Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2314 E. 2021/1576 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2021

Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde neticeten sair hususlarla birlikte davalı şirketin davadan haberdar olması durumunda, müvekkili şirketin alacağının karşılıksız kalma ihtimalinin söz konusu olduğundan, HMK’nun md 389 ve devamı maddeleri uyarınca, davalı adına kayıtlı araç bulunması halinde araç kayıtlarına, gayrimenkul bulunması halinde tapu kayıtlarına, davalı adına kayıtlı banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Yerel mahkemece 19/08/2021 tarihli tensip 16. Maddesi ile; “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talep ettiği görülmekle;
Hemen belirtilmelidir ki, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 1086 sayılı HUMK’nu iptal eden 6100 sayılı HMK’nın da 1086 sayılı Yasanın 101 ve takip eden maddelerindeki ihtiyati tedbirle ilgili öngörülen düzenlemelerden ayrılacak değişik hükümlere yer verilmiştir. (6100 sayılı HMK. 391/3 Md.)Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir “…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir(Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcantez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes) Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. Nitekim 6100 sayılı HMK’nın onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389.madde başlığında “geçici hukuki korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması… …. gibi sair hususlar da duraksamaya yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosodür vazedilmiştir(Yargıtay., 1. Hukuk Dairesi 2012/436 E.N , 2012/7 K.N., 10.01.2012 tarih)
Bu genel açıklamalar ışığında, somut olaya dönüldüğünde, dava, itirazın iptali talebinden ibarettir. Dava, yargı uygulaması ve mevzuat gereği özü itibariyle para alacağına ilişkindir. Tedbir talep edilen olası davalı üstüne kayıtlı araç ve taşınmazlar uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık konusu şartı karşılanmadığından, ihtiyati tedbirin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: müvekkili … A.Ş. ile davalı … Şti. arasında 01.04.2018 tarihli “Araç Kiralama Sözleşmesi” imzalandığını, bunun yanı sıra ayrıca müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yıllardır süregelen bir ticari ilişkinin de mevcut olduğunu, 01.04.2018 tarihli Araç Kiralama Sözleşmesi’nin konusu, davalı şirketin yürüttüğü iş ve projeler kapsamında, kamyon, ekskavatör, jumbo, delici vs gibi araç ve iş makinelerinin müvekkili şirket tarafından davalı şirkete belirli süreliğine sözleşmede belirtilen bedeller dahilinde kiralanması olup, kiralayanın sözleşme uyarınca kiralanan araçlara ilişkin kira bedellerinin yanı sıra, sözleşme’nin 4.7. maddesinde yer alan; “Kiralayan, periyodik bakım dahil bütün bakım ve onarım masraflarını (yedek parça ve sarf malzemeleri dahil) karşılayacaktır.” maddesi uyarınca müvekkili şirket tarafından kiralanan araçların bakım ve onarımları için yapılan masrafları karşılayacağını, müvekkili şirketin, davalı şirket ile arasında ticari ilişki gereğince tüm edimlerini yerine getirmiş olup, müvekkili şirket tarafından 01.04.2018 tarihli Araç Kiralama Sözleşmesi uyarınca, sözleşmede belirtilen kira bedelleri ile birlikte bu araçlar için yapılan tüm bakım, onarım, yedek parça vs masrafların faturaları davalı şirkete tebliğ edildiğini, müvekkili şirket tarafından gönderilen bu faturalara davalı tarafça da itiraz edilmediğini, bir kısım faturaların iş bu dilekçe ekinde sunulduğunu, Mahkeme tarafından yaptırılacak defter incelemesinde müvekkil şirket’in cari hesaptan kaynaklı alacağının bir kez daha açık bir şekilde ortaya konulacağını, davalı şirketin, cari hesaptan kaynaklı alacağı bulunmakta olup, davalı yanın haksız bir şekilde müvekkili şirket’e olan borcunu ödemediğini, müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişkinin varlığı ile müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı olduğu hususlarının maillerle de sabit olduğunu, müvekkilinin alacağı olan 2.617.436,08-TL’nin ödenmemiş cari hesap alacağının tahsili için, fazla ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla Antalya Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından açılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini, davalının itirazının iptali için yapmış oldukları arabuluculuk başvurusunun, tarafların anlaşamamasıyla sonuçlanmış olup itirazın iptali davasını açma zorunluluklarının söz konusu olduğunu, itiraz ile alacağın sürüncemede bırakılmaması ve alacağın semeresiz kalmaması adına ihtiyati tedbir konulması gerektiğini, ihtiyati tedbirin bir tür hukuki koruma olup, uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık süresince talep sahibinin talep ettiği hakkını ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla getirilmiş olan bir tür hukuki güvence sistemi olduğunu, itirazın iptali davası süresince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimalinin söz konusu olduğunu, 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesi hükmü uyarınca mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesinin son derece hatalı olduğunu, sair hususlarla birlikte yerel mahkemenin ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
GEREKÇE:
Dava, kira ilişkisinden kaynaklanan itirazın iptali istemine yönelik olup, Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince; istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 299. maddesinde; “Kira sözleşmesi, kiraya verenin birşeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Öncelikle, bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 390. maddesine göre ihtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.
