Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/172 E. 2019/1305 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/172 Esas
KARAR NO : 2019/1305

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/05/2014
KARAR TARİHİ : 12/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan 07.09.2012 tarihli, Uygulama, Geliştirme ve Danışmanlığı Sözleşmesi kapsamında davalının edimlerini süresinde ve tam olarak yerine getirmemesi üzerine sözleşmenin haklı nedenle fesh edildiğini, davalı tarafa ödenen 413.617.-TL nin davalı tarafın söz konusu sözleşme uyarınca yapımını üstlendiği, … Projesini Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş Sayılı delil tespiti dosyası ile sabit olduğu üzere kullanıma hazır şekilde bitirip teslim etmemiş olması nedeniyle ödeme tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanan temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilinin … projesini yapılamaması nedeniyle uğradığı maddi zararlardan şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.-TL sinin ticari işlere uygulanan temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediklerini, davacının ihtarnamelerini cevap verildiğini, delil tespiti raporuna itiraz ettiklerini davacının sözleşmede yüklendiği ve projeye konu yazılımın tamamlanması için şart olan edimlerini eksiksiz ve süresinde yerine getirmediğini, müvekkilinin bir kısım edimlerini yerine getirememesinin davacı kusurundan kaynaklandığını, tespit raporunun bilimsel dayanağı olmadığını, projenin tamamlanabilmesi için tarafların projenin hir safhasında ortaklaşa çalışma yapması gerektiğini her iki tarafında projenin aşamalarında karşılıklı yapması gereken edimler bulunduğunu, taraflardan birinin sözleşmede yer alan yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda sözleşmenin bir sonraki aşamasına geçilmesinin zor veya mümkün olmadığını, davacının sözleşme kapsamında olmayan ek taleplerinin sözleşmenin ifası süresini olumsuz etkilediğini, sözleşmenin müvekkili tarafından eksiksiz ifa edildiği hususunun davacının kabulünde olduğunu, uyuşmazlığın çözümünde Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli bulunduğunu belirtelerek öncelikle görevsizlik kararı verilmesini aksi halde yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava; Tacirler arasında TBK 470.madde ve devamı uyarınca eser sözleşmesiyle yüklenilen edimlerin yerine getirilmediği iddiası ile iş bedeli olarak ödenen paranın iadesi ile uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir.
18/11/2014 tarihli ara karar ile 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 45 inci maddesi ile değişik 5235 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ile aynı Kanuna eklenen geçici 5 inci maddesi gereğince faaliyette bulunacak asliye ticaret mahkemelerinin sayısı ve faaliyete geçirilecekleri tarihin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesince görüşülmesi karşısında adı geçen kanun hükümleri ve asliye ticaret mahkemelerinin 15/09/2014 tarihi itibari ile faaliyete geçmiş olması ve dava konusu miktar karşısında mahkeme hakiminin davayı görme konusunda yetkisinin sona erdiği, davanın heyet tarafından görülmesi zorunluluğu olduğu gerekçesiyle dosya mahkeme heyetine tevdi edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesi ile yüklenilen edimlerin süresinde ve tam olarak yerine getirilmediği iddiası ile sözleşmenin iş sahibi tarafından tek taraflı fesh edilmesinin haklı olup olmadığı, iş bedeli olarak ödenen paranın iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının zarar iddialarının yerinde olup olmadığı zarara uğramış ise zarar miktarının tespiti hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davacının iddiasının ileri sürüş şekli, FSEK ile ilgili kanunun genel yapısı ve amacı itibari ile kanunun eser sahibi olmaktan kaynaklanan hakların korunmasını temel almış olması, somut olayda ise davalıya ait eser sahipliği hakkına ilişkin bir çekişme olmaması, davacı tarafça ileri sürülen hususun, davalı tarafından hazırlanması gereken yazılım eserinin teknik açıdan davalı tarafça süresinde ve eksiksiz olarak tamamlanmaması ve yapılanın davacının işine yaramayacak nitelikte olduğunun iddia olunması karşısında taraflar arasındaki çekişmenin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklanmadığı anlaşılmakla göreve yönelik davalı vekili itirazın reddine karar verilmiştir.
Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. D. İş Sayılı dosyasının gönderilmiş olduğu görülmüştür.
