Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/503 E. 2022/870 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi :Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 26/11/2019
Davanın Türü: Alacak (Eser Sözleşmesi)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı arsa sahibi kooperatif ile, davalı yüklenici şirket arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi mevcut olduğunu, sonrasında davalı asıl yüklenici şirket ile davacı taşeron şirket arasında kaba ve ince inşaat yapımı hakkında sözleşme imzalandığını, bu sözleşme gereğince davacının tüm edimlerini yerine getirdiğini, ayrıca elektrik ve mekanik tesisat işlerini de yaptığını, davalılara ihtarname gönderilmesine rağmen davacının hak edişlerinin ödenmediğini, yaptırdıkları delil tespiti neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu ile elektrik ve mekanik tesisatına dair alacak belirlenmeksizin davacının hak ediş alacağının 4.190.935,66 TL olduğunun tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200.000,00 TL alacaklarının yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle 1.608.986,00 TL’ye arttırdıkları alacaklarının yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı kooperatif sözleşmenin tarafı olmadığından davada pasif husumet ehliyetinin olmaması nedeniyle davanın husumetten reddinin gerektiğini, esas yönünden ise davalı yüklenici şirketten edinilen bilgilere göre yapılan ödemeler ve yükleniciye yansıtılan borçlar nedeniyle davacı şirketin alacağının bulunmayıp davalı yükleniciye borçlu olduğunun bildirildiğini davacının yaptığı imalatlarla ilgili olarak yerinde yaptıkları incelemelerde ayıplı ve eksik imalatların bulunduğunun görüldüğünü ve davacı şirketin gönderdiği ihtara cevaplarında buy durumun bildirildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin kısmi çalışması olmuş ise de karşılığını fazlasıyla aldığını, yaptığı işte kullandığı malzemelerin bedelini ödemeyip, borçlarına kefil olan ve teminat veren müvekkili şirkete bıraktığını, işçilerinin ücretlerini ve sigorta primlerini ödemeyerek sigorta borçlarını müvekkili şirkete yüklediğini, işçilerinin alacağı olduğundan bahisle şantiyeyi tahrip ettirdiğini, sonrada faaliyetini terk edip gecikmeye sebep olduğunu, ayrıca yaptığı kısmi işin eksik ve ayıplı olmasından dolayı zarara sebebi olduğunu, düzenlenen iki hak ediş karşılığı davacı şirkete verilen bonoların bedellerinin bağımsız bölüm tapuları verilmek suretiyle ödendiği hususunun bonolar üzerine şerh edildiğini, bu hususta tanzim edilen tahsilat makbuzları ve ibra belgesinin dosyaya sunulduğunu bu nedenlerle davacı şirketin herhangi bir alacağı bulunmayıp, aksine davacının müvekkiline borcu ve tazminat sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi; Her ne kadar davacı tarafından eser sözleşmesinde taraf olan kooperatif ve yükleniciye karşı dava açılmış ise de; arsa sahibi kooperatifin alt yüklenicinin yaptığı işler nedeni ile sorumluluğunun bulunmadığı, davacının ancak yüklenici ile aralarındaki taşeronluk sözleşmesi gereği yükleniciye müracaat edebileceği, buna göre arsa sahibi kooperatife dava açmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalı kooperatif yönünden pasif husumet dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacının taşeronluk sözleşmesi gereği davalı yükleniciden talep edebileceği alacağa ilişkin yapılan değerlendirmede; dosyada bulunan kaba ve ince inşaat kapsamında alt yüklenici sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere, alt yüklenicinin yaptığı sözleşmenin yüklenicisi, asıl sözleşmenin ise alt yüklenicisi olduğu, yapılan bu sözleşmenin alt yükleniciyi asıl eser sözleşmesinin tarafı haline getirmeyeceği, bu nedenle alt yüklenicinin muhatabının asıl sözleşmenin iş sahibi olmayıp asıl sözleşmenin yüklenicisi olduğu, alt yüklenicinin bu nedenle talep haklarını asıl sözleşmenin tarafı olan iş sahibine değil, kendi sözleşmesinin iş sahibi olan yükleniciye yöneltebileceği, bu kapsamda kaba ve ince inşaat kapsamında alt yüklenici sözleşmesinde iş sahibi olan yüklenici davalının sorumluluğunun TBK 479. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, TBK 479.maddesinde ” iş sahibinin bedel ödeme borcu eserin teslimi anında muaccel olur. Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmiş ise her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur.” düzenlemesinin mevcut olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin bedeline ilişkin düzenlemenin 4.maddede kararlaştırıldığı, buna göre söz konusu düzenlemeden işin bedelinin önceden belirlenmediği, buna göre işin bedelinin TBK 485.maddesi gereği yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirleneceğinin kabulünün gerektiği, yapılan keşif sonunda alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında davacı alt yüklenici tarafından yapılan işin bedelinin tespit edildiği ve bu bedel kapsamındaki hakedişinin hesaplandığı, sözleşmede belirtildiği üzere davalı yüklenici şirket ile davacı alt yüklenici arasında yapılan işlere ilişkin olarak 2.724.000,00 TL tutarında 27/10/2015 tarihinde muvafakatname tahsilat makbuzudur adı altında her iki şirketin imza ve kaşesinin bulunduğu belge tanzim edildiği, davacı tarafça yapılan iş miktarının bu bedelden ticari defterlerine göre yapılan kısmi ödeme miktarı ile tahsilatlar düşüldüğünde 1.608.986,86 TL olduğunun tespit edildiği, mahkemece hüküm kurmaya, denetime elverişli bilirkişi kök ve ek raporları doğrultusunda davacının belirtilen miktarda yüklenici davalı şirketten alacağının olduğunun kabul edildiği, davacının davasını kısmi dava olarak açtığı, bilirkişi raporu ile tespit edilen hak ediş miktarından sonra bu kez 19/11/2019 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporunda belirtilen tutar yönünden davasını ıslah yoluyla artırmasında kabule göre hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davacının davasının kabulüne; buna göre 1.608.986,00 TL alacağın davalı … İnşaat Taahhüt Turizm Limited Şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … Kooperatif yönünden davanın pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiştir.
