Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/931 E. 2022/435 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İncelenen Kararın
Mahkemesi : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 15/01/2020
Davanın Türü: Menfi Tespit (Eser Sözleşmesi) (Antalya 8. İcra … Esas)

Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacılar vekili Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla birleştirilen ve sonrasında tefrik edilerek … Esas sırasına kaydedilen Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden açtığı dava ile; Davalı şirketin yüklenicisi olduğu işin projesi kapsamında yer alan tünel inşaatları ile ilgili olarak taraf şirketler arasında taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, davacı şirketin sözleşme gereği tünel kazı işlerini bitirdiğini ve geçici kabul tutanağının düzenlendiğini, sözleşmenin 9.1 maddesi uyarınca davacı şirket ve yetkilisi olan diğer davacı tarafından düzenlenen 168.550,00 TL bedelli teminat senedinin davalıya tevdi edildiğini, davalının teminat senedine vade tarihi yazarak ciro ettiği dava dışı ……. Ltd. Şirketinin bu senede istinaden davacılar ve davalı hakkında icra takibi yürüttüğünü, alacaklı olarak görünen dava dışı şirket sahibinin de bu senedin teminat senedi olduğunu bildiğini, ancak menfi tespit davası kapsamında gerekli kanıtlara sahip olmadıkları için takip alacaklısı şirketi davalı olarak göstermediklerini, davacıların davalıya herhangi bir borçları bulunmayıp, aksine davalıdan alacaklı olduklarını belirterek, takibin dayanağı olan bono nedeniyle davacıların davalı şirkete borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamış olup, davalı vekili duruşmalara katılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi; Taraflar arasında akdedilen 02/01/2013 tarihli sözleşmede belirlenen miktar ile senet bedelinin farklı olduğu, sözleşmede davaya konu senedin teminat olarak alındığına dair bir atıf olmadığı, senette de teminat senedi olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmadığı, dosyada davalı şirket tarafından yapılmış, bu hususun kabulü anlamına gelecek bir yazışmanın olmadığı, 6100 Sayılı HMK’nın 201. maddesi hükmüne göre senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın ve def’inin yazılı delille kanıtlanması gerektiği, bono sebepten mücerret olduğundan ispat yükünün senedin taşeronluk sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini iddia eden davacı tarafa ait olduğu, davacı tarafça takip konusu senedin teminat maksadıyla verildiğine ilişkin iddianın kanıtlanamadığı, yemin deliline de dayanılmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davacının kanıtlanmayan davasının reddine karar vermiş, iş bu karar davacılar vekili tarafından yazılı gerekçelerle istinaf edilmiştir.
Dava, İİK 72 maddesi uyarınca, taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında teminat senedi olarak davalıya verildiği ileri sürülen ve davalı tarafından dava dışı alacaklıya ciro edilen bono nedeniyle, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.
HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
Davacı taşeron şirket ile davalı iş sahibi şirket arasında, davalı şirketin yapımını üstlendiği HES projesi işi kapsamındaki tünel yapımına dair işlerin davacı yüklenici tarafından üstlenilmesine dair 1.685.405,53 TL götürü bedel üzerinden 02/01/2013 tarihli eser sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmenin kesin teminat başlıklı 9.1 maddesi gereğince sözleşmenin imzalanmasını izleyen 7 gün içinde taşeronun sözleşme bedelinin % 10’una karşılık gelen 168.540,55 TL tutarında kesin teminat mektubunu veya teminat senedini iş sahibine vereceği kararlaştırılmıştır. Belirtilen sözleşmenin eki niteliğindeki özel şartların 6. maddesinde de aynı yönde düzenleme mevcut bulunmaktadır.
Davacı tarafça sözleşme gereği teminat senedi olarak düzenlendiği ileri sürülen, davacı şirket ve davacı şirket yetkilisi olan diğer davacı …’nın borçlu olarak, davalı şirketin ise, lehtar olarak yer aldıkları 168.550,00 TL bedelli bononun tanzim tarihi 02/01/2013, vade tarihi 25/02/2017’dir. Bu bononun arka yüzünde davalı lehtar şirketin ve dava dışı alacaklı şirketin cirosu mevcut bulunmaktadır. Dava dışı alacaklı … Ltd. Şirketi vekili tarafından belirtilen bonoya istinaden borçlu sıfatıyla davacılar ve davalı hakkında Antalya 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatılmış olup, 12/01/2018 tarihinde dosyanın rehin açığı belgesiyle kapatılmasına karar verildiğine ilişkin olarak icra müdürlüğünce karar verilmiştir. İcra müdürlüğünün düzenlediği dosya hesabı belgesinde yazılı bulunan 179.050,90 TL tutarındaki takipte kesinleşen miktar ve fer’ileri toplamı 215.346,02 TL yekün alacağa dair davacı şirket tarafından son olarak 03/01/2018 tarihinde olmak üzere 4 taksit halinde toplam 215.346,02 TL ödeme yapıldığı tahsilat makbuzlarından anlaşılmaktadır.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.1 ve sözleşmenin eki niteliğindeki özel şartların 6. maddesi uyarınca, davacı yüklenici şirket tarafından davalı iş sahibi şirkete, sözleşme bedelinin % 10’u oranındaki 168.540,55 TL tutarında teminat senedi verileceğinin kararlaştırılmış olması, takibin dayanağı olan 168.550,00 TL bedelli bononun davacılarca düzenlenerek davalı lehtara verildiğinin sabit olması ve bu bononun tanzim tarihinin sözleşme tarihi ile aynı olan 02/01/2013 tarihi olması dikkate alındığında, söz konusu bononun davanın tarafları arasındaki sözleşme gereğince teminat senedi olarak düzenlenilerek davalıya verildiği sonucuna ulaşılmaktadır. Sözleşme bedelinin % 10’u oranındaki tutar ile bono bedeli arasında 9,45 TL miktarında cüzi bir fark bulunmaktadır. Bu miktar fark kastedilerek, sözleşmede belirlenen miktar ile senet bedelinin farklı olduğu ve sözleşmede dava konusu bononun teminat olarak alındığına dair bir atıf olmadığı gerekçesiyle, ispat külfeti kendisine düşen davacı tarafından davanın usulünce ispatlanmasına karşın, davacının iddiasının kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Diğer taraftan, İİK 72/6 maddesi uyarınca, takip konusu borcun tamamının ödenmiş olması halinde davaya istirdat davası olarak devam edilmesi gerekmektedir.
O halde, yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak, takip dosyası incelenmek ve değerlendirilmek suretiyle davaya istirdat davası olarak devam edilip edilmeyeceği gözetilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a/6 maddesi uyarınca, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Yerel Mahkeme kararının esası incelenmeksizin ORTADAN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan istinaf karar harcının isteği halinde ilk derece mahkemesince istinaf yoluna başvuran davacılara iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 06/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.

….