Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1578 E. 2022/1281 K. 20.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2022
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2022

Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. – … K. sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından icraya konulan Alanya İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına konu olan 15.000 TL’lik ve Alanya İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına konu olan 15.000 TL’lik senetlere ilişkin olarak 24/06/2019 tarihinde davalının ….. Bankası nezdinde bulunan TR … Iban numaralı hesabına her iki senedin toplam tutarı olan 30.000 TL’yi kendisine ait olan ….. Bankası nezdinde bulunan TR… Iban numaralı hesabından açıklamalı şekilde ödediğini, davalı ile arasında herhangi bir alacak ilişkisinin kalmadığını, davalı ile arasında sadece kira ilişkisinden kaynaklı alacaklılık ve borçluluk ilişkisi olduğunu, ekte sunduğu dekonttan anlaşılacağı üzere borcun ödendiğini aralarında bu senetlere ilişkin borç ilişkilerinin kalmadığını, ilgili senetlerin ödenmesine rağmen hakkında icra takibi başlatılması sebebiyle şikayette bulunduğunu ve Alanya Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı dosyasında soruşturma yürütüldüğünü belirterek, davalıya borçlu olmadığının tespitine, ilgili iki senedin iptaline, icra veznesine yatırılan veya yatırılacak olan paranın davalı tarafa ödenmemesine, haciz işlemlerinin durdurulmasına, lehine % 20 tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında tek borç ilişkisi söz konusu olmadığını, kambiyo takibi dışında kira ilişkisi de mevcut olduğunu, buna dair 01/02/2018 başlangıç tarihli kira sözleşmesi de mevcut olduğunu, hatta kira borcundan dolayı açılmış icra takibinin de olduğunu, zaten malen kaydının da kira ile alakalı olmadığını gösterdiğini, davacı tarafın yaptığı banka ödemesinin, bu bono ile ilgili olmayıp, ilgili olduğu borçtan düşüldüğünü belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda; ” Davanın kira sözleşmesi nedeni ile verilen bonolar nedeni ile menfi tespit istemi olduğu, davacının bonoyu davalıya kira sözleşmesi gereğince verdiğini ileri sürdüğü, davalının ile aksini savunduğu, eldeki davada davacının savını yani taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğu yönündeki iddiasını sulh hukuk mahkemesinde ispatlaması gerektiği gerekçesiyle;
Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince usulden REDDİNE, davacı ve/veya davalıdan herhangi birinin talebi halinde dava dosyasının görevli Alanya Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Alanya Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 331/2 maddesi gereğince; görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini (yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti) ödemeye mahkum edeceğine, davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde görevli mahkemede tevzi edilecek dosyaya aktarılmasına, dava dosyasının görevli mahkemeye süresi içinde gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, bakiye gider avansının istek halinde yatıran davacıya ve davalıya iadesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olup, işbu görevsizlik kararının ortadan kaldırılması gerektiğini, kira sözleşmesi nedeni ile verilen bonolar nedeni ile menfi tespit davası açıldığını, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevine giren işlerin genel çerçevesinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. Maddesinde düzenlendiğini, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kira sözleşmesi kapsamında verildiği ileri sürülen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti, istemine ilişkindir. Mahkemece sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Öncelikle, bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir.
Olayımıza gelince; davacı davaya konu bononun kira ilişkisi sebebi ile verildiğini bu senetten dolayı borçlu olmadığını iddia etmektedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 12.06.2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamında, yine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 09.09.2014 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamında benzer şekilde “Davacı vekili dava dilekçesinde kira bedelleri karşılığı verilen senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ederek davayı da dilekçesinde kiraya veren olarak bildirdiği davalıya yöneltmiş olup, bu durumda kira sözleşmesinden dolayı verilen senet nedeni ile 6100 Sayılı HMK’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan eldeki davada görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.” denilmiştir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. İlk derece mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddi ve görevsizlik kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) İstinafa ilişkin yapılan giderlerin istinaf yasa yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına,
5-) Kesin nitelikte verilen kararımızın taraflara tebliğinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.20/06/2022