Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/68 E. 2022/447 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 11/12/2019
Davanın Türü: İtirazın İptali (Antalya 10. İcra … Esas)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile; davacı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında 15/04/2014 tarihli sözleşme düzenlendiğini, davacının işi gereği gibi yaparak ifa ettiğini, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından defterine kaydedildiğini, sözleşmede bulunmayan sözleşme dışı işlerinde de davacı tarafından yapıldığını, davalının 2013 ve 2014 yılları başında kesilen bir kısım makbuzları da sayarak borcun olmadığını iddia ettiğini, 390.000,00 TL üzerinde toplam alacağın bulunduğunu, davacının zor durumda olması sebebiyle davalının kabul ettiği miktar üzerinden fatura kesildiğini ve davalının defterlerine işlediğini, bakiye 183.000,00 TL borcu bulunduğunu, başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmeden önceki döneme ilişkin yapılmış ödemeleri davalının sözleşmeye istinaden yapılmış gibi ihtara cevap verdiğini ileri sürerek itirazın iptali ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında 15/04/2014 tarihinde sözleşme yapıldığını, KDV hariç iş bedelinin 250.000,00 TL olduğunu, sözleşmede kararlaştırılan ücretin davacıya ödendiğini, davacıya fazla yapılan ödemenin ödünç para verme ilişkisinden kaynaklandığını, harici iş yapıldığına dair herhangi bir protokol veya tutanak bulunmadığını, davacıya mali destek sağlandığını, yapılan işteki ayıpların giderilmesinin davacıdan istenildiğini ancak davacının ayıpları gidermeyerek muaraza oluşturduklarını, ihtarname çekerek 210.000,00 TL talep ettiğini, davacıya sözleşme sebebiyle 15/04/2014 tarihinden sonra ödemeler yapıldığını, davacı şirket ortaklarının şirket kurmadan önce ve 15/04/2014 tarihli sözleşme imzalanmadan önce davalının inşaatında sıva, alçı, duvar işlerini yaptıklarını, bu işlerin karşılığını fatura düzenlenmemesine rağmen adı geçenlere ödendiğini, faturaların sözleşme kapsamına aykırı düzenlendiğini, sözlü olarak itiraz edildiğini, yazılı itiraz yapılmadığını, fatura içeriğinin sözleşmeye aykırı olması sebebiyle itiraz edilmemesi halinde faturanın kabul edildiği anlamı çıkmayacağını ileri sürerek davanın reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davacı tarafça verilen cevaba cevap dilekçesinde; sözleşme öncesi işler için ödediği bazı paralar yönünden şirket kaşesinin davalı tarafından basıldığını, bu konuda suç duyurusunda bulunacaklarını, davacı şirketin 1 adet kaşesinin kaybolduğunu, cevap dilekçesine sunduğu makbuzlarda kaybolan kaşeyi kullandığı, sözleşmeye göre şirkete yapılmış bir ödeme olmamasına rağmen kaşe basarak şirket adına tahsilat yapıldığını ileri sürdüğünü, makbuz asıllarında şirket kaşesinin bulunmadığını, kaşelerin imzanın üst kısmına basıldığını, davalı tarafından basılan kaşelerde şirket tarafından herhangi bir para tahsilatı yapılmadığı, şirket öncesi yapılan işlere ilişkin ödemeler olduğu, davalının sözleşme öncesi düzenlenen 480 ve 466 numaralı makbuzları davacı şirketin kaşesini bastığını, 154 nolu makbuzda sözleşme sonrası tarihi denk getirmek için tarihte değişiklik yapıldığını, 44 numaralı makbuzda silik ve eski bir imzayla sonradan atılmış ikinci bir imza bulunduğunu, 499 numaralı makbuzdaki imzanın …’a (davacı şirket temsilcisi) ait olmadığını, 30.000,00 TL’lik elden ödemeye ilişkin belgede davacı şirketin kaşesinin sonradan basıldığını, tarih üzerinde tahrivat yapıldığını, bu ödemenin sözleşme önceki işe ilişkin bir ödeme olduğunu, davacıya herhangi bir mali yardım ödemesi yapılmadığını, davacının alacaklarının ödenmediğini ileri sürmüştür.
