Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/532 E. 2022/995 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 30/09/2020
Dava Türü : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesi) (Antalya 2. İcra …. Esas)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile; Davalı aleyhine Antalya 2. İcra Müdürlüğünün …. numaralı ilamsız icra takibine konu olan borca davalı yanca haksız ve yersiz itiraz edildiği öğrenildiğinden, vaki itirazın iptaline, delillerin toplanması ile davalı yanın haksız ve dayanaksız itirazının iptal edilerek takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalı tarafından numune ürün gönderimi dışında imal ettirilmesi düşünülen röntgen masasının teknik çizimlerinin de davacıya teslim edildiğini, yardımcı olabileceği fikriyle personel gönderilerek istenilen ürünün özelliklerinin anlatıldığını, davalı tarafından tam ve sağlam üretim yapılması halinde seri üretim yaptırılarak müşterilere satış ve pazarlamasının yapılması düşünülen söz konusu demo röntgen masasının davacı tarafça taahhüt edilen tarihten yaklaşık 45 gün sonra teslim edildiğini, davalı şirkete teslim edilen demo ürünün yapılan kontrollerinde kullanıma elverişli halde olmadığını, tasarım ve üretiminde örnek alınması için özellikleri gönderilen numüne ürünün haiz olan ve olması gereken vasıfları taşımadığının görüldüğünü, ürünün ayıplı imalat olduğunu ürünün davacı yanca alınmasının talep edildiğini buna rağmen fatura düzenlendiğini ve fatura kendilerine tebliğ edildiğinde hemen ihtarname gönderdiklerini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesi; davalı tarafından ileri sürülen ayıpların açık ayıp olduğunun anlaşıldığı, 6102 sayılı TTK.’nın 23/1-c bendi gereğince ticari satımlarda açık ayıp ihbarının 2 gün içerisinde, 18/3.fıkrasına göre noter aracılığı ile, taahhütlü mektupla, telgrafla veya elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle ihbar edilmesi gerektiği, tanıkla kanıtlanamayacağı, davalı şirketin ayıp ihbarını öngörülen biçimde yapmadığı, dolayısıyla da davalı taraf teslim edilen malı ayıbıyla kabul ettiği var sayıldığından davanın kabulüne karar vermiş, iş bu karar davalı vekili tarafından yazılı gerekçelerle istinaf edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki röntgen masası imalatından kaynaklanan fatura alacağına ilişkin itirazın iptali davasıdır.
HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
1)Takibe konu edilen faturada yazılı röngen cihazı hakkında; davacı yan eser sözleşmesi kapsamında üretilen ürün bedeli olduğunu iddia etmekte; davalı yan ise ürünün ” numune ürün” ( demo üretim) olduğunu savunmaktadır. Mahkemece ürünün numune ürün olup olmadığı sunulan tüm deliller, yazışmalar, incelenerek ortaya konulması gerekmektedir. Zira; ürünün numune ürün olduğu sonucuna varılması halinde taraflar arasında akdi ilişki kurulmadığına göre, davacı ancak yaptığı numuneyi geri isteyebilir. Aynen iadesi mümkün olan numunenin bedeli istenemez (Bkz. Yargıtay 15. HD 30/11/2012 T. 2010/6216 E. 2011/7034 K.). Mahkemece öncelikle bu husus değerlendirilmelidir.
2) İhtilafa konu faturadaki ürünün “numune ürün olmadığı” yönünde sonuca gidilmesi halinde ise, artık ortada bir eser sözleşmesinin var olduğunun kabulü gerekecektir. Eser sözleşmesi ilişkisinde ayıp, yüklenicinin meydana getirip iş sahibine teslim ettiği eserde bulunan sözleşme ve fenne aykırılıklardır. Başka bir ifadeyle ayıp, sözleşme ve eklerinde kararlaştırılan ve iş sahibinin beklediği amaca göre eserde bulunması gereken bazı vasıfların bulunmaması ya da olmaması gereken bazı bozuklukların bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. Eldeki davada uygulanması gereken 6098 Sayılı TBK’nın 474- 478 maddelerindeki düzenlemelere göre, yüklenicinin ayıp nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için, eserin teslim edilmiş olması ve teslim edilen eserin ayıplı olması, ayıbın iş sahibinden kaynaklanmamış olması, iş sahibinin eseri muayene ve ayıbı ihbar yükümlülüğünü yerine getirerek eseri açık ya da zımnen kabul etmemiş olması gerekir. Eserin ayıplı yapılması sözleşmeye aykırılık teşkil etmekte olup, ayıp, açık ve gizli olabileceği gibi maddî ve hukukî ayıp şeklinde de olabilir. Açık ayıp, eserin teslimini müteakip makul süre içinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilecek ayıptır. Gizli ayıp ise, basit bir kontrol ve muayene ile tespit edilemeyen, eserin kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkan ayıptır. Türk Borçlar Kanununun 474/1. maddesi gereğince iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre mümkün olduğunca en kısa sürede eseri gözden geçirip muayene ederek varsa açık ayıpları tespit etmek ve bu ayıpların neler olduğunu tek tek açıklamak suretiyle gecikmeksizin sözlü veya yazılı olarak yükleniciye bildirmesi gerekir. Gerek TBK’da gerekse mülga BK’da iş sahibinin muayene ve ihbar süreleri açıkça belirlenmemiş olup, işin niteliği ve olayın özelliğine, imâl edilen eserin büyüklüğü ve genişliğine göre süreler farklı olacak ve işin uzmanı bilirkişiler tarafından belirlenecektir. Muayene ve gözden geçirmeyi veya ayıbın belirlenmesini iş sahibi bizzat yapabileceği gibi, TBK’nın 474/2. maddesine göre mahkeme aracılığıyla bilirkişi raporu ile de tespit ettirmesi mümkündür. Açık ayıpta iş sahibi muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmezse, eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenici açık ayıplarla ilgili sorumluluktan kurtulur. Ayıp hâlinde iş sahibinin hakları TBK’nın 475. (BK, m. 360) maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları; eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olması hâlinde sözleşmeden dönme, eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim yapılmasını isteme veya aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz onarılmasını isteme haklarıdır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(15)6-3030 E., 2021/1077 K. sayılı kararında da değinilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu eserdeki açık ve gizli ayıpların yükleniciye bildirim şeklinin nasıl olacağına dair herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması ispat kolaylığı sağlar. Ancak ayıp ihbarı hukukî işlem olmayıp, hukukî işlem benzeri maddî vakıa olduğundan, Yargıtay’ın yerleşik içtihat ve uygulamalarında eser sözleşmelerinde aksi sözleşmede veya eki şartnamelerde kararlaştırılmadıkça taraflar tacir dahi olsa ayıp ihbarının her türlü delille ve bu arada tanık beyanı ile de ispatlanabileceği kabul edilmektedir.
Dolayısıyla taraflar arasında eser sözleşmesinin kurulduğunun kabulü halinde uyuşmazlığın yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre inceleme yapılarak çözüme kavuşturulması gerekirken, eldeki davada uygulanma imkanı olmayan tacirler arasındaki ” satış” sözleşmesine ilişkin TTK 23. madde hükümlerine göre karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmemektedir. Ayrıca ayıp ihbarı ile ilgili delillerin sunulmasına ve toplanmasına imkan verilmeden, tarafların yazışmaları incelenmeden ve davacının faturasının davalıya tebliği araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm verilmesi de doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Yerel mahkeme kararının esası incelenmeksizin ORTADAN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan istinaf karar harcının isteği halinde ilk derece mahkemesince istinaf yoluna başvuran davalıya iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 04/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.