Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/3410 E. 2022/2724 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2022
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 30/12/2022

Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas – …. Karar sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekcesinde özetle; müvekkilinin 2018 yılında davalıdan araç kiraladığını ve sözleşme yaparken, sözleşmeye ekli olarak hata veya hile ile imzası alındığını, daha sonra sözleşme koşullarına göre doğmuş ödemeler yapıldığı halde, davalının sözleşme bedelleri dışında haksız ve hukuki dayanaktan yoksun talepleri olduğunu, davalının bu haksız talepleri elde edebilmek adına, davaya konu 12/07/2018 tanzim ve 19/07/2018 vade tarihli araç kira sözleşmesinin alt kısmına eklenen bonoyu haksız talepleri için kullandığını, konuyla ilgili Antalya 6. İcra Hukuk Mahkemesinde …. esas sayılı dosyası ile imzaya itiraz davası açıldığını, davanın …. lehine (İmzasının sahte olduğu yolunda) ancak aval veren ve bu davanın davacısı … aleyhine sonuçlandığını, davacının, senedin asıl borçlusu araç sözleşmesinin asıl tarafı olmamakla birlikte, o dönemde arkadaşı olan … ın işlerine yardım etmek adına o işlemleri yaptığını, dava konusu aracın …. tarafından kiralandığını ve kira bedellerini dava dışı … ın ödediğini, davalının dava konusu senedi 50.000,00 TL olarak doldurduğunu ve Antalya 15. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile takip yaptığını, takibe itiraz ettiklerini, müvekkilinin kira bedellerini ödediği aracı kira süresi dolmadan davalının 3. Kişilere sattığını, müvekkilinin davalıya araç kiralamadan ötürü borcu olmadığı gibi, araçlardan ikisinin kiralama süreleri dolmadan davalı tarafından fiilen geri alındığından ( dava dışı …. bakımından sözleşmeye uymamak yönünden) alacaklı olduğunu beyanla, Antalya 15. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile takibe konu edilen senet yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine; İcra Hukuk Mahkemesi dosyasından daha evvel verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının dava sonuna kadar devamına, kötüniyet tazminatına; takibin dava sonuna kadar durdurulması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, işbu dava dosyasında ileri sürdüğü iddia ve vakıaların hiçbirisine, Antalya 6. İcra Hukuk Mahkemesinin …. E., …. K. Sayılı dosyasından karar bağlanan borca ve imzaya itiraz davasında dayanmadığını, sadece imzaya itiraz ettiğini, dava dışı … ın yaptığı ödemelerin, takip konusu bonoya istinaden gerçekleşmediğini, ödemelerin yapıldığı iddia edildiği tarihlerde dava konusu bononun vade tarihinin henüz gelmediğini, düzenleme tarihi itibarıyla da borç altına bile girilmediğini beyanla davanın reddine, davacı aleyhine haksız itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA KONU KARAR: Mahkemece yapılan inceleme neticesinde; “Eldeki dava kambiyo senetlerine dayalı menfi tespit davasıdır. Kambiyo senetleri kural olarak mutlak ticari davaya vücut verirler. Ancak kira sözleşmesine dayalı davaların Sulh Hukuk Mahkemeleri’nde görüleceğine dair özel hüküm bundan müstesnadır. Davacı senetlerin kira sözleşmesi kapsamında verildiğini iddia etmiş, davalı da cevabında bunu inkar etmemiştir. Senetlerin kira ilişkisi kapsamında verildiği iddiasını ve uyuşmazlığın kira sözleşmesi kapsamında çözülmesi gerektiği” gerekçesi ile Sulh hukuk mahkemesi yönünden görevsizlik kararı verilmiş, davacı tarafça bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece her ne kadar davanın temel nedeni kira ilişkisi kabul edilerek görev bakımından dava dilekçemizin reddine karar verilmiş ise de, müvekkilinin davalı tarafla arasında doğrudan bir kira ilişkisi bulunmadığını, davaya konu kambiyo evrakında kira ilişkisinin asıl tarafı olan -dava dışı … ın ismi ve sonradan sahte olduğu tespit edilen imzası bulunduğunu, bu senetteki imzanın ATK raporu ile … a ait olmadığının belirlendiğini, araç kiralama sözlemesinin tarafının bu kişi olduğunu, davalı olan tarafın da açıkça senedin sebebinin araç kiralama işi olduğunu kabul etmediğini belirterek görev yönünden dava dilekçesinin reddi ve dosyanın Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesi kararının hukuka aykırı olması sebebi ile kaldırılması gerektiğini, müvekkilinin davaya konu kambiyo senedinde aval veren pozisyonunda olduğunu, taraflar arasında kira ilişkisi olduğunun hukuken kabul edilemeyeceğini, öte yandan kambiyo senetleri mutlak ticari davalardan olup davalı taraf da tacir olduğundan, davanın görev bakımından reddinin hatalı olduğunu, kaldırılmasını istediklerini bildirmiştir.
