Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/364 E. 2020/677 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/364 Esas
KARAR NO : 2020/677

DAVA : Devir sözleşmenin iptali ve tescil
DAVA TARİHİ : 27/06/2013
KARAR TARİHİ : 06/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan devir sözleşmesinin iptali ve tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; ” Müvekkilinin … Mah. No:… … adresinde faaliyet gösteren … Hİzmetleri Ltd.Şti.nin sahibi olduğu, müvekkilinin Kuzey Irak vatandaşı olduğu ve İstanbul …. Noterliği’nin 25.03.2013 tarihli düzenleme şeklindeki vekaletname ile dava dışı …’ e genel vekaletname verdiğini, bu vekaletnameye dayanarak müvekkilin rızası hilafına hareket ederek dava dışı …’ nin arkadaşı olan davalılara çok ucuz bir bedel ile devir ve temlik ettiğini ve bedeli de müvekkiline ödemediğini, davalı …’ün dava konusu şirket hisselerinin % 60’ını 60.000,00 TL karşılığında diğer davalı …’ın ise dava konusu şirket hisselerinin % 40 ını 40.000,00 TL bedel karşılığında devir aldığını, bu devirlerin Çorlu ….Noterliği’nin 13.06.2013 tarihli … ve … sayılı hisse devir sözleşmesi ile yapıldığını, davalılar ve dava dışı … hakkında vekalet görevini kötüye kullanmak ve dolandırıcılık suçundan … Cumhuriyet Başsavcılığının … ve … soruşturma sayılı dosyalarından soruşturmanın devam ettiğini, davalıların muvazaalı bir şekilde organize olarak dava konusu şirket içindeki 150.000,00 TL analiz cihazları ile şirket adına kayıtlı … plakalı ticari araç ile birlikte 100.000,00 TL’ ye ve üstelik hiç nakit ödemeden vadeli senetler ile çok ucuza devir aldığını, müvekkiline hiç para verilmediği gibi senetlerin de teslim edilmediğini, davalıların banka hesaplarında para çekerek şirket hesaplarını boşaltma girişiminde bulunduklarını, savcılıktaki şikayet dosyaları incelendiğinde dava konusu şirket hisselerinin dava dışı … tarafından vekalet yetkisi kötüye kullanılarak arkadaşları olan ve durumu bilen davalılara muvazaalı ve hileli bir şekilde devredildiğini açıkça anlaşılacağını…” beyan ederek Çorlu … Noterliği’nin 13.06.2013 tarihli … ve … sayılı hisse devir sözleşmelerinin muvazaalı ve usulsüz olması nedeniyle iptali ile şirket hisselerinin yeniden müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davalı … vekili 18/07/2013 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkili mahkemede açılmadığını, müvekkilinin Çorlu … Noterliği’nin 13.06.2013 tarih ve …. yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesi ile şirket hisselerinini davacının vekili …’den devraldığını ve yükümlülüklerini yerine getirdiğini, hisse devrinin 24.06.2013 tarih ve 8348 sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, şirketin halen Silivri’e faaliyette olduğunu, davacının bir kısım savcılık şikayetlerinin davalı yönünden şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle ve diğer davalı yönünden de takipsizlik ile sonuçlandığını, davacının vekili …’ün devir işlemleri sırasında yetkili olduğunu ve müvekkilinin de iyi niyetli 3.