Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 23/01/2020
Davanın Türü: Menfi Tespit, Alacak (Eser Sözleşmesi)
Mahalli mahkemenin kararına karşı istinafa başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili açtığı dava ile; Davacı taşeron / yüklenici ile davalı asıl yüklenici / iş sahibi arasında, binaların dış cephe fiber beton prekast sistemiyle izolasyonlu ve izolasyonsuz olarak idare tarafından onaylanan projeler doğrultusunda imalat ve montajının yapılması konulu, Burdur Gölhisar projesine ilişkin 10/03/2012 tarihli, Tekirdağ Çorlu ve Kırşehir projelerine ilişkin 11/06/2012 tarihli sözleşmelerin imzalandığını, sözleşmelerin ifası için davacının gerekli yükümlülükleri yerine getirdiğini, ancak davalının yer teslimi, imal edilen malzemenin montajı için inşaat ve istif alanlarının hazır hale getirilmesi, ödemelerin süresinde yapılması edimlerini yerine getirmediğini, sözleşme konusu işlerle ilgili olarak 15/10/2012 tarihinden itibaren montaj işinin davalı tarafından üstlenilmesi ve kalan işin montajı için birim fiyat üzerinden belirlenen bedelin sözleşme bedelinden düşülmesinin 09/11/2012 tarihli tutanakla kararlaştırıldığını, davalının yaptığı montaj sırasında gerçekleşen zayiat ve file nedeniyle davacının ilave imalat, ekstra malzeme ve işçilik gideri yaptığını, düzenlenen 26/12/2012 tarihli tutanağa istinaden davalının davacıya 100.000,00 TL fiyat farkı vermeyi kabul etmesinin, her iki sözleşmenin 3. maddesindeki düzenleme karşısında işin süresinde yapılmamasında kusurun davalı taraftan kaynaklandığının kanıtı olduğunu, sözleşmelerin 3. maddesi uyarınca montaj esnasında kullanılacak olan iş iskelesini kurma yükümlülüğünün davalıya ait olduğunu, davalı bu yükümlülüğü yerine getirmediğinden davacının ekstra masraf ve işçilik ödemesi yaptığını, davalının dayanaksız şekilde düzenlediği yansıtma faturalarının iade edildiğini, işin yapımında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle tarafların karşılıklı olarak ihtarnameler ve e-postalar gönderdiklerini, davacının delil tespiti yaptırdığını, bakiye iş bedeli alacaklarının bilirkişi tarafından 782.792,00 TL olarak hesaplandığını, bu miktar yönünden gönderilen ihtarname ile davalının temerrüde düşürüldüğünü, sözleşme gereği davalının işin başında yaptığı avans ödemelerinin güvencesi için davacı tarafından davalıya verilen 150.000,00 TL teminat mektubu ve 500.000,00 TL bedelli 3 adet çekin, avans ödemelerinin üzerinde işin yapılarak teslim edilmesi nedeniyle iade edilmesi gerekirken, ihtara rağmen davacıya iade edilmediğini, teminat mektubunun davalı tarafça nakde çevrildiğini, teminat çeklerinin ise bankaya ibrazı ve icra takibine konu yapılması ihtimalinin mevcut olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakiye iş bedeli alacağı olan 30.000,00 TL ve haksız olarak nakde çevrilen teminat mektubu bedeli 150.000,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, toplam bedelleri 500.000,00 TL olan 3 adet teminat çekinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ve bu çeklerin davacıya iade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında menfi tespit talebine konu çek bedelleri olan 500.000,00 TL üzerinden ve harçlandırılmayan 752.792,00 TL bakiye iş bedeli alacağı üzerinden davacı tarafa harç tamamlattırılmış, ıslah ile bakiye iş bedeli alacağı 782.792,00 TL’ye yükseltilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi doğrulanarak, Kırşehir’de yapımı planlanan öğrenci yurdu yapım işinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 10/04/2013 tarihinde fesih kararı aldığını, davacıya 2.207.856,00 TL kısmı nakden olmak üzere toplamda 3.295.965,90 TL ödeme yapıldığını, davacının alması gerektiği halde almadığı sarf malzemelerinin ve ödemesi gerektiği halde ödemediği işçilik ücretlerinin davalı tarafından alındığını ve ödendiğini, davalının sözleşme ile belirlenen yükümlülüklerini açıkça ihlal ettiğini, müteaddit ihtarname keşide edilmesine rağmen işin süresinde teslim edilmediğini ve eksikliklerin giderilmediğini, bu hususta delil tespiti yaptırdıklarını, sonrasında montaj işinin belirlenen birim fiyat üzerinden davalı tarafından üstlenilmesi, yapılmış olan ödemenin davalı cari hesabına borç olarak kaydedilmesinin kararlaştırıldığını, işin asıl iş sahibi tarafından kabul edilmemesi halinde sözleşme gereği davacının yapması gereken düzeltmeleri davalının bedel