Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/470 E. 2020/247 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2010/470 Esas
KARAR NO : 2020/247

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 09/11/2010
KARAR TARİHİ : 05/03/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde;, öncelikle davalıların üyesi bulundukları kooperatif hissesinin devredilmemesi ipin ihtiyati tedbir ve davalıların adlarına kayıtlı menkul ve gayrimenkul bilgilerinin tespiti için Bakırköy Tapu Sicil Müdürlöğü’ne ve Bakırköy Trafik Tescil Büro AmirlJğiJne müzekkere yazılmasına, bu hususta elden takip yetkisi verilmesine, tespiti halinde 3. Kişilere devrinin engellenmesi için kayıtlarına tedbir konulmasına ve Kooperatifin inşası sürecinde davalıların kasrt ve ihmalleriyle yaptıklar; usulsüz harcama ve işlemlerden doğan zararlar, faturasız ve belgesiz harcamalar nedeniyle; kooperatifin uğradığı zarardan 20,000,00-TL’lik kısmının, konutların emsallerine göre çok geç inşa edilmesi, bu sürede meydana gelen maliyet artışlarının üyelere yansıtılmasr ve hâlihazırda da inşaatın tamamlanmamış olmasından kaynaklanan zarardan 10.000,00-TL’lik kısmının, Kooperatifin üst birliğe olan borçlarının zamanında ödenmemesinden oluşan zarardan 20.000,00-TL’lik kısmının, Kooperatifin hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılan eski ortaklara olan borçlarının zamanında ödenmemesi nedeniyle oluşan zarardan 10.000,00 TL’lik kısmının, Kooperatifin vergi, SSK primleri, su-elektrik borcu gibi prim ve vergi borçlarının zamanında ödenmemesi nedeniyle oluşan zarardan 10.000,00-TL’lik kısmının, Kooperatif ortaklarından toplanan aidatların kooperatif kayıtlarına yansıtılma m ası ve bilançodaki karşılığı ile ortaklardaki ödeme makbuzlarındaki bedel farklılığı nedeniyle kooperatifin uğradığr zarardan 10.000,00-TL’lik kısmının, Kooperatif dairelerinin ve özellikle projeye aykırı inşa edilen 5 adet sığınakların bir kısmının eski yönetim kurulu (iyelerine tahsis edilmesi nedeniyle kooperatifin uğradığı zarardan 10.000, 00-TL’lik kısmının, davalıların görevlerini ihmali nedeniyle kooperatif aleyhine gerek ortaklar ve gerekse üst birlik tarafından açılan davalar nedeniyle kooperatifin uğradığı zarardan 10.000,00 TL’lik kısmının fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla toplam 100.000,00-TL zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte tazminatın tümüyle sorumiu olmak ve tahsilde tekerrür olmamak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar cevap dilekçesinde özetle; kooperatiflerinin 88 üye ile kurulduğunu, 88 daire yaparak üyelere tamamen teslim edildiği, davacıların haksız yere dava açtıklarını, her yıl genel kurul yapıldığını, yönetim kurulunca o yıl içinde yapılacak işler için bütçe hazırlanacağını, yıl sonunda bu işler yönetim kurulunca ibra edildiğini, üst birliğe olan borçlarını ve bu borçların ödenmesi ile ilgili 24/10/2010 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılarak ödemeler için karar alındığını, 09/05/2010 tarihinde yapılan genel kurul ile görevlerinin sona erdiğini, yeni yönetime 17/05/2010 tarihinde bütün evrakların ve belgelerin teslim edildiğini, kooperatif işlerini aksatacak herhangi bir bele eksiğinin olmadığını, tasfiye halindeki kooperatif iki defter tutulduğunu, ikisinin de yeni yönetime sunulduğunu, yönetimde devamlılığın esas olduğunu, yetkisiz hiçbir iş yapılmadığını, yapılan bütün işlerin genel kurul kararı ve yönetim kurulu kararı ile yapıldığını, kooperatifin Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü tarafından iki defa denetlendiğini, hiçbir olumsuz rapor düzenlenmediğini, 09/05/2010 tarihinde yapılan genel kurulda yönetimlerinin ibra edildiğini, bütün hesapların tetkik edildiğini, yeni yönetim kurulunun seçildiğini, dava açılması kararının ise 24/10/2010 tarihinde olağanüstü genel kurul kararında alındığını, toplantıya eski yönetimin çağrılmadığını, şikayetlerin eski ve yeni yönetim arasında süren görüş ayrılıkları sebebiyle olduğunu, hiçbir şekilde görevlerini kötüye kullanmadıklarını beyanla davanın reddini istemişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62.maddesi 6102 Sayılı Ticaret Kanunu 553. maddesi uyarınca yönetici sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
