Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/686 E. 2022/430 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:14/01/2022
DAVANIN KONUSU:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
MAHKEMESİ :FİNİKE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ:24/11/2021
DAVANIN KONUSU:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:04/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ:04/03/2022

Tarafların İddia Ve Savunmalarının Özeti:Davacı vekilinin mahkememize hitaben vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle: Tarafınca borcunu ödemeyen borçlu aleyhinde ihtiyati haciz kararı talepli talepte bulunduklarını, mahkeme alacak miktarımızın %15 teminat yatırılması şartı ile ihtiyati haciz kararı verdi ve yasal süresinde teminatı yatırılmak ile borçlunun taşınmaz, Polnet sisteminde kayıtlı araçlarına ve yine banka hesaplarındaki alacaklarına haciz koyduklarını, yine yasal süresinde ihtiyati haciz kararı Finike İcra Dairesinde uygulandığını ve esasa geçtiklerini, borçlunun ilamsız takibe itiraz dilekçesinin de taraflarına tebliğ edildiğini, yine 7 günlük süre içerisinde de itirazın iptali davasını açacaklarını, mahkemeye bildirdiklerini, davalının başlatmış oldukları ilamsız icra takibine itiraz ettiğini ve iş bu davayı açmak mecburiyetinde kaldıklarını, borçlu vekili vermiş olduğu itiraz dilekçesinde şirket devri sözleşmesinin resmi şekil şartına tabii olduğu eldeki şirket devir sözleşmesi şekil şartı olmadığından geçersiz olduğu, ihtiyati hacze dayanak bonolarda keşideci yada taraf kendisi olmadığı, başlatılan takipte vadesi gelmemiş de bonoların takibe konduğu, borçluya ödeme emrinde dayanak belgelerin gelmediği (tebliğ edilmediği) iddiası ile mahkemenin ihtiyati haciz kararına itiraz ederek kaldırılmasını dilediğini, müvekkilleri ile karşı taraf … isimli şirketin devri için anlaştıkları akabinde şirket karar defteri ile karar alındığı ve bu husus yine noter onayı ile tasdik edilmiş ve devamında da Ticaret sicil gazetesinde yayınlanmak ile şirketin devri resmi şekilde yapıldığını, zira resmi şekilde şirket hisselerinin devri yapılıp noterde imzalar tasdik edilmese idi ticaret sicil gazetesinde iş bu devir yayınlanamaz ve şirket devri gerçekleşmeyeceğini, bu sebeple noter huzurunda imzalar tastik edilip resmi şekilde hisse devri imzalanmış ve müvekkillerinin hisseleri karşı taraf …’a devredilmiş olduğunu, zaten resmi şekilde şirket devredilmemiş olsa, şirket hisselerinin devredildiği ticaret sicil gazetesinde yayınlanamayacağını, bu durumu gösterir belgelerin dilekçe ekinde sunulduğunu, yani sonuç olarak davalının şirket devri sözleşmesinin resmi şekil şartına uyulmadığı yönündeki iddiasının gerçek dışı olduğunu, eğer taraflarının resmi şekilde şirketi devretmeyip sırf bu sözleşme ile devre ilişkin bir tescilde hüküm tesisi isteseler iş bu sözleşemenin o halde geçersiz olacağını, taraflar arasında yapılan sözleşmeden önce zaten şirket hisseleri resmi şekil şartlarına uyularak noter aracılığı ile yapılmış ve davalı adına şirket hisseleri devredilmiş olduğunu, yine devrin resmi şekilde yapıldığı Kumluca 2. Noterliği’nin 09.07.2019 tarih … sayılı tasdikli genel kurul kararında da sabit olduğunu, yine Türkiye ticaret sicil gazetesinin 18 Temmuz 2019 tarihli … sayılı ilanı ile de bu durumun sabit olduğunu, müvekkillerinin iş bu devre ilişkin de ek bir sözleşme daha yaptıklarını, bu sözleşmede de ödeme konusunda anlaşmış olduklarını, bu ek harici sözleşmenin altındaki imzaların taraflara ait olup karşı yan davalı tarafından da zaten imzasının inkar edilmemiş ve sözleşmenin kabul edilmiş olduğunu, bu sözleşme gereği müvekkiline farklı ödeme araçları ile borçlanmış bir kısım borcunu peşinen ödemiş kalan kısmının bir kısmını kendisi nakit olarak ödeyeceğini bildirmiş ve bir kısmını da mahkemeye sundukları dayanak bonolar ile ödeyeceğini bildirmiş olduğunu, Taraflarının ihtiyati hacze dayanak yaptığı belge bonolar değil davalının bizzat altında imzası olan ve davalının da bu imzayı ikrar ettiği ek ödeme yükleyen sözleşme olduğunu, davalı müvekkiline başka birisinin keşideci olarak düzenlediği bonoları vermiş ve bu bonolar ile söz konusu bakiye borcunu vereceğini, lakin bonoların hiç birisinin ödenmeyince yasal sonucu olarak da borçlunun borçlarının ödenmediğini, sonuç olarak davalının her ne kadar sözleşmedeki bonolarda imzasının olmadığı ve bu bonolara dayanak yapılarak ihtiyati haciz kararı alınmayacağını bildirse de bunun hukuken geçersiz bir defi olduğunu, zira taraflarına davalının borcunun sözleşme ile sabit ve bu sözleşmedeki borcun bir kısmını bu senetler ile ödenmesi öngörülse de davalı borcu ödenmediğinden sözleşme gereği borçlu olduğunu, şirket devrinden sonra ek bir ödemeyi içeren sözleşmelerin de geçerli olduğu ve bu ek ödeme