Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1142 E. 2018/146 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1142
KARAR NO : 2018/146

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2014
KARAR TARİHİ : 08/03/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2018

Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/02/2014 tarih… Esas …. Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine davacı vekilinin yasal süresi içerisinde verdiği dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talepli dilekçesi nedeniyle mahkememize tevzii edilen dava dosyasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 20.09.2012 vade tarihli 436.000,00-TL, 20.09.2012 vade tarihli 530.000,00-TL ve 20.10.2012 vade tarihli 533.600,00- TL bedelli 3 adet senede istinaden toplam 1.526.600- TL alacak için icra takibi başlatıldığını, ancak takip konusu senetlerin organize bir sahtecilik ve dolandırıcılık eyleminin mahsulü olup, müvekkilinin takip konusu senetler nedeniyle davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalı …’un müvekkilinin 2007 yılında vefat eden eşi ….’un kardeşi olduğunu, davalının müvekkiliyle yaptığı görüşmelerde kendi el yazısı ile döviz olarak yaptığı hesabı Türk lirasına çevirerek neticede ….’dan 63.635,00- TL alacağı olduğunu belirterek 20.09.2012 tarihli ve 63.600,00- TL meblağlı bir adet senedi davacıya imzalattığını, davalının bir süre sonra tekrar müvekkilini arayarak almış olduğu 63.600,- TL bedelli senedi kullanamadığını, bu nedenle senetteki meblağı ikiye bölüp iki senet haline getirmek istediğini söyleyerek 30.09.2012 vadeli 30.000,00- TL ve 20.10.2012 vadeli 33.600,00- TL meblağlı iki yeni senedi müvekkiline imzalattığını ve ilk imzalattığı senet olduğunu beyan ettiği bir senedi yırtıp attığını, davalının 30.09.2012 tarihli 30.000,00- TL ve 20.10.2012 tarihli 33.600,00- TL bedelli senetlerin vadesi geldiğinde müvekkilinin çalıştığı şirkete gelerek senet bedellerini aldığını ve imza kısmını yırttığını, senetleri davacı müvekkiline verdiğini, senetlerin bedelini elden almak suretiyle senetleri davacı müvekkiline iade eden davalının senetlerin imza kısmını yırttığını ve ayrıca senetlerin üzerine kendi el yazısı ile iptal edilmiştir yazarak senet arkasında kendisine ait olan ciroyu da karaladığını, icra takibine konu senetlerin fotokopisi incelendiğinde davalı …’un yaklaşık bir yıl önce davacıya imzalattığı 20.09.2012 vadeli 63.600,00- TL meblağlı senede 4 rakamı ve dörtyüz yazısı eklenmek suretiyle senedin 463.600,00 liralık senet haline getirildiğini, 30.09.2012 vadeli 30.000,00- TL bedelli senete 5 rakamı ve beşyüz yazısı eklenerek senedin 530.000,00- liralık senet haline getirildiğini, 20.10.2012 vadeli 33.600,00- TL bedelli senede 5 rakamı ve beşyüz yazısı eklenerek 533.600,00- liralık senet haline getirildiğinin anlaşıldığını, sahte senetlerle ilgili yaptıkları şikayet üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının …. sayılı dosyasıyla soruşturma başlatıldığını, yapılan icra takibi ile ilgili Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesine yaptıkları şikayet üzerine …. esas sayılı dosyasıyla açılan davada mahkemece icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, dosyanın halen Yargıtay incelemesinde olduğunu, davalının müvekkili davacıya ilk önce 63.600,00- TL bedelli senedi imzalattığını, bir süre sonra bu senedi 30.000,00- TL ve 33.600,00 TL bedelli iki adet senet ile değiştirdiğini, ikinci senetleri imzalattığı sırada ilk senet olduğunu söylediği sahte bir senedi yırtıp attığını, daha sonra iki senedin bedellerini aldığında bu iki senet yerine davacıya imza kısmı yırtılmış iki adet sahte senet iade ettiğini, müvekkilinin icra dosyası kapsamında alınan ihtiyati haciz kararı nedeniyle sahip olduğu bütün mallarına ve banka hesaplarına haciz konulduğunu, sahtecilik yoluyla oluşturulup icra takibine konu edilen 20.09.2012 tarih 463.600,00- TL, 20.09.2012 tarih 530.000,00- TL, ve 20.10.2012 tarih 533.600,00- TL meblağlı senetler nedeniyle davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı icra takibi ve bu takibe konu senetler nedeniyle davalıya 1.526.600,00- TL borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin