Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1057 E. 2023/4 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 26/04/2021
Dava Türü: Alacak ve Tazminat

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile; 11.04.2019 tarihli satış sözleşmesine istinaden müvekkilinin 21.000,00 TL nakit ödeme yapması ve 53.000,00 TL meblağlı, 30.08.2019 ödeme tarihli çek keşide etmesine karşılık …. firmasının (…) en geç 22.04.2019 tarihinde malları (mobilya) teslim etmesi hususunda anlaşma sağlandığı, 21.000 TL nakit ödemeyi davalının belirttiği hesaba yaptığını, çekide keşide ederek müvekkili ile iş ortaklığı bulunan …. Merkezi Ltd. Şti. ‘ye cirolatarak davalıya teslim etmek istediğini, davalının malları teslim etmediğini bunun üzerine davalıya Antalya 11. Noterliği nezdinde 26.04.2019 tarih ve …. yevmiye no’lu ihtarnameyi gönderdiğini, davalı Antalya 1. Noterliği 09.05.2019 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarname ile kendisine nakit ödeme yapılması gerektiği, bu sebeple malların teslim edilmediği yönünde cevap verildiğini, oysa ki kalan ödemenin çek ile yapılacağı sözleşmeden açıkca anlaşıldığını, Antalya 9. Noterliğinin 24.05.2019 tarih ve …. yevmiye no’lu ihtarname ile zararların tazmini istendiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, müvekkil 25.04.2019 tarihinde yapacağı açılışı gerçekleştiremediğinden açılış yaklaşık 20 gün geciktiğini, bu süre zarfında dükkan kirası borcunu ödemeye, işçilerine ücret ödemeye ve diğer masrafları yapmaya devam ettiğini, mobilyaların gelmemesi nedeniyle işletmeyi açamamış ve herhangi bir kazanç elde edememiş, müvekkilin 11.04.2019 tarihinde ödemiş olduğu 21.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak ticari reeskont faizi ile müvekkile ödenmesini, ifa yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmemesinden kaynaklı zararlar ve kar mahrumiyeti de dahil şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tazminine, müvekkilinin iş yerini belirlenen açılış tarihinde açamamasından dolayı piyasa ve müşteriler nezdinde ticari itibar kaybı yaşadığı gözetilerek, davalı tarafından müvekkilinin yaşadığı ticari itibar kaybından doğan 3.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk derece mahkemesi; “…Taraflar arasında bir eser sözleşmesinin yapıldığında uyuşmazlık yoktur. Sözleşmeye göre davacı bir kısım nakit ödeme yapmış, kalan kısım için ise çek ile ödeneceği kararlaştırılmış ve her iki tarafça imzalanmıştır. Bu halde tarafların kabulünde olan sözleşme şartları tarafları bağlayıcıdır. Bu sebeple davalının dilekçesinde belirttiği yapılan ödemenin taraflarına yapılmadığı iddiası kabule şayan görülmemiştir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi olmakla herkesin edimini yerine getirmekle mükellef olduğu, edimini kusursuz şekilde ifadan kaçınan tarafın karşı tarafın zararını karşılamak zorunda olduğu açıktır. Taraflar arasındaki ihtarnameler incelendiğinde davacının sözleşmeden dönme iradesini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Bu halde davacının talebi sözleşmeden dönme ve menfi zararın tazmini niteliğindedir. Bu halde sözleşmeden dönme nedeniyle tarafların verdiklerini iade etmesi gerekir. Peşin yapılmış 21.000 TL’lik ödemenin iadesi talebinin bu sebeple haklı olduğu kanaatine varılmış; temerrüt tarihi net olarak ispatlanamadığından ihtarnameye cevap tarihi temerrüt tarihi olarak ele alınmıştır. Sözleşme ortadan kaldırıldıktan sonra bu sözleşme nedeniyle uğranılan zararın tazmini de kanun gereğidir. Davacının iddiaları, yapılan iş ve malzemenin niteliği ile ticari kayıtlar incelendiğinde davacı tarafın işletmesini yeni kurduğu, sözleşmeye konu malzemenin işletmenin açılması için zorunlu olduğu bu sebeple işletmenin çalışamamasından dolayı ileri sürülen ve hüküm kurmaya elverişli görülen bilirkişi raporu ile tespit edilen kazanç kaybı zararının da kabulü gerekmiştir. Diğer yandan davacı manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Her sözleşmeye aykırılık manevi tazminata hükmedilmesini gerektirmez. Bunun için aykırılığın kişilik haklarında bir ihlale sebep olması gerekir. Davacı da bir işletme olarak açılışını yapamamış, piyasada itibar kaybı yaşamıştır. Bu halde manen zarara uğradığının kabulü gerekir. Talep edilen miktarın da zenginleşme sağlayacak nitelikte olmadığı görülerek kabulü ile 21.000,00 TL’nin 09.05.2019 tarihinden işleyecek 12.988,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari reskont faizi ile, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile özetle; Taraflar arasında gönderilen ve keşide edilen ihtarlardan da anlaşılacağı üzere davacı yan vekil edene ürün ödemesini yapmadığını, Başka bir ifade ile davacı yan üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, vekil eden ile davacı arasında bir sözleşme imzalandığı ve tarafların edimlerini yerine getirmesi hususunda ilk derece mahkemesince öncelikle edimi yerine getirme görevinin vekil eden üzerine yüklenmesinin hatalı olduğunu, Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde sözleşmede yer alan 4. Numaralı hükümden de anlaşılacağı üzere sipariş bedelinin tamamı ödenmeden ürün teslimi yapılmayacağının yazılı olduğunu davacının nakit ödediğini beyan ettiği ve sunduğu dekont incelendiğinde vekil edene veya onun işletmesinin hesabına bir ödeme yapılmadığının görüldüğünü, Yine davacının iddia ettiği gibi bir çek ödemesi de vekil edene yapılmadığını beyanla kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
Dava, satış sözleşmesi nedeni ile davacının satın aldığı ancak teslim edilmeyen malların peşinatının istirdadı ile kar mahrumiyeti ve manevi zarar istemine ilişkindir.
HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
Sözleşme incelendiğinde;1. Maddede satın alınan ürünlerin yerinde görüldüğü, kontrol edildiği ve alımı konusunda karar verildiği yazılı olup, hazır ürün satın alınması şeklinde gerçekleşen ticari ilişkinin eser sözleşmesi değil, satış sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Sözleşmede, teslim tarihi boş bırakılmış olup, satın alınan malların bedeli ödenmeden teslimat yapılmayacağı sözleşmenin 4. maddesinden anlaşılmaktadır. Bu kapsamda 11/04/2019 tarihinde peşinatın ödendiği ( ki davalı kabul etmese de imzası bulunmaktadır) ve yine 30/08/2019 tarihli çek verildiği kayıtlıdır. Çekin keşidecesinin davacı olduğu da görülmektedir.
Her ne kadar davacı, Mayıs ayında mobilyaların teslim edilmemesi nedeni ile dükkanı 20 gün geç açtığını, 20 günlük kar mahrumiyeti olduğunu ve itibar kaybına uğradığını beyan etmiş ise de; sözleşmede malların teslim tarihinin yazılı olmadığı, sözleşmede mal ödemesi tamamlanmadan malların sevkinin yapılmayacağının kararlaştırıldığı, davacının davalıya keşide ettiği çekin tarihinin 30/08/2019 tarihli olduğu dikkate alındığında sözleşmenin 4. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde zaten teslim tarihinin sözleşme gereği ileriye alındığı, gecikmenin davalıdan kaynaklanan bir nedenle olduğunun söylenemeyeceği kabul edilmelidir.
Fiili durumda, satım sözleşmesinin mal teslimi olmadan sona erdiği, bu durumda davacının ödediği peşinatı geri alabileceği, malların sözleşmede açık bir teslim tarihinin bulunmadığı, verilen çekin tarihi dikkate alındığında, gecikmenin davalının edimini gerçekleştirmemesi nedeni ile olduğunun söylenemeyeceği, davacının kar mahrumiyeti ve manevi tazminat taleplerinin koşulları oluşmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu sebeplerle ödediği peşinatın iadesi yönünde davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle kararın düzeltilmesi amacıyla HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
1 ) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İlk derece mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA
2)Davanın kısmen kabulü ile, 21.000,00 TL nin 09.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
3)Fazlaya ilişkin taleplerin reddine
4)Alınması gereken 1.329,51 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 426,94 TL ile 204,73 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 697,84 TL bakiye karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
5)Davacının ödediği toplam 676,07 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
6) Davacının yaptığı toplam 901,90 TL yargılama giderinin, davalı arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından 6365 Sayılı Yasa’nın 18/A maddesine göre tamamının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
7) Davacı taraf kendini vekille temsil ettirmiş olmakla AAÜT ne göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
8 )Davalı kendini vekille temsil ettirmiş olmakla birlikte ara buluculuk görüşmelerine katılmadığından 6365 Sayılı Yasanın 18/A maddesine göre vekalet ücreti tayin ve takdirine yer olmadığına
9 ) 6365 Sayılı Yasanın 18/A maddesine göre 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir yazılmasına
10)Tarafların kullanılmayan delil/gider avanslarının ilk derece mahkemesince iade edilmesine
11) İstinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine
12)Davalının yaptığı istinaf yargılama giderlerinin 6365 Sayılı Yasadaki düzenlemeye göre kendi üzerinde bırakılmasına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 10/01/2023 tarihinde HMK’nun 362. maddesi uyarınca kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 10/01/2023