Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/387 E. 2023/31 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 22/12/2020
Davanın Türü: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesi) (Antalya 4. İcra …. E.)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile, davacının davalının hizmet verdiği Antalya … (eski adı … ) …. otel için 2015 yılı eylül ayından başlamak üzere yangın söndürme sistemleri danışmanlığı hizmeti verdiğini, bu danışmanlık ve yerine kontrol hizmeti için davacının anılan otellere birden çok kez keşif ve denetim için gittiğini, sonrasında ise davalıya teknik projeleri ve raporları gönderdiğini, bu projelerle ilgili davacı ile davalı arasında bir çok elektronik posta yazışması yapıldığını, davacının vermiş olduğu bu hizmete istinaden 13/12/2016 tarihli faturayı davalıya iadeli taahhütlü olarak göndermesine rağmen davalının hiç bir gerekçe göstermeden postadan iade ettiğini, bu faturanın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine de davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalının icra takibine yapmış olduğu itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacı tarafça davalıya, belirtilen oteller için böyle bir danışmanlık hizmeti verilmediğini, davacının haksız kazanç sağlamayı amaçladığını, herhangi bir hak ediş ya da sözleşmeye dayanmayan tek taraflı faturanın davalı şirketin çalışma prensiplerinde ve ticaret hayatının olağan akışına uygun olmadığını, bu nedenle faturanın iade edildiğini savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, tarafların ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla yapılan incelemede, her ikisinin de ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, lehlerine delil vasfını taşıdığı, ancak kayıtların birbirini teyit etmediği, bu durumda davacının HMK 222.maddesi kapsamında ticari kayıtlara göre iddiasını ispat edememiş olduğunun görüldüğü, davacı tarafından dosyaya sunulan a-mail yazışmaları nedeniyle davalı şirket yetkilisinin isticvap beyanının alındığı, yazışmaların danışmanlık sözleşmesine ait yazışmalar olmadığı, teknik konularda yapılan olağan yazışmalar olduğu, yazışmaların kendisi ile değil şirket çalışanları ile yapılmış yazışmalar olduğu, davacı şirketten malzeme aldıkları için teorik olarak danıştıkları bilgi alışverişi yaptıkları konular olduğu yönünde beyanda bulunduğu, yazışmaların tetkikinden; açıkça taraflar arasında yapılan bir hizmet sözleşmesine ait olmadığının anlaşıldığı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığı tespit edildiğinden, davacı yana yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı ve bu hususta verilen ihtarlı kesin süreye rağmen, yemin teklif etme hakkının kullanılmadığı, sonuç olarak toplanan deliler ve tüm dosya mündericatının tetkikinden; davacının tacirler arasında yapılan hizmet sözleşmesinin ve sözleşmeden kaynaklı fatura alacağının varlığını kesin delil ile ispatlayamadığı ve yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatı verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatı verilmesine yer olmadığına karar vermiş, iş bu karar davacı vekili tarafından, davacının, davalının dava dışı 3. kişilere mekanik tesisat projelendirme hizmeti altında davacıdan aldığı yangın, tesisat danışmanlık hizmetini dahil ederek hizmet sunduğu, ilişkilerinin güvene dayalı olarak yürüdüğü, bu nedenle davalıya gönderilen hiç bir teklifin onaylı, kaşeli ve imzalı olamadığı, ancak yapılan işin e posta yazışmalarından belli olduğu, gönderilen para makbuzunun üzerinde de yine …. adına ödeme yapıldığının açık olduğu, …. Otel için ise hiç bir ödeme yapılmadığı, sunulan hizmetin tespiti için teknik bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin kabul edilmemesinin doğru olmadığı, keşif yapılması halinde davalı tarafından sunulan hizmetin yerinde uygulandığının anlaşılacağı, dosyadaki raporların ve çalışmaların sunulan hizmetin en büyük kanıtı olduğu, keşif yapıldığı tarihte ilgili raporların, çalışmaların ve ekipmanların sunulan hizmet uyarınca keşif yerine uygulandığının açığa çıkacağı yemin metni hazırlama konusundaki beyanlarının mahkeme tarafından dikkate alınmadığı, mahkemenin tarafların ticari defterleri ile ilgili değerlendirmesinin akla mantığa ve hukuka aykırı olduğu, kesilen faturanın KDV’sinin davacı tarafından ödendiğinin vergi dairesinden gelen yazı cevabından anlaşılacağı, sunulmayan bir hizmete dair fatura düzenlenmesinin ve ticari defterlere işlenerek KDV’sinin ödenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının sunduğu hizmetin bedelini alamadığı gibi sebeplerle, davalı vekili tarafından ise, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmemesinin doğru olmadığı gibi yazılı sebeplerle istinaf edilmiştir.
HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
1)İtirazın iptali davasında akdi ilişkinin varlığı ile devamında alacağın varlığı ve miktarını ispat külfeti alacaklı davacıdadır.
Kural olarak, hizmet sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de, davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 Sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını (2018 yılı için 2.960,00 TL) geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davacı, taraflar arasında hizmet sözleşmesinin mevcut olduğunu ileri sürerken, davalı taraf akdi ilişkiyi inkar etmektedir. Taraflar arasında yazılı hizmet sözleşmesi bulunduğuna dair dosyada delil mevcut değildir. Sözlü hizmet sözleşmesi kurulduğu, miktar itibarıyla tanıkla kanıtlanamaz. Tek taraflı olarak düzenlenen fatura, bu faturanın davacının ticari defterinde kayıtlı olması ve davalı tarafın dinlenilmesine muvafakat etmediği tanık beyanı sözleşme ilişkisini ispata elverişli bulunmayıp, davacı tarafça akdi ilişki usulünce ispat edilememiştir. Davacı tarafça, hatırlatılmış olmasına rağmen yemin teklif etme hakkı da kullanılmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2)İİK 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için, icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Davacının kötü niyetinin ispat edilememiş olması nedeniyle İlk derece mahkemesince; davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında, dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire ve ortaya koyduğu gerekçeye göre mahkemenin vardığı sonuçta istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı HMK 355. maddesi kapsamında yapılan istinaf incelemesi sonucu anlaşılmakla, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, davacıdan alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, davalıdan alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 17/01/2023 tarihinde HMK’nun 362. maddesi uyarınca kesin olarak oybirliği ile karar verildi.