Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/218 E. 2022/602 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 09/11/2021
Birleşen Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas- … Karar
Davanın Türü: Alacak (Eser Sözleşmesi) (Ceza-i Şart Alacağı)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile; davalı … A.Ş’nin dava dışı … şirketinin yüklenicisi olduğunu, … da yapılan … Kolejinin elektrik işlerini taşeron olarak davacıya yaptırdığını, işin yapılarak teslim edildiğini, davalının ödemeyi tam olarak yapmadığını, sözleşmede işin mekanik ve inşaat gecikmesinden kaynaklanan sebeplerle gecikme olması halinde davalının aylık 75.000,00 TL ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, işin 15/08/2014 tarihine kadar bitirilmesi gerekirken inşaat ve mekanik işlerdeki aksama sebebiyle 23/12/2014 tarihinde bitirildiğini, işin inşaat ve mekanik işlerindeki aksama sebebiyle geciktiğinin tutanakla belirlendiğini, bu nedenle 4 aylık gecikme için 300.000,00 TL + KDV olmak üzere toplam 354.000,00 TL alacağının bulunduğunu; davacının sözleşmeden kaynaklı KDV dahil 236.000,00 TL ile ilave işler de olmak üzere toplam 271.400,00 TL iş bedeli alacağı bulunduğunu, toplam alacağın 625.400,00 TL olduğunu, davalının 364.500,00 TL’lik ödeme yaptığını, bakiye 260.900,00 TL borcun ödenmediğini, bu konuda kesilen faturanın alınmadığını, ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak 200.000,00 TL alacağın 23/12/2014 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında eser sözleşmesi yapılmadığını, davacının şantiye şefi- işçi olarak çalışmaya devam ettiğini, 2014 yılı Ekim ayında istifa ederek işten ayrıldığını, 20/06/2014 tarihli sözleşmeyi kabul etmediklerini, şirket yetkililerince imzalanmadığını, sözleşmeye davalı adına imza atan kişinin davacının emrine verilmiş davalı adına kısmen denetlemekle görevli işçi …’in imzasına benzediğini, bu kişinin şirket adına sözleşme yapma yetkisinin bulunmadığını, bu şahsın da istifa ederek ayrıldığını, işte çalışan işçilerin davalının sigortalısı olarak gösterildiğini, işçi ücretlerinin davalı tarafından karşılandığını, davacıya banka aracılığıyla 167.679,00 TL ödeme yapıldığını, ek olarak işçi ücretleri SGK ve Vergi Dairesine ödenen 165.064,16 TL olduğunu, yemek şirketine 25.351,14 TL ödeme yapıldığını, işçilere elden 36.649,90 TL ödeme yapıldığını, şantiye genel masrafları olarak 55.036,00 TL ödeme yapıldığını, buna göre yapılan ödeme toplamının 449.780,00 TL olup davacının taşeron olması halinde bu ödemeyi yapması gerektiğini, davacı tarafından yapıldığı ileri sürülen sözleşme bedelinin yaklaşık iki katı ödeme yapıldığını, bu iddianın hayatın olağan akışına ters olduğunu, davalı şirketin teslim tutanağını imzalamadığını, işin davalı tarafından sürdürüldüğünü, davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, 15/09/2014 tarihli kabul tutanağını kabul etmediklerini, davalının imzasının bulunmadığını, davacı tarafından düzenlenen 22/12/2014 tarihli … seri numaralı 252.520,00 TL tutarlı faturaya itiraz edildiğini, talep edilen faiz başlangıç tarihini kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince verilen … esas … karar sayılı hüküm Dairemizin … Esas … Karar sayılı kararı ile HMK’nun 353/1-a/4,6 maddeleri gereğince kaldırılmış ve ilk derece mahkemesince … Esas numarası üzerinden yargılamaya kaldırma sonrası devam edilmiştir.