İlk derece mahkemesi; davaya konu 15/04/2014 tarihli sözleşmede işin bedeli (sıva, alçı, malzeme ve duvar işleri + işçilik) 250.000,00 TL olarak belirlendiği, KDV fiyatlara hariç olduğu belirtildiği, sözleşme kapsamındaki işlerin davacı tarafından yapıldığı, yapılan ek işlerin ve tediye makbuzları ile ödenen miktarın davaya konu sözleşme ile ilgili olmadığı, işin bedelinin 295.000,00 TL ( 250.000,00 + 45.000,00 TL KDV bedeli) olduğu, davaya konu sözleşmeye ilişkin yapılan toplam ödemenin (banka havalesi, SGK ödemesi, iade faturası, çekler ile yapılan ödeme) 208.000,00 TL olduğu ve dolayısıyla da davacının davalıdan 87.000,00 TL (295.000,00 – 208.000,00 = 87.000,00) olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davalının Antalya 10. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 87.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak likit olmadığından davacı vekilinin icra inkar tazminat talebinin reddine karar vermiş, iş bu karar taraf vekilleri tarafından yazılı gerekçelerle istinaf edilmiştir.
HMK’nun 355. maddesi uyarınca yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
1)Dosya kapsamında yaptırılan mali müşavir bilirkişi incelemesinde davalı tarafın defterlerinde davacı tarafından kesilen 362.759,99 TL’lik 09/12/2014 tarihli fatura ile 29.000,00 TL’lik 30/06/2014 tarihli faturanın kayıtlı olduğu, buna göre toplam 391.759,99 TL’lik yapılan işe ilişkin davalı defterlerinde davacı faturalarının kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı davacı tarafından düzenlenen faturaları defterine kaydetmiş ve süresi içerisinde faturalara usulünce itiraz etmediği gibi davalı taraf yazılı sözleşmedeki bedelden daha fazla yapılan ödeme yönünden davacıya borç verdiği iddiasını ispat edememiştir. Bu durumda davacı tarafça sözleşmeye göre yapılan iş ve ekstra işler bedelinin 391.759,99 TL olduğunun kabulü gerekmektedir. Mahkemece sözleşmede yazılı iş bedeli esas alınarak sonuca gidilmesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
2) Mali müşavir bilirkişi raporunda 443 madde no altında 31/08/2014 tarihli 30.000,00 TL miktarlı ödeme mahkemece davacı şirkete yapılan ödeme olarak kabul edilmemiş ise de, bu konuda yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Davalı taraf fotokopisi sunulan bu belgeye istinaden elden 30.000,00 TL davacı şirkete ödeme yaptığını iddia ederken, davacı taraf bu ödemenin şirketi değil, şirket ortağının daha önce yaptığı iş nedeniyle ortağın hak edilen iş bedeli ödemesi olduğunu, şirket kaşesinin sonradan basıldığını, ayrıca tarih üzerinde de tahrifat bulunduğunu iddia etmektedir. Öncelikle bu belgenin aslının sunulması için usulünce taraflara süre verilmeli, belge aslında şirket kaşesi bulunup bulunmadığı incelenmeli, tahrifat iddiaları değerlendirilmeli ve neticede bu ödemenin şirkete yapılan ödeme olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu deliller toplanıp değerlendirilmeden yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nun 353/1-a/6 maddesi uyarınca, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Yerel Mahkeme kararının esası incelenmeksizin ORTADAN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan istinaf karar harcının isteği halinde ilk derece mahkemesince istinaf yoluna başvuran taraflara iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 07/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.

….