Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1105 E. 2023/405 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 26/05/2022
Davanın Türü : Tazminat

İlk derece mahkemesince verilen karar istinaf edilmekle dairemiz üyesi tarafından hazırlanan rapor okunduktan ve dosya kapsamı incelendikten sonra yapılan müzakere sonucu gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacı vekili açtığı dava ile, tarafların 23.01.2014 tarihli sözleşmeyle … Mah. … . San. Sitesi … Sokak No:…. adresinde betonarme prefabrik bina temel-karkas sistem-çatı kaplaması duvar dolgu işleri yapımı konusunda anlaşma imzalandığını davalının imalatı gizli ayıplı olarak yapması nedeni ile ayıplardan kaynaklı zararını ve imalatı kullanamamaktan kaynaklı zararının kısmi dava yoluyla tahsili talep etmektedir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevabında, dava zamanaşamı süresinin dolduğunu, iş tesliminden itibaren 15 yıl geçtiğini, esasa ilişkin olarak da ayıplı imalatı kabul etmediklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi yönünden Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 23/06/2015 tarihli 2015/2748 Esas 2015/3608 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, davaya konu noksan ve kusurlu işlerin gizli ayıp niteliğinde olduğu kabul edilebiliyorsa, bu durumda sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 126/4. maddesi yollamasıyla 125. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, olayda 10 yıllık süre tamamlandıktan sonra 14. yılda ayıp iddiası ileri sürülerek dava açıldığı gerekçesiyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, TBK 478. Maddeye göre 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını, ayrıca 07.01.2021 tarihli celsede davalının zamanaşımı itirazı ara kararlar reddedilip yargılamaya devam olunmuşken daha sonra zamanaşımı nedeniyle davanın reddi kararı usule de aykırılık teşkil etmekte olduğu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gibi gerekçelerle kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, alacak davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TBK 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.
2. Ön İnceleme ve İncelemenin Kapsamı
İlk derece mahkemesi kararının; kesinlik, süre, istinaf başvuru şartları ve diğer usul konuları yönünden HMK 352. maddesine göre ön incelemesi yapılmış ve eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosyanın incelenmesine geçilmiştir. İstinaf incelemesi de, HMK 355. maddesi göz önünde bulundurularak, kamu düzeninden olan hususlar re’sen gözetilmek suretiyle istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
3. Değerlendirme
3.1. Taraflar arasındaki eser sözleşmesinin 23.01.2004 tarihinde yapıldığı ve imalatın 2004 yılında yüklenici tarafından iş sahibine teslimi konusunda tarafların aksine bir beyan ve itirazı olmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşme ve teslimle başlayan sorumluluk mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun mer’i olduğu dönemde olup, BK 126/4 maddesi gereğince eserin hiç ve gereği gibi imal edilmemesi nedenine göre açılmış davanın B.K.125. Maddedeki 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda dava zamanaşımı (kesin teslim tarihi verilmediğinden) davacı lehine en iyimser kabulle 2004 yılının son günü olarak kabul edilse dahi 2014 yılının son günü itibari ile 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmaktadır.
3.2. Bir Temmuz İkibinoniki tarihinde yürürlüğe giren TBK 478 maddesinde, taşınmaz yapılarda ağır kusur bulunması durumunda zamanaşımı süresi 20 yıl olarak belirlenmiş ise de; eldeki davada 2004 yılı sonu itibari ile işlemeye başlayan eski BK 126/4. ve 125. maddelere göre dikkate alınması gereken zamanaşımı süresi 10 yıldır. 6102 Sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 5. maddesine göre “…Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur. Türk Borçlar Kanunu ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibarıyla bu süre dolmuşsa, hak sahipleri Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak, bu ek süre, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden daha uzun olamaz. Mülga 818 Sayılı Yasada taşınmazlar bakımından eser sözleşmelerinde taşınır/ taşınmaz ayrımı olmaksızın ağır kusur halindeki zamanaşımı hususunda 10 yıllık süre öngörülmüş olup, dolayısı ile yeni kanunda ilk kez getirilen özel bir düzenlemeden bahsetmek mümkün olmadığından 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanma olanağı bulunmadığı, zamanaşımı süresi önceki kanuna tabi olarak 2014 yılında dolmuş olmakla davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığı ve davalının yasal cevap verme süresi içinde defi yoluyla bunu ileri sürdüğü anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)Alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubuyla bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3)Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Dairemize ya da Dairemize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine temyiz yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 04/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….