durdurulması yönünden teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bu talep yerinde görülmediği takdirde teminatsız olarak icra dosyasına yatırılacak paraların alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini , yargılamanın devamı esnasında davaya konu icra takibiyle ilgili herhangi bir şekilde tahsilat yapılması halinde tahsil edilecek paraların tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın yasal ve hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle dosya borcu hesaplanmadan dava değeri gösterildiğinden eksik harç ödendiğini, eksik harcın tamamlattırılması konusunda davacıya kesin süre verilmesini, verilecek kesin süre içinde eksik dava harcının ödenmemesi halinde duruşma yapılmasına gerek olmadan davanın usul yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini, tanık dinletilmesine de muvafakat etmediklerini, davacının müvekkiline üç adet bonoya dayalı borcunu ödemediğinden Bakırköy …..İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi yaptıklarını, takip dayanağı senetlerin yasal unsurlarını içeren kambiyo senedi vasfında olduğunu, borçlu adı, imzası ve tanzim tarihinin borçluya ait olup, müvekkilinin huzurunda imzalandığını, senet metnindeki yazı ve rakamların da tarafların ortak iradelerine uygun olarak borçlunun huzurunda müvekkili tarafından doldurulduğunu, buna rağmen davacı tarafından müvekkili hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına senetlerin sahte olduğu ve eylemin dolandırıcılık suçunu da oluşturduğu iddiası ile şikayette bulunulduğunu, ayrıca Bakırköy ….İcra Mahkemesi nezdinde açtıkları dava ile borca ve imzaya itiraz ettiklerini, soruşturma dosyası kapsamında İstanbul Emniyet Polis Kriminal Müdürlüğünden alınan iki ayrı raporda senet içeriklerinde bir tahrifat bulunmadığı, borçlu imzalarının davacının eli mahsulü olduğunun belirlendiğini ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 10.04.2014 tarih …. esas ….karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, verilen bu karara davacı borçlu vekillerince itiraz edilmiş ise de itirazın reddine karar verilerek Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararının 23.05.2014 tarihinde kesinleştiğini, kaldı ki davacının Bakırköy… İcra Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasında 22.05.2013 günlü tutanakta senetlerdeki imzanın kendisine ait olduğunu beyan etmek zorunda kaldığını, bu dosyada alınan bilirkişi raporuyla da bonolardaki borçlu imzalarının borçluya ait olduğunun belirlendiğini, davacının 30.000,00- TL ve 33.600,00- TL miktarındaki senetleri 10.10.2011 tarihinde düzenlediğini, alacağın gerisini uzun vadede ödeyeceğini söylemesi üzerine müvekkilinin kabul etmeyerek gerçekte ödeme olmayan senetlerin üzerine iptal edilmiş yazarak senetlerin fotokopilerini almak suretiyle senetleri davacıya iade ettiğini, davacı tarafından senetlerin ıslak imzalarının yırtıldığını, müvekkilinin davacı ile görüştüğü sırada ….isimli müşterisinin kendisini telefonla aradığını, iplik almak istediğini söylemesi üzerine davacının yanında bir müsvette kağıda hesaplama yaptığını, o müsvette kağıdın oradaki masada kaldığını, kağıdın üst kısmındaki “… hesabı” yazısı ile 20.09.2012 tarihli döviz çizelgesindeki 20.09.2012 tarihlerini içeren rakam ile 63.600,00- TL rakam ve yazısı ve “….” yazılarının müvekkiline ait olmadığını, davalının anne, baba ve kız kardeşi adına ….motorlu araçlar isimli firma kurarak taksitli otomobil kampanyası yaparak çok sayıda insanın parasını alıp otomobillerini vermediklerini, bu yolla birçok kişiyi dolandırdıklarını, eşi ….’un ise şirkete hariçten müdür olarak atandığını, borçlunun alacaklılar yüzünden sıkıntıda olduğunu gören müvekkilinin, ağabeyinin ölümünden sonra borçluya sahip çıkarak kendisine yüklü miktarlarda borç para verdiğini, ayrıca İkitelli deki kaba inşaat halinde olan kooperatif binası inşaatının birinci katını anahtar teslimi yaptırıp tamamladıktan sonra teslim ettiğini, müvekkilinin toplam alacağının 1.600.000,00- TL ye ulaştığını, davacının borcuna karşılık 2011 yılı Temmuz ayında müvekkiline bir adet 500.000,00- TL ve iki adet 550.000,00- TL bedelli toplam 3 adet senet verdiğini, borcun 72.800,00- TL