Olayımıza gelince; taraflar arasında ”Araç Kiralama Sözleşmesi” başlıklı 01/04/2018 başlangıç tarihli 8 ay süreli kontratta belirtilen kamyon, paletli ekskavatör, … vs ve iş makilerinin araçlar ve makinalar başına kontratta belirtilen aylık/günlük kira bedelinin davalı kiracı tarafından (sözleşmede kiralayan olarak belirtilmiştir.) davacı kiralayana (sözleşmede kiraya veren olarak belirtilmiştir.) ödenmesinin kararlaştırıldığı sözleşmenin imzalandığı, sözleşme içeriğinden (4., 5. ve 6. maddeler) kiralayan olarak adlandırılan ancak kiracı olduğu anlaşılan davalı … A.Ş.’nin araçların operatörünü temin edeceği, ücret, SGK girişi, kesinti ve her türlü fazla mesai’yi karşılayacağı, kiracının kiraya verenden ayrıca operatör isteminde bulunmayacağı, kiracının araçların teknik şartnamelerinde bulunan periyotta bakım ve onarım masraflarını (Yedek parça ve sarf malzemeleri dahil) yaptıracağı, bakımların yaptırılmamasından kaynaklanan tüm zararı gidereceği, kiracının kiraya verenin teslim ettiği şekilde sözleşme sonunda araçların bakımı yapılmış, çalışır vaziyette ve sağlam olarak, teslim alırkenki haliyle kiraya verenin belirteceği adreste kiraya verene teslim edeceği, kiracının kiraladığı araç ve makine başına sözleşmede belirtilen kira ücretlerini ödeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre de davaya dayanak ve hükme esas alınan sözleşmenin şartlarını düzenleyen ilgili maddeleri göz önüne alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin kira sözleşmesi mahiyetinde olduğu, davacının kira sözleşmesinden kaynaklanan faturalar nedeniyle yaptığı icra takibine davalının itirazı üzerine eldeki iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
İstinafa konu karar ihtiyati tedbir talebine yönelik olup dava açıldıktan sonra ihtiyati tedbir kararının asıl görevli mahkemesinden istenmesi gerektiği temel ilke olup görev hususunun mahkemesince re’sen yargılamanın her aşamasında öncelikle gözetilmesi gerekir. Yukarıda sayılan yasal düzenlemeler gereğince uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkeme Sulh Hukuk Hukuk Mahkemesi olduğundan ihtiyati haciz isteminin de Sulh Hukuk Mahkemesince karara bağlanması gerekirken, ilk derece mahkemesince talebin değerlendirilerek ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden ara kararın görev yönünden kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve 19/08/2021 tarihli tensip zabtının 16. maddesi ara kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile ile ara kararın HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereği KALDIRILMASINA,
Dosyanın kaldırma kararına uygun şekilde gereğinin yapılarak ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesi için mahal mahkemesine geri gönderilmesine,
İstek halinde peşin alınan karar harcının davacıya iadesine,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek hükümde karara bağlanmasına,
Kesin nitelikte verilen kararımızın taraflara tebliğinin yerel mahkemece yapılmasına dair,
Dair, duruşmasız olarak yine HMK 362/1-f-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.08/11/2021