24/10/2010 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı, 17/05/2010 tarihli devir teslim tutanağı, 2010 yılı olağanüstü genel kurul tahmini ek bütçesi, …. Yapı Kooperatifleri Birliği’nin Av. ….’a hitaben yazılı borç tutarı bilgisi, bilanço, yönetim kurulu üyelerinin seçimine ve kooperatifin tasfiyeye girdiğini, 22/02/2009 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliklerine süre verilmeden …, … ve …’ın seçildiklerini belirten belge, 21/02/2010 tarihli genel kurul tutanağı, karar defteri, genel mizan, hazirun cetveli, haciz tutanağı, tespit raporu suretlerinin, proje ve icra dosyası fotokopisinin, Küçükçekmece … Asliye Ceza Mahkemesince alınan raporunun dosyada mübrez olduğu anlaşılmıştır.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma sayılı dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; müştekinin …. olduğu, konunun kooperatifin mali defterlerinin sunulması olduğu, ….emanet numarası ile …. tarafından 24/02/2016 havale tarihli dilekçe ekinde sunulan 2007-2008-2009 yevmiye defterleri, envanter defterleri olduğu belirtilen 1 adet kırmızı renkli klasörün ve 1 adet siyah klasörün 25/02/2016 tarihinde emanete alındığı, 20/06/2016 tarihinde müştekiler tarafından Küçükçekmece CBS’nin …. soruşturma no, … karar sayılı ve 20/05/2016 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edildiği, 11/08/2016 tarihli değişik iş kararı ile itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden kooperatifin sicil kaydı celp edilmiş, incelenmesinde; …. sicil nolu Tasfiye Halinde … Yapı Kooperatifi’ (Eski Ünvanı: …. Yapı Kooperatifi)nin müseccel adresinin …. Sitesi, …. nolu Blok, … Giriş Kat:… Küçükçekmece/İstanbul olduğu, Kooperatifin son tescilini 17/05/2010 tarihinde yaptırdığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 23/11/2010 günlü tensip tutanağı ile verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın değiştirilmesi için bu aşamada herhangi bir yeni hukuki yada fiili kanıt sunulmamış olduğundan ihtiyati tedbirin reddine yönelik itirazın reddine, davacı vekili 30/12/2010 hakim havale tarihli dilekçesi ile reddedilen ihtiyati tedbir taleplerinin dilekçe ekinde sunulan belgelerin incelenmesi sonucu yeniden değerlendirilmesini, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş, 07/11/2011 tarihli heyet ara kararı ile Bu aşamada herhangi bir yeni hukuki yada fiili kanıt sunulmamış olduğundan ihtiyati tedbir talebinin reddine, 20/11/2013 tarihinde mahkememizce davacının vekilinin davalılardan …’ya ait … Mah. …. Cad. No. … …. /… adresindeki … Blok, Kat …, D: … numaralı daire ile …’a ait … Mah. …. Cad. No. … … /…. adresindeki … Blok, Kat …, D: … numaralı dairenin tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, bu talep kabul edilmediği takdirde , tapu kayıtlarına “davalıdır” şerhi konmasını talebi değerlendirilerek taleplerin reddine , davacı vekilinin davalıların her an daireyi satıp , devretme durumunun bulunduğu bildiririr 20/11/2013 tarihli tedbir talebi değerlendirilerek davalılar; … T.C. kimlik numaralı …’ya ait olduğu belirtilen … Mah. …. Cad. No. … …/… adresindeki …. Blok, Kat …, D: … numaralı, …. T.C. kimlik numaralı …’a ait olduğu bildirilen, …. Mah. … Cad. No. … …. /…. adresindeki … Blok, Kat .., D: … numaralı , dairelerin tapu kayıtlarına ve adı geçenler adına olması halinde 45.918,31 TL ile sınırlı olmak üzere davacı kooperatif lehine ihtiyati haciz konulmasına, takdiren (% 15 ) 6.887,75 TL olan nakdi veya banka teminat mektubu ,teminat olarak yatırıldığında kararın infazı için Mahkememiz yetki alanında bulunan icra müdürlüklerine gönderilmesine, kararın on (10) gün içinde infaz edilmediği taktirde kendiliğinden kalkmış sayılmasına, talep halinde tasdikli suretleri dosyada alıkonularak bono aslının alacaklı veya vekiline iadesine karar verilmiştir.
