Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/2062 E. 2023/1893 K. 18.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 18/12/2023
YAZIM TARİHİ: 18/12/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-b-1-son maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. günü saat 14:00 sıralarında ….. yönü istikametine doğru …. Caddesi üzerinde üç yönlü (T) kavşakta davalı nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olan ve dava dışı sürücü … ün idaresinde bulunan …. plakalı aracın ön kısımları ile davacının sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı motosiklete çarptığı ve kazadan kaynaklanan yaralanması sebebiyle davacının daimi maluliyet oluşacak şekilde yaralandığı, olaya ilişkin Serik 4. Asliye Ceza Mahkemesi (…. esas) nezdinde görülen ceza davasında temin edilen kusur raporunda davalı nezdinde sigortalı vasıta sürücüsünün asli ve tam kusurlu bulunduğu, müvekkili ile davalı sigorta şirketi arasında ….. numaralı dosyada yürütülen ihtiyari arabuluculuk süresinde, anlaşma tutanağı ile kararlaştırıldığı üzere daimi/geçici maluliyete ve bakıcı giderine karşılık olarak 29.500,00TL tazminat ödemesi alındığı, arabuluculuk başvurusunun salt iş göremezliğe ilişkin yapıldığı, bakıcı gideri ile ilgili davalı sigortaya müracaatlarının bulunmadığı, ödemenin hangi zararlara ilişkin olduğu hususunun ve alacak kalemlerinin açıkça belirtilmediği, tarafların süreci müzakere etmediği, alınan ödemede %8 maluliyet orana ve %50 kusur durumuna göre hesaplama yapıldığı, davacının maluliyetinin arttığı ve olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, bu itibarla sigorta şirketinin yaptığı tediyenin zararı karşılamadığı, haliyle ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanaklarının da usule ve mevzuata aykırı düzenlendiğinden bahisle, arabuluculuk tutanağının geçersizliğine ve iptaline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL geçici ve 500,00 TL daimi olmak üzere 1.000,00 TL iş göremezlik zararının olay tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; kaza sebebiyle ihtiyari arabuluculuk sürecinde taraflar arasında anlaşma sağlandığı ve bu anlaşma gereği 29.500,00 TL tazminat ödemesi yapıldığı, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı, anlaşma tutanağının ibra olarak kabulünün ve iptalinin mümkün olmadığı, arabuluculuk görüşmelerinin anlaşma ile sonuçlanması halinde dava yoluna gidilemeyeceği, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte hak düşürücü sürenin geçtiği, maluliyet oranının artığı ve ödemenin yetersiz kaldığı yönündeki iddiaların ispatı gerektiği, kusur yönünden tespit yapılmadan önce olaya dair yürütülen ceza davasının yargılama sonucunun beklenmesi, kaza sebebiyle davanın geçici ödeme alıp almadığı hususunun ve müterafik kusur durumunun araştırılması ve hesaplanacak tazminattan lazım gelen indirimlerin yapılması gerektiği, ticari faiz talebinin haksız ve yersiz olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Serik 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/01/2021 tarih, …. esas ve …. sayılı kararı, kaza tutanağı, tedavi evrakları, …. dosya numaralı arabuluculuk anlaşma belgesi sureti, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacının geçici ve sürekli iş görmezlik zararından kaynaklı tazminat talep ettiği ve bu tazminat kalemlerinin ihtiyari arabuluculuk görüşme tutanağında açıkça belirtildiği ve kararlaştırılan tutarda tazminat ödemesinin yapıldığı, arabuluculuk anlaşma tutanağının ilam niteliğine haiz olduğu ve bu tutanağın KTK 111 maddesi kapsamında sayılabilecek ibra belgesi olarak nitelendirilemeyeceği, anlaşmanın tarafları bağlayacağı ve maluliyet oranının arttığı iddiası ile ek dava açılamayacağı ve bu halde davanın dinlenilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla ihtiyari arabuluculuk görüşme tutanağının usul ve mevzuata aykırı düzenlendiği, sürecin müzakere edilmediği, tazminat kalemlerinin açıklanmadığı, anlaşma tutanağına davalı yanın ibraname niteliği kazandıracak ifadeler koydurduğu, tutanağın davalı yanın menfaatine olacak şekilde düzenlendiği, davalının yasaya ve hukuka aykırı şekilde ibra almaya çalıştığı ve kötü niyetli olduğu, davacının %8 maluliyet oranına ve sigortalı araç sürücüsünün %50 kusur durumuna göre hesaplama yapılarak tazminatın belirlendiği, oysa sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğu ve davacının maluliyet oranının arttığı ve yeni maluliyet oranının tespiti gerektiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı vekili istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, trafik