Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1079 E. 2022/1330 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi: Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 03/06/2022
Davanın Türü : İstirdat (Eser Sözleşmesi) (Antalya Genel İcra … Esas)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile, davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında düzenlenen 11/09/2018 tarihli eser sözleşmesi kapsamında davalıya verilen 17.500,00 TL bedelli teminat senedinin, eserin meydana getirilerek davacıya teslim edilmemiş olmasına rağmen, davalı tarafından icra takibine konulduğunu, davacınında ortada bir senet bulunmasından dolayı senet bedelinin ödenmesi gerektiği inancıyla bir kısım ödeme yaptığını iddia ederek, takipte ödenen 11.273,19 TL’nin davacıya iadesine, 4.851,30 TL bakımından ise davacının borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, dava konusu sözleşmedeki işin eksiksiz olarak yapılarak teslim edildiğini, bu hususun davacı tarafından senet ile de ikrar edildiğini, takibe dayanak senedin teminat senedi olmadığını, senet üzerinde “bedeli malen ahzolunmuştur.” demek suretiyle borçlu tarafından malın teslim alındığının ikrar edildiğini, yazılı belgenin aksinin davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu savunarak davanın reddine ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasa ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca ticari davalarda dava açılmadan evvel arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak getirildiği, TTK’nın 5/A maddesine göre; Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, somut olayda istirdat davasının bir miktar paranın ödenmesi talebi olarak arabuluculuk dava şartına tabi olup, istirdat davası yönünden dosya tefrik edilerek yeni esasa kaydedildiği ve arabuluculuk yoluna başvurulmamış olması nedeniyle istirdat davası yönünden dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiği gerekçesiyle istirdat davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiş, iş bu karar davacı vekili tarafından yazılı sebeplerle istinaf edilmiştir.
HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
1)Davacı vekilinin menfi tespit ve istirdat talepli davaları aynı dilekçe ile açtığı (… esas), ilk derece mahkemesince 31/05/2022 tarihli celsede istirdat davası yönünden tefrik kararı verilerek bu davanın ayrı bir esasa (… esas) kaydının yapıldığı ve yargılama neticesinde istinafa konu kararın verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
2)6325 sayılı Kanun ve 6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesi ile getirilen düzenleme ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Davanın konusunun birden fazla olması ve bunlardan bir kısmının bir miktar para alacağına tabi olması, bir kısmının ise bir miktar para alacağına tabi olmaması halinde, yani HMK 110. maddesi anlamında bir dava yığılması ve talepler arasında da HMK 166. maddesi anlamında bağlantı bulunması halinde, uyuşmazlığın ne şekilde çözümleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, aralarında bağlantı bulunan ve para alacağına tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların ticari arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması gerekir.
Somut olayda davacı vekilinin menfi tespit ve istirdat talebinde bulunduğu, bu nitelikteki davaların bir bütün olarak ve işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiği halde, İlk Derece Mahkemesince istirdat davasının tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi ve bu uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nun 353/1-a-5 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının esası incelenmeksizin ortadan kaldırılmasına ve davanın tefrik edildiği menfi tespit davası ile birleştirilerek yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Yerel Mahkeme kararının esası incelenmeksizin ORTADAN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan istinaf karar harcının isteği halinde ilk derece mahkemesince istinaf yoluna başvuran davacıya iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 13/12/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.