Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/3629 E. 2023/2095 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2023
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023

Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/07/2023 tarih ve … Esas – … Karar sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı dava dilekçesinde özetle; Alacaklı ve ev sahibi olarak gösterilen …’ın dosyada takibe konu olan kambiyo senedi ile … icra dosya ile tahliye davası açtığını, kambiyo senette yazılı olan 10.000 TL tutarındaki parayı nakden aldığını iddia ettiğini, bu senedin şuan kiracı olarak ikamet ettiği adreste emlakçı tarafından tarihsiz olarak ev eşyalarına zarar gelmesi durumunda kullanılacağını söyleyerek imzalattığını, imza sonrası kopyasını almayı unuttuğunu, senedi daha sonra istediği halde kendisine göndermeyerek evden tahliye edilmek ve borçlu gösterilmek için ev sahibi olduğu söylenilen … adına 15/09/2021 tarihli doldurulup icra takibi başlattıklarını, eşyalı evleri tarihsiz senet karşılığında kiralayarak ve imzalatılan senet/sözleşme belgelerini talep ettiği halde kendisine verilmeyerek bir yıldır mağdur edildiğini, kötü niyetle açılan haksız haciz karanının durdurulmasını ve iptaline karar verilmesini, kendisi ile alacaklı olduğu iddia edilen … arasında mevcut ve geçerli senet bulunmadığının tespitine, teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilerek icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili söz konusu alacak davasının hiçbir şekilde tarafı olmadığını, davacı tarafın tamamen şifahi olarak hukuki olmaktan uzak, sokak diliyle yazdığı beyanlar müvekkilinin kişilik haklarına saygısızca müdahale etmekten başka bur hukuki unsur taşımadığını, beyanları hiçbir kanuna ve nizama dayanmadan ispat vasıtası olmadan borçtan kurtulmaya yönelik beyanlar olduğunu, kira sözleşmesinin aslı veyahut kopyası taraflarına tebliğ edilmediği gibi dava dosyasında da bulunmadığından davanın reddine karar verilerek davacı tarafın kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK 200 ve HMK 201 maddeleri gereği senede karşı senetle ispat zorunluluğu bulunduğunu, davaya konu senedin miktarı 2022 itibari ile yasal sınır olan 6.640,00 TL’nin üzerinde olduğunu tanık dinletilmesine ve yemin deliline dayanılmasına muvafakatının olmadığını, kira sözleşmesinin aslı ve yahut kopyası taraflarına tebliğ edilmediğini, dava dosyasında da bulunmadığını, aslı sunulmadıkça bu evraka hiçbir şekilde itibar edilmeyeceğini, dava konusu senet miktarı nedeniyle tanık dinletilmesine ve yemin deliline dayanılmasına muvafakatleri olmadığını, yazılan beyanların hiçbir yazılı delil niteliği taşımadığını, davacı tarafın davayı açmakla kötü niyetli olduğu, dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesi gerekliliği olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA KONU KARAR: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın mahkemeye konu kambiyo senedinin kira ilişkisinden kaynaklı teminat senedi olarak düzenlendiğini ve müvekkiline verildiğini iddia etmekle bu iddiasını yazılı bir delille ispat edemediğini, zira davacı ile müvekkili arasındaki kiracılık ilişkisi işbu senedin icra takibine konu olması esnasında bitmiş ve aynı zamanda gerek kambiyo senedinin üzerinde gerek kira sözleşmesinin üzerinde yerleşik içtihatlar ve usul hukukumuz gereğince ‘… Tarihli kira ilişkisinin teminatıdır’ gibi ve hatta direkt olarak ‘teminattır’ ibaresinin dahi olmadığını, işbu dilekçeleri ekinde sundukları Yargıtay H.D. 2017/1140 E. – 2018/563 K. sayılı kararında ve mahkemeye de yargılama esnasında sundukları benzeri birçok emsal kararlarda ifade edildiği üzere : ” Bonoda teminat kaydı varsa da neyin teminatı olduğu belirtilmediğinden bu ibare bononun mücerrettik vasfını ortadan kaldırmaz. Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge (İİK’nun 169/a maddesinde öngörülen) ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerekir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 gün ve 2001/12-233 E. 2001/257 K. 20.06.2001 gün ve 2001/12-496 E. 2001/534 K. 24.02.2010 gün ve 2010/19-67 E. 2010/99 K. sayılı kararlarında da aynı hususlar benimsenmiştir.”