şahıs olduğunu, davacının vekili olan …’ün kendi rızası dışında hareket ettiğini ispat etmesi gerektiğini, kaldı ki bu durum ispat edilmiş olsa dahi konunun davacı ile vekili arasında hukuki mesele olduğunu ve müvekkilini bağlamadığını…” beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 04/09/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “…Davalıların …’ün yakın arkadaşları olduklarını, …’ün eskiden nişanlısı şu an eşi olan …. ile davalıların önceden beri başka işlerde de ortak olduklarını, davalıların başından beri … ile birlikte hareket ettiklerini ve dava konusu şirketi bedelinin çok altında bir bedelle devir aldıklarını, davalıların cevap dilekçesinde satın aldıkları şirket hisselerinin paralarını ne şekilde ve kime ödediklerini hisselerinin dışında şirket adına kayıtlı olan 2 adet aracı davalıların başka arkadaşlarına devrettiklerini, haricen yapılan görüşmeler neticesinde bu iki aracın satıştan bir hafta sonra müvekkiline iade edildiğini, bu iadeyi sağlamak için ilk savcılık şikayetinden vazgeçildiğini, daha sonra davalılar ve diğer sanıklar hakkında dolandırıcılık ve vekalet görevini kötüye kullanmak suçundan savcılığa şikayette bulunulduğunu ve bu şikayetlerin halen derdest olduğunu, davalıların hiçbir bedel ödemeden müvekkilini dolandırmak suretiyle elde ettikleri şirket hisseleri ile şirketi haziran ayından beri işletmekte olduğunu… ” beyan ederek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı … vekili 26/09/2013 tarihli 2. cevap dilekçesinde özetle; “…Davalının tüm iddialarının vekili … ile ilgili olduğunu, müvekkilinin davacının yetkili vekili ile yaptığı devir sözleşmesi ile şirketi devraldığını ve edimlerini yerine getirdiğini, davacının devir bedeline yönelik taleplerini müvekkiline değil vekili …’e yöneltmesi gerektiğini, müvekkilinin yasalara uygun bir şekilde devir alması nedeniyle şirket hesaplarını kullanmasının ve faaliyet göstermesinin doğal olduğunu, davacının haksız ithamlarını kabul etmediklerini…. ” beyan ederek davanın reddi talebini yinelemiştir.
Davalı … tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Davacı tanığı … “….Ben davacı … iş ortağıyım, … bey 15/06/2013 tarihinde davalılara vekalet vererek … Hizmetleri Ltd.Şti.ne devretmiştir, ben davalı …, … ve dava dışı … ile … Hizmetleri Ltd.Şti.nde tanışmıştım, devir sırasında davalılar tarafından herhangi bir bedel ödenmedi, ben tutanak karşılığında şirkette bulunan … bey’e ait … ve …. plakalı sayılı araçları, tablet, telefon ve 1.000.000,00 dolarlık seneti davalılardan teslim aldım, bu saydıklarımın hepsi … beyin kişisel mallarıydı, devir sözleşmesinin gerçek amacının devir olup olmadığını, devrin kötü niyetli yapılıp yapılmadığını bilmiyorum, söz konusu devir … beyin talimatı doğrultusunda yapılmıştır… ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … “…. Ben halen Silivri Zıraat Odası’nın başkanıyım. Davacı adına vekaleten hareket eden … isimli şahsı … Bey ile protokol yaptıklarını ve bize geldiklerini hatırladığım için tanırım. Yine … Hizmetleri Ltd. Şti. ni ise odamız ile yapmış olduğu protokol nedeni ile tanırım. Adı geçen şirketin hissesinin vekil olduğu belirtilen … isimli şahıs tarafından davalılara ne zaman, ne şekilde, hangi amaçla devredildiği konusundaki bilgim şu şekildedir: Öncelikle adı geçenler arasında devrin nasıl yapılması gerektiği konusunde nasıl bir konuşma geçtiğini, öncesinde tanıdıklık olup olmadığını, nasıl bir saik ile devri gerçekleştirdikler bilemiyorum. Ancak bilgim şudur: O günlerde … hanım … isimli bey ile odamıza geldiler. … hanım bana işyerinin satıldığını ifade etti. … bey ise iş yeri yani adı geçen şirketi aldığını ifade etti. Hatta bundan sonra kendilerinin işleteceğini bizzat söyledi. Ben ise kendilerine … Bey ile daha önce protokol yaptığımızı, … Bey’in haberi olup