kazasına bağlı yaralanma nedeniyle dava öncesinde düzenlenen arabuluculuk tutanağının iptali ile bakiye maddi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bedensel zarara uğrayanların aynı kanunun 54. maddesi gereğince maddi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği trafik kazasına ve zarara sebebiyet veren motorlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Davacının sürücüsü olduğu motosikletle, davalı sigorta şirketinin trafik sigortacısı olduğu kamyonet arasında meydana gelen trafik kazası sonucu davacı yaralanmıştır. Davacı vekili davadan önce arabuluculuk tutanağı düzenlendi ise de bu tutanağın hükümsüz olduğunu ileri sürerek tutanağın iptali ve bakiye maddi zararlarının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Serik 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/01/2021 gün ve …. esas, …. sayılı kararı ile dava dışı … ün , davacıya karşı işlediği taksirle yaralama suçundan TCK’nın 89/1, 89/2-b, 62 ve 52. maddeleri gereğince 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 tarih ve 2008/4/564 esas, 2008/536 karar). Ancak, maddi olgunun belirlenmesi bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 231 inci maddesi) kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olmadığının kabulü gerekir. Ceza mahkemesince davalının eylemi nedeniyle verilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinden, ceza mahkemesinin maddi olayı kabulü hukuk hakimini bağlamayacaktır.
24/05/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan davacı …. vekili Av. …. tarafından 17/07/2019 tarihli dilekçe ile zarara sebebiyet veren kamyonetin trafik sigortacısı olan davalı sigorta şirketine zararın karşılanması amacıyla 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun’nun 97. maddesi gereğince yazılı başvuru yapılmıştır.
Bu başvuru üzerine davalı sigorta şirketi tarafından arabulucuya başvuru yapılmış ve tarafların ortak imzalarının bulunduğu 09/02/2021 tarihli belge ile sürecin arabulucu ….. tarafından yürütülmesi kararlaştırılmıştır.
…. nolu ihtiyari arabuluculuk dosyasında süreç telekonferans görüşmeleri ile sonuca erdirilmiş, 10/02/2021 günlü arabulucu ve taraf vekillerinin imzalarının da bulunduğu anlaşma tutanağı ile daimi ve geçici maluliyet zararları ile bakıcı giderine ilişkin olarak 29.500,00 TL tazminat, 2.500,00 TL vekalet ücreti ve 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalı sigorta şirketi tarafından ödenmesi konusunda anlaşma sağlanmıştır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi gereğince tazminat davası açılmadan önce sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurulması dava şartı olduğundan, taraflar arasındaki arabuluculuk süreci 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 18. bendi hükmü dikkate alındığında ihtiyari arabuluculuk olarak nitelendirilmelidir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesinin 1. fıkrasına göre “Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.”, 4. fıkrasına göre “Kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı haller hariç, taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.” ve 5. fıkrasına göre “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.”
Somut olayda, tarafların ihtiyari arabuluculuk sürecinde geçici iş görmezlik zararı, sürekli iş görmezlik zararı ve bakıcı giderlerini müzakere ettikleri, bu üç kalem zarar için ayrı bir miktar belirlenmeksizin toplamında 29.500,00 TL tazminat ödenmesinin kararlaştırıldığı, anlaşma tarihinde davacının %8 engelli olduğuna dair Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin ….. tarihli raporunun mevcut olduğu, 10/02/2021 tarihli anlaşma tutanağı suretine göre bu tutanağın arabulucu ve taraf vekilleri tarafından bizzat imzalandığı, davacının arabululuculuk aşamasından sonra maluliyetinin artığına dair iddiadan öte bir belge ve rapor sunmadığı, tarafların uyuşmazlığı özgür iradeleriyle ihtiyari arabuluculuk yoluyla kesin olarak sonuca erdirdikleri, bu haliyle 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/5 maddesi hükmüne göre davacı tarafın bakiye geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatı talep edemeyeceği, ilk derece mahkemesince de aynı nedenle davanın reddedildiği gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 179,90 TL istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 89,95‬ TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak Hazineye verilmesine,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 18/12/2023 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.