karşılığı yaptırmak zorunda kaldığını, davacı adına yaptıkları ödemelerle ilgili alacak haklarını saklı tuttuklarını, bu alacakların davacının hakedişlerinden kesilmediğini ve ödemelerin yapılmasına devam edildiğini, iş tesliminde meydana gelen gecikme sebebiyle davalının zarara uğradığını ve asıl iş sahibi tarafından aleyhine dava açıldığını, sözleşmelerin 13. maddesine aykırı olarak davacının sözleşme konu işleri geçici kabule sunmaması nedeniyle taleplerinin reddinin gerektiğini, sözleşmelerin 17. maddesine göre gecikilen her gün için 400,00 TL cezai şartın ödeneceği kararlaştırıldığından cezai şart talep etme haklarını saklı tuttuklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, “davacı tarafın 3 adet çek nedeniyle çeklerin bedelsiz kaldığından bahisle menfi tespit talebi yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmeye göre; davaya konu edilen çeklerin Yapı Kredi Bankası … Şubesine ait her biri 200.000,00 TL bedelli lehtarının davalı şirket, keşidecisinin davacı şirket olduğu, çeklerde keşide tarihinin bulunmadığı, her iki çekin de ön yüzünde “Teminat çekidir” ibaresinin yazılı olduğu anlaşılmakta olup, diğer çek ise Vakıfbank ….Şubesine ait olup 100.000,00 TL bedelli, keşidecisi davacı şirket, lehtarı da davalı şirket olup, yine bu çekin ön yüzünde de “Teminat çekidir” ibaresinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf iddiasının ispatı bakımından 26/12/2012 tarihli tutanağın 4.maddesine dayanmakta, söz konusu çeklerin davalıya teslim edildiğine dair ellerinde teslim belgesinin olmadığını ileri sürmekte ve bu konuda yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmaktadır. 26/12/2012 tarihli tutanak başlıklı belgenin 4.maddesine göre; “… A.Ş 25/12/2013 tarihli 150.000,00 TL tutarlı …. ve …şahsi cirolu çekini almak koşuluyla geçmişte aldığı tarihsiz teminat çeklerini geri verecektir.” hükmü mevcuttur. Ancak söz konusu belgede geçmişte alınan tarihsiz teminat çeklerinin ayrıntısı bildirilmediği gibi, 4.maddede belirtilen 150.000,00.-TL tutarlı ve 25/12/2013 tarihli çekin davacı tarafından davalıya teslim edildiği hususu da davacı tarafından ispat edilememiştir. 11/06/2012 tarihli ve 10/03/2012 tarihli imalat ve montaj taahhüdü sözleşmelerinde de teminat çekinden söz edilmediği, davalı tarafın cevabi ihtarnamelerinde de bu 3 çekten hiç bahsedilmemekte, çeklerin teminat olarak alındığı, neyin teminatına ilişkin olarak alındığı hususunda bir beyanda bulunulmamıştır. Davaya konu edilen çeklerin ön yüzünde bulunan “Teminat çekidir” ibaresi tek başına çekin teminat için verildiğinin kabul edilemez. Çekin teminat olarak verildiğini ve bedelsiz kaldığını iddia eden tarafın bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiği, çekin neyin teminatı için verildiğinin açıkça ispatı gerekli olduğu, oysa davacı vekilince dosyaya sunulan deliller, söz konusu çeklerin işin başında davalı tarafından yapılan avans ödemelerine karşılık teminat olarak verildiği iddiasının ispatı bakımından yeterli olmadığı, davacı vekili dilekçelerinde açıkça yemin deliline de dayanmadığından, davacı tarafın 3 adet toplam 500.000,00 TL bedelli çeklerden dolayı davalı tarafa borçlu bulunmadığının tespiti talebi yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği,
Davacı tarafın 2 adet sözleşme nedeniyle ve sözleşme dışı ilave işten dolayı ayrıca nakde çevrilen 150.000,00 TL tutarındaki banka teminat mektubundan kaynaklaı alacağın tahsili talebi yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmeye göre; Taraflar arasında varlığı ihtilafsız olan 11/06/2012 tarihli Çorlu ve Kırşehir Projesi ve 10/03/2012 tarihli Burdur Gölhisar Projesi İmalat ve Montaj Taahhüdü Sözleşmeleri ve yine bu sözleşmeleri revize eden 09/11/2012 tarihli Tutanak başlıklı anlaşma hükümleri doğrultusunda, davacı alt yüklenici tarafça davalı asıl yükleniciye sözleşme kapsamında ve ilave bir kısım imalatların yapılarak teslim edildiği, tarafların işin kesin tasfiyesi konusunda uyuşamadıkları, bu nedenle tasfiye kesin hesabının mahkeme tarafından yaptırıldığı ve mahkememizce itibar edilen bilirkişi heyeti raporunda belirlendiği üzere davacı alt yüklenici tarafça gerçekleştirilen toplam imalat tutarının 2.961.232,31 TL olduğu, buna karşılık davalı tarafından davacıya yapılan ödemeler toplamının 2.207.820,00 TL olduğu, yapılan bu ödemelerin imalat bedelinden düşülmesi sonucunda davacının davalıdan imalat nedeniyle talep edebileceği tutarın 753.412,31 TL olduğunun anlaşıldığı, davacının, davalıdan bu tutarı talep etmekte haklı olduğu mahkemece değerlendirildiği,