Birleşen Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.-… K. Sayılı dosyasında;
Davacı … vekili dava dilekçesinde; davacının davalıdan 271.400,00 TL yapılan iş sebebiyle ve 354.000,00 TL gecikme tazminatı olmak üzere toplam 625.400,00 TL alacağı olduğunu, hak edişler sebebiyle 364.500,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye 260.900,00 TL borcun ödenmediğini, alacağın 200.000,00 TL ‘lik kısmanın Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasında dava konusu edildiğini, bakiye 60.900,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; 20/06/2014 tarihli yazılı sözleşmeyi kabul etmediklerini, imzanın şirket yetkililerine ait olmadığını, şirket yetkilisi … ile davacının şirketten habersiz davalıyı zarara uğratmak için bu sözleşmenin düzenlendiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince verilen; taraflar arasındaki sözleşmenin 4. Maddesinde düzenlenen ceza koşulunun işin belirlenen zamanda bitirilmemesi halinde ilişkin olduğu, talep edilen cezai şart alacağının TBK’nın 179/2. Maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza koşulu niteliğinde olduğu, işin davacıdan kaynaklanmayan sebeplerle 4 ay kadar uzadığı ve davacının işin gecikmesinde kusuru bulunmadığından sözleşmenin bu maddesi uyarınca cezai şart talep edilebileceği, her ne kadar TBK’nın 182/3. maddesine göre cezai şartın fahiş olması halinde, hakime indirilmesi yönünde ödev verilmiş ise de TTK’nın 22. maddesi uyarınca davalı tacir olduğundan, cezai şartın fahiş olduğu gerekçesiyle indirilmesini isteyemeyeceği gibi TBK 27. maddesi uyarınca ahlaka ve kamu düzenine aykırılıktan bahsedilebilecek bir durum söz konusu olmadığı, bu şekilde bir savunma ileri sürülmediği gibi davalının ekonomik mahvına neden olacak miktarda olmadığından indirim yapılmasının söz konusu olamayacağı, sözleşmeye göre aylık 75.000+KDV ‘den 4 ay için 300.000-TL+KDV miktarında cezai şart alacağının oluştuğu, cezai şart alacağı bir mal veya hizmet karşılığı olmadığı için Katma Değer Vergisi Kanunu ve yerleşik Yargıtay içtihadlarında, cezai şartın hesaplanması aşamasında miktara dahil edilen KDV’nin talep edilemeyecek ise de, sözleşme serbestisi kapsamında taraflar kendi iradeleri ile kamu düzenine de aykırılık oluşturmayacak şekilde cezai şart alacağını belirlerken KDV’yi de dahil edip, bu şekilde alacağı belirli hale getirmeyi kabul ettiklerinden, davacının KDV talep edebileceği kanaatine varılmış, buna göre 4 aylık gecikme için (75000+ %18KDV) x4 = 354.000-TL cezai şart alacağı hesaplandığı, davacının kendisine ödenmesi gereken miktardan 93.100-TL fazla ödeme yapıldığını ve bunun cezai şart alacağına ilişkin olup mahsup edildiğinde bakiye kalan alacağının tahsilini talep ettiğini, asıl iş ve ilave işlerin dava konusu olmaması, davalının sözleşmeyi kabul etmediği gibi cezai şart alacağını da kabul etmemesi ve cezai şart ödemesi yaptığı yönünde bir savunma getirmemiş olması, davacının doğrudan ve -işçi ücreti ve yemek gideri gibi- dolaylı olarak ödendiğini kabul ettiği kalemlerin dışında yapılmış ve ispatlanmış bir ödeme bulunmaması karşısında davacının kabulünde olan 93.100-TL’lik ödemenin mahsubu ile davacının 260.900-TL bakiye cezai şart alacağı olduğu, bunun 200.000-TL’sinin asıl davanın, kalan 60.900,00.-TL’sinin birleşen davanın konusu olduğu, davalının dava tarihlerinden önce usulüne uygun temerrüde düşürülmüş sayılamayacağı gerekçesiyle; mahkemede açılan asıl davanın kabulü ile 200.000,00.-TL cezai şart alacağının 11/03/2015 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, mahkeme dosyasıyla birleşen Antalya 4. ATM’ nin … Esas sayılı dava dosyasıyla açılan davanın kabulü ile 60.900,00.-TL bakiye ceza-i şart alacağının 13/11/2019 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiş, iş bu karar davalı vekili tarafından yazılı gerekçelerle istinaf edilmiştir.