miktarının davalı tarafından ödenmesi gerektiği, Yargıtay’ın şirket devrine ek olarak ek ödeme içeren sözleşmeler gereği ödeme yükümlüsünün bu yükümlülüğü yerine getirmek zorunda olduğu mevcut kararını da mahkemeye sunduklarını, ayrıca davalı yine vadesi gelmemiş olan bonolardan da haciz talep edildiği ve yine bu bonolardaki alacağa haciz istenemeyeceğinden bahsedilmiş olduğunu, bu güne kadar sıralı olarak müvekkiline borcundan dolayı başka bir keşidecinin düzenlediği bonoların hiç birinin ödenmediğini, bu sebeple de kalan 2 adet bononun vadesinin beklenmesininde bir anlamı olmadığını, zira borçlu taahhütlerini yerine getirmediğinin açıkça sabit olduğunu, gerek TBK gereği gerekse de İİK 257/2 gereği borçlu taahhütlerini yerine getirmediği sabit ise ihtiyati haciz kararı verilebileceği sabitt olduğunu, yine en önemli husus olarak ki aleyhinde ihtiyati hacze karar verilen tarafın ihtiyati haciz kararına İİK 265 gereği itiraz edebileceği, bu husus ise ancak haczi dayanağı sebeplere mahkemenin yetkisine teminata yönelik olabileceği, bunun haricindeki davalının borcunun olmadığı, sözleşmedeki sorumlulukların yerine getirdiği gibi itirazlar menf-i tespit davasının konusunu oluşturacağı, ki davalının itirazlarının bu sebeple de reddi gerekeceğini, Yargıtay 11. HD. … E ve … Karar sayılı kararında bu hususta sabit olduğunu, müvekkiline karşı olan borcunu ödemeyip icra takibine haksız olarak itiraz eden davalının itirazının kaldırılarak %20 aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekmekte olduğunu, izah ettikleri sebepler ile borçlunun Finike İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasından borçlunun itirazının kaldırılmasını, müvekkiline karşı olan borcunu ödemeyip icra takibine haksız olarak itiraz eden davalının %20 aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını dava ve talep ettiği, yapılan yargılama sonucunda Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/01/2022 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile davaya bakmakla görevle ve yetkili mahkemenin Finike Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatiyle görevsizliğine karar verildiği, Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/11/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı ile davaya bakmakla görevle ve yetkili mahkemenin Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kanaatiyle karşı görevsizlik kararı verildiği, her iki mahkeme arasında görev uyuşmazlığının doğduğu, sorunun merci tayini yoluyla çözülebileceği tespit edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi İle Hukuki Sebepler ve Gerekçe:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararında; Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Antalya ilinin mülki sınırları (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) belirlenmesine işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/11/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamında ise yukarıda açıklanan karar uyarınca görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 1.maddesinde mahkemelerin görevlerinin ancak kanunla düzenleneceği, görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde ise ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde ise, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyeceği düzenlendiğinden yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir. Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Yukarıda açıklanan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararında, yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceği, 01/09/2021 tarihinden önce açılan eldeki davada görevli ve yetkili mahkemenin (asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla) Finike Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/11/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle davaya Finike Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) bakılması gerekirken Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden, Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/11/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş aşağıda hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M/:
1-Davaya Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bakılması gerektiği halde davanın Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bakılması gerektiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1-a, 353/3 maddeleri gereğince Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/11/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2-Yargı yeri olarak Finike Asliye Hukuk Mahkemesi olarak belirlenmesine,
Dair, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için Finike Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesine iadesine dosya üzerinden oy birliği ile KESİN olmak üzere karar verildi.04/03/2022