Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/715 E. 2023/363 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/01/2023 – ara karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/03/2023

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; 12.01.2022 tarihinde vekil edenine ait … plakalı araca, davalıların sürücü, işleten ve ZZMS sigortacısı olan … plaka sayılı aracın tam kusur olarak çarptığını aracın ağır hasar aldığını, pert olduğunu, açıklayarak şimdilik pert farkı bedeli 235.000,00 TL, kazanç kaybı 10.000,00 TL, otopark bedeli 5.000,00 TL ve manevi tazminat 10.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ettiği davada, davalıya ait araç ve plakaya tedbir uygulanmasına ve TBK’nın 76.maddesi uyarınca geçici ödeme yapılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkeme,03.01.2023 günlü ara kararı ile ihtiyati tedbir ve geçici ödeme isteğini reddetmiştir.
Davacı vekili ara kararını istinaf etmiştir.
Uyuşmazlık, maddi ve manevi tazminat davasında geçici hukuki koruma ve avans ödemesine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun geçici ödemeler başlıklı 76. maddesi;
“Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.
Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.” şeklindedir.
Anılan düzenlemenin 1. fıkrasının gerekçesi “zarar görenin iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunması ve ekonomik durumunun da gerektirmesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, hakime istem üzerine tazminat yükümlüsünün zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verme yetkisi tanınmıştır. Ancak fıkrada yapılan düzenleme ile “geçici ödeme kararı ile kesin hüküm sonucunun eda amaçlı bir ihtiyati tedbir aracılığıyla elde edilmesi amaçlanmamaktadır.” şeklindedir.
6100 Sayılı HMK’nun 10. kısım 1. bölüm başlığı, “ihtiyati tedbir”, 2. bölüm başlığı ise “delil tespiti ve diğer geçici hukuki korumalar” şeklinde düzenlenmiştir. Delil tespitine ilişkin hükümlerden sonra “diğer geçici hukuki korumalar” başlıklı 406. maddesinin 2. fıkrasına göre; ihtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel düzenlemeler saklıdır.
406. maddesinin gerekçesinde “bu maddede diğer geçici hukuki korumalar tek tek belirtilmek yerine ihtiyati tedbir ve delil tespiti dışında da geçici hukuki korumalar olabileceğine işaret edilmiştir.” 2. fıkranın gerekçesinde “diğer geçici hukuki korumaların bu kısımda düzenlenen geçici hukuki korumalar karşısındaki durumu açıklanmıştır… Bu bölümde düzenlenen ihtiyati tedbir ve delil tespiti dışında, diğer geçici hukuki korumalar kendi özel hükümlerine tabidir. Bu sebeple bu bölüm hükümlerinin doğrudan diğer geçici hukuki korumalara uygulanması mümkün değildir; ayrıca bu şekilde bir uygulama birçok sakıncayı içinde barındırmaktadır.” denilmek suretiyle açıkça 6100 Sayılı HMK’nun ihtiyati tedbir hükümlerinin diğer geçici hukuki korumalara uygulanmasının mümkün olmayacağı vurgulanmıştır.
Öte yandan geçici ödeme talebinde bulunulabilmesi için herhangi bir zaman kısıtlaması bulunmadığına göre yargılamanın her aşamasında talepte bulunulabileceği gibi reddedilmesi halinde yeniden istenebilir. Ortaya çıkan yeni delillerle zaten hükmedilen bir geçici ödemeye ek olarak yeniden bir geçici ödeme talebinde bulunulabilir.
Tüm bu nedenlerle; 6098 Sayılı TBK’nun 76. maddesinde düzenlenen geçici ödeme kararı gerek koşulları ve gerek teminat bakımından ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Söz konusu düzenleme 6100 Sayılı HMK’nun 406. maddesi gereğince ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz dışında kendi özel kanununda düzenlenen geçici bir hukuki koruma tedbiri olup, gerek madde metninde, gerekse 6100 Sayılı HMK’nun 341. maddesinde uyuşmazlığa konu karara karşı kanun yoluna başvurulabileceği açıkça gösterilmediğinden davacı vekilinin avans ödemesi yönüyle istinaf başvurusunun usulden, tedbir yönüyle ise davanın tazminat isteğine ilişkin olup davalıların mal varlığı uyuşmazlık konusu olmadığı için 6100 sayılı HMK’nın 389.maddesi uyarınca bu isteğin reddine karar verilmesinde de bir usulsüzlük görülmemesi sebebiyle esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin TBK’nın 76.maddesi uyarınca avans ödemesine ilişkin talebi cihetinden istinafının usulden, ihtiyati tedbir yönüyle ise başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin yatırılan istinaf yoluna başvuru harcı ile istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-Yapılan istinaf giderlerinin nihai kararda mahkemesince gözetilmesine,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 21/03/2023 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 362. maddesi (1-f) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.