HMK’nun 355. maddesi uyarınca yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
1)Dairemizce kaldırılan Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … karar sayılı ilamıyla istinafa konu Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı ilamlarının Antalya 1. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takip konusu olduğu, Davalı tarafça dosyaya ek istinaf dilekçesi ekinde sunulan Antalya 22. Noterliğinin 18/03/2020 tarih ve … yevmiye nolu alacağın devri beyanına göre Antalya 1. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki 329.615,95 TL alacağın dava dışı ….. ….’a temlik edildiği; Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı ilamının İzmir 10. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takip konusu olduğu, takibe konu edilen alacağın dava dışı …’a Bornova 2. Noterliğinin 10/12/2021 tarih ve … yevmiye nolu beyanına göre temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Asıl dosyada dava konusu yapılan alacağın 329.615,95 TL’nin ferileriyle birlikte davacı tarafından Antalya 22. Noterliğinin 18/03/2020 tarihli temliknameyle …’a devredildiği, birleşen dosyada dava konusu yapılan alacağın da 105.982,08 TL’sini ferileriyle birlikte … isimli kişiye Bornova 2. Noterliğince düzenlenen 10/12/2021 tarihli temliknameyle devredildiği anlaşılmaktadır. Birleşen dosyada dava konusu yapılan alacağın devri mahkeme kararından sonra ise de, asıl davanın konusunu teşkil eden ve noterde 18/03/2020 tarihinde yapılan devir, yargılamaya devam ederken gerçekleştirilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 125/2 maddesinde “Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder.” düzenlemesi bulunmaktadır. Taraf teşkili kamu düzeninden olup, bu hususun HMK 355. maddesi gereği re’sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda davacı, asıl davanın konusu olan ve Antalya 1. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takibe konan alacağın dava dışı …’a devredildiği ve bu kişi tarafından icra takibi başlatıldığı; birleşen dosya kapsamındaki asıl alacak ferilerinin dava dışı …’a temlik edildiği, icra takibinin temlik öncesi … tarafından başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, temlik edilen alacak kısmı yönünden HMK 125/2 maddesi uyarınca işlem yapılması ve temlik alanların da davacı taraf olarak davada yer almasının sağlanması gerekir. Dava dışı … vekilince icra takibi başlatılmış olmasına göre adı geçenin yapılan temliki kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte birleşen dosyada hüküm altına alınan ve takip konusu edilen alacağı temlik alan …’ın temliknameyi kabul ettiğine dair imzası alacağın devri belgesinde bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece öncelikle, …’ın alacağın devrini kabul edip etmediği, adı geçenden açıklattırılmalı, alacağın devrini kabul etmesi halinde diğer temlik alan … (… ) ile birlikte … temlikname ve yasa hükmü karşısında, temlik alanlara da gerekli tebliğatı yapıp usulünce taraf teşkili sağlayıp, dosyadaki delillere göre tüm taraflar yönünden hüküm kurması gerekirken, temlik alanların davacı olarak davada yer almaması doğru olmamıştır.
2)Kabule göre de; daha önceki kaldırma kararında da açıklandığı üzere; davalı şirketi temsile yetkili olmayan şirket çalışanının imzaladığı sözleşme şirket açısından bağlayıcı değildir. Ancak davacı tarafından düzenlenen hak edişlerin davalı şirket kayıtlarında yer alması ve faturalara istinaden davacıya ödeme yapılmış olması davacı ile davalı şirket arasında yapılan işle ilgili eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğunun da kabulünü gerektirmektedir. Bu kabul, şirket açısından bağlayıcılığı bulunmayan ve şirket çalışanı tarafından imzalanmış yazılı sözleşmedeki ceza-i şart gibi vs. hükümlerin şirket yönünden bağlayıcı olduğu şeklinde yorumlanamaz. Dolayısıyla davacı tarafın şirket yönünden bağlayıcı özelliği bulunmayan sözleşmedeki ceza hükümlerine dayanarak talepte bulunması mümkün bulunmamaktadır. Bu sebeple davacının yazılı sözleşmeye dayanan cezai şart taleplerinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a/4 maddesi uyarınca kararın ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Yerel Mahkeme kararının esası incelenmeksizin ORTADAN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan istinaf karar harcının isteği halinde ilk derece mahkemesince istinaf yoluna başvuran davalıya iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 12/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.