Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/438 E. 2019/481 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/438 Esas
KARAR NO : 2019/481

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 18/04/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkili şirkette %27,5 er hissesine sahip olan …, …’un şirketin %55 hissesine sahip ortakları olduğunu, davalı …’nin ise şirkette %45 hisse ile ortak olduklarını, müvekkili şirketin müdürlüğünü davalı … ile birlikte …’un yaptığını, 18.12.2013 tarihinde yapılan genel kurul ile şirket müdürünün …. olduğunu, müvekkili şirketin kurulmasından sonra 2009 yılında şirket ortağı olan ….’un katılımıyla şirketteki davalı …’nin usulsüz ve şirketi zararlandırıcı işlemlerinin tespiti yoluna gidildiğini, davalının eşi ….nin de şirkette çalıştığını, davalı … nin müvekkili şirketteki müdürlük yetkisini kötüye kullandığını,şirketin içini boşaltmak ve şirketin kazancını kendi malvarlığına aktarmak için çeşitli işlem yaptığını ve gerçek olmayan işlemlerle şirketin parasını kendisinin kontrolünde olan eşi ….ve akrabalarına ait olan şirketlere aktardığını, davalının eşi üzerine kurduğu şirketler üzerinden ticari hayatına devam ederken müvekkili şirketteki müdürlük yetkisini kullanarak şirketi zarara sokacak işlemler yaptığını, kendi kurduğu şirketlere müvekkili şirketin ürettiği kabinleri ucuz fiyatlara sattığını daha sonrada kendi şirketi üzerinden gerçek müşterilere satarak şirketin elde edeceği kazançları kendi hesaplarına yapılmasını sağladığını, davalı … nin şirket müdürü olarak müvekkili şirket için görüşmeler yaptığı … Firmasının kanadalı ortağı olan …. firması ile Savunma Sanayi Müşteşarlığı’na ait …(….) ve …) adlı projeleri görüşülmeye başlandığını, 2009 yılında …. firmasının talebi üzerine gizlilik anlaşması yapıldığını, sonraki aylarda bu projelerin müvekkili şirket tarafından hazırlanan ve …. firmasına gönderilerek üzerinde bir yılı aşkın süre tartışıldığını ve geliştirildiğini, 2011 yılı Ağustos ayında ….firmasına 1.863.000.-EURO luk teklif verildiğini, teklif öncesinde ve sonrasında müvekkili şirketi … nin temsil ettiğini ve görüşmelerin olumlu gittiğini söylediğini, davalının tüm bu görüşmeler sürerken ….firmasının sahibi olan Telli ailesi aile fertleri ile….T A.Ş.(…. A.Ş) yi kurduğunu, bu firma kurulduktan sonra ….firması ile yapılan görüşmelerin kesildiğini, müvekkili şirketin uzun süredir takip ettiği ve üzerinde çalıştığı projenin alt yüklenicisi olarak tanesini aslında 155.000.-Euro ya satacakken 56.000.-Euro gibi maliyetle üretmeye başlamasına sebep olduğunu, davalı … nin … Firmasının menfaatlerini düşünmeyerek … firmasının dolayısıyla kendisinin kar etmesini hedeflediğini, müvekkili şirket ortaklarının itirazlarını nazara almayan davalı … nin kabinlerin bedelini daha sonra 108.000.-Euro ya çıkartarak eşinin ortağı ve temsilcisi olduğu …. A.Ş. ye satımı konusunda sözleşme yapıp kabinleri teslim ettiğini, müvekkili şirketin bu anlaşmadan dolayı 150.000.- Euro dan fazla zararı olduğunu ileri sürerek, davalı … nin müvekkili şirketteki temsil yetkisini kötüye kullanarak, daha övce müvekkili şirkette çalışan eşi ….nin ortağı ve temsilcisi olduğu, …A.Ş. İle müvekkili şirketi temsilen hileli anlaşma yaparak, müvekkili şirketin üretimini yaptığı dalgıç tipi basınçlı kabinleri maliyetinin de altında bir bedelle …. A.