olmadığını açıkça beyan ettim. … bey ise şirketi kendisinin aldığını, artık kendilerinin işleteceğini bizzat bana ifade etti. Ayrıca konu ile ilgili olmak üzere Silivri C. Başsavcılığı’nın … Sr. sayılı dosyasına istinaden beyanda bulunmuştum. Bu beyanımda aynen geçerlidir. Bu devir olaylarının yaşandığı süre içinde …’ın şirkete gelip gittiğini hatırlamıyorum. Ancak oğlu …’ın gelip gittiğini hatırlıyorum. … ise yine bu zamanda 3-4 defa gelmiş olabilir. Onun yerine babası …’ün gelip gittiğini bilmiyorum. Yaklaşık 5-6 aydan beri şirketin kapalı olduğunu biliyorum…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …”…… Ben makam şöförlüğü yaptım. 2014 yılında ayrılmış olabilirim. Net olarak hatırlamıyorum. Bu dava açılmadan önce davalının adını duymamıştım. … isimli şahsı ise tanırım. Zira bildiğim kadarı ile davacı kendisine Trakya… Şirketi açısından vekalet vermişti. Trakya.. Şirketindeki hissenin devrinden sonra şirketi fiilen devralmaya gelen kişinin … Hanımın nişanlısı olarak bildiğim … Bey isimli şahıs gelmiştir. Şirketin devrolunduğu günden sonra bir gün davacı ile Silivriye gittik. … bey yazıhanesine girdi. O esnada … Bey isimli şahıs geldi. Kendisinin gelmesi üzerine … bey … beye kim olduğunu sordu. Bunun üzerine … bey “buranın sahibi benim” dedi. … beye çıkmasını istedim. Bu arada taraflar arasında sözlü tartışma oldu. Hatta … bey “bir telefonla buraya yüz kişi getiririm” tarzı konuşmalarda bulundu. Akabinde zıraat odası başkanı … bey refakatında biz … terk ettik. Adı geçen şirketin hissesinin vekil olduğu belirtilen … isimli şahıs tarafından davalılara ne zaman, ne şekilde, hangi amaçla devredildiği konusunda görgüye dayalı bilgim yoktur. … bey bildiğime göre …’dir . Hatırladığım kadarıyla devir zamanlarında Irak’ta olabilir. Şirketin devri esnasında İstanbul’a geldiğini biliyorum….” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı ….”…… benim oğlumdur, …’ı tanımıyordum, şirket devri yapıldıktan sonra tanıdım, …’üde tanımıyordum, şirket devri yapıldıktan sonra tanıdım. Biz … ve …ı tanımazdık, …’ın oğlu …’ı …. sayesinde tanıdım. …. benim 7-8 yıllık arkadaşımdır. …. …’ı benim yanıma getirdi. Arkadaşın Ziraatla ilgili bitki besleme ilaçları sattığını ve beraber iş yapabileceğimizi söyledi. ….la oturup şartlarda anlaştık, yanımızda …. ‘da vardı. Üzerinden bir hafta on gün kadar geçtikten sonra … beni telefonla aradı, buluştuk. Bir şirketin satıldığını beyan etti. Çorlu’ya şirketi satan kişilerin yanına gittik. Orada … ile … Uzunla buluştuk. … Uzun …’nin o zaman erkek arkadaşıydı. Şimdi evlendiler. … isimli şirkette çalışıyordu. … ile … … Şirketini 100.000,00-TL bedelle satmak istediklerini söylediler. Şirket üzerine iki tanede araç vardı. Ben araçları kabul etmedim. Daha sonra ….’da benim evimde eşim … olduğu halde … Uzun ve ….e birlikte şartlarda anlaşmak üzere bir araya geldik ve satış konusunda anlaştık. Bu arada görüşmeler devam ederken, …’ün vekaletnamesinin sıhati konusunda araştırma yaptım. Avukatımla görüştüm. Hukuka aykırı bir durum olmadığını söyledi. Oğlum …’ye bir iş kurabilmek için şirketi oğlum … adına almaya karar verdik. Önce 30.000,00-TL nakit parayı elden … Uzun ve …’e teslim ettik. Bu parayı şirketin noterden devri yapılmadan 10 gün önce verdik. Karşılığında makbuz veya ödeme belgesi almadık. Parayı Çorlu’daki … Alışveriş Merkezinde teslim ettik. Daha sonra notere gittik. Noter karşı tarafın