22/10/2015 tarihli duruşmada tarafların ihtilaf konusu döneme ilişkin ticari defterleri ile davacı serverleri ve dosya kapsamı üzerinde bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak, taraflar arasında yapıldığı tartışmasız olan sözleşme hükümlerine göre davalının sözleşmeyle yüklendiği ve davalının proje yazılımını tamamlanması yükümlülüğünün yerine getirmediğinin tartışmasız olması karşısında sunulan delillere ve tartışmasız olan mevcut duruma, sözleşme hükümlerine göre yapılacak inceleme sonuçlarına göre davalının edimini yerine getirememesinde teknik olarak kimin hangi gerekçe ile kusurlu olduğu, varılacak sonuca göre davacının sözleşmenin feshi beyanının sözleşme hükümlerine göre kabul edilebilir olup olmadığı, bu noktada davacının sözleşme ifası konusunda davalıya karşı güven duygusunun sarsılmasına yol açabilecek teknik nedenlerin olup olmadığı, sonuca göre ve terditli olarak var ise davacının maddi zarar miktarının tespiti hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, 15/02/2017 tarihli raporda özetle; sektörde basiretli bir tacir olarak çalışan her yazılımcının yazılımlarım belli aralıklarla yedeklediği ve bu yedekleri de arşivlediği bilinen gerçek olduğu, ayrıca yine her basiretli tacirin de ciddi yatırım yaparak sahip olduğu bir yazılımın yedeklerini gerekmesi halinde 3.şahıslara yedekletmesinin bekleneceği, delil olarak sunulan dosyalar ile dava konusu yazılımın çalışır halde olup olmadığını anlamak mümkün olmadığı, tarafların iddialarına ya da savunmalarına mesnet teşkil edebilmesi için her hâlükârda sistemin çalışır vaziyetteki bir kopyasını (internet üzerinde veya lokal ağ üzerinde) mahkemenizin ve dolayısı ile bilirkişi veya bilirkişilerin erişimine açılması gerektiği profesyonel görüş olduğu, dava dosyası vc ekleri incelendiğinde tarafların beraber çalıştığı tespit edilebilmek te fakat gecikmenin hangi yandan kaynaklandığı teknik olarak ve net biçimde tespit edilemediği bildirilmiştir.
03/03/2016 tarihli duruşmada bilirkişi kurulunda yer alan Yard. Doç. Dr. …’ın ayrıntılı beyanı karşısında ” …. Market müşterisine 30 Mayıs 2013 tarihinde … firmasının Müşteri Deneyimi ve Servis Yönetimi Servisler Kurulum sorumlusu olduğu anlaşılan … (….@….) tarafından yazılan e-posta ile … firmasının … bloğunu davacıya tahsis ettiği, bu IP bloğunun kullanılabilir …. IP adresi olduğu, …’ün … adresi olarak belirlendiği ve aşağıdaki şekilde eşleştirilmeleri yapıldığı anlaşılan sunuculara ait ellerinde herhangi bir yedekleme dosya veya dosyaları olup olmadığı” hususlarının araştırılması,
Yapılacak araştırmada; ….., ……, ……, ……., ……, …. olarak belirtilen eşleştirmeleri yapılan sunucalara ait verilerin dikkate alınması, sonuç olarak yapılacak tüm araştırmalar sonrası gerekli cevabın iki hafta içinde ivedi olarak mahkememize bildirilmesi amacıyla … firması şirketine müzekkereye cevap verilmiş, belirtilen sunuculara ilişkin herhangi bir yedekleme dosyası bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
11/05/2017 tarihli duruşmada alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmadığından yeni oluşturulacak bilirkişi kuruluna tarafların ihtilaf konusu döneme ilişkin ticari defterleri ile dosya kapsamı üzerinde inceleme yaptırılarak, taraflar arasında yapıldığı bildirilen sözleşme hükümleri, sunulan delillere ve mevcut duruma, sözleşme hükümlerine göre yapılacak inceleme sonuçlarına göre davalının edimlerini yerine getirip getirmediği, tam olarak yerine getirememiş ise teknik olarak kimin hangi gerekçe ile kusurlu olduğu, varılacak sonuca göre davacının sözleşmenin feshi beyanının sözleşme hükümlerine göre kabul edilebilir olup olmadığı, bu noktada davacının sözleşme ifası konusunda davalıya karşı güven duygusunun sarsılmasına yol açabilecek teknik nedenlerin olup olmadığı, davalının yüklendiği işin ne kadarlık oranını bitirmiş olduğu, tamamını bitirip bitirmediği, bitirilmedi ise yapılan işin bu haliyle davacı tarafından kabul edilip edilemeyeceği, davalının yüklendiği işin e-ticaret yazılımı olması nedeniyle davalı tarafından yapılan işler gözetilerek mevcut haliyle davacının bu yazılımı kullanarak e-ticaret uygulamasını gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği, davacının sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığı, davalının yapmış olduğu çalışmalara ilişkin yedekleme kayıtları var ise bunların da davalı tarafça sunularak bilirkişilerce incelenmesi ayrıca davacı tarafça yaptırılan delil tespiti raporu, bu raporun ekleri, tespit raporuna davalı tarafından yapılan itirazlar, taraflar arasındaki e-mail yazışmaları da irdelenmek suretiyle sonuca göre ve terditli olarak var ise davacının maddi zarar miktarının tespiti hususlarında yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, 30/03/2018 tarihli raporda özetle; davalının en temel edinimi olan sorunsuz bir yazılım teslim etme edinimini tam olarak yerine getiremediği konusunda yapılan incelemelerde yazılımın sorunsuz olmadığının tespitine, davalının yüklendiği işin çok büyük bîr kısmı bitmiş olduğunun dava dosyası, e-posta yazışmaları vb. delillerin incelenmek ile anlaşılmasına rağmen, dava tarihi itibari ile ne oranda bitirilmiş olduğunun tespit edilemediği, yazılım projelerinde tamamlanma oranından çok başanlı bir şekilde test edilmiş olarak çalışır olmasının esas olduğu, mevcut projenin canlı platformda kullanıma geçilememesl nedeniyle, bazı bölümleri bitmiş dahi olsa kullanılamadığı, işin tesliminin gecikmesinde davacı tarafından olarak temin edilmesi . eken yazılım ve donanım kaynaklı sorunların etkisi olmakla birlikte, davalının bu gecikmeler sırasında kaynaklannı sistemin hatalarını gidermek/test için kullanmadığı, projenin, zaman planlaması babamından yetersiz olduğu, yapılan yazılımın hazır bir yazjlım olmadığı, davacıya özel olduğu ve birçok harici yazılım ve sistem ile ortak çalışacak bir yazılım sistemi olduğu, bu sistemin yapılabilmesinin ancak taraflann ortak çalışması ile mümkün olduğu düşünüldüğünde, problemler ve çözümler için projenin planlanmasında “B” planlarının olmadığı, sistemde davacı tarafından tespit edilen hataların, tespit edilemeyen çok daha ciddi hatalar bulunabileceğine dair güven duygusunun sarsılmasına yol açmasının mümkün olduğu, yazılımın büyük ölçüde tamamlanmış olmakla birlikte yazılım geliştirme sürecinin önemli bir bileşeni olan test sürecinin layıkıyla yerine getirilmediği, bu sürecin tamamlanması için yazılım üzerinde farklı değişiklik/geliştirme ihtiyacı ortaya çıkabileceği dikkate alındığında işin bu haliyle kullanılmasının ve davacı tarafından kabul edilmesinin davacı açısından ciddi sonuçları olabileceği, hataların giderildiği ve üzerinden geçen dört yıl süre dikkate alındığında teknolojik değişikliklere uyum sağlandığı durumda davacının bu yazılımı e-ticaret uygulaması olarak kullanmasının mümkün olabileceği, açıklanan maddi olgulara göre davacı iş sahibi tarafından sözleşmenin haklı nedenlerle fesih etmesi ve sözleşme bedelinin geri istemesi hususlarında yargısal takdirin mahkemeye ait olacağı, davacının sözleşmenin yerine getirileceği inana ile yaptığı giderlerin ulamının 36.617,68 TL, olarak belirlendiği, davacının fazlaya ilişkin haklannı saklı tutarak 1.000,00 TL, lik istemde bulunduğu bildirilmiştir.
19/07/2018 tarihli duruşmada tarafların itirazlarının tek tek değerlendirilmesi, davalı tarafça sunulan uzman görüşünün irdelenmesi ve dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin de tekrar incelenmesi suretiyle önceki bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, 05/03/2019 tarihli ek raporda özetle; davalı itirazları dikkate alınarak itiraz dilekçesinde yer alan ifadelerine uygun olarak incelenecek bir sistem bulunmadığı, İTÜ Emekli Öğreim Üyesi ….’dan alarak ibraz ettikleri uzman görüşüne uygun olarak elektronik imzalı olmayan e postaların delil olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından davalının ortada bir sistem olmadığı ikrarı ışığında savunma ve taleplerinde değerlendirilebilecek bir husus bulunmadığı, ortada incelenecek bir sistem olmadığından davalının edimlerini yere getiremediği, bunun dışında kök raporda yer alan tespit ve değerlendirmelerin teknik mahiyetini değiştirecek bir husus bulunmadığı, mali kısma ilişkin itirazların değerlendirilmesi neticesinde davacı masraflarının 421.064,16 TL olarak tespit edildiği bildirilmiştir.
