Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1235 E. 2023/1161 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
YEDİNCİ HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Denizli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 25/05/2021
Davanın Türü : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesi) (Denizli 5. İcra … Esas)

İlk derece mahkemesince verilen karar istinaf edilmekle dairemiz üyesi tarafından hazırlanan rapor okunduktan ve dosya kapsamı incelendikten sonra yapılan müzakere sonucu gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacı vekili açtığı dava ile, ihale ile davalı şirketler tarafından yapımı üstlenilen yağmur suyu ve kanalizasyon işinin davacı şirkete taşeron olarak sözleşme ile verildiğini, davacı tarafından sözleşme gereği işin yapılmasına ve kesin kabulün yaptırılmasına karşın, son olarak düzenlenen ve davalıların defterlerine kayıt edilen fatura bedelinin ödenmemesi üzerine bu alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin, davalıların haksız ve dayanaksız itirazı sebebiyle durduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevabında, davalı şirketlerin ortağı olduğu iş ortaklığı ile davacı arasındaki taşeron sözleşmesi ile üstlendiği edimlerini davacının yerine getirmediğini, davacının işi eksik yaptığını, davacının, davalıya toplamda 571.759,00 TL borcunun bulunduğunu, takip dosyasının dayanağı olan 26/01/2016 ödeme tarihli fatura ile ilgili olarak davalıların bilgilerinin bulunmadığını, fatura ödeme tarihi ile takip tarihinin aynı tarih olup, iddia edilen alacak muaccel hale gelmeden takip yapıldığını, davalıların, davacıya borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, kural olarak eser sözleşmelerinde eserin teslimini, sözleşmeye ve tekniğine uygun olup olmadığını kanıtlamanın yükleniciye ait olduğu, teslim edilen eserin ayıplı ve/ veya eksik olduğunu ve bedelin ödendiğini ispat yükünün ise iş sahibine ait olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında inşaatçı bilirkişinin tespit ettiği üzere, dava konusu icra takibinin nedeni olan alt yapı inşaatının tamamlanmış ve kesin kabulünün yapılmış olduğu, işin kesin kabulünün yapıldığı ve müteahhit ile işveren arasındaki hesabın kapanmış olduğu, yapılan işin niteliği ve eksikliklerin idarenin kontrol mühendisleri tarafından sürekli denetlendiği, gerek aylık hakediş dönemlerinde, gerekse geçici ve kesin kabul sırasında eksikliklerin müteahhit iş ortaklığına bildirilerek tamamlanmasının sağlandığı, kesin kabulün de yapıldığı düşünüldüğünde, şu anda bu ihale kapsamında eksik bir işin kalmamış olması gerektiğinin anlaşıldığı, davalı tarafça işin eksik veya ayıplı yapıldığı hususunda herhangi bir delil ibraz edilmediği, buna karşılık, 09/09/2015 tarih … nolu 299.312,48 TL tutarlı faturanın davacı ve davalı taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, müteahhit iş ortaklığı ile işveren idare … Genel Müdürlüğü arasında işin tamamlanmaması veya eksik yapılmasıyla ilgili bir anlaşmazlık bulunmadığına göre, taşeron davacı şirket tarafından düzenlenen fatura karşılığı işin yapıldığı, davalı iş ortaklığının defter ve belgelerine göre, 69.306,08 TL borçlu olduğu, davacı şirketin defter ve belgelerine göre, davacı şirketin davalı iş ortaklığından 111.919,06 TL alacak bakiyesi olduğu, ancak Av. … tarafından mahkemeye sunulan 30/09/2019 tarihli yazı ekindeki davacı şirketin cari hesap ekstresinde ve Garanti Bankası hesap ekstresinde bulunan, ancak defter kayıtlarında tespit edilmeyen tutar toplamının 41.994,65 TL olduğu, davacı şirketin defter kayıtlarında bulunmayan ancak davacı tarafın 30/09/2019 tarihli kendi beyanında sunduğu belgelerden yapılan tespit olması nedeni ile toplam 41.994,65 TL’nin toplam alacak tutarından indirildiği ve buna göre, davacı şirketin davalı iş ortaklığından alacak tutarının (111.919,06 – 41.994,65) = 69.924,41 TL olduğunun anlaşıldığı, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerektiği, bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemeyeceği, dava faturadan kaynaklanan bakiye alacak için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkin olup, alacağın davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir, yani likit alacak niteliğinde olduğu gözetilerek, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın iptali ile takibin 69.924,41 TL asıl alacak olmak üzere devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20’i oranında davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, davalıların ticari kayıtlarında yer alan açık faturadan kalan alacak miktarının 90.000,00 TL olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğu, ödemelerin yapılmadığı ve borca itirazların yerinde olmadığı, davacı şirketin hesabına aktarılmış herhangi bir para bulunmadığı, ödemenin yapıldığının ispat yükünün davalı tarafta olduğu, davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiği gibi nedenlerle kararı istinaf etmiştir.