tanıdığını notermiş. Şirketin %60 hissesini oğlum … adına aldım. %40 hissesinide … adına oğlu … aldı. Şirketi Noterden devr aldıktan sonra, şirketin Silivri … Mahallesindeki merkezini inlecemek için …’den anahtarları alarak şirkete gittik. Şirket Merkezi Silivri Ziraat Odasından kiralanmış bir yerdi. Biz nezaketen Silivri Ziraat Odası Başkanı …’ya telefonla haber verdik. Şirket Merkezini görmek istediğimizi söyledik. Ancak biz şirket merkezine gittiğimiz esnada, Ziraat Odası Başkanı … ve Başkan yardımcısı … Bey ve yanlarında 2 kişi daha olduğu halde, bizi tehdit ederek, içeriye sokmak istemediler, buranın satılamayacağını söylediler, bizde şirket merkezine girip inceleyemedik, bizi tehdit eden bu kişiler hakkında, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduk, araya büyüklerimiz girdi, şikayetimizi geri aldık, soruşturma numarasını şu anda tam olarak hatırlamıyorum. Bu olaydan 45 gün sonra şirkete girebildik. Daha sonra yaptığım araştırmada …’ın Türkiye’de dolandırmadığı kişi kalmadığını öğrendim. Bunlar … Uzunla birlikte hareket etmişler, ben şirketin tamamını satın almak istememe rağmen bana şirketin %60’ını sattılar, geri kalan hisseyi …’a verdiler. Daha sonra şirketi işletmeye başladık, ancak …’ün bizden aldığı parayı … Bey’e vermediğini, … Beyin … Beyle tartıştığını, hakaret ettiğini öğrendik. Bu dava açıldıktan sonra, biz davacının avukatı …’ı şirkete çağırdık, ancak … Hanım silahlı 4 kişiyle birlikte geldi, bizimle anlaşmaya yanaşmadı, daha sonra biz şirketi işletmeye devam ettik. Şirket resmiyette oğlumun adına olmasına rağmen fiilen ben işletiyordum. Biz …’ın bu durumunu öğrendikten sonra anlaşamamaya başladık, kalan hisseyi satın almak istedik. Şirketin … adına olan %40 hissesini satın alabilmek için …’ın alacaklısı olan …. ‘a üç adet 25.000,00-TL’den toplam 75.000,00-TL senet verdik, senedin borçlusu Trakya … Şirketi kefili …. idi. Bu senetlerden dolayı icra takibine uğradık, evimiz satılığa çıktı, ancak hisseyi devr alamadık. Biz bu şirketi işletmek için oğlum adına devr almıştık, devir işlemi kötü niyetli değildir, oğlum …’ye iş kurabilmek için iyi niyetle devr aldık, oğlum … ile …’ın herhangi bir fiili bağlantısı yoktur, biz bu şirketi devr alırken kötü niyetli olsaydık şirket adına kayıtlı araçları da alırdık, bunları almadık. Şirketin ikamet ettiği yerin sahibi Ziraat Odasıyla sözleşmesi bitti, vergi daireside şirket adresi bildirmediği için şirketi kapattı, şirket şuanda faal değildir. Yukarıda bahsettiğim senetlerden dolayı icra takibi dolayısayla şirketin bütün malları hacizlidir, bilgi ve görgüm bundan ibarettir…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … Uzun “…Davalıların tarım sektöründe çalışmanın nedeni ile tanırım, dava dışı … eşim olur. … davacı … ‘ın vekalet ile tüm işlerini yapıyordu, … Hizmetleri LTd.ŞTi.nin davalılara satışını da dava dışı … yapmıştı, söz konusu şirketin devri şirketti, işçilerin alacakları vardı, birkaç yere mütellip borçları vardı, 30.000 TL şirket ve işçi giderleri olmak üzere bir borç vardı, bunun için protokol yapmışlardı, karşılığında 60.000 – 70.000.TL senet almışlardı, ben söz konusu satış sırasında noterde bulunmuştum, zaten satışın yapıldığı tarihte … ile henüz evli değildik, ben satışa noterden şahit oldum, davalı … ile … arasında fiili bağ yoktur, … ile … arasında herhangi bir bağ yoktur, benim bilgim bundan ibarettir…. ” şeklide beyanda bulunmuştur.