Davacı vekili 08/05/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle 413.617,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan temerrüt faiziyle birlikte, masraf alacağımızın 1.000 TL’sine dava tarihinden, ıslah edilen tutar olan 420.064,16 TL’ye ıslah tarihinden işleyecek faiziyle birlikte, toplamda 834.681,16-TL’nin davalıdan tahsiline, hHer halde haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, ıslah harcını ikmal etmiştir.
12/06/2019 tarihli heyet ara kararı ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmadığından yeni oluşturulacak bilirkişi kuruluna tarafların ihtilaf konusu döneme ilişkin ticari defterleri ile dosya kapsamı üzerinde inceleme yaptırılarak, taraflar arasında yapıldığı bildirilen sözleşme hükümleri, sunulan delillere ve mevcut duruma, sözleşme hükümlerine göre yapılacak inceleme sonuçlarına göre davalının edimlerini yerine getirip getirmediği, tam olarak yerine getirememiş ise teknik olarak kimin hangi gerekçe ile kusurlu olduğu, varılacak sonuca göre davacının sözleşmenin feshi beyanının sözleşme hükümlerine göre kabul edilebilir olup olmadığı, bu noktada davacının sözleşme ifası konusunda davalıya karşı güven duygusunun sarsılmasına yol açabilecek teknik nedenlerin olup olmadığı, davalının yüklendiği işin ne kadarlık oranını bitirmiş olduğu, tamamını bitirip bitirmediği, bitirilmedi ise yapılan işin bu haliyle davacı tarafından kabul edilip edilemeyeceği, davalının yüklendiği işin e-ticaret yazılımı olması nedeniyle davalı tarafından yapılan işler gözetilerek mevcut haliyle davacının bu yazılımı kullanarak e-ticaret uygulamasını gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği, davacının sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığı, davalının yapmış olduğu çalışmalara ilişkin yedekleme kayıtları var ise bunların da davalı tarafça sunularak bilirkişilerce incelenmesi ayrıca davacı tarafça yaptırılan delil tespiti raporu, bu raporun ekleri, tespit raporuna davalı tarafından yapılan itirazlar, taraflar arasındaki e-mail yazışmaları da irdelenmek suretiyle sonuca göre ve terditli olarak var ise davacının maddi zarar miktarının tespiti hususlarında yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, 22/11/2019 tarihli raporda özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşme konusu işin proje planında belirtilen sürelerde tamamlanmadığı, mevcut halde projenin yaklaşık olarak %95’lik kısmının tamamlandığı, geriye kalan %5’lik eksik kalan kısmın tamamlanması için yaklaşık 5-10 işgünlük bir ekip çalışmasına ihtiyaç olacağı değerlendirildiği, ayrıca mevcut haliyle projenin canlı ortama alınmak suretiyle e-ticaret uygulaması olarak faaliyete geçirilebilmesinin mümkün olduğu, davalı …. Şti nin davacı … Market Gıda Pazarlama San vc Tic. Ltd. Şti’ne katlanmış olduğu zararlar ile ilgili olarak 21.053,21 TL ödeme yapınası gerektiği, davacı … Market Gıda Pazarlama San ve Tic Ltd. Şti.’nin sözleşme gereği davalı …. Şti,’ne 22.978,65 TL ödeme yapması gerektiği, tarafların birbirinden olan alacakları mahsup edildiğinde davalı …. Şti’nin bakiye 1.925,44 TL alacağı olduğu, mahkemenin sözleşmenin gecikmesinde davalı …. Şii’nin tam kusurlu olduğu görüşünde olması halinde; davacı …. Market Gıda Pazarlama San ve Tic. Ltd. Şti ’nin davalı …. Şti den 834.681,38 TL alacaklı olduğu, mahkemenin sözleşmenin gecikmesinde tarafların yarı yarıya kusurlu olduğu görüşünde olması halinde ise; davacı … Market Gıda Pazarlama San. ve Tic Ltd. Şti’nin davalı …. Şti ‘den 417.340,69 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere sonucunda , esas uyuşmazlık taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesi ile yüklenilen edimlerin süresinde ve tam olarak yerine getirilmediği iddiası ile sözleşmenin iş sahibi tarafından tek taraflı fesh edilmesinin haklı olup olmadığı, iş bedeli olarak ödenen paranın iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının zarar iddialarının yerinde olup olmadığı noktalarındadır.
Taraflar arasındaki ” web sitesi ” ve ” e-ticaret yazılımı ” yapılması şeklindeki anlaşmanın TBK 470.madde ve devamın uyarınca bir eser sözleşmesi olduğu sabittir.
