Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/509 E. 2022/933 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 08/01/2021
Davanın Türü: Menfi Tespit (Antalya 5. İcra Müd. …E.)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile; Müvekkili şirketin davalı … şahıs şirketi ile, 16/11/2018 tarihli teklif sipariş formunda tanımlanan, yarı olimpik havuz elektromekanik tesisatı malzemelerinin davalı şirket tarafından davacı müvekkili şirkete 26.000Euora+KDV bedelle satışına yönelik anlaşmaya vardığını ve davacı şirket tarafından, davalı şirkete, …. Bankası A.Ş …. Şubesine ait 31/03/2019 keşide tarihli …. nolu 50.000,00TL bedelli, ve 30/042019 keşide tarihli …. nolu 50.000TL bedelli iki adet çekin tevdi edildiğini, davalı şirketin söz konusu çekleri teslim almasına rağmen, satışı kararlaştırılan ticari malları alıcı davacı müvekkili şirkete teslim etmediğini, buna rağmen, bedelsiz hale gelen söz konusu çekleri muhatap bankaya ibraz ederek tahsilini sağlamaya çalıştığını, davacı şirketin, davalı şirkete davaya konu çekler ve takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, bedelsiz olduğunu tespit edilecek davaya konu çeklerin ve Antalya 5. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı icra takibinin iptalini, davalı şirketin takibe konu alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Çekin bir ödeme aracı olduğunu, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiğini, menfi tespit davasında ispat yükünün her ne kadar davalı alacaklı tarafta olsa bile keşide edilerek müvekkiline verilen çeklerin borcun varlığını ispat eden yazılı delil olduğunu, davacı tarafın çeklerin avans olarak verildiği iddiasıyla satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa edeceklerine ilişkin peşin satış karinesinin aksini belirttiklerini, malların teslim edilmediğini yazılı delille ispat etmekle yükümlü olduklarını, aksi halde işbu davanın reddinin gerektiğini, taraflar arasında imzalanmış sipariş belgesine göre, satılan malların davacı tarafa satılmakla kalmadığını aynı zamanda belirttiği yere montajının da gerçekleştirildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; davacının dilekçelerinde işin tamamlandığını tevil yollu ikrar ettiği ve taraflar arasında davaya konu işe ilişkin sözleşme yapıldığı, satılan havuz elektromekanik tesisatı malzemelerinin montajının yapılacağı sahanın …. Üniversitesinin içerisinde bulunan otelin havuzu olduğu ve montaj işlerinin tamamlanarak eserin teslim edildiği, davacının montaj işlemlerinin başka yerde yapılması hususunda davalıya herhangi bir bildirimde de bulunmadığı ve dolayısıyla da eseri kabul etmiş sayıldığı; davaya konu çeklerin teminat veya avans çeki olduğuna dair davacının bir iddiasının da bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; Mahkemenin ticari defter ve belgeleri incelemeden karar verdiğini, davalının fatura düzenlemediğini, davacı şirketin, mal/hizmet tesliminin söz konusu yerde gerçekleştirilmesine yönelik bir talep ve talimatı bulunmadığını , Yine mal ve hizmet teslimin gerçekleştiği iddiasının kendilerince kabul edilmediğini bir varsayım üzerinden hareketle davalı tarafından söz konusu projeye doğrudan taşeronluk hizmeti verilmiş olması ihtimalinde, sorumluluk davalıya ve … İnş. Ltd. Şti. -…. Ltd. Şti. İş Ortaklığın’na ait olup davacı şirketin herhangi bir sorumluluğu ve davalıya karşı bir ödeme yükümlülüğünün olmadığını, kararın kaldırılarak delillerinin toplanmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan ve çeke dayalı menfi tespit isteminden ibarettir.
Davacı yan davalı ile akdi ilişkiyi kabul etmekte, ancak satılan ve montajı üstlenilen eserin kendilerine teslim edilmediğini iddia etmekte; davalı yan ise işin tamamlandığını, havuzun ….. Üniversitesi’nin bir kompleksine yapıldığı ve eksiksiz teslim edildiğini savunmaktadır. Davacı ; davalının savunması karşısında projeyi üstlenin ortak girişim ile davacının sözleşme ilişkisinin sona erdiğini, eğer iş tamamlanmış ise bedelden kendilerinin sorumlu olmadığını beyan etmektedir.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Temel borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğar. Zira bir borç ilişkisi için kambiyo taahhüdünde bulunulması tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça TBK’nin 133/2 maddesi gereğince borcun yenilenmesi sonucunu doğurmaz; kambiyo senedinin ifa yerine değil ifa uğruna verilmiş olduğu kabul edilir. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü hâlinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Bu sebeple taraflar arasındaki temel borç ilişkisindeki bozukluklar kambiyo ilişkisini etkilemez. Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır. Eldeki davada; davacı yan ön inceleme duruşmasında çekin avans çeki olmadığını, ödeme karşılığı verdiklerini beyan etmiştir. Bu durumda davacı yanın davalının ifasını ikrar ettiği nedenle artık bedelsizlik iddiasının dinlenemeyeceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararında istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, HMK 355. maddesi kapsamında yapılan istinaf incelemesi sonucu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik 21,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir yazılmasına; buna ilişkin harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince yazılmasına, istinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davacı üzerinde bırakılmasına, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 20/09/2022 tarihinde HMK’nun 362. maddesi uyarınca kesin olarak oybirliği ile karar verildi.