Dosya içerisine savcılık dosyaları, İto kayıtları, noter devir kayıtları ve emniyet müdürlüğü kayıtları celp edilmiştir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış bilirkişi incelemesine karar verilmiş olup bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 23/06/2017 havale tarihli raporda; dosyadaki mevcut kayıt ve belgeler ile tanık beyanlarına göre dava konusu hisse devirlerinin usulsüz ya da muvazaalı olduğu yönünde herhangi bir tespit yapılamadığının bildirildiği görülmüştür.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf-tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, Çorlu … Noterliği’nin 13.06.2013 tarihli … ve … sayılı hisse devir sözleşmelerinin muvazaalı ve usulsüz olması nedeniyle iptali ile şirket hisselerinin yeniden davacı adına tescili isteminden ibarettir.
Davacının tam pay ile sahip ve ortağı olduğu … Hİzmetleri Ltd. Şti’ deki hisselerinin %60′ na denk gelen kısmı 60.000,00 TL karşılığında Çorlu … Noterliği’nin 13.06.2013 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile davalı …’ e devredilmiştir.
Davacının tam pay ile sahip ve ortağı olduğu … Hİzmetleri Ltd. Şti’ deki hisselerinin %40′ ına denk gelen kısmı 40.000,00 TL karşılığında Çorlu … Noterliği’nin 13.06.2013 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile davalı …’ a devredilmiştir.
Devir işlemleri kabulü ile pay defterine işlenmesi ortaklar kurulu kararı ve ticaret sicil gazetesi ilanının da usulüne uygun yerine getirildiği görülmüştür.
Hisse devir işlemlerini, davacı adına vekalet ilişkisine dayalı olarak dava dışı … gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Yine devir işlemi de, İstanbul …. Noterliği’ nin 08.03.2013 tarih ve … yevmiye numaralı davacının dava dışı …’ e vermiş olduğu vekaletnameye dayanmaktadır. Vekalet içerisinde de şirket hisselerinin bedel karşılığında devrine, bedellerini talep etmeye ve ahzu kabza yetkili olduğu görülerek devir işlemi gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.
Davacı tarafından, dava dışı … İstanbul …. Noterliği’ nin 26.06.2013 tarih ve … yevmiye numaralı azilnamesi ile azledilmiş ve vekalet görevi sona erdirilmiştir.
Davacı taraf her ne kadar davalıların organize ve hukuka aykırı muvazaalı bir şekilde hisse devrini gerçekleştirdiğini iddia etmişse de;
– devir işlemlerinin hukuki yollarla ve usulüne uygun yapıldığı,
– davalılar hakkındaki ceza soruşturmasının kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonlandığı,
– hisse devir işlemlerinin bedel mukabilinde senet ile yapıldığı, bu durumun dava dilekçesi içeriğinden de anlaşıldığı üzere davacının da bilgisinde olduğu,
– senetlerin davacıya verilmediği iddiasının ve neticelerinin davalıları bağlamadığı; bu durumun vekalet veren ile vekalet alan arasındaki ilişki içerisinde çözülmesi gerektiği,
– yine devir işleminin düşük bedel üzerinden yapıldığı iddiasının davalıları bağlamadığı; bu durumun vekalet veren ile vekalet alan arasındaki ilişki içerisinde çözülmesi gerektiği,
– davacı tanığı …’ nun devir işleminin davacının talimatı ile yapıldığını beyan ettiği,
– diğer tanık beyanları ve dosya içerisindeki delillerden davalıların çıkar ve işbirliği amacıyla hareket ettiğinin ispat edilemediği görülerek açılan davanın reddine karar verilmiştir
Yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın sübut bulmadığından REDDİNE,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL harcın davacı tarafça yatırılan 1.707,75 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.653,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
3- Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran davacı taraflara İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
5- Davalı … tarafından yapılan 100 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/10/2020

Katip …

Hakim …