Yine her iki sözleşmenin 14. madde hükmü değerlendirildiğinde, davaya konu edilen davacı tarafça işin başında alınan avanslara karşılık olmak üzere davalı tarafa avans teminat mektubu olarak verilen 150.000,00 TL tutarındaki banka teminat mektubunun 17/06/2013 tarihinde banka tarafından tazmin edildiği anlaşılmakta olup, sözleşmenin 14.maddesi uyarınca hak ediş tutarı avans miktarı bulduğunda banka avans mektubunun iade edileceğinin kararlaştırılmış olması karşısında ve davacı tarafça yapılan hak edişlerin de avans ödemelerini karşıladığı dikkate alındığında, davacının tazmin edilen 150.000,00 TL tutarındaki banka teminat mektubu alacağının davalıdan tahsilini istemekte haklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı,
Davalı taraf savunmasında her ne kadar sözleşme hükümleri uyarınca gecikme cezası alacağına hak kazandığını ve bu hakkını saklı tuttuğunu, ayrıca sözleşme uyarınca davacı tarafın yükümlülüğünde olup da yapılmayan bir kısım harcamaların kendilerince yapıldığını ileri sürerek karşı taraftan alacaklı olduğunu savunması karşısında, bu savunmasının mahsup itirazı oluşu gözetilerek mahkememizce resen değerlendirildiği, sözleşmelerin 17. maddesindeki gecikme cezası adı altında kararlaştırılan ceza-i şart hükmünün, işin belirlenen zaman ve yerde teslim edilmemesine karşılık düzenlendiğinden, bunun 818 Sayılı BK 158/2 maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza-i şart niteliğinde oluşu gözetilerek, işin geç ve ayıplı teslim edilmesinde her iki tarafın da kusurlarının bulunduğu, davalı tarafın gerekli koşulları davacıya sağlamadığı, bu konuda davacı tanıklarının beyanları karşısında davalının da işin gecikmesinde kusurunun bulunduğunun değerlendirildiği, ifaya ekli ceza-i şart talep edebilmesi için davalı tarafın tamamen kusursuz olmasının gerekmesi karşısında, davalı tarafın ceza-i şart alacağına hak kazanmadığı, bunun dışında davalının diğer mahsup itirazı niteliğindeki savunması uyarınca yaptığı harcamaları usulünce ispat edemeyişi gözetilerek, mahsup itirazının yerinde olmadığı, dolayısıyla davacı alacağından mahsubu gerektirir bir durumun olmadığının değerlendirildiği, ayrıca davacı vekilince dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde en yüksek ticari faiz talep edilmekle, bunun avans faizi anlamına geldiğinden, hüküm altına alınan 753.412,31 TL alacağa temerrüt tarihi olan 13/06/2013 tarihinden itibaren, 150.000,00 TL’lik banka teminat mektubu alacağına ise tazmin edildiği 17/06/2013 tarihinden itibaren avans faizine hükmetmek gerektiği,” gerekçeyle, davacı tarafça davalı aleyhine ödenmeyen bakiye imalat bedelinin tahsili istemiyle açılan davanın kısmen kabulü ile; 753.412,31 TL’nin temerrüt tarihi olan 13/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya dair isteminin reddine, davacı tarafça davalı aleyhine haksız olarak nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin tahsiline ilişkin davanın kabulü ile; 150.000,00 TL’nin 17/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı tarafça davalı aleyhine çeklerden dolayı menfi tespit istemiyle açılan davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı uygulanmadığından davalı lehine İİK’nın 72/4 maddesi uyarınca tazminata hükmolunmasına yer olmadığına karar vermiş, iş bu karar her iki taraf vekilince yazılı gerekçelerle istinaf edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında, dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire ve ortaya koyduğu gerekçeye göre vardığı sonuçta istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı HMK 355. maddesi kapsamında yapılan istinaf incelemesi sonucu anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE, davacıdan alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harç düşüldükten sonra kalan 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, davalıdan alınması gerekli 61.712,09 TL istinaf karar harcından peşin alınan 15.482,42 TL harç düşüldükten sonra kalan 46.229,67 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Dairemize ya da Dairemize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine temyiz yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 22/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…