lik kısmının ödendiğini, müvekkilinin davacıdan 1.527.200,00- TL alacağının kaldığını, borcun ödenmesi konusunda taraflar bir araya geldiklerinde davacının önce borcun 127.200,00- TL lik kısmı için 30.000,00- TL, 33.600,00- TL lik senet düzenleyip geri kalanı için 63.600,00- TL lik senet düzenleyeceğini ve kalan borcunu ise 50.000,00-er TL lik aylık senetler halinde ödemek istediğini söylemesi üzerine müvekkilinin bunu kabul etmeyerek 63.600,00- TL bedelli senet düzenlenmeden ayrıldığını, daha sonra tarafların 13.10.2011 tarihinde tekrar bir araya gelerek yapılan 72.800,00- TL lik ödemeler ilk üç adet senetlerden düşülerek yeni senetler düzenlendiğini, miktarlarının sırasıyla 463.600,00 TL , 530.000,00- TL ve 533.600,00- TL bedelli senetler olduğunu, eski senetlerin ise davacıya iade edildiğini, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca İstanbul Kriminal Labaratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 27.08.2013 tarihli raporda 463.600,00- TL, 530.000,00- TL ve 533.600,00- TL bedelli senetlerin netice olarak meblağ hanelerindeki ibarelerde silinti, kazıntı veya ilave yoluyla tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bir bulguya rastlanmadığının bildirildiğini, senetlerin sahte olmadığını belirterek davanın reddine, müvekkilinin mağdur olmaması bakımından tensip kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, bu mümkün görülmediği takdirde çekişme konusu olmayan ve sahtelik iddia edilmeyen kısım yönünden senet miktarlarına göre 127.200,00- TL lik miktarı yönünden ihtiyati tedbir kararının ivedi olarak kaldırılmasını, kalan miktar itibariyle HMK.nun 392 maddesi uyarınca alacağın % 120’sinden az olmamak üzere nakit ya da banka teminat mektubu olarak davacıdan teminat alınmasına karar verilmesini, ayrıca takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere (fazlaya ilişkin tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla) tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava; 3 adet bonoda meblağ kısımlarındaki rakam ve yazılarda ilave yapılmak suretiyle tahrifat yapıldığı ve ödeme iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
Mahkememizce tensip tutanağının (20.) maddesi gereğince dava konusu bonolarla ilgili miktar yönünden sahtecilik iddiası bulunduğundan HMK. 209/1 maddesi uyarınca bu konuda bir karar verilinceye kadar senetlerin herhangi bir işleme esas alınamayacağı nedeniyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra takibinin durdurulması konusunda takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilerek tedbir kararının infazı için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasına müzekkere yazıldığı, davalı vekilinin 29.12.2014 havale tarihli cevap dilekçesiyle mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiği, mahkememizce tedbire itirazın duruşmalı olarak değerlendirilerek ihtiyati tedbire itirazın kısmen kabulü ile rakamlardaki tahrifat iddiası dışında kalan ve itiraz edilmeyen 463.600.00-TL lik senedin 63.600.00-TL lik kısmı, 530.000,00-TL lik senedin 30.000.00-TL lik kısmı, 533.600.00-TL lik senedin 33.600.00-TL lik kısmına yönelik ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, davalı vekilinin diğer itirazlarının reddine karar verildiği, ihtiyati tedbirin kısmen kaldırıldığının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına 16.01.2015 tarihli müzekkere ile bildirildiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında icra takip dosya alacaklısı davalı … takibe konu senetlerden ve icra takip dosyasından kaynaklanan alacağını mahkeme ve icra dosyalarını da yazmak suretiyle ….’a 14/10/2015 tarihli sözleşme ile devretmiş, alacağın devri sözleşmesinin aslı mahkememiz kasasına, sureti dosyaya ibraz edilmiş, huzurdaki davaya alacağı temlik alan …., vekili vasıtasıyla temlik alan davalı sıfatıyla katılmıştır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası ile davaya konu 3 adet senet dayanak yapılarak davalı senet lehtarı tarafından davacı senet borçlusu … aleyhinde 1.526.000,00 TL asıl alacak ve işlemiş faizlerle birlikte toplam 1.580.514,02 TL alacağın tahsili için 21/12/2012 tarihinde kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı görülmüştür.