Davalılar vekili, icra takip dosyasında tek borçlu olarak görünen iş ortaklığına tek ödeme emri gönderildiği, davalı şirketler ayrı ayrı gösterilerek aleyhlerine yapılmış takip bulunmadığı, davacı tarafın ticari defterine göre davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı, takibin dayanağı 26/01/2016 tarihli ve 90.000,00 TL bedelli faturanın taraf kayıtlarında mevcut olmadığı, takip dayanağı fatura nedeniyle davacının alacaklı olmadığı hususunun bilirkişi raporuyla sabit olduğu, takibin dayanağının cari hesap alacağı olmadığı, farklı fatura ve buna bağlı cari hesap bakiyesi üzerinden hesaplamaya istinaden davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı, itirazlarının haklı olmasına ve davanın kısmen kabul edilmesine rağmen, aleyhlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı gibi nedenlerle kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, İİK 67 maddesi uyarınca, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında bakiye iş bedeli niteliğindeki faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki davalıların itirazlarının iptali istemine ilişkindir. Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TBK 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı yüklenici (taşeron), davalı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı ise iş sahibidir (asıl yüklenici).
2. Ön İnceleme ve İncelemenin Kapsamı
İlk derece mahkemesi kararının; kesinlik, süre, istinaf başvuru şartları ve diğer usul konuları yönünden HMK 352. maddesine göre ön incelemesi yapılmış ve eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosyanın incelenmesine geçilmiştir. İstinaf incelemesi de, HMK 355. maddesi göz önünde bulundurularak, kamu düzeninden olan hususlar re’sen gözetilmek suretiyle istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
3. Değerlendirme
3.1. Taraflar arasında, Denizli’nin muhtelif semtlerinde yağmur suyu ve kanalizasyon hatları yapım işi konulu 20/06/2014 tarihli sözleşme, 05/01/2015 tarihli ek sözleşme birim fiyat ve iş bedeli üzerinden imzalanmıştır.
3.2. Takip talebinde, adi ortaklık oldukları belirtilmeden her iki davalı şirket de borçlu olarak gösterilmiştir. İki davalı şirketin de unvanının yazılı olduğu tebligat evrakına istinaden borçlu davalılara tek ödeme emri tebliği yapılmış ise de, her iki şirketten ayrı ayrı aldığı vekaletnameyi sunan avukat tarafından, her iki borçlu şirket adına itiraz dilekçesi sunulmakla, taraf ehliyeti veya husumet yönünden eksiklik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
3.3. Tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek, ödeme miktarları gözetilmek suretiyle düzenlenen, oluşa ve dosya kapsamına uygun hesaplama içeren bilirkişi raporu esas alınarak sonuca gidilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
3.4. Yukarıda açıklananlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında, dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire, ortaya koyduğu gerekçeye göre vardığı sonuçta, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlarda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun tümden, davalılar vekilinin ise, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
3.5. Mahkemece toplanan deliller kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı dikkate alındığında, takibe konu alacağın likit nitelikte olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmemektedir. Bu nedenlerle, davalılar vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca belirtilen hususun düzeltilmesi amacıyla kararın kısmen kaldırılarak, hükmün diğer kısımları aynı kalmak kaydıyla, kaldırılan kısımlarla ilgili yeniden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
1)Yerel mahkeme kararının; “Asıl alacağın %20’i oranında davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklindeki (2) nolu bendinin ORTADAN KALDIRILMASINA ve HÜKÜMDEN ÇIKARTILMASINA, yerine “Davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine” ibaresinin eklenmesine,
2)Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının, talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine,
3)Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 23/11/2023 tarihinde HMK’nun 362. maddesi uyarınca kesin olarak oybirliği ile karar verildi.