Kaldı ki işbu davaya sebep senet metninde ‘teminat’ ibaresi hiçbir şekilde bulunmamakla beraber davacı tarafın iddia ettiği kira sözleşmesinde dahi senede dair açık bilgilerin yer almadığını, mahkemece bu hususun yeterli şekilde irdelenip incelenmeden görevsizlik kararı verildiğini,
Davacı tarafın senetteki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasıyla; müvekkilleri … ve … aleyhine şikayet yoluna başvurduğu Antalya CBS … ve Antalya CBS … soruşturma numaralı dosyalarında imzanın kendisine ait olduğunu ikrar etmesiyle, soruşturma dosyalarının kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile kapatıldığını, davacının kötü niyetle, şahsi ilişkilerde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle her iki müvekkilini de zarara uğratarak borçtan kurtulmaya yönelik ve adli makamları gereksiz yere uğraştıracak hareketler sergilediğini, zira mahkeme aşamasında da üzerine basa basa dile getirdikleri üzere davalı … gerek senedin gerek de kira sözleşmesinin tarafı olmadığını,
Mahkeme tarafından müvekkili … adına talimat yazılarak kira sözleşmesinin doğru olup olmadığını, imzanın kendisine ait olup olmadığı hususları sorulmuş ancak dava konusu senedin teminat olarak mı yoksa bir borç ilişkisinden bağımsız olarak alınan kambiyo senedi vasfında bir senet olarak mı alındığı hususları sorulmamış müvekkilinin menfaatinin korunmadığını, kaldı ki kambiyo senetlerinin illetten mücerret ve kamu güvenliğine mazhar olmalarından dolayı senet metninden açıkça anlaşılmayan defi ve itirazların alacaklıya karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle senet metninde hangi ilişkinin teminatı olduğu açıkça yazmayan ve davacı tarafından yazılı delille ispatlanamayan bu hususun kira sözleşmesinden kaynaklandığını varsayarak müvekkiline talimat yazılmasının yersiz ve gereksiz bir inceleme olduğunu belirterek yerel mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kira ilişkisi kapsamında verildiği iddia edilen senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi üzerine davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince; istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … ile aralarında kira ilişkisi bulunduğunu, takibe konu senedin diğer davalı olan emlakçı tarafından tarihsiz olarak ev eşyalarına zarar gelmesi durumunda kullanılacağı söylenerek imzalattırıldığı ancak daha sonra icra takibine konu edildiğini belirterek menfi tespit davası açmıştır , bu durumda kira sözleşmesinden dolayı verildiği iddia edilen senet nedeni ile 6100 Sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan eldeki davada görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.
Nitekim, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 12.06.2019 tarih ve 2017/8954 E., 2019/5334K.sayılı içtihadında da ” Somut olayda, taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi bulunmakta olup uyuşmazlık bu araç kiralama sözleşmesi kapsamında verilen senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava, 08/12/2014 tarihinde 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına ve kira ilişkisinden kaynaklandığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddi ile dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesi gerekirken, davanın ticari dava olduğu belirtilerek dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru değildir. ” denilmiştir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlık hakkında ilk derece mahkemesince Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar vekilinin Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/07/2023 tarih ve … Esas – … Karar sayılı hükmüne yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinafa ilişkin yapılan giderlerin istinaf kanun yoluna başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Kesin nitelikte verilen kararımızın taraflara tebliğinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.12/10/2023