Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2326 E. 2021/1654 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/04/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2021

Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/04/2021 tarih ve .. Esas .. Karar sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı tarafından müvekkili aleyhine 250.000 bedelli bir adet bonoya dayalı olarak 8.500 TL üzerinden Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nde .. E. Sayılı dosya ile icra takibine girişildiğini, bu senedin taraflar arasında imzalanan … plakalı karavan araç kira sözleşmesi nedeniyle teminat olarak verildiğini, ancak kötü niyetli olarak ekte sunulu senedin boş halinden görüleceği üzere vade atılması suretiyle normal bono vasfına çevrildiğini, savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını, zira bedelsiz senedin kullanılması suçunun işlendiğini, müvekkilinin sözleşmede kira başlangıç tarihi olarak belirlenen tarihte karavanı teslim alarak ailesi ile birlikte yola çıktığını, kısa bir süre sonra 50 km gidemeden teslim anında araçta var olan gizli ayıp nedeniyle aracın arızalandığını, 24.09.2020 tarihinde Antalya 22 Noterliği … yevmiye no’lu ihtarname ile davalı tarafa maddi ve manevi zararlarının olduğunun belirtilerek 250.000 TL bedelli teminat senedinin iadesinin talep edildiğini, müvekkiline 1.687,50.-TL kısmi ödeme yapıldığını, kira bedeli olan 4.500,00.-TL’den kalan 2.812,50.-TL’nin hala ödenmediğini ve senedin iade edilmediğini belirterek, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, İİK.nun 72/3.maddesi gereğince icra veznesine yatırılacak olan miktarın alacaklı görünen davalıya verilmemesine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile dava konusunun % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ise cevap dilekçesi ile; seneein zorunlu unsurların tamamına sahip kambiyo senedi (bono) olduğu teminat senedi olmadığını, davacı tarafın senedin teminat senedi olarak alındığını iddia ettiğini, ancak ilgili senedin tüm zorunlu unsurlara sahip kambiyo senedi (bono) niteliğinde olduğunu, bir kambiyo senedinin teminat senedi kabul edilmesi için, senet üzerinde hangi sözleşmeye teminat olarak alındığının belirtilmesi ve söz konusu sözleşmede de ilgili senede atıf yapılmasının gerekmekte olduğunu davacının bu hususta iddialarını ispat edemediğini, aracın sağlam ve iyi durumda teslim edildiğini, davacının kusuru ile araca hasar verildiğini belirterek davacının bu hasarlardan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İSTİNAFA KONU KARAR: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kira sözleşmesinden kaynaklandığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki temel ilişkinin kira sözleşmesinden kaynaklandığı, kira sözleşmesine dayanan uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varıldığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesi nedeniyle kiraya verilen karavanın davacının trafik kurallarına aykırı hareketleri ve kötü niyetle kiralanana zarar vermesi sebebiyle doğan zararların olup olmadığını ilişkin olduğu, ilk derece mahkemesince hatalı olarak tespit yapıldığını ve karar verildiğini, tarafların arasında karavan kira sözleşmesinin imzalandığı ve davacının karavanı geri getirmesini sağlamak amacıyla davacı tarafça zorunlu unsurları 250.000,00 TL bedelli senet düzenlendiğini ve teslim edildiğini, ilgili senedin üzerinde tarafların arasındaki sözleşmeye atıf yapılmadığını, tarafların arasındaki sözleşmede senedin açık ve net olarak belirtilmediğini, tarafların arasında senedin teminat senedi olduğuna ilişkin yazılı protokol mevcut olmadığını, iş bu hususun davacının da kabulünde olduğunu, karavanın sağlam ve iyi durumda teslim edildiğini, karavanın Korkuteli-Fethiye istikametinde ilerlediğini, aynı yol üzerinde davacının kusuru ile yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, aracın ayıplı olduğu, 50 km dahi gidilemediğini iddialarının borçtan haksız şekilde kurtulmaya yönelik kötü niyetli olduğunu, davacının hız sınırına riayet etmediğini, çok hızlı ve tehlikeli şekilde kullandığını, karavanı zorlar şekilde kullanması nedeniyle motorun kritik sıcaklılarda ısınmasına sebep olduğunu, kritik sıcaklıklara ulaşmış motorun soğuması için durması gerektiğini ancak hiç durmadan karavanı kullanmaya devam ettiğini, karavanın uzun süre kritik sıcaklıklarda çalışması sebebiyle gücünde büyük kayıp yaşadığını ve karşı tarafın Trafik Kanun’una aykırı şekilde karavanı trafik akışını engeller şekilde yolda bırakması sebebiyle kaza gerçekleştiğini, davacının verdiği hasar ve zararlar sebebiyle hiçbir sorumluluk üstlenmediğini ve kaza yerinden kaçtığını, davacının talebi üzerine 5 günlük kira bedeli düşüldükten sonra bakiye miktar davacı vekilinin hesabına aktarıldığını, sigorta şirketi kazada davacının kusuru olması sebebiyle yalnızca 3.500 TL’lik ödeme gerçekleştirildiğini, kalan 8.303,23 TL sözleşme uyarınca davacıdan talep edildiğini, yine davacının hatalı kullanımı neticesinde motorda 22.130,00 TL’lik tamirat gerektiğini, sözleşme uyarınca davacıdan talep edildiğini, özel olarak imal edilmiş bir karavan olması nedeniyle aracın değerinin 40.000 TL’lik değer kaybına neden olduğunu, tüm bu zararların davacı tarafından giderip müvekkiline aracı iade etmesi gerektiğini, davacının tamirlerin hepsinden kaçtığını, tekrar karavanın kullanımını ve kiraya verilebilirliğine elverişli hale gelene kadar 141 günlük süre geçtiğini ve bu sebeple müvekkilinin zarara uğradığını, günlük kira bedelinin 1.000 TL olduğunu, kiraya verilemeyen süreye ilişkin 141.000 TL’lik zarar mevcut olduğunu, yine davacı tarafından çekici bedeli olan 500 TL’nin ödenmediğini, pis su deposunun boşaltılmadan bırakılması nedeniyle temizlik bedelinin davacıdan alınmasını talep ettiklerini belirterek borca itiraz davasının kötü niyetli olarak açılması ve takibin durdurulması sebebiyle %40’tan az olmamak üzere davacı aleyhine tazminata hükmedilmesi, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER: Dava; Kira Sözleşmesi sureti ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki “Karavan Kira Sözleşmesi” gereğince teminat olarak verildiği iddia edilen senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin, olup mahkemece kira ilişkisinden kaynaklanan davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi üzerine davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, davacı vekili daha sonra istinaf başvurusundan vazgeçtiğini belirttiğinden mahkemece davacının istinaf etmemiş sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince; istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda; dava karavan kiralama sözleşmesi yapılırken teminat senedi olarak verildiği iddia edilen ve davalı tarafından takibe konu edilen senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine yönelik olup anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde davanın Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden Asliye Ticaret Mahkemesince verilen görevsizlik kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinafa ilişkin yapılan giderlerin bu yola başvuran davalı taraf üzerinde bırakılmasına, bakiye istinaf gider avansının istek halinde yatıran davalıya iadesine,
5-Kesin nitelikte verilen kararımızın taraflara tebliğinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 18/11/2021