Senetlerin keşidecisi konumunda olan … tarafından senet alacaklısı aleyhinde Bakırköy….İcra Hukuk Mahkemesine borca ve imzaya itiraz davası açılmış, mahkemece alınan Prof. Dr. ….tarafından düzenlenen rapor ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin raporu doğrultusunda ….Esas ….. karar sayılı 29/04/2015 tarihli karar ile bonolardaki keşideci imzalarının …’un eli ürünü olduğu, bonolarda miktarın rakamla ve yazıyla belirtildiği bölümlerde ilave yapıldığına dair yeterlik ve nitelikte bulgu saptanamadığı, bu bölümlerin benzer fiziki evsafta bir kalem ile tek seferde yazılmış oldukları gerekçesi ile davanın tümden reddine karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 24/03/2016 tarihinde kesinleştiği celp edilen dosya örneği ve kesinleşme şerhli karardan anlaşılmıştır.
Taraflar, senetlerdeki tahrifat iddiasıyla ilgili uzman görüşü dosyamıza sunmuşlardır.
Davacı tarafın sunmuş olduğu uzman görüşünde; tahrifat yapıldığı, davalı tarafın sunmuş olduğu uzman görüşünde ise , Bakırköy …. İcra Hukuk Mahkemesinde alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile uyumlu olarak rakam ve yazıların sonradan ilave edildiğini gösterir nitelikte bulgu saptanmadığı, senet miktarlarını yazı ile gösteren hanedeki yazıların aynı veya yakın fiziki evsafta kalemle bulundukları yere bir defada yazıldıkları mütalaa olunmuştur.
Davacının tahrifat şikayeti ile ilgili Bakırköy C.Başsavcılığının …. soruşturma sayılı dosyasında yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Kriminal Laboratuvarının 27/02/2014 tarihli raporu ile dava konusu bonolardaki keşideci imzalarının …’un eli ürünü olduğu, bonolardaki rakamların başına yazılı 4,5 rakamlarının diğer yazılarla aynı kalem ve aynı kaligrafi özellikleri anlamında uygunluk bulunduğu, aynı kalem ile benzer zeminde yazılmış olduğu, renk tonu yönünden farklılık teşkil eden herhangi bir durumun tespit edilmediği, cezai anlamda söz konusu senetlerin bedelinin ödendikten sonra işleme konulduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığı, senetlerde tahrifat ve sahteciliğin tespit edilmediği , suç teşkil eden bir eylem bulunmadığı gerekçesi ile 10/04/2014 tarihinde ….sayılı karar ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği , anılan karara vaki itirazın İstanbul Anadolu…. .Ağır Ceza Mahkemesinin 30/05/2014 tarihli kararı ile reddedildiği, sonrasında ise müşteki … vekilinin mahkememiz dosyasına sunduğu uzman görüşünü ibraz ederek yeniden şikayet dilekçesi vermesi üzerine, 10/04/2014 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazın Bakırköy … Sulh Ceza Hakimliğinin 30/12/2015 tarih , … sayılı kararı ile kamu davası açılmak üzere kabul edildiği, anılan karar uyarınca bu defa …. soruşturma numarası üzerinden iddianame düzenlenerek davalı … hakkında dava konusu senetlerde sahtecilik yaptığı iddiasıyla Bakırköy … AsliyeCeza Mahkemesine …. esas numaralı dosya ile kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce, Bakırköy … AsliyeCeza Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılmış olup, ceza yargılamasında Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas dairesinden rapor alınmıştır. 