Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1041 E. 2023/865 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
YEDİNCİ HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 20/10/2020
Davanın Türü: Menfi Tespit/ İstirdat

İlk derece mahkemesince verilen karar istinaf edilmekle dairemiz üyesi tarafından hazırlanan rapor okunduktan ve dosya kapsamı incelendikten sonra yapılan müzakere sonucu gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacı vekili açtığı dava ile, davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında davacının yapacağı inşaatın mimari, statik, elektrik ve bir kısım projelerinin yapımı konusunda 13/05/2016 tarihli sözleşmenin düzenlendiğini, davacı şirket yetkilisinin görüşme sırasında inşaat yapılacak arsanın alınmış bir inşaat ruhsatının bulunduğunu ve bu ruhsatın 2016 yılı Mayıs ayı sonunda süresinin biteceğini ve yapılacak olan projenin hızlandırılması ve ruhsat yenileme işlemlerinin takibininde yapılması gerektiğini bildirdiğini, ancak davalının davacıya ait işlerin takibini yapmadığını, hazırlık etüt çalışması ve taslak projeyi hazırlamadığını, dilekçe ekinde sundukları taslak projeyi davacıya verdiğini, bu projede de ada numarasının bile yanlış yazıldığını, bunun üzerine davacı temsilcisinin ruhsat yenileme süresinin bitimine 4-5 gün kalmış olması nedeniyle kendisine verilmiş olan işi yapmamış olmasını davalıya bildirdiğini, iş bedeli olarak davalıya verilen 45.000,00 TL bedelli 3 adet çekin, mimarlar odasının mimari proje bedeli hesabına göre %5 kesinti ile davacıya iadesinin istendiğini, davalının bir müddet davacı tarafı oyaladıktan sonra davacıya 06/06/2016 tarihli ihtarnameyi gönderdiğini, bu ihtarnameye karşılıkta davacı tarafından 10/06/2016 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, verilen senetlerin bedelinden %5 kesintiye denk gelen 2.250,00 TL dışında verilen senetlerin bedelsiz kaldığını iddia ederek davalıya verilen çeklerin 2.250,00 TL dışında bedelsiz kaldığının ve davalıya kalan miktar bakımından borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevabında, taraflar arasında düzenlenen 13/05/2016 tarihli sözleşme ile davalı şirketin sorumlu olduğu hizmetler ile mimari proje hizmet bedeli olarak 25.000,00 TL, mekanik, elektrik ve statik proje hizmet bedelleri ve içinde 20.000,00 TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL bedel üzerinde anlaşıldığını, davalının mimari projeyi tamamlayabilmesi için eksik belgeleri davacıdan 06/06/2016 tarihli ihtarname ile talep ettiğini, davacının 10/06/2016 tarihli ihtarnamesi ile ruhsat yenilemesinin süresi içerisinde yapılmadığı ve projelerin iletilmediği gerekçesiyle 45.000,00 TL bedelli 3 adet çekin %5 kesinti yapılmak kaydıyla iadesini talep ettiği, davalı şirketin bunun üzerine 15/06/2016 düzenleme tarihli 45.000,00 TL bedelli fatura düzenleyerek 29/06/2016 tarihli ihtarname ile davacıya tebliğ ettiğini ve aynı tarihte projeyi tescil ettirdiğini, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, sözleşmenin iki aşamadan oluştuğunu, ilk aşamada mimari projenin tamamlanması, ikinci aşamada ise, projenin ön onayının alınarak elektrik, mekanik ve statik projenin tamamlanması olduğunu, davalının ilk aşamayı tamamladığını, ikinci aşama için davacı şirket tarafından teslim edilmesi gereken belgelerin teslim edilmediğini, davalının edimini eksiksiz olarak ifa ettiğini, davacının sözleşmeyle bağlı olduğunu, haksız fesih dolayısıyla bedel iadesinin talep edilemeyeceğini, ayrıca davacı şirketin davalıya ruhsat yenileme işlemine ilişkin hiç bir surette yetki ve vekaletname vermediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, mimarlık hizmetleri şartnamesi ve en az bedel tarifesinin 13. maddesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesinde de belirtildiği üzere tarifenin sözleşmenin doğal eki olup, sözleşmeyi imzalayan tarafların bu şartname hükümlerini aynen kabul etmiş sayıldığının belirtildiği, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme imzalanmakla tarafların şartname hükümlerini de aynen kabul ettikleri, şartnamenin 16/3-F maddesine göre işverenin yarım kalmış iş aşamalarının bedellerini tam olarak ödeme yükümlülüğünün yanında zorunlu bir neden olmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ve işten vazgeçmesi halinde henüz tamamlanmayan iş aşamalarının toplam bedelinin %30’unu mimara tazminat olarak ödemekle yükümlü olduğu, dolayısıyla somut olayda sözleşmeyi haksız fesheden işverenin bu madde hükmüne göre tazminatla da sorumlu olduğu, son bilirkişi heyetinden bu doğrultuda alınan 03/07/2020 tarihli ikinci ek raporda mimarlar odası mimarlık hizmetleri şartnamesi ve en az bedel tarifesinin 16/3-F maddesine göre tamamlanmayan iş aşamasının toplam 30.347,00 TL bedelli olup, bunun %30’unun 9.104,10 TL olacağının