Davacı tarafın fesih sebebi olarak gösterdiği hususların yasal dayanağı 6098 Sayılı Kanunun 473.maddesidir.
6098 Sayılı Kanunun 473.mdaddesi aynen ;
”Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da iş sahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, iş sahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir.
Meydana getirilmesi sırasında, eserin yüklenicinin kusuru yüzünden ayıplı veya sözleşmeye aykırı olarak meydana getirileceği açıkça görülüyorsa, iş sahibi bunu önlemek üzere vereceği veya verdireceği uygun bir süre içinde yükleniciye, ayıbın veya aykırılığın giderilmesi; aksi takdirde hasar ve masrafları kendisine ait olmak üzere, onarımın veya işe devamın bir üçüncü kişiye verileceği konusunda ihtarda bulunabilir. ” şeklindedir.
Eser sözleşmesi ilişkisinde yüklenici yapmış olduğu işi ve bedelini, iş sahibi ise iş bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür.Davacı tarafın sözleşmeyi fesih ederek 6100 Sayılı Kanunun 190.md uyarınca Davada ispat külfeti Sözleşmeyi süresinden önce fesih eden davacı tarafa aittir.
Dava konusu sözleşme içeriği işin konusu davalı yüklenicinin yazmakla ve sisteme entegrasyonunu sağlamakla sorumlu olduğu yazılım kodları ve davacının sağlamakla sorumlu olduğu (SOL) sunucuları üzerinde kurulu birçok bileşenden (çağrı merkezi, muhasebe yazılımı, veri tabanı sistemi, güvenlik yazılımları vb.) oluşmaktadır. Kısacası e-ticaret yapmak için kurulmuş önyüzü bir web sitesinden oluşan bileşenler bütünüdür. Bu sistemin yalnızca … yazılımı adı verilen ve detayı yine sözleşmede açıklanan yazılım geliştirme kısmı davalı şirket sorumluluğundadır. Sistemi oluşturan diğer kısımların Davacı sorumluluğunda olduğu taraflar arasındaki sözleşmenin 4. ve 5. Bölümlerinde hüküm altına alınmıştır.
Bu kapsamda mahkememizce üç kez bilirkişi heyetinden rapor alınmış, birinci bilirkişi heyeti; dava konusu yazılımın çalışır halde olup olmadığının tespit edilemediği, sistemin çalışır vaziyetteki bir kopyasının bilirkişilerin erişimine açılması gerektiği, dosyadaki yazışmaların incelenmesi sonucunda yapılan değerlendirme sonucuna göre sözleşme süresi boyunca taraflar arasında yüzlerce mail yazışması yapıldığı, tarafların sürekli bilgi alışverişinde oldukları, genel olarak işbirliği içerisinde hareket ettikleri, bu noktada dikkat çeken bir husus tarafların sözleşmenin ifasında gecikildiği konusunda bir ihtilaf yaşadıklarını gösteren yazışmalara rastlanılmadığı, birinci aşama için hedef tarihin 31/03/2013 tarihi olduğu. Tarafların eylül 2013 tarihinde yazışmaya devam ederek, yazılımı geliştirmeye devam ettikleri, sözleşmelerin kurulduğu tarihte kararlaştırılan hedef sürenin aşılmasına rağmen tarafların çalışmaya devam ettiklerini, nitekim davacının da davalıya ödemelerin çok büyük bir bölümünü yapmış bulunduğunu, davacı tarafından gönderilen son e posta tarihi olan 10 eylül 2013’te davalıya ihtarname göndererek hizmetin yerine getirilmesini talep etmiş. 04/10/2013 tarihinde ise davacı sözleşmeyi fesh etmiş olup, sözleşmenin 5. Maddesine göre davacının davalıya yardımcı olması, gerekli yazılımları alması, ekip ve iş birliği sunması gerektiği dosya incelendiğinde tarafların beraber çalıştığı tespit edilebilmekte fakat gecikmenin hangi yandan kaynaklandığı teknik olarak tespit edilemediği yönünde raporundan sonra mahkememizce dosya ikinci bilirkişi heyetine gönderilmiş olup, ikinci bilirkişi heyeti; işin tesliminin gecikmesinde davacı tarafından temin edilmesi gereken yazılım ve donanım sorunlarının etkisi olmakla birlikte, davanın bu gecikmeler sırasından kaynaklandığı, sistemin hatalarını gidermek için test etmediği projenin zaman planlaması bakımından yetersiz olduğu, bu sistemin yapılabilmesi için ancak tarafların ortak çalışmasıyla mümkün olduğu, yazılımın büyük ölçüde tamamlanmış olmakla birlikte, yazılım geliştirme sürecinin önemli bir birleşeni olan test sürecinin layıkıyla yerine getirilmediği yönünde tespitlerde bulunmuştur. Üçüncü