DELİLLER: 12/07/2018 tanzim ve 19/07/2018 vade tarihli bono, Antalya 6. İcra Hukuk Mahkemesinin …. E., …. K. Sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı
GEREKÇE: Dava, kira sözlemesi kapsamında verildiği ve avalist olarak imzalandığı bildirilen bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın görevsizlik sebebi ile usulden reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Davaya dayanak bononun incelenmesinde bononun ön yüzünde kefil açıklaması ile davacının ismi ve imzası bulunduğu görülmektedir.
Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 19/04/2016 tarih ve 2016/57 Esas, 2016/3158 Karar sayılı ilamında da temas edildiği üzere “6762 sayılı TTK’nun 613. maddesi (6102 sayılı TTK’nun 701. maddesi) gereğince muhatap veya keşidecinin imzaları dışında poliçenin ön yüzüne konan her imza, avali gösteren herhangi bir kayıt bulunmasa da, aval verildiği anlamındadır. Bu nedenle bononun ön yüzünde “kefil” olarak imzası bulunan kişinin, gerçekte aval verme iradesiyle hareket ettiği, dolayısıyla aval veren olarak kabulü gerekmektedir. O halde dava konusu olayda da takip konusu bononun ön yüzünde “kefil” olarak isim ve imzası bulunan davacıların bonoda aval veren sıfatında bulunduğunu kabul etmek gerekir. 6762 sayılı TTK’nun 614/2. maddesi ” Aval veren kimsenin temin ettiği borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa dahi aval verenin taahhüdü muteberdir.” hükmü gereğince aval veren sadece senette şekle ait bir noksan bulunması halinde sorumluluktan kurtulabilir. Bu hüküm karşısında aval ilişkisi temel ilişkiden bağımsız ayrı bir taahhüt olup keşideci yönünden senedin herhangi bir sebeple bedelsiz hale gelmesi aval taahhüdünü bertaraf etmez. Mahkemece aval verenin vermiş olduğu taahhüdün bağımsız niteliği gözetilmeksizin, davacıların, dava dışı kiracı şirket ortaklığından ayrılmaları ve ortaklıktan ayrıldıkları tarihten önce kiracı şirketin kira borcunun olmaması gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.”
Sonuç olarak, davacı ile davalı arasında kira ilişkisi bulunmadığı, bonoya dayanan takipte keşidecinin imzasının sahte olduğunun anlaşıldığı, bononun ön yüzüne, kefil kısmına imza atan davacı avalistin sorumluluğunun TTK’nun 614/2 maddesi kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği, bono üzerinde kira nedeni ile verildiğine veya teminat olarak düzenlendiğine dair bir belirleme bulunmadığı, bu hali ile davacının sorumluluğunun bulunup bulunmadığının kira sözleşmesi kapsamında değerlendirilmeyeceği açık olup uyuşmazlığın TTK kapsamında ticaret mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Eş söyleyişle her ne kadar mahkemece, davaya konu senedin kira ilişkisine istinaden düzenlendiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerektiği değerlendirilmiştir. (Emsal Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 13/10/2015 tarih 2015/4649 Esas 2015/9059 Karar, 31/01/2017 tarih 2016/14272 Esas 2017/637 Karar sayılı ilamları)
İzah olunan gerekçeler karşısında davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği değerlendirilmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Antalya 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/11/2022 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın kaldırma kararına uygun şekilde gereğinin yapılarak dava hakkında karar verilmesi için mahal mahkemesine geri gönderilmesine,
3- Peşin alınan istinaf harcının mahkemesince davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince esas hakkında verilecek hükümde karara bağlanmasına,
6-Kesin nitelikte verilen kararımızın tebliğinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.30/12/2022