Ş.ye satıp devrederek bu şekilde davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ederek müvekkili şirketi zarar uğratmaları dolayısıyla HMK 107 maddesi gereğince yapılacak inceleme ile belirlenecek maddi tazminatın şimdilik 10.000.TL sinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde : Satış bedelinin gerçek olduğunu, şirketin diğer müdürü ve ortaklarının başından beri bu satış ve imalattan haberdar olduklarını, bu satışan şirketin hiçbir zararının da söz konusu olmadığını, davacı şirketin faturasında belirttiği ödemeleri tam ve peşin alması nedeniyle bu davayı açmakta hiçbir hukuki yararının bulunmadığını, davanın niteliği gereğince belirsiz alacak davası yada kısmi dava şeklinde ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, davacının şirket olup tankların satımından dolayı zararı var ise bunun miktarını belirleyebilecek durumda olduğunu, hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise müvekkilinin davacı şirket dışında baka hiç bir şirkette hissesi bulunmadığı gibi yetkilisi de olmadığını aslında başka şirketleri olanların davacı şirketin diğer iki ortağı …. ve …. olduğunu, davacı şirketin diğer ortaklarının haksız fiilleri sonucu … i zarara uğratmalarından dolayı, ( yönetimin işlememesi, şirketin kredi ve nakit akışının engellenmesi, şirketin halihazırda %45 ortağı olmasına rağmen bilgi edinme ve denetim hakkının elinden alınması, davacı şirketin aktiflerini boşaltmaları, şirketin malı kayıtlarına erişimini engellemeleri, müvekkilinin fiili olarak şirketteki müdürlük vazifesine engel olmaları, şirketteki kamera şifrelerini değiştirip şirkette üretilmiş kabinleri kendi şirketlerine nakletme) şirketin yönetilmez hale gelmesi ve uzlaşma çabalarına karşılık alınamaması nedeniyle şirketin feshi ve tasfiyesi için müvekkili tarafından İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….Esas sayılı dosyası ile açılan davanın halen derdest olduğunu, davacı şirketin %55 hissedarı olan …. ve …. nin bu davaya gölge düşürmek ve diğer davaya delil yaratma çabasıyla mesnetsiz ithamlarda bulunarak huzurdaki davayı açtıklarını, müvekkilinin ODTÜ Elektrik Elektronik mühendisliği mezunu olup 21.04.2005 tarihinde…. Şirketini kurduğunu şirketi bugünkü büyüklüğüne getirdiğini, davacı şirketin diğer iki ortağının ise doktor olup hem devlette tam zamanlı doktor olarak çalışmakta hemde hissedar ve yönetici olarak çok sayıda şirkette ortaklığı ve yöneticiliği bulunduğunu, şirketin kuruluşundan 18.12.2013 tarihli Genel Kurula kadar daima müşterek imza yetkisi ile temsil ve ilzam edildiğini, müvekkilinin hiç bir zaman tek imzaya yetkisinin olmadığını, 18.12.2013 tarihli Genel Kurula karşı Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….Esas sayılı dosyası ile açılan davanın halen derdest olduğunu, davacı iddialarının tamamen yersiz ve iddiasız olduğunu, müvekkilinin hileli muamele yapması ve …. i zarara uğratmasının asla söz konusu olmadığını, davacının iddialarını destekleyecek hiç bir belge ve delil sunamadığını, dava konusu tankların maliyet ve rayiç değerlerinin teknik bilirkişilerce tespiti sonucunda savunmalarının doğruluğunun anlaşılacağını, belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında Dalgıç Tipi Basınçlı Kabin alımı satımı yönündeki iddianın doğru olmadığını, müvekkili şirketin yapacağı proje kapsamında bu kabinlerin yalnızca basınçlı tank olarak tabir edilen ve üzerinde hiç bir donanım bulunmayan karkas kısmını satın aldığını, bunun fatura dekontları ile sabit olduğunu, bu dava açılana kadar taraflar arasında herhangi bir ihtilaf yaşanmadığını, davacının aradan yaklaşık 8 ay geçtikten sonra bu davayı hangi zararına istinaden açtığını anlamadıklarını, davacının faturasında belirttiği ödemelerin tam ve peşin aldığından hukuki yararı bulunmayan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, belirsiz alacak davası açılamayacağını, husumet itirazında bulunduklarını, diğer davalı … nin müvekkili şirkette çalışması ve şirketi idare etmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin 27.03.2012 tarihinde