geri alınması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE;
170.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılar T.H.S.S. …. Yapı Kooperatifi, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davanın davalılar …., … ve … yönünden reddine,
3-Davalı … yönünden davanın geri alınması nedeni ile KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 11.612,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 512,35 TL harç ile tamamlama harcı olarak yatırılan 2.391,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.709,35 TL harcın davalılar T.H.S.S. ….Yapı Kooperatifi, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı, 512,35 TL peşin harç, 2.391,00 TL tamamlama harcının davalılar T.H.S.S. …. Yapı Kooperatifi, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne davacı yararına tayin ve takdir olunan 20.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar davalılar T.H.S.S. …. Kooperatifi, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davanın davalılar …., … ve … yönünden reddine karar verildiğinden; karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne davalılar …., … ve … yararına tayin ve takdir olunan 3.400,00’er TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …., … ve …’e verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 195,40 TL keşif harcı, 3.750,00 TL bilirkişi ücreti, 1.215,75 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 5.161,15 TL yargılama giderinin davalılar T.H.S.S. …. Yapı Kooperatifi, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından sarf edilen 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
9-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı, diğer tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/03/2020
Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