07/05/2012 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dosyasının tevdi edildiği ilk bilirkişi raporunun somut bir sonuca ulaşamamasının da en azından işbu davanın nitelik itibariyle belirsiz alacak davası olduğunun ispatı olduğu; davacıların uğradığı zararın tam olarak tespit edilmesi uzmanlık gerektirdiğinden ve zarar ve tazminat miktarının bilirkişi incelemesi sonucunda tespiti mümkün olduğundan; mahkemenin 06.01.2012 celse tensip zaptında da açıkça işaret edildiği üzere “..esasen usul hükümlerinin yorumlanırken kişilerin haklarını genişletici olarak yoruma tabi tutulmasının. A.İ.H.K. yerleşik uygulaması olduğu hususu hatırlatılarak HMK. 143 ve devamı gereğince davaya devam olundu,..” denilmek suretiyle de müvekkil kooperatifin hak arama ve haklarını elde etme hürriyetinin kısıtlanmaması gerektiği hususları bir arada değerlendirildiğinde; dava türünün HMK.143.ve devamı maddesi uyarınca belirsiz alacak ve tespit davası olarak ıslahına ilişkin beyanı doğrultusundaki talebi Mahkemeniz ara kararı ile değerlendirilmesini ve neticeten talebimizin kabulü ile dava türünün HMK 107.maddesi uyarınca değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
12/07/2012 tarihli duruşmada ıslahın amacının dava konusu talebe ilişkin olması, dava konusunun ve talebin ıslahının usulen mümkün bulunması, bu konuda 6100 sayılı HMK da da engel bir durum bulunmaması , esasen usul hükümlerinin genişletici yoruma tabi tutulması yönündeki mahkememizin uluslar arası sözleşmelere de uygun uygulamasının bulunması karşısında davanın bu aşamadan sonra 6100 sayılı HMK. 107/1-2 maddeleri çerçevesinde belirsiz alacak davası olarak görülmesine karar verilmiştir.

18/09/2014 tarihli duruşmada 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 45 inci maddesi ile değişik 5235 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ile aynı Kanuna eklenen geçici 5 inci maddesi gereğince faaliyette bulunacak asliye ticaret mahkemelerinin sayısı ve faaliyete geçirilecekleri tarihin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesince görüşülmesi karşısında adı geçen kanun hükümleri ve asliye ticaret mahkemelerinin 15/09/2014 tarihi itibari ile faaliyete geçmiş olması ve davanın niteliği karşısında mahkeme hakiminin davayı görme konusunda yetkisinin sona erdiği, davanın heyet tarafından görülmesi zorunluluğu nedeniyle dosya mahkememiz heyetine tevzi ve tevdi edilmiştir.