heyet bilirkişi raporunda ise taraflar arasında imzalanan sözleşme konusu işin proje planında belirlilen sürelerde tamamlanmadığı, mevcut tıalde projelim yaklaşık olarak %95’lik kısmının tamamlandığı, geriye kalan %5’lik eksik kalan kısmın tamamlanması için yaklaşık 5-10 işgünlük bir ekip çalışmasına ihtiyaç olacağı değerlendirildiği, ayrıca mevcut haliyle projenin canlı ortama alınmak sureliyle e-ticaret uygulaması olarak faal yete geçirilebilmeğinin mümkün olduğu ve projenin zamanında tamamlanmaması hususunda taraflar arasında geçen mail yazışmaları ve dosyada yer alan dokümanlar üzerinde yapılan incelemede; uygulamanın çalışacağı sunucunun hazırlandığı çağrı merkezi ve muhasebe programlarının satın alınma talihleri ve bu programların entegrasyonunda oluşan aksaklıklar ile taraflar arasında bilgi alışverişine dair mailler değerlendirildiğinde projenin geliştirilmesinde yaşanan gecikmenin büyük oranda davalının edimlerini süresinde yerine getirmemesinden kaynaklan iş olduğu, davalı tarafın projeyi planlanan süreler içerisinde gerçekleştiremediği belirtilmiştir. Söz konusu son iki rapor da özellikle teknik bakımından incelendiğinde, Davalı tarafindan sistem yedeği olduğu ifade edilerek teslim edilen kodlar, davalı tarafindan kurulan sistem üzerinden çalıştırılarak inceleme yapılmış ve temel işlevler itibarıyla sistemde bir eksiklik bulunmadığı; müşteri, tedarikçi ve şubesi ile yönetici rollerine ilişkin işlevlerin test edilebildiği ölçüde var olan kullanıcılar için sorunsuz çalıştığı sınanmış ve gözlenlenmiştir. Yeni tanımlanan müşteri rolündeki kullanıcıların sisteme giriş yapamadığı eksiklik olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak projenin yaşanan aksaklıklara rağmen bütün raporlarda da belirtildiği üzere büyük oranda tamamlandığı ve son raporda da isabetli olarak oransal olarak karşılığı verilmiş ve %5’lik kısım yönünden tamamlanmadığını ve bu eksikliğin bu haliyle yazılımın kullanımına engel olmayacağı tespiti raporda gösterilen sitedeki eksik sekmeler dikkate alındığından son rapordaki teknik tespitler yerinde görülerek hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafın esas talep noktası 07.09.2012 tarihinde imzalanan Uygulama Geliştirme ve Danışmanlığı Sözleşmesi ve eki analiz dökümanında …. Bilgi Sistemleri Ltd. Şti.’nin edimi …. Projesi’nin safhaları ayrıntılarıyla ve tarihleriyle belirlendiği ve sözleşme çerçevesinde 1. fazın 31.03.2013’te ve 2. fazın 31.05.2013 tarihinde bitirilip davacıya teslim edilmesi kararlaştırıldığı davacı tarafından sözleşmeden doğan bedel borcu düzenli şekilde ödenmişken, yukarıdaki teslim tarihlerinde davalı yüklenici henüz test aşamasında bir proje dahi sunamadığından bahisle ödediği bedeli ve uğradığını iddia ettiği zararı talep etmiştir. İncelenen sözleşme kapsamında proje başlamadan sunucu hizmetinin sağlanmasının davacı işverenin yükümlüğünde olup dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere yazılımların yükleneceği sunucuların 01.06.2013 tarihinde ancak davacı tarafından sağlandığı ve bunun gecikmeye sebep olduğu açıktır. Yine Bilirkişiler raporda yazılımın üçüncü taraf yazılımlarda yaşanan aksaklıklar nedeniyle 13 Eylül 2013 tarihine kadar yani call center yazılımının yüklenmesine kadar geciktiğini tespit etmişlerdir. Sistemin parçası olan Muhasebe Yazılımı ve Çağrı Merkezi Yazılımı ile ilgili lisansların davacı tarafından süresinde alınmadığı anlaşılmış olup davacı tarafından da gecikmeye neden olan husular da dikkate alınarak davacının sözleşmeyi hemen fesh etmesi süre bakmınından da yerinde görülmemiş olup davalının süresine gecikme kadar düre eklenmesi gerektiği dikkate alınarak tüm dosya kapsamına göre projenin geliştirilmesinde yaşanan gecikmenin büyük oranda davalının edimlerini süresinde yerine memesinden kaynaklanmış olduğu ve davalı tarafın projeyi planlanan süreler içerisinde gerçekleştiremediği dikkate alınarak teknik inceleme bölümünde, “davalı tarafından üstlenilen