Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/585 E. 2022/1218 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 16/02/2021
Davanın Türü: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesi) (Denizli 9. İcra Müd. …. E)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile; davacı ile davalı şirket arasındaki akdi ilişkinin konusunu oluşturan malların teslimi yapıldığını ve hizmetlerin ifa edildiğini, ancak davacı şirketin 30.491,42 TL tutarında cari hesap alacağı bulunduğundan davalı hakkında Denizli 9.İcra Müdürlüğü’nde …. Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalı şirketin borcun 23.796,22 TL lik kısmını kabul etmiş ancak borcun 6.695,20 TL lik kısmına itiraz ettiğini, davalının kısmi itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalı-borçlunun Denizli 9.İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaliyle birlikte itiraz edilen 6.695,20 TL lik kısım üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiz oranında faiz işletilmesine, itirazın haksız ve kötüniyetli olmasından dolayı %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kısmi itirazlarına konu bedele ilişkin olarak davacı firma tarafından 20.04.2019 tarihli, …. numaralı ve 6.695,21 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, ancak faturaya konu “Brode İşlemeli Kumaş” isimli ürünün, davalı şirket tarafından sipariş edilen özelliklere uygun olmadığının görüldüğünü, davacı şirket tarafından imal edilen kumaşın çekmezlik değeri max. %5 civarında olması gerekirken müvekkili şirket tarafından yapılan incelemelerde çekmezlik değerinin %20’lerde olduğu görüldüğünü, ayrıca kumaş renginin de istenilen renkte olmadığının tespit edildiğini, tüm bu hususlar ile ilgili olarak davalı şirket tarafından mail yoluyla davacı şirket yetkililerine gerekli ihbar ve bildirimlerin yapıldığını, davacı şirket yetkililerinin ürünü incelemek için geri istemesi üzerine (20.05.2019) de müvekkili şirket tarafından düzenlenen 21.05.2019 tarihli ve …. numaralı sevk irsaliyesi ile ürünün davacıya geri gönderildiğini ,iade edilen ürün nedeni ile borçlarının bulunmadığını ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesi; Takibe konu faturaya ilişkin malların 20/04/2019 tarihli fatura ile davalıya teslim edildiği, davalının 07/05/2019 tarihinde mail ile davacıya ayıp ihbarında bulunduğu anlaşılmıştır. Yine dosyaya delil olarak sunulan maillerden davacının ayıp ihbarının davalı tarafça kabul edilerek teslim edilen malların geri alındığı, daha sonra 10/06/2019 tarih …. seri nolu sevk irsaliyesi ile “tamir edilip sevk edildi” açıklamasıyla davalıya tekrar teslim edildiği, dolayısıyla teslim edilen mallara ilişkin ayıp ihbarı davalı tarafça kabul edildiğinden ayıp ihbarının süresinde olup olmadığını tartışılmasına lüzum kalmamıştır. İkinci teslimden sonra ise 17/06/2019 tarihli mail ile yine ayıp ihbarı yapıldığı ve siparişin iptal edildiğinin bildirildiği, 29/07/2019 tarih … seri nolu sevk irsaliyesi ile “satış iadesi” açıklamasıyla davacıya iade edildiği görülmüş, bir hafta gibi makul bir sürede davacının ayıp ihbarını süresinde yaptığı kanaatine varılmıştır. Davaya konu kumaşlardaki ayıbın tamir ile giderilemediği, buna göre davalı tarafça ayıbın giderilmesi yolunun denendiği ancak ayıbın giderilmediği, davalının müşterisinin sezonu kaçırdığı gerekçesiyle siparişi iptal ettiğini belirterek ilgili siparişi iptal etmesinin arada geçen süre de nazara alınarak hakkaniyete uygun kabul edilmesi gerektiği, dolayısıyla davalı sözleşmeden döndüğü için davacının takip konusu alacağı talep edemeyeceği gerekçesiyle, davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile özetle; kendilerine TTK 23-1/c gereğince süresinde ve TTK 18/3 maddesi gereğince usule uygun bir ayıp ihbarında bulunulmadığını, davalı müvekkilinin iyi niyetli olarak yaptığı onarımın ayıbı ve ayıp ihbarını kabul etmeleri olarak yorumlanamayacağını ; davalı yanın aldığı faturalara itiraz etmediğini, bu durumda borcu kabul etmiş sayılacaklarını ve mal tesliminin de kabullerinde olduğu gibi gerekçelerle kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali isteminden ibarettir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında, dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire, ortaya koyduğu gerekçeye ve ayrıca TTK 18/3’ün sıhhat şartı olmayıp ispat vasıtası olmasına, ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabileceğine, (YHGK’nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 E. 1979/80 K.) eser sözleşmesinde ayıp ihbarının şekle tabi bulunmayıp içeriği itibariyle ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli her türlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkün olmasına göre mahkemenin vardığı sonuçta istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı HMK 355. maddesi kapsamında yapılan istinaf incelemesi sonucu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 15/11/2022 tarihinde HMK’nun 362. maddesi uyarınca kesin olarak oybirliği ile karar verildi.