hesaplandığı, sonuç olarak davacının tamamlanan işe karşılık 10.116,00 TL iş bedeli, tamamlanmayan iş sebebiyle 9.104,10 TL tazminat olmak üzere toplam 19.220,10 TL ile sorumlu olduğu, 45.000,00 TL tutardan davacının sorumlu olduğu 19.220,10 TL mahsup edildiğinde davalının iade etmesi gereken bedelinin 25.779,90 TL olduğu anlaşılmakla davanın bu tutar yönünden kısmen kabulüne karar verildiği, çek bedellerine ve ödeme tarihlerine göre istirdatı istenecek tutarlara talep doğrultusunda yasal faiz işletildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; toplam 25.779,90 TL’nin; 15.000,00 TL’sini 20/06/2016, 10.779,90 TL’sine 30/06/2016 tarihlerinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, ilk iki bilirkişi raporunda belirlenen bedelin davalıya ödenmesine itirazlarının olmadığı, ancak davalının kendisinden kaynaklı sebeplerle davacı şirketi zora sokmasına rağmen birde tazminat yönünden davalı lehine değerlendirme yapılmasının davacıyı mağdur ettiği, sözleşmenin, davalının işi süresinde yapmaması ve bu nedenle şirketin zarara uğraması nedeniyle feshedildiği gibi nedenlerle kararı istinaf etmiştir.
Davalı vekili, davanın tümden reddine, bu mümkün olmaz ise hüküm altına alınan yargılama giderleri hatalarının düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiği davacının sözleşmeyi feshetmesinin haksız olduğu, bu nedenle talep edilecek bir bedelin bulunmadığı, işin %20’sinin tamamlandığı yönündeki bilirkişi kabulünün doğru olmadığı davalının hazırladığı projenin tüm unsurlarıyla tamamlanmış bir proje olduğu, davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin dikkate alınmadan tüm yargılama giderleri davacı tarafından yapılmış gibi yargılama giderine hükmedilmesinin doğru olmadığı gibi nedenlerle kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, menfi tespit davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TBK 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
2. Ön İnceleme ve İncelemenin Kapsamı
İlk derece mahkemesi kararının; kesinlik, süre, istinaf başvuru şartları ve diğer usul konuları yönünden HMK 352. maddesine göre ön incelemesi yapılmış ve eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosyanın incelenmesine geçilmiştir. İstinaf incelemesi de, HMK 355. maddesi göz önünde bulundurularak, kamu düzeninden olan hususlar re’sen gözetilmek suretiyle istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
3. Değerlendirme
3.1.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında, dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire, ortaya koyduğu gerekçeye ve kamu düzeninden olan hususlar hariç olmak üzere istinaf incelemesinin ancak istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılabilmesine göre, mahkemenin vardığı sonuçta istinaf sebepleri yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönler bakımından usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönler bakımından istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir.
3.2. İlk derece mahkemesince davalı ve davacının yaptığı yargılama giderleri bakımından kabul ret oranına göre ayrı ayrı değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekirken yargılama giderlerinin tamamının davacı tarafından yapıldığı kabul edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün bu kısmının düzeltilmesi amacıyla HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca kararın bu kısmının kaldırılarak, hükmün diğer kısımları aynı kalmak kaydıyla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
1)Yerel mahkeme kararının “Davacı tarafından yapılan 29,20 TL ilk dava gideri, 3.780,00 TL bilirkişi ücreti, 164,50 TL tebligat gideri, 303,80 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 4.277,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı üzerinden hesaplanan 2.438,17 TL’si ile peşin olarak alınan 768,49 TL toplamı olan 3.206,66 TL toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlasının davacı üzerinde bırakılmasına,” şeklindeki (3) nolu bendinin ORTADAN KALDIRILMASINA ve HÜKÜMDEN ÇIKARTILMASINA, yerine “Davacı tarafından yapılan 1.365,20 TL yargılama giderinin 25779 / 45000 oranında davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacının kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 2.975,30 TL yargılama giderinin 19221 / 45000 oranında davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davalının kendi üzerinde bırakılmasına,” ibaresinin eklenmesine,
2)Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
3)Davacıdan alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 210,55 TL’nin ilk derece mahkemesince davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4)Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 07/09/2023 tarihinde HMK’nun 362. maddesi uyarınca kesin olarak oybirliği ile karar verildi.