Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/936 E. 2022/118 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi: Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 15/01/2020
Davanın Türü: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesi)(Antalya 15. İcra … E.)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile, davalının teslim aldığı mallara ve yapılan tadilata ilişkin fatura bedellerini ödememesi üzerine alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında, iş yerinde yapılacak tadilat için yükleniciler …. ve kardeşi …ile anlaştıklarını, yapılan işler ile ilgili borcunun kalmadığını, yapılan ödemeye ilişkin fatura istemesi üzerine muhasebeci olduğunu beyan eden bir kişinin iş yerine gelerek yüklenicilerin kardeşleri … ile birlikte çalıştıklarını, bu nedenle faturayı … adına düzenleyeceğini, belirterek 2 adet fatura düzenleyerek tarafına verdiğini, kendisinin eksik olan faturaların tamamlanmasını istediğini, ancak davacının, kendisinin iyi niyetinden yararlanarak haksız kazanç sağlamak amacıyla icra takibi yaptığını, davacının, yapılan tadilatta herhangi bir çalışması olmadığını ve herhangi bir malzeme kullanmadığını, yapılan işin bedelinin davacının birlikte çalıştığı abilerine ödendiğini ve hiç bir borcun kalmadığına ilişkin tutanağın kendisine verildiğini savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, davacının haklı ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalının Antalya 15. İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 31.919,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile, takibin aynı şartlarda 31.919,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile 6.383,80 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermiş, iş bu karar davalı tarafından yazılı gerekçelerle istinaf edilmiştir.
HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
1)Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 19/07/2019 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi, davanın ticari niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce, ve istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesince re’sen incelenir.
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve mahkemenin uyuşmazlığı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla çözmesi için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunlu olmakla birlikte, dosya kapsamından tarafların tacir olup olmadıkları anlaşılamamaktadır.
Şu halde, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup davanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiğinden, mahkemece öncelikle, davanın 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5. maddeleri kapsamında kalıp kalmadığı hakkında araştırma yapılıp sonucuna göre, dava, ticari dava ise asliye ticaret mahkemesinde görülmeye devam edilmesi, değilse görevsizlik kararı verilerek dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi gerekirken, mahkemenin görevli olduğu belirlenmeden davanın esasına girilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmemektedir
2) Kabule göre de;
a)Mahkeme kararlarının gerekçesiz olamayacağı Anayasa’nın 141. maddesinin amir hükmü olup, aynı ilke HMK’nın 27. ve 297. maddesinde de kabul edilmiştir. Kısaca, yazılacak kararda tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları veya anlaşamadıkları hususların çekişmeli olan vakıalar hakkında toplanan delillerin neler olduğu, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, bütün bunlardan çıkan hukuki sonucun ne olduğunun gösterilmesi gerekir. Aksi halde yazılmış olan karar “sözde gerekçeli” bir karar olur. Ayrıca gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara da aykırılık oluşturur.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda, itirazın iptali davası ve ispat kuralları ile ilgili bir takım genel ilkelerden bahsedilmiş olmakla birlikte davanın kabulüne karar verilmesi yönündeki kanaate hangi deliller neticesinde, nasıl ulaşıldığı belirtilmediği gibi, davacının ticari defterlerinin tek başına lehe delil kabul edilemeyeceği, aksine olan davacı iddialarının yerinde olmadığı ve faturanın sözleşmenin varlığına değil, ifasına ilişkin bir belge olduğu, sözleşmenin varlığını iddia eden tarafından usulünce ispat edilmesi gerektiği, bunun aksine olan davacı iddialarının mahkemece yerinde görülmediği gerekçeye yazıldığı halde, bu gerekçeye uygun düşmeyecek şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması da usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
b)Yine HMK’nun 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davalı tarafından sunulan 14/11/2018 tarihli sözleşmenin, ödeme belgelerinin ve ibranamenin okunaklı örnekleri ibraz ettirildikten sonra, sunulan bu sözleşme, ödeme belgeleri ve ibraname başlıklı belge konusunda tarafların isticvap edilerek, bu belgeler konusunda ayrıntılı beyanlarının alınması, davanın dayanağı olan 2 adet faturanın, yukarıda anılan 14/11/2018 tarihli sözleşmeye istinaden düzenlenip düzenlenmediğinin ve yine davalı tarafından sunulan 08/01/2019 tarihli ibranamenin davanın dayanağı olan 2 adet fatura bedelini kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken esasa etkili bu deliller toplanıp değerlendirilmeden yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması da doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nun 353/1-a-3,4,6 maddesi gereğince esası incelenmeksizin yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Yerel Mahkeme kararının esası incelenmeksizin ORTADAN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan istinaf karar harcının isteği halinde ilk derece mahkemesince istinaf yoluna başvuran davalıya iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 08/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.