08/03/2012 tarihli bilirkişi heyeti raporunda;incelenen Beşiktaş … .Noterliğinin 06/01/2004 … yevmiye sayılı ve Beşiktaş …. Noterliği 20/04/2009 … yevmiye sayılı kooperatif karar defterine göre davalıların, 2004 yılından 09/05/2010 ayına kadar kooperatif yöneticileri olduklarının anlaşıldığı, davacının iddiaları somut bir şekilde ortaya konulmadığından gerekli tespit ve değerlendirme yapılamadığı, bu nedenle de varsa zarar miktarına ulaşılamadığı, davacının, davalılardan bir alacağının olduğu hususundaki tespitlere varılamadığı şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tarafların iddia , savunmaları, dayanılan belgeler, özellikle kooperatifin talebe konu ilgili ticari defter ve kayıtları, ilk bilirkişi raporunun içeriği, bu rapora karşı davacı vekilinin sıra numarası altında açıkladığı itirazlar değerlendirildiğinde her bir davalının davacının iddia ettiği zararın meydana gelmesine yol açıp açmadığının , davalılara atfedilen eylem ile zarar arasında uygun nedensellik bağı kurulduğu takdirde her bir zarar kalemleri açısından davacının hangi davalıdan kaç TL talep edebileceği konusunda rapor alınmasına karar verilmiş, 05/03/2018 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda; sunulan 21.01.2013 tarihli kök raporda belirtiler kooperatifin ödemek zorunda kaldığı faiz ve masraf farkı bedeli olarak 8.918,31 TL’nin ve projeye aykırı yapılan inşaatların eski haline getirilmesi bedeli olan 37.000,00 TL’nin davacının talep edebileceği zarar miktarı olduğu yönündeki görüş ve kanaatin aynen devam elliği, buna ilave olarak Kooperatifin ticari defterlerinde 259- Verilen Sipariş Avansları hesabına yıllar ilibari ile kaydedilmiş ancak üyelere açıklaması yapılmayan, belgesi olmayan avans ödemelerinin toplamının 1.891.372,51 TL olduğu, diğer bir deyişle davacı tarafından davalılardan 259- Verilen Sipariş Avansları ile ilgili olarak talep edebileceği zarar tutarının 1.891.372,51 TL. Olduğu, Üst birliğe olan 293.901.26 TL.lık borca karşılık hesaplanan ve Üst Birliğin 29.12.2010 tarihli yazısında belirtilen ve karşılığında senet verilen 250.263,65 TL’lik faiz bedelinin davacı Kooperatifin zararı olarak değerlendirilmesinin mahkemenin takdirlerinde olduğu hususları mütalaa olunmuştur.
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas, …. Karar sayılı kararının 15/06/2017 tarihinde kesinleştiği bildirilmiş, kesinleşme şerhi ekli gerekçeli karar örneği dosya içerisine alınmıştır.
14/02/2019 tarihli duruşmada davalılar hakkında davaya konu aynı eylemden dolayı Ağır Ceza Mahkemesinde yargılama devam ettiğinden Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasının HMK 165 maddesi uyarınca bekletici mesele yapılmasına karar verilmiş, Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesine yazılan müzekkere cevabında mahkemenin …. Esas ve …. karar sayılı kararının 04/12/2019 kesinleştiğinin bildirildiği, gerekçeli karar ekinde kesinleşme şerhlerinin de bulunduğu anlaşılmıştır.
Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasında alınan 19/12/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; …. isimli üyeden tahsil edilen 13.300,00 TL’nin gelir kaydı yapılmaması, kooperatif bütçesinden 54 kişiye 2006-2009 yıllarında avans ödemesi adı ile ödenen 1.891.372,51 TL’nin gerek ödemesinin gerekse mahsubunun tevsik edici belgelerle kanıtlamaması, kooperatifin dolayısıyla müştekilerin mağduriyetine sebep olurken, üyelerin menfaatine aykırılık oluşturduğu şeklinde tespit bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, bilirkişi heyeti kök ve ek raporu, savcılık dosyası, sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir.
Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Kural olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, anılan 336. maddedeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yöneticilerin görevlerini ifa sırasındaki zararın kusur ile işlendiği karinesinin aksini ispat etmedikçe 338. maddesi gereğince sorumluluktan kurtulamazlar. Diğer yandan, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.02.2007 tarih ve 2005/14680 E., 2007/3131 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde yöneticilerin kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan yöneticilerin birlikte sorumlu olacağı anlaşılması gerekir.
Toplanan delillere göre, davalılar …, … ve …’ın denetim kurulu üyeleri vasıtası ile davacı S.S… Yapı Kooperatifi’nin eski yöneticileri olduğu, 09/05/2010 tarihinde yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği, Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin 83/1 maddesi kapsamında saklamakla ve madde 73 uyarınca yeni yönetime teslim etmekle yükümlü oldukları evrakları saklamadıkları, Bakırköy …. ATM’nin …. Esas, … Karar sayılı defter ve belgelerin yeni yönetime teslimine ilişkin mahkeme kararına rağmen söz konusu belgeleri teslim etmedikleri, görevde bulundukları süre içerisinde gerçekleştirilen faaliyetlere ilişkin avans ödemelerine dair kayıtları usulüne uygun tutmadıkları, üyelerden tahsil edilen gelirlerin kayıtlarını usulüne uygun olarak yapmadıkları anlaşılmıştır.
Nitekim davacılar hakkında Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında görevi kötüye kullanma suçundan dolayı yargılama yapılmış, -İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Ceza Dairesi’nin … E. …. K. Sayılı kararı ile kesinleşen- … Esas ve …. karar sayılı kararı 04/12/2019 kesinleşmiş kararına göre davalılardan … hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, diğer davalılardan … hakkında ceza zamanaşımının dolduğu, … hakkında ise ölüm gerekçesi ile düşme kararı verildiği görülmüştür. Her ne kadar ceza davasında davalılardan … ve … hakkında ceza yargılama usulüne ilişkin gerekçelerle düşme kararı verilmiş ise de, dosyada mübrez ve …’a ilişkin mahkumiyet kararına dayanak 19.12.2018 tarihli bilirkişi raporu ve mahkemenin gerekçeli kararının içeriğinden davalıların eylemlerinin sabit olduğu anlaşılmaktadır.
Kural olarak ceza mahkemesinde, haksız eylemin öğelerinden eylem nedensellik bağı ve hukuka aykırılık yönleri saptanmış ve bunlar kesinleşmişse, bu üç öğe bakımından ceza mahkemesinin mahkumiyet ya da beraat kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Hukuk hakimi, ceza hakimini mahkumiyet kararına götüren olaylarla bağlıdır. O halde hukuk hakimi, artık olayların başka şekilde gerçekleştiğini benimseyemez ve zararın var olmadığını kabul edemez. (Yargıtay 4. HD. 5.10.1987, 4123-7124, YKD.1987/12-1770) T.B.K.’nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinin sabit saydığı olaylar üzerine verdiği ve kesinleşen mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlar. (Yargıtay 4. HD.4.2.1992, 90/12957-92/959, YKD.1992/5-693)
Bakırköy ….. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, toplanan aidatların üyelerin menfaatine harcanıp harcanmadığı, üst birlik aidatları yerine kooperatifin diğer iş ve işlemleri için harcandığı, bunun üyelerin menfaatine olmadığı ve üyelere faiz yükü getirdiği iddia edilmesine göre üyelerden toplanan aidatların üst birlik ödemeleri yerine kooperatifin başka işlemlerinde kullanılıp kullanılmadığı ve böyle bir durum var ise müştekilerin mağdureyetlerine neden olup olmadığı, üyelerin menfaatleıine aykırılık teşkil edip etmediği hususlarında da bilirkişi raporu alınmış, 19/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda dava dosyasının incelenmesi sonucunda, … isimli üyeden tahsil edilen 13.300,00 TL’nin gelir kaydı yapılmaması ve kooperatif bütçesinden 54 kişiye 2006-2009 yıllarında avans ödemesi adı ile