Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/817 E. 2022/1432 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İncelenen Kararın
Mahkemesi : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 14/01/2021
Davanın Türü : İtirazın İptali (Antalya 2. İcra Dairesi … Esas)
Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile; taraflar arasında makine ve ekipmanı imalat montajı konusunda satış sözleşmesi düzenlendiğini, 50.000,00 TL avans ödemesi yapıldığını, ancak davalının işi tamamlamayıp makineyi teslim etmediğini, Antalya 20. Noterliğinin 18/01/2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle davalıyı temerrüde düşürdüğünü ve Antalya 2. İcra Müd. … Esas sayılı dosyasında ödenen paranın tahsili için takip başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu, iş bedelinin 389.500,00 TL olup, ilk 4 ay 50.000,00 ‘şer TL’lik eşit taksitlerle devam eden aylarda 63.166,66 TL’nin 3 eşit taksitle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ilk taksit olarak 50.000,00 TL ‘nin zamanında ödendiğini, davalının makine yapımına başlayarak masraflar yaptığını, toplam 56.701,48 TL masraf yaptığını, davacının diğer taksitleri ödemediğini, imalata başlanmaması için herhangi bir ihtarname ve fesih bildirimi de gönderilmediğini, taksit ödemelerinin yapılmaması sebebiyle imalatın durdurulduğunu, yapılan ödemeden daha fazla masraf yapılarak emek harcandığını ileri sürerek davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi; taraflar arasında 28/08/2017 tarihli sözleşme yapıldığını, davacının iş sahibi davalının ise yüklenici olduğu, sözleşme uyarınca 50.000,00 TL’nin davalıya ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi olduğundan yüklenicinin borcu eseri sözleşme ve eklerine göre tamamlayıp iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin borcu bedelini ödeme borcu bulunduğunu, karşılıklı borç yükleyen sözleşme olduğunu, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebileceği, (TBK 123/1). Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa veya borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa ya da borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa borçluya süre verilmesine gerek olmadığı, (TBK 124/1) eser sözleşmesinde yüklenicinin temerrüdü halinde iş sahibinin sahip olduğu seçimlik haklar yönünden TBK 125. madde hükümlerinin uygun olacağı, temerrüde düşen borçlunun, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahip ise de (TBK 125/1) alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebileceği, (TBK 125/2) sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceği,(TBK 125/3) somut olayda, sözleşmede kesin vade olmadığı gibi TBK’nın 124. maddesindeki süre verilmesini gerektirmeyen diğer haller de mevcut olmadığı, davacının ödediği peşinatı davalı yükleniciden geri isteyebilmesi için; öncelikle TBK’nın 123. maddesine uygun biçimde davalıya ihtarda bulunarak işin ifasına başlaması hususunda uygun süre tanımış ve bu süre sonunda dahi ifaya başlanmaması halinde sözleşmeden dönmüş sayılacağını bildirmiş bulunması gerektiği, bildirimin yapıldığına dair herhangi bir beyanı mevcut olmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar vermiş, iş bu karar davacı vekili tarafından yazılı gerekçelerle istinaf edilmiştir. Antalya 2. İcra Müd. … Esas sayılı dosyasında davacının 50.000,00 TL asıl alacak ve faiz masraflarla birlikte 50.475,95 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlattığını, itiraz üzerine takibin 02/02/2019 tarihinde durduğu, takibin durduğunun davacıya tebliğine dair tebligat bulunmadığı, eldeki davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde asıl alacak ve ferileri yönünden açıldığı anlaşılmaktadır.
HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
1)HMK’nun 297/2. maddesi uyarınca, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı taraf davanın reddi ile birlikte kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiş ancak mahkemece bu konuda herhangi bir hüküm kurulmamıştır.
2)Davacı taraf edimini yerine getirdiğini ve sözleşmeye göre ödeme yaptığını ancak davalının malı (eseri) teslim etmediğini ileri sürerek ödediği avans olan 50.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemektedir. Davalı ise, davacının sözleşmeye göre sadece ilk taksit olarak 50.000,00 TL ödediğini, ancak diğer ödemeleri yapmadığını, bu nedenle eserin yapım işinin durdurulduğunu, ödenen bedelden daha fazla masraf yaptığını, emek harcadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin incelenmesinde iş bedelinin 389.500,00 TL olup, sipariş onay dahil olmak üzere ilk 4 ay 50.000,00 TL ödeneceği, kalan 189.500,00 TL’nin 3 eşit taksitle ödeneceğinin teslim zamanının sipariş onayına müteakip 16 hafta olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinde ilk 4 ay 50.000,00 TL ödeneceği yazılmış ise de, aynı cümlenin devamında kalan 189.500,00 TL’nin 3 eşit taksit halinde ödeneceğinin belirlenmesine ve sözleşmede toplam iş bedelinin de 389.500,00 TL olarak kararlaştırılmış olması karşısında, ilk 4 ayda ödenmesi gereken bedelin 200.000,00 TL olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Davacının 50.000,00 TL ödeme yaptığı taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Ancak davacı taraf ödemesi gereken kalan 150.000,00 TL’yi ödediğini iddia ve ispat edememektedir. Bu durumda davacının gönderdiği ihtarname ile ödediği avansı geri istemesi sözleşmenin feshi mahiyetindedir. Yukarıda yapılan açıklamalara göre sözleşmenin davacı tarafından kendi ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması sebebiyle haksız olarak davacı tarafça feshedildiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Haksız fesih halinde davalı yüklenici kâr kaybı isteyebilir. Kâr kaybı hesabının da Yargıtayın yerleşmiş kararlarına göre 6098 sayılı TBK 408.madde 2.cümlesinde belirtilen kesinti yöntemine göre yani; yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imalât sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktarlar belirlenip bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak yapılması gerekir. Mahkemece bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı gibi kararda herhangi bir değerlendirmede de bulunulmamıştır.
Sözleşmenin haksız feshi halinde TBK’nın 125. maddesi uyarınca davalı yüklenici menfi zararlarının ödetilmesini de isteyebilir. Menfi zarar uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Somut olayda, davalı yüklenici sözleşme uyarınca makine imalatına başladığını ileri sürerek faturalar sunmuştur. Mahkemece bu konuda ve yukarıda açıklanan hususlarda konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmadan yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 Sayılı HMK’nın 266. maddesi uyarınca konusunda uzman makine mühendisi ve hesap uzmanı bilirkişiden gerektiğinde mahallinde keşif de yapılarak az yukarıda açıklandığı üzere kesinti yöntemine göre kâr kaybı hesabı ile davalı yüklenicinin menfi zarar kapsamında sözleşme konusu işle ilgili yaptığı masrafların hesaplanması için denetime elverişli rapor alınması, davalı yüklenici lehine alacak hesabı yapıldığı takdirde davalının cevap dilekçesindeki iddialarının mahsup talebi niteliğinde bulunduğu da dikkate alınarak davacının talep ettiği avansın iadesinin gerekip gerekmeyeceğinin değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a/4,6 maddeleri uyarınca, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Yerel mahkeme kararının esası incelenmeksizin ORTADAN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan istinaf karar harcının isteği halinde ilk derece mahkemesince istinaf yoluna başvuran davacıya iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 29/12/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.

….