13/02/2016 tarihli Adli Tıp raporunda ; bonolardaki borçlu imzalarının …’un eli ürünü olduğu, ön yüzdeki diğer yazıların …’un eli ürünü olduğu, inceleme konusu senetlerde tahrifat yapılıp yapılmadığı hususunda 24/02/2016 tarihli raporlarının bulunduğu, bu nedenle yeniden değerlendirme yapılmadığı, raporlar arasında çelişkinin giderilmesi isteniyor ise, bu hususun Genişletişmiş Uzmanlar Heyetince değerlendirilmesi gerektiği mütalaa olunmuştur. Bunun üzerine Bakırköy … Asliye Ceza Mahkemesince mahkememiz dosyasına davacı tarafça ibraz olunan 20/04/2015 tarihli özel rapor ile Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 24/02/2015 tarihli raporu arasında çelişkinin giderilmesi için Fizik İhtisas Dairesi Genişletişmiş Uzmanlar Heyetinden rapor alınması yoluna gidilmiştir. Dosyamızda mevcut 22/05/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Genişletişmiş Uzmanlar Heyeti raporunda, inceleme konusu 3 adet senette miktarın rakamla belirtildiği bölümlerde iddia doğrultusunda ilave yapıldığına dair yeterlik ve nitelikte bulgu saptanamadığı, senetlerde miktarın yazı ile belirtildiği bölümlerin benzer fiziki evsafta bir kalem ile tek seferde yazılmış oldukları tespit edilmiştir. Bakırköy … Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, sanık …’un resmi belgede sahtecilik suçundan beraatine karar verilmiş, kararın, katılan tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….Ceza Dairesinin 14/09/2017 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiği ve ceza mahkemesinin beraat kararının 14/09/2017 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
6754 sayılı Kanunun 30.maddesi ile …. sayılı Adli Tıp Kanun’nun 15.maddesine eklenen ek fıkrada ” Fizik İhtisas Dairesi ve Trafik İhtisas Dairesinin raporları Adli Tıp üst kurullarında incelemeye alınamaz. Bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde mahkeme veya Cumhuriyet Savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporlar, ilgili ihtisas dairesinin en az 7 uzmanının katılımı ile oluşan Genişletilmiş Uzmanlar Heyetince incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. ” düzenlemesi dikkate alındığında, savcılık aşamasında alınan kriminal rapor, İcra Hukuk Mahkemesinde alınan Adli Tıp raporu, Asliye Ceza Mahkemesinde alınan Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi’nin raporu ve çelişkinin giderilmesi için Genişletişmiş Uzmanlar Heyeti’nin hazırladığı raporlar , anılan yasal düzenleme kapsamında yeterli bulunduğundan ve Genişletilmiş Uzmanlar Heyeti raporu son merci olup, kesin olduğundan mahkememizce tekrardan bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmemiştir.
