Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İncelenen Kararın
Mahkemesi : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 14/01/2020
Davanın Türü: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesi) (Antalya 14. İcra … E)
Mahalli mahkemenin kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olmakla, Dairemiz Üyesi tarafından hazırlanan rapor incelendi. Yapılan müzakere sonucu,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Dava, davalı iş sahibine ait eczanenin mobilya ve tadilat işlerinin davacı yüklenici tarafından yapıldığını, bu iş karşılığında 21/09/2016 tarihli 59.000,00 TL bedelli, 01/12/2016 tarihli 15.000,00 TL bedelli ve 14/12/2016 tarihli 60.000,00 TL bedelli 3 adet faturanın düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, bu faturaların davalı tarafın ticari defterlerine de işlendiğini, ancak davalının bakiye iş bedelini ödemediğini, bu bedelin tahsili için başlatılan takibe de itiraz ettiğini ileri süren davacı vekilinin icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili cevabında, davacının 31/08/2016 tarihli 132.000,00 TL bedelli teklif mektubu düzenlediğini, tarafların 132.000,00 TL götürü bedelde anlaştıklarını, davalının davacıya toplam 148.550,00 TL ödeme yaptığını, bu nedenle davacının davalıdan 14.550,00 TL fazla tahsilat yaptığını, işin ayıplı meydana getirildiiğni, davacıya borçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, davanın itirazın iptali davası olması nedeniyle takiple sınırlı olarak inceleme yapılacağından ve takip cari hesaba dayalı olmayıp 14/12/2016 tarihli 60.000,00.-TL bedelli faturaya dayalı olduğundan bu faturayla sınırlı olarak inceleme yapıldığı, bilirkişi kök raporundaki ve ek raporundaki başka firmaya yapıldığı savunulan ödemeler, takip konusu faturadan daha önce işleyen cari hesaba dayandığından dikkate alınmadığı, takibin 14/12/2016 tarihli faturadan bakiye kaldığı iddia edilen 15.000,00.-TL’lik alacağa ilişkin olduğu, davacının defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan bu tutarda alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, davalının defterlerinde ise ödemeler sebebiyle davacıya cariden kaynaklı bir borcun bulunmadığının raporda belirtildiği, esasında defterler arasındaki farklılığın, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olup da, davalının defterlerinde kayıtlı olmayan 10/01/2017 tarihli “peşin ödeme indirim iptali” açıklamalı davalı adına borç kaydedilen 2.500,00.-TL ile, davalının defterlerinde kayıtlı olup da davacının defterlerinde kayıtlı olmayan 01/04/2016 kayıt tarihli 7.500,00.-TL’lik nakit ödeme ile 28/04/2016 kayıt tarihli 5.000,00.-TL nakit ödeme olmak üzere toplam 12.500,00.-TL tutarındaki nakit ödemeden kaynaklandığı, davacı taraf 10/01/2017 tarihinde peşin ödeme indirim iptali açıklamasıyla 2.500,00.-TL tutarında davalı adına borç kaydetmişse de, daha evvel davalıya peşin ödeme indirimi yaptığını gösterir herhangi bir bilgi veya belge ibraz edemediği, indirim yaptığını ispat edemeyen davacının, bu indirimin iptali açıklamasıyla da davalı adına borç kaydedemeyeceği, bu nedenle davacının defterlerine göre bakiye alacağının 12.500,00.-TL kaldığının kabul edildiği davalının defterlerinde görülen toplam 12.500,00.-TL’lik nakit ödemenin gerçekten yapılıp yapılmadığının incelenmesi ile, her iki tarafın defterinde de takip konusu faturanın kaydından sonra 22.500,00.-TL ve 9.000,00.-TL olmak üzere toplam 31.500,00.-TL’lik nakit ödeme dışında bir ödeme bulunmadığı, davalının iki ayrı tarihte yaptığını iddia ettiği toplam 12.500,00.-TL’lik ödeme, takip konusu faturanın kaydından önceye ilişkin olsa da, davacının defterlerinde de bakiye borç tutarının 12.500,00.-TL kaldığı kabul edildiğinden ve davalının yaptığını iddia ettiği 12.500,00.-TL’lik nakit ödemenin ispatlanması halinde borcun kalmayacağı anlaşıldığından davalının bu ödeme ile ilgili delillerinin incelendiği, davalının bu nakit ödemelere ilişkin yazılı bir belge sunamadığı, 18/09/2019 tarihli beyan dilekçesinde de yemin delilini kullanmayacaklarını belirttiği, hal böyle olunca 12.500,00.-TL’lik nakit ödeme savunması ispatlanamadığından itirazın bu tutar yönünden haksız olduğu ve iptalinin gerektiği, yine TTK’nın 1530/4-a maddesi uyarınca yapılan hesaplamada takip konusu faturanın davalının defterlerine kaydedildiği 14/12/2016 tarihini takip eden 30 günlük sürenin sonunda davalının temerrüde düştüğü kabul edilerek bu tarihten takip tarihine kadar geçen süre için istenen 1.890,00.-TL’lik işlemiş faizin bakiye 12.500,00.-TL alacak yönünden yerinde olduğu, itirazın işlemiş faiz yönünden de haksız olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile Antalya 14. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptaline, takibin 12.500,00-TL asıl alacak 1.890,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.390,00-TL alacak üzerinden aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, haksız itiraz edildiği anlaşılan 12.500,00-TL asıl alacağın takdiren %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermiş, iş bu karar taraf vekilleri tarafından yazılı gerekçelerle istinaf edilmiştir.
HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
1)HMK 341. maddesine göre, HMK ek-1 maddesi uyarınca her yıl yeniden değerleme oranında artışa tabi tutulan ve karar tarihi itibariyle, miktar veya değeri 5.390,00 Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar kesindir.
Alacak davalarında istinaf (kesinlik) sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı (asıl talep) nazara alınır: faiz, icra tazminatı (İİK m. 67, m. 69., m. 72) ve (ihtarname, delil tespiti ve yargılama giderleri gibi) giderler hesaba katılmaz. Bu hususta dikkate alındığında, somut olayda, davacı vekili tarafından istinafa konu yapılan kısım (2,500,00 TL) 5.390,00 TL’lik yasal istinaf sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır.
01/06/1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da dikkate alınarak, kesin nitelikte bulunan kararın istinaf kabiliyetinin bulunmaması hususu dikkate alınarak, yerel mahkemece davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek yerine, dosyanın İstinaf Mahkemesine gönderilmesi nedeniyle HMK’nun 346. maddesine göre doğrudan davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2)Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin istinaf incelemesine konu kararında, dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire ve ortaya koyduğu gerekçeye ve özellikle 18/10/2016 tarihinde yapıldığı bildirilen kredi kartı ödemesinin, davacının dava dışı … Ltd. Şirketinin borcundan 17/08/2016 tarihinde düşüldüğünün ileri sürülmesinin açık bir çelişki olmasına ve bu nedenle ödenen bu bedelin davalı borcuna mahsuben yapıldığının ispat edilememesine ve yine davalının borcuna mahsuben dava dışı … Ltd. Şirketine yapıldığı bildirilen 3.200,00 TL’nin davacı tarafın ticari defterlerinde mutabakat olarak görünen 22.500,00 TL’nin içinde olduğu savunması karşısında, bu bedelin davalının ticari defterlerinde yer almamasına, göre mahkemenin vardığı sonuçta davalı vekilinin istinaf sebepleri yönünden aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yöneler bakımından usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı HMK 355. maddesi kapsamında yapılan istinaf incelemesi sonucu anlaşılmakla, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönler bakımından istinaf başvurusunun reddine,
3)6102 Sayılı TTK’nun 1530/4-a maddesindeki düzenleme ticari işletmeler arasındaki mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde uygulanması mümkündür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, somut olayda söz konusu maddenin uygulama yeri bulunmaktadır.
6098 Sayılı TBK.nun 117. maddesine göre, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir. Takip tarihinden önce davalının temerrüte düşürüldüğü iddia ve ispat edilemediğinden takip tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, temerrüt gerçekleşmediği halde, yazılı olduğu şekilde takip tarihinden önceki dönem bakımından da hesaplanan faize hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
4)İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın belirli olması, varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirmemesi gerekir. Buna göre, eser sözleşmesinden kaynaklanan davada alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması da isabetli olmamıştır.
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine, (3) ve (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile kararın düzeltilmesi amacıyla HMK’nun 353/1-b/2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
1)Yerel mahkeme kararının tümüyle ORTADAN KALDIRILMASINA,
2)Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının Antalya 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine yapmış olduğu itirazının 12.500,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilecek şekilde devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3)Şartları oluşmaması nedeniyle davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin ve davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4)Alınması gerekli 853,88 TL harçtan, peşin alınan 203,99 TL harcın mahsubu ile bakiye 649,89 TL harcın ilk derece mahkemesince davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5)Davacının başvuru harcı ile birlikte peşin olarak yatırdığı toplam 239,89 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6)Davacı tarafından harç dışında yapılan 537,35 TL yargılama giderinin 12500 / 16890 oranında davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmının davacının kendi üzerinde bırakılmasına,
7)Davalı tarafından yapılan 59,50 TL yargılama giderinin 4390 / 16890 oranında davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, kalan kısmının davalının kendi üzerinde bırakılmasına,
8)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
10)Taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısımlarının HMK’nun 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine,
11)İstinaf eden taraflarca peşin yatırılan istinaf karar harçlarının talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 19/10/2021 tarihinde HMK’nun 362. maddesi uyarınca kesin olarak oybirliği ile karar verildi.
…