ödenen 1.891.372,51 Tl’nin gerek ödemesinin gerekse mahsubunun tevsik edici belgelerle kanıtlanamaması hususlarının kooperatifin, dolayısıyla müştekilerin mağduriyetine sebep olduğu, üyelerin menfaatine aykırılık oluşturduğu” bildirilmiştir. Bu durumda, ceza dosyasında yapılan inceleme çerçevesinde davalıların görevde bulundukları sırada üst kooperatif S.S. ….Yapı Kooperatifine olan borcun hızla büyüdüğü ve bu üst birliğe olan borcu ödemedikleri, tahsilatların gelir olarak kaydedilmediği, yapılan harcamalara ait belgelerin muhafaza edilmediği, ödeme ve tahsilatlara ilişkin belgelerin eski yönetim tarafından yeni yönetime devir ve teslim edilmediği, … isimli üyeden tahsil edilen 13.300,00 TL’nin kayıt dışı bırakılarak gelir kaydının yapılmadığı, yani bazı ödemelerin belgeye dayandırılmadığı, avans mahsubu yapılırken işin gerçekleştirildiğine dair fatura, fiş, makbuz vesaire belgelerin mahsup belgesine, bağlanması gerektiği ancak davalılar tarafından bunlardan birine dayandırılmadığı, kooperatifçe yılları arasında 54 firmaya avans verildiği ancak avans verilen 54 kişiden bazılarına yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığı, bazılarına ise kooperatif kayıtlarında görülenden daha az ödeme yapıldığının anlaşıldığı, kooperatif bütçesinden 54 kişiye 2006-2009 yıllarında avans ödemesi adı ile ödenen 1.891.372,51 TL tutarında verilen avansın tevsik edici belgesi ile bu avansın mahsubu için yapılan işleri gösterir belgelerin bulunmadığı, kasa veya bankadan kooperatif gideri olarak ödenen 1.891.372,51TL’nin gerçek bir harcama olmadığı, yani avans ödemesi adı altında yapılan bazı ödemelerin ve mahsupların belgelerle kanıtlanamadığı, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davalıların görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kooperatifin mağduriyetine sebep olduğu sabit olmuştur.,
Öte yandan, dosyada mübrez 21.01.2013 tarihli kök rapor ve 08.03.2013 tarihli bilirkişi raporlarında da davacılar tarafından …. isimli üyeden 13.300,00 TL tutarındaki aidatın gelir kaydının yapılmadığı, ve kooperatif bütçesinden 2006-2009 yılları arasında avans ödemesi adı altında 1.891.372,51 TL’nin ödemesinin ve mahsubunun tevsik edici belgelerle kanıtlanamadığı mütalaa olunmuştur.
Buna göre, davalıların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri zararlardan kooperatife karşı birlikte sorumlu olacağı ve 13.300,00 TL + 1.891.372,51 TL = 1.904.672,51 TL’yi kooperatife ödemekle mükellef oldukları kanaatine varılmıştır. Davacı davasını HMK yürürlüğe girmeden evvel fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100.000 TL dava değeri göstermek suretiyle açmış, ancak dava devam ederken HMK’nın yürürlüğe girmesi neticesinde, davasını 07/05/2012 tarihinde ıslah ederek davanın HMK ile getirilen belirsiz alacak davası olarak değiştirmiş, 12/02/2019 tarihinde tamamlama harcını ikame ederek talebini 800.000 TL’ye artırmıştır.
Tüm bu nedenlerle; davanın kabulü ile; artırım dilekçesi dikkate alınarak ve davacının talebi ile bağlı kalınarak 800.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE; artırım dilekçesi dikkate alınarak 800.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54.648,00 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 1.485,00 TL harç ile 11.954,25 TL tamamlama harcının mahsubuna, bakiye 41.208,75 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 17,15 TL başvurma harcı, 1.485,00 TL peşin harç ile 11.954,25 TL tamamlama harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak davacı yararına tayin ve takdir olunan 57.050,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 501,20 TL posta gideri, 6.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.701,20 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır olan davalılar ve davacı vekilinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/03/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