Her ne kadar davacı yan tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de; taraflar arasında sıhri kayınbirader-yenge ilişkisi olduğu, HMK.203/1-a maddesindeki akrabalardan sayılmadığı gibi taraflar akraba olsalar dahi aralarında senet düzenlemiş iseler senetle ispat kuralı uygulanacağı, istisnai hükümden yararlanılmasının söz konusu olamayacağı, davalı yanın muvafakatı da bulunmadığından davacı vekilinin tanık dinletme talebinin reddine, banka dekontları davacı tarafça dosyaya sunulmuş olduğundan davacı vekilinin bankadan bu dekontların istenilmesi talebinin reddine, CD çözümü ceza soruşturmasında yapılmış olduğundan yeniden yaptırılmasına yer olmadığına, alacağın temliki borçlunun rızasına bağlı olmadığından ….ve …. Başkanlığına müzekkere yazılması talebinin de reddine karar verilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, dava konusu senetler, benimsenen Adli Tıp raporları, kesinleşen ceza dosyası ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlıkta davacı taraf, takibe konu senetlerdeki miktar bölümlerinin rakam ve yazılarında ilave yapıldığını, bu şekilde senet miktarlarının yükseltildiğini, kalan miktarın ise ödendiğini ileri sürerek senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı taraf ise, davacıya borç para verdiğini, senetlerde tahrifat yapılmadığını, senetlerdeki imzaların davacı – borçluya ait olduğunu, davacının diğer iddialarının ise gerçek olmadığını savunmuştur. Gerek savcılık aşamasında gerek Asliye Ceza Mahkemesinde, gerekse İcra Hukuk Mahkemesinde yaptırılan bilirkişi incelemelerinde dava konusu bonolardaki keşideci imzalarının davacı …’un eli ürünü olduğu, bonolarda miktar bölümlerindeki rakam ve yazılarda ilave ya da tahrifat olmadığı, miktar yazılarının benzer fiziki evsafta bir kalem ile tek seferde yazılmış oldukları tespit olunmuştur. Özellikle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Heyetinin raporu, davacı tarafça sunulan özel rapordaki çelişkiyi de gidermiştir. 6754 sayılı Kanunu’nun 30.maddesi ile … sayılı Adli Tıp Kanunu’nun 15.maddesine eklenen ek fıkra uyarınca, Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Heyetinin raporu kesin olup, son merci olduğundan, mahkememizde tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek duyulmamıştır.

Dava konusu senetler incelendiğinde; bono vasıflarını taşıdığı görülmüştür. Bilindiği gibi kural olarak bononun da aralarında bulunduğu kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Soyut borç ikrarında bulunan borçlu karşısında, alacaklının alacağın sebebini ispat etmesi kural olarak zorunlu değildir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senedi ile borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise, bu hususu ispat etmekle yükümlüdür.
Somut olayda, davacı senetlerin miktarlarında tahrifat yapıldığını, davalı senet lehtarı …’a bu kadar borcu bulunmadığını, borçlu olduğu daha düşük rakam için senetler imzaladığını, borçlu olduğu miktarı davalıya ödediğini, davalının ise imzaladığı senetler yerine başka senetleri kendisine iade ettiğini, iade edilen senetlerde imza kısımlarının yırtılmış olduğunu, üzerlerine iptal yazılarının yazılmış halde kendisine verildiğini iddia etmiştir. Davalı ise, davacının iddialarını kabul etmediğini, davacıya yüklü miktarda borç para verdiğini, ödediği senetler dışında dava konusu senetlerden dolayı davacının herhangi bir ödeme yapmadığını savunmuştur. Benimsenen Adli Tıp raporlarıyla dava konusu bonolarda miktar bölümlerinde tahrifat yapılmadığı tespit olunmuştur. Davacı, diğer iddiaları yönünden tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de, yukarıda açıklanan gerekçelerle senede karşı senetle ispat kuralı nedeniyle usul hükümlerine uygun olmadığından tanık dinletme talebi reddedilmiştir. Davacının sunduğu diğer deliller ise, iddiasını ispata yeterli görülmemiştir. Bonolarda ” nakden ” kaydı mevcuttur. Bonoların ihdas kaydı taraflarca talil edilmemiştir. Bu nedenle ispat yükü üzerinde olan davacı taraf menfi tespite ilişkin iddialarını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığından davanın reddine, mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 07/03/2016 tarih …. esas , …. karar, aynı dairenin 25/01/2016 tarih ,….esas , ….karar sayılı ilamlarında ifade edildiği üzere HMK ‘nun 209. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğundan İİK ‘nun 72/4 maddesine göre davalı lehine tazminata karar verilmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı menfi tespit davasının reddine,
2-Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
3-HMK 209.maddesine göre ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğundan İİK 72/4 maddesi uyarınca tazminata karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 – TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 26.070,55-TL harçtan mahsubuna, artan 26.034,65-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 69.748,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan tebligat masrafından oluşan 57,80-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
7- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8- Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekilleri ile davalı …’un yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/03/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Kâtip …