işin %95’nin tamamlandığı, kalan kısmın tamamlanması için beş günlük bir süre gerektiği ” yönündeki tespit dikkate alındığında, davalının işi kısmen ayıplı yaptığı, davacının ayıplı ifaya ilişkin hakları kullanabileceği sonucuna varıldığı dikkate alınarak TBK 473.maddeye göre sözkonusu hüküm, ayıba karşı tekeffülde işsahibi lehine seçimlik bazı haklar tanımış olup buna göre İş sahibi seçimlik haklarını kullanarak eseri redde hazır olduğunu beyanla eser sözleşmesinden dönmeyi dilerse malları alı koyup ödeyeceği bedelden indirim yapılmasını talep edebilir. İşsahibi aynca genel hükümlere göre uğramış olduğu zararların tazminini veya bu zararın bakiye alacaktan muhsubunu da isleyebilir denmiş olup ancak madde hükmünden de anlaşıldığı üzere, sözleşmeden dönülerek ödenen bedelin iadesinin istenebilmesi için işin “iş sahibinin kullanamamayı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı” olması gerekir, somu olayda ise işin sadece %5’lik kısmının eksik olduğu ve bu eksikliğin dikkate alındığında, davacının sözleşmeden dönme ve ödediği bedeli talep etme hakkının bulunmadığı sadece ayıp oranında tazminat talep edebileceği ve bakiye bedeli ödeme yükümlülüğü olmadığı anlaşıldığından davacının daha önce ödediği bedeller % 95^lik davalının hak ettiği kısımda ödendiğinden fazla bedel ödemediği dikkate alınarak davacının bedel iadesi talebi yerine görülememişitr.geliştirilmesinde yaşanan gecikmenin büyük oranda davalının edimlerini süresinde yerine memesinden kaynaklanmış olduğu ve davalı tarafın projeyi planlanan süreler içerisinde gerçekleştiremediği dikkate alınarak teknik inceleme bölümünde, “davalı tarafından üstlenilen işin %95’nin tamamlandığı, kalan kısmın tamamlanması için beş günlük bir süre gerektiği ” yönündeki tespit dikkate alındığında, davalının işi iv ipli yaptığı, davacının ayıplı ifaya ilişkin hakları kullanabileceği sonucuna varıldığı dikkate alınarak TBK 473.maddeye göre sözkonusu hüküm, ayıba karşı tekeffülde işsahibi lehine seçimlik bazı haklar tanımış olup buna göre İşsahibi, dilerse, malları redde hazır olduğunu beyanla eser sözleşmesinin feshini, dilerse malları alı koyup parasından indirim yapılmasını talep edebilir. İşsahibi aynca genel hükümlere göre uğramış olduğu zararların tazminini veya bu zararın bakiye alacaktan muhsubunu da isleyebilir denmiş olup
Ancak madde hükmünden de anlaşıldığı üzere, sözleşmeden dönülerek ödenen bedelin iadesinin istenebilmesi için işin “iş sahibinin kullanamamağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı” olması gerekir, somu olayda ise işin sadece %5’lik kısmının eksik olduğu dikkate alındığında bu eksikliğin bu haliyle yazılımın kullanımına engel olmayacağı tespiti raporda gösterilen sitedeki eksik sekmeler dikkate alındığında hakkaniyet uyarınca davacının sözleşmeden dönme ve ödediği bedeli talep etme hakkının bulunmadığı sadece ayıplı veya eksik iş oranında tazminat talep edebileceği ve bakiye bedeli ödeme yükümlülüğü olmadığı anlaşıldığından davacının daha önce ödediği bedeller % 95’lik davalının hak ettiği kısımda ödendiğinden dikkate alındığından sözleşme bedeline göre göre davacının fazla bedel ödemediği dikkate alınarak davacının bedel iadesi talebi yerine görülmemiştir. Davacının zarar talepleri yönünden ise davacının sunduğu deliller iddiaları ve işin niteliği işin yapılma oranına göre sitenin kullanılabilir halde olduğu davacının çekiliş ve tanıtım kampanyasından anlaşıldığı kadar bu hususlarda yapılan incelemeler yapan birlikişi tespitleri tarafından yapılan bazı harcamaların sözleşme kapsamında yapıldığını anlaşılmış olup sözleşmenin 5.Müşteri’nin Hak ve Yükümlülükleri bölümü 5.2 Maddesinde “Müşteri, hazır 1 paket program olarak alınıp kullanılacak olan muhasebe programı ve call center (çağrı merkezi) programını kendisi satın alacaktır.” denilmiştir. Buna göre teknik inceleme sonucunda işin büyük oranda tamamlandığı ve oransal olarak da son rapora göre işin sadece %5’lik kısmının eksik olduğu