Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/3409 E. 2022/2723 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2022
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2023

Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2022 tarih ve … Esas …. Karar sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin 07/10/2020 tarihinde …. Mah. …. Sk. No:…. …. Sitesi …. Blok D:…. … /ANTALYA adresinde bulunan daireyi … den kiraladığını, taşınmazın malikinin … olduğunu, ev sahibinin kontrata konu evi kiralarken kira bedeline teminat olmanın yanı sıra evdeki taşınmaz demirbaşlar ve ödenmemiş aidat olması durumunda devreye gireceği ifade edilen senedin o tarihte isim ve vade bölümü boş bırakılmış olarak müvekkillerince imzalanması gerektiğinin söylendiğini, kendilerinden 50.000,00.-TL bedelli bir senet alındığını, senedin takibe geçildiği ana kadar kiraya verenin uhdesinde kaldığını, kira sözleşmesine senedin miktarının 50.000,00.-TL olduğunun yazıldığını ve bu senedin başka hiçbir şekilde kullanılamayacağının ve müvekkilleri evi tahliye ettiğinde senedin müvekkillerine iade edileceğinin de kontrata şerh düşüldüğünü, sonrasında senedin alacaklı ve vade kısımlarının hukuka aykırı biçimde doldurularak müvekkilleri aleyhine Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden …. D.İş kararıyla ihtiyati haciz kararı alındığını, akabinde bu karar ile müvekkilleri aleyhine Antalya Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, dosya alacaklısının müvekkilleri ile hiçbir hukuki ilişkisi olmadığını belirterek davalarının kabulü ile müvekkillerinin takip dosyası alacaklısına borçları olmadığının tespitine, takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İSTİNAFA KONU KARAR:Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davaya bakmaya görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinde icra takibine ve dolayısıyla menfi tespite konu edilmiş kambiyo senedinin esasında kira bedeline teminat olarak verildiğini ancak senedin daha sonra doldurularak kira kontratının tarafı olmayan bir başka üçüncü kişinin alacaklı sıfatı ile müvekkiller aleyhine kullanıldığını beyan ve izah ettiklerini, yine savcılıkta imzanın kötüye kullanılması sebebiyle açtıkları davanın bulunduğunu, dosyaya sunulan kontratın tarafları ile icra takibinin taraflarının örtüşmediğinin de evrakların tetkiki ile kolayca anlaşılabileceğini, hukuki ilişkilerin nisbi olması ilkesi gereği menfi tespit davasında davalı sıfatına haiz olan …’un kira kontratının tarafı olmaması bilakis icra takibinin tarafı olmasının, kambiyo senedine mahsus takiplere karşı açılan menfi tespit davalarının herhangi bir arabuluculuk müracaatı dahi olmaksızın doğrudan Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına girdiğine dair Yüksek Yargıtay kararları göz önüne alındığında ilk derece mercinin vermiş olduğu görevsizliğe kararının yasa ve usule aykırılık teşkil ettiğini belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER:Dava; kira sözleşmesi, senet ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:Dava, kambiyo senedine dayalı başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davaya bakmaya görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği karar karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince; istinaf incelemesi istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılır. Ancak dairece kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen nazara alınır.
Somut olayda davacılar ile davalı arasında kira ilişkisi bulunmadığı, davacının dava dışı … ile konut kira sözleşmesi imzaladığı, bu sözleşme ile birlikte kira bedeline teminat olmanın yanı sıra evdeki demirbaşlar ve ödenmemiş aidat bulunması durumunda devreye girecek 50.000,00 TL bedelli o tarihte isim ve vade tarihi boş bırakılmış olarak senet imzaladıklarını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulan bono üzerinde yapılan incelemede, davaya ve takibe konu senedin keşidecisinin davacılardan …, lehtarının …, bedelin 50.000,00-TL, tanzim tarihinin 07/10/2020, vade tarihinin 09/11/2020 olduğu, bedelin nakden alındığının belirtildiği, diğer davacı …’ın kefil bölümünde imzasının bulunduğu, senette kira ilişkisine veya teminat senedi olarak verildiğine dair herhangi bir şerh veya belirtme bulunmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın kambiyo senedinden kaynaklandığı konusunda hiçbir şüphe yoktur.
Hukuk Genel Kurulunun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781 – K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473 – K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89 – K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155 – K:2014/660; 18.02.2015 gün ve E:2013/19-1362 – K:2005/826 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik unsurlar da vardır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar.
Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez.
Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Somut olayda, davalının dayanılan konut kira sözleşmesinin tarafı olmadığı açıktır. Davacı taraf icra takibine konu edilen bononun kira sözleşmesine teminat olarak verilmiş bir bono olduğunu beyan etmiştir. Söz konusu bono nedeniyle Antalya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.iş sayılı ihtiyati haciz kararına istinaden takip başlatılmıştır. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemesince re’sen yargılamanın her aşamasında öncelikle gözetilmesi gerekir. Her ne kadar mahkemece, davaya konu senedin kira ilişkisine istinaden düzenlendiği, dava dilekçesi ekinde yer alan kira sözleşmesinde de senedin kiralanan taşınmazdaki demirbaşlara istinaden teminat senedi olarak alındığının açıkça belirtildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerektiği değerlendirilmiştir. (Emsal Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 13/10/2015 tarih 2015/4649 Esas 2015/9059 Karar, 31/01/2017 tarih 2016/14272 Esas 2017/637 Karar sayılı ilamları)
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-a.3 maddesi gereğince KABULÜNE, Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2022 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın kaldırma kararına uygun şekilde gereğinin yapılarak karar verilmesi için mahal mahkemesine geri gönderilmesine,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının istek halinde yatıran davacılara iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin nitelikte verilen kararımızın taraflara tebliğinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-g/c maddesi gereğince kesin olarak oybirliğiyle karar verildi. 29/12/2022