kurulduğunu, Sema İnci’nin müvekkili şirkete katıldığı 07.09.2012 tarihinde ve şirketteki hissesi oranının %33 olduğunu kendisinin üstün kariyere sahip ve aktif olarak çalışan 20 yıllık tecrübesi olan profesyonel bir mühendis olduğunu, kendisinin tecrübelerinden ve mesleki birikimlerinden faydalandıklarını, davacının şirketin hileli muamelelerle içinin boşaltıldığı iddiasını ispat edemeyerek iddiasını bu ilişkiye bağlamasının tamamen haksız ve kötü niyetli bir girişim olduğunu, bu satıştan dolayı davacının ciddi miktarda kar elde ettiğini, müvekkili şirketin siparişi üzerine davacı tarafından kendi iş yerlerinde üretimi yapılan dava konusu tankların 9 ay süreyle davacının uhdesinde kaldığını, tankların müvekkiline 27.06.2013 tarihinde teslim edildiğini, satım gereğince avansların davacı hesabına yatırıldığını, çeklerin keşide edilerek kendilerine teslim edildiğini, çek bedellerinin eksiksiz ödendiğini, davacının bu satıştan haberinin olmadığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu satımdan itibaren aradan yaklaşık 8 ay geçtikten ve ödemeler bittikte sonra, bu zamana kadar hiç bir itirazı olmayan davacının hileli anlaşma anlaşma ile zarar talep etmesinin tamamen kötü niyetli olduğunu, dava konusu tankların maliyet ve rayiç değerlerinin teknik bilirkişilerce tespiti sonucunda gerçeğin anlaşılacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 18/04/2019 tarihli celsedeki beyanında, asıl ve birleşen Bakırköy …. ATM’nin …. Esas sayılı dosyalarından ayrı ayrı feragat ettiklerini beyan etmiş, vekaletnamesi davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde, davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekili duruşmada asıl ve birleşen Bakırköy ….ATM nin …. Esas sayılı dosyalarından ayrı ayrı feragat ediyoruz , karar verilsin şeklinde imzalı beyanda bulunmuştur.
HMK’nun 307.maddesinde düzenlenen Feragat, tek taraflı ve davayı sona erdiren kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuran işlem olup, feragatın hüküm ifade etmesi mahkemenin ve karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Bilindiği üzere, HMK’nın 307. maddesine göre davadan feragat “Davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” Yine aynı kanunun 311. maddesine göre “Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur.” Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragat davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmadığı,davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu anlaşılmış olup Davacı her iki davadan usulüne uygun feragat ettiğinden asıl dava ile birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyalarının feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacının asıl ve birleşen (Bakırköy ….ATM nin …. Esas) dosyalardan ayrı ayrı feragati nedeniyle , her iki dosyanın da reddine,
A)Birleşen davada;
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcın davacı tarafından peşin yatırılan 853,90 TL harçtan mahsubu ile kalan 809,50-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılaraya verilmesine,
B) Asıl davada;
4-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcın davacı tarafından peşin yatırılan 170,80 TL harçtan mahsubu ile kalan 126,40-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.850,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-HAr iki dosyada da Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına
7-Davalılar tarafından sarf edilen 29,45 TL posta masrafının davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde artan olur ise avansların yatıran tarafa iadesine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/04/2019

Başkan …
E-imzalıdır ¸
Üye …
E-imzalıdır ¸
Üye …
E-imzalıdır ¸
Katip …
E-imzalıdır ¸