dikkate alındığında bu eksikliğin bu haliyle yazılımın kullanımına engel olmayacağı tespiti raporda gösterilen sitedeki eksik sekmeler dikkate alındığında ve davacının sözleşme fesih iddiası yerinde bulunmadığı da gözeti,lerek davacının sözleşme kapsamında yükümlüğünde bulunan çağrı merkezi programı ve dava dışı firmalardan aldığı muhasebe program bedelini zarar kalemi olarak talep edemeyeceği gibi davacı sonraki süreçte mevcut haliyle bu programlar üzerinden yazılımı kullanarak e ticaret işini sürdürme imkanına sahip olma durumu da dikkate alınarak bu zarar kalemleri talebi yerinde görtülememiştir.
Dosya kapsamına göre davacı şirketin iddia ettiği tüm masraflarını sözleşme ile irtibatlı olarak kabul etmek için uygun illiyet bağı da olmalıdır. Davacı tarafından SEO çalışması (yani reklam çalışması) için dava dışı firmaya ödendiği iddia edildiği ancak bu ödemeye ilişkin fatura ibraz edilemediği kabul edildiği halde, sadece mizanda yer alması gerekçe gösterilerek 22715 TL’nin masraflara eklenmiş olup söz konusu reklam tanıtımı sonrasında davacı taraf siteyi geliştirerek kullanıma devam edebilme imkanı söz konusudur sözleşme kapsamında da bu kalem zorunlu gider değildir davacı taraf mali incelemelerde de gelir elde etmiştir bir dönem bunun yanında aynı şekilde çekilişi giderleri kapsamında oluştuğu iddia edilen kalem bakımından da davacı siteden yararlanma imkanına sahip olup çekilişi de yaptığı dikkate alındığında sonraki süreçte e ticarete devam edebilme imkanı olduğu gibi bu gibi davacının kendi insiyatifiyle yapmış olduğu zorunlu olmayan kalemleri davacıdan talep hakkı olmadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan son zarar kalemi olduğu iddia edilen zamanda personel gideri yönünden ise SGK kayıtları celb edilmiş ancak hangi personel proje kapsamında doğrudan çalıştığı tespit edilemediği gibi söz konusu ücretlerin iş niteliğiyle uyumlu olup olmadığının tespitinin mümkün olmaması ve bu personelin söz konusu sözleşme kapsamında çalışıp çalışmadığının da tespiti sunulan deliller ve dosya kapsamıyla ispat edilememiş olup ve ayrıca bilirkişi tarafından personel giderlerinin ağırlıklı olarak 2013 yılının 2. döneminde olduğunu belirtmiş olduğu da dikkate alındığında söz konusu masrafların sözleşme kapsamı ile doğrudan bir bağı olmadığı, davacının davalı olan sözleşmesini feshettiğine dair beyanı sonrası aynı isimli bir e-ticaret sitesi üzerinden satış yaptığı ve muhasebe kayıtlarında bu satışların göründüğü göz önüne alındığında personel gideri gibi bu masrafların davalıdan talebi yerinde görülmediğinden 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Dürüst Davranma” alt başlıklı 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” ilkesine yer verilmiş, devamında da “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” kuralı getirilmiş olup bu ilke kapsamında değerlendirme yapıldığında davalının eksik iş yaptığı tespiti yanında davcının da geciken süre kadar davalıya süre tanıması gerekirken fesih beyanın kadar tarafların çalışma içinde olduğu tespitleri dikkate alınmış tüm bu nedenlerle davacının iş bedeli masraf kalemleri kanaat getirildiğinden davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 7.063,55-TL ile 7.200,00 TL ıslah harcından mahsubuna, artan 14,.219,15 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Alacak talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 30.494,68 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Maddi tazminat kalemi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13.maddesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen 10.200,00 TL bilirkişi ücreti, 314,00 TL keşif harcı, 18,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 10.532,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere huzurda bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı, diğer tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/12/2019

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