Davacı vekili tarafından, davalı kooperatif ile müvekkili arasında yazılı bir sözleşme tanzim edilmemiş olsa da ortada zımni bir sözleşme mevcut olduğu, davacı tarafından inşaat yapılmaya devam edilirken davalı kooperatifin hak edişlere göre natamam 6 adet taşınmaz tapusunu davacıya devrettiği, bu durumun davalı kooperatifin davacının ifasını açıkça kabul ettiği anlamında olduğu bu sebeple davalı kooperatifin hak edişlerden sorumlu olacağı, açıklanan nedenlerle davalı kooperatif yönünden davanın husumet eksikliği nedeniyle reddine karar verilmesinin yargı içtihatlarına ve doktrine aykırı olduğu, bu durumun davalı kooperatif lehine sebepsiz zenginleşme durumu oluşturduğu, yine alacaklarından mahsup edilen 6 adet natamam taşınmazın tamamlanmış durumda olması halinde edeceği değerin üzerinden mahsup yapılmasının hatalı olduğu gibi gerekçelerle karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davalı …. Ltd. Şirket vekili tarafından, davacının tahrip edilen imalatlardan ve gecikmeden dolayı zarara sebebiyet verdiği, yapılan iş ve hak edişin gerçeğe uygun tespit edilmediği, davacının verdiği zararın, eksik ve ayıplı imalatların, gecikmenin ve haksız rekabetin dikkate alınmamasının yerine olmadığı bu hususların tartışılarak bedellerinin mahsup edilmesi ve bakiye miktara hükmedilmesi gerekirken, davacının tüm yükümlülüklerini tam ve zamanında yerine getirmiş gibi değerlendirme yapılmasının yerinde olmadığı, ayrıca davacının müvekkili şirket üzerinden aldığı SGK sicil numarası üstünden tahakkuk eden prim borçlarını ve sair borçlarını da ödemediği, müvekkili şirketin kefil olması ve teminat göstermesiyle davacının temin ettiği malzeme bedelleri ödenmeden, hak edişte bu malzeme bedellerinin müvekkili şirketten tahsiline karar verilmesinin haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak mahiyette olduğu, savunmalarının araştırılmadığı ve dikkate alınmadığı, alacağın ispatlanamadığı, davacının dava açmadan önce tespit yaptırdığından bahisle ihtarname göndermekle, alacak miktarı kendisine göre bilinir hale geldiğinden hukuki yararı olmaması nedeniyle belirsiz alacak davası veya kısmi dava açamayacağı gibi gerekçelerle karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.
Dava, davalılar arasındaki sözleşmeye konu iş kapsamında davacı taşeron yüklenici ile davalı asıl yüklenici şirket arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında, dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire, ortaya koyduğu gerekçeye ve ayrıca davacı ile davalı kooperatif arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunun usulünce ispat edilememiş olmasına, davacının SGK prim borçlarını ve sair borçları ödememesi nedeniyle bu hususun hesaplamada dikkate alınması gerektiği, davalı tarafça istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, bu konuda herhangi bir ödeme, belge ve kayıt mevcut olmadığından, belirtilen hususun hesaplamada dikkate alınmamasında usulsüzlük bulunmamasına, davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin de usulünce ispat edilememiş olmasına göre, mahkemenin vardığı sonuçta istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı HMK 355. maddesi kapsamında yapılan istinaf incelemesi sonucu anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Davacı vekili ile davalı …. Ltd. Şirketi vekilinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE, davacıdan alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harç düşüldükten sonra kalan 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, istinaf eden davalıdan alınması gerekli 109.909,83 TL istinaf karar harcından peşin alınan 27.478,09 TL harç düşüldükten sonra kalan 82.431,74 TL harcın davalı … Ltd. Şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Dairemize ya da Dairemize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine temyiz yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 08/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.