Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/393 E. 2022/744 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi: Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 13/01/2022
Dava Türü: Alacak

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile; Davacı şirketin Denizli ilinde doğalgaz taahhüt işleri konusunda mühendislik şirketi olarak faaliyet gösterdiğini,davacının 2006 yılında aldığı sertifika ile davalı şirketin doğalgaz taahhüt işlerinde sertifikalı yüklenicisi sıfatına haiz olduğunu, davacının asıl işlerinin yanı sıra ilgili yönetmelik gereğince davalı tarafından yerine getirilmesi zorunlu olan sayaç montajı ve müteakip işlemlerinin, davalının isteği ve onayıyla bizzat davacı tarafından yarine getirildiğini, davacının sağlamış olduğu hizmetin bedelini alamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00 TL kısmının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili ıslah dilekçesiyle talep edilen alacak miktarını 144.209,84 TL’na arttırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; İlgili yönetmelikteki düzenleme gereğince, davacının doğalgaz tesisatı için gerekli tüm hizmeti sunacağını ve bedelini de aboneden tahsil edeceğini, davacının böyle bir dava açma hakkının olmadığını, davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası olduğunu, TBK 82. maddesinde düzenlenen zamanaşımı süresinin sertifika ile başladığını ve davacının talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını, kabul anlamında olmamak üzere, davacının yoğun dönemlerde kendisi tarafından birkaç kez yapılma ihtimali olan işleri sanki yaptığı tüm işlermiş gibi göstermeye çalıştığını, taraflar arasında eser sözleşmesi ve herhangi bir akdi ilişkinin söz konusu olmadığını, tacir olan davacının TTK 18/2. maddesi hükmü gereği basiretli davranmak zorunda olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi; Dosya kapsamına sunulan sevk irsaliyeleri ile cevap dilekçesindeki davacı şirketin kendi inisiyatifiyle birkaç kez sayaç montaj ve müteakip işlerin yapıldığına yönelik beyanları birlikte değerlendirildiğinde, doğalgaz sayacı bağlantı işleminin davacı şirket tarafından yapıldığı anlaşılmış olup, yapılan işlerin 6098 Sayılı TBK 526. maddesi kapsamında vekaletsiz iş görme niteliğinde olması ve tacir olan veya olmayan bir kişiye ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin uygun bir ücret isteyebilecek olması nedenleriyle, davacının ücretini talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılmakla, dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporları ile malzeme ve montaj bedelinin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına göre hesaplanmış olup, mahkemece gerekçeli ve denetlenebilir 03/12/2021 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulüne dair karar verildiği, her ne kadar davalı vekili tarafından zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de; davanın 6098 Sayılı TBK 526. maddesinde düzenlenen vekaletsiz iş görme kapsamında değerlendirilmesi, vekaletsiz iş görme için özel bir zamanaşımı süresi düzenlemesinin bulunmaması, bu haliyle TBK.’nın 146. maddesinde açıklanan “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir” hükmünün esas alınması gerektiği, yine davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması nedeniyle davanın ilk açıldığı tarihi itibariyle zamanaşımı tüm alacak için kesildiğinden davalı vekilinin dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığı yönündeki itirazlarına itibar edilmediği, muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği, borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle borçlunun temerrüde düşmüş olduğu (BK 101. TBK 117. madde), kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrütün gerçekleşeceği (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İBK), somut olayda, davacı tarafından davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığından dava tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü sonuç ve kanaati ile dava tarihi olan 04/10/2017 tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, 144.209,84 TL alacağın temerrüt tarihi olan 04/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.
Davalı vekili tarafından; mahkemenin kısmi davayı belirsiz alacak davası olarak niteleyip zamanaşımı itirazlarını reddettiği, sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkının zamanaşımına uğradığı, davacının yaptığını iddia ettiği sayaç montajı ve müteakip işlemleri kendisinin yaptığına dair dosyada delil olabilecek hiçbir belge olmadığı, davacının birkaç işi yapmış olabileceği yönündeki cevap dilekçesindeki beyanlarının mahkemece yanlış değerlendirildiği, davacı tarafça aynı mahkemeye açılan benzer nitelikteki …. Esas sayılı dosyada düzenlenen ve iş bu dosyaya sunulan raporun mahkemece değerlendirilmediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığı gibi gerekçelerle karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.
Dava, ilgili mevzuat gereği davalı tarafın takması zorunlu olan doğalgaz sayaçlarının montaj ve müteakip işlemlerinin davacı tarafından yerine getirildiği iddiasıyla açılan alacak davasıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında, dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire, ortaya koyduğu gerekçeye ve ayrıca vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan davaların 6098 Sayılı TBK 146. maddesi (818 Sayılı BK 125 m.) uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmasına, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunun dosya kapsamında bulunan delillerle uyumlu olmasına ve istinaf edenin sıfatına göre istinaf incelemesinin istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılabilmesinin mümkün bulunmasına göre, mahkemenin vardığı sonuçta istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı HMK 355. maddesi kapsamında yapılan istinaf incelemesi sonucu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, alınması gerekli 9.850,97 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 2.462,74 TL harcın mahsubuyla bakiye 7.388,23 